Bir bardak suda kopan fırtına
ne kadar anlamsız, ne kadar yersiz.
Sözler en yükseğinden,
nefretler diz boyu
canımız ha yandı ha yanacak…
Nedir seni hatırlatan
Bilmem ki
Nedir seni düşündüren aniden
Belki bir sigara içimi efkar
Bir deniz kenarında ki rüzgar
Bir vapur düdüğü
Kahvehanenin küçücük bahçesinde
Eski bir sandalyenin üzerinde
Otururken her sabah
Pırıl pırıl yanardı
Boynunda ki istavroz.
O da herkes gibi içerdi çayını
Ne garip insanoğlu,
Ne garip onu bekleyen hayat…
Şaşılası şeyler etrafında
Nedenli, nedensiz…
Ne garip üzerindeki
Bilinmezlik…
Kocaman dalgaların
Alıp ta götürdüğü kum taneleri
Şimdi
Derinlerde bir yığın
Ya
Kocaman yılların
Denize bırakılmış
küçük bir teknenin
küreklerine asılı gibiyim,
kollarım yorgun,
düşüncelerim bitap..
Bir ben değilim
Ne arar
Masmavi bir denizden
Ayrılıp
Çöplerin üzerinde
Uçup duran
Martı
Bembeyaz açar kanatlarını
martılar,
Bembeyaz bir bulut gibi
kucaklar
yeri göğü denizi..
Bembeyaz uçar yükseklerde
Unuttuğumuz sokaklardaki
alçacık iplere asılı
mis kokan çamaşırlar,
rutubet kokan kapılarda
solgun kadınlar…
Güneşe bakan
Birkaç cümle senden,
bir kaç cümle benden
buluştuk ya şimdi
arada mesafeler varmış
ne gam!
erittik uzaklıkları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!