Kuru dallar geliyor aklıma,
yeşerdikçe umutlar içimde
sen geliyorsun birtanem... sen!
kaybettikçe biraz daha seni.
ve kahkahalar yükseldikçe
aklıma ağlayışlar, acılar geliyor
Sesimin okşadığı
ve ağaçların dinlediği
beyaz bir kır çiçeğisin sen.
ayakların paramparça da olsa
soğuk bir gecenin buz tutmuş sabahında-
sen, dört mevsiminde bahar-
Sesim ağıtmış türkülerinde
bağırsam... kaçsam... sonu yok
ezgisi hep göz yaşı
Sen ki dağ çiçeği değilsin
Yerin dağ başında … tek başına
En küçük yelden küsersin
Oysa fırtınalara karşı göğüs germektesin.
Seni koklamak için koparmak gerek
tek bakışta görebilmelisin şehrin tamamını
tüm evlerini
ve sokaklarını.
kenar mahallelerini
ve akıl almaz bi hışımla geçen
bütün zamanı...
Bir seldi o
önünde
köklerin kuvveti yetmezdi
gövdesini tutmaya...
Bir seldi o
bulanık ve korkunç
Sen ayışığında geceye türkü söyleyen
çiçek kokulu yolların ucundasın
yemyeşil yaylalarda soğuk göller yüzünden
-saçların bu yüzden bu kadar gür.
gülmek en çok sana yakışırdı
- bu yüzden yüzün bu kadar güleç.
Geldiler;
siyah ve ruhsuzdular
acı gözlerinde yemyeşil ağu
çelik yüzlü...
- soluktular
geldiler;
En çokta soğur duvarları dokunur
hapishanenin,
soğuk gardiyanlarıyla...
hasret işlemez çiğerlerine
-kördür-
gülüşler yankılanmaz...
Solgun ateşli ağustos gecelerinde
yine o şarkıyı söyle
-o rus şarkısını
dayanırım, her bir ezgisi dikenli tel gibi batsın tenime
hani soğuk bir kış günü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!