Dört büyük aşkım var benim!
Her biri yeşeren filiz.
Dört büyük aşkım var benim!
Masmavi bir gökyüzü,
sonsuza uzanan deniz…
Dört büyük aşkım var benim!
Dün sana geldim İstanbul!
gördüm
ne kadar çok telaşlı
insanın var…
Bir iskelede vapur bekledim,
gökyüzünde kar tanesi gibi
Kavrulmuş parçacıklar anılardan dökülen
Günler mi tükendi sevdalarımızda büyütemedik
İç içe saklanan duygularımızı
Aşkın son gününe getiremedik
Kavruldu parçalandı yok olup gitti
Aşk
Her gidiş bir başlangıçtır,
Bir şeye doğru…
Bıraktıklarından al yanına
Bir öykü, bir anı, bir ses…
Küçük cebinde dursun!
Bir tek sen bil
Bir trendeyim!
Öyle çok yer var ki
Uğrayacak…
Çabucak geçeceğim
Kimilerinden
Kimileri belleğimde
Oturdum bir deniz kenarında
kapkaranlık denize vurdu
yıldızların gölgesi…
Ne hoş olurdu ne hoş
yakamozların onları toplayıp
bize getirmesi…
Gidiyorsun bir sabah aniden
Hiçbir şey demiyorsun ya
Sırlar da dökülüyor yollara
Sarıyor her şeyi uzayıp giden ayrılıklar
Tabaka tabaka
Gidiyorsun bir sabah aniden
Bir kağıt uçak
üzerinde sen!
fırlatıp atıyorum,
şimdi git artık...
bıktın ya ikimizden...
Fırlatıp atıyorum
Kaç doğum günü sığar
Kaç ölüm bir güne?
Kaç tohum düşer toprağa,
Kaç ağaç kurur bir yerlerde,
Kaç mutluluk yaşanırda,
Hüzünler matemler erir.
Bir günün ayazında
Denize karşı dururken öylece
Bırakıp ardımda her şeyi
Yeniden yaşamak isterim ya
Kedersiz.
İnsanlar koşuşturur ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!