Nûrnimet hayatın nûrlu semâsı
Okumak, en serin gönül sefâsı.
(1988)
Olmazsa sînede îmandan eser
Zilletin rüzgarı ne yandan eser?
Küfrün karanlığı sızmış yüzüne
İçin dışın küf kokuyor serâser
Daha çok günler doğacak, sohbetimiz sürecek,
Diyar-ı gurbette ölümsüzleşecek vuslatımız.
Cehenneme dönen yadeller
Seninle vatanlaşacak,
Şaha kalkacak gönül atımız.
(2001/Nidda)
Yeni bir gün doğmuştu Erzurum ovasından
Çıkmıştı hep analar, o bitmeyen yasından
Yepyeni bir gün... Dadaşımın şanlı günüydü
Erzurumlu`nun bu, tarihleşen düğünüydü
RESMİM DOSTLARA
Gurbetin suyunu içmişim gayri
Eşime dostuma dönmem pek yakın
Olmazsa kavuşmak sılaya nasip
Ahbaplar şu buruk resmime bakın
Kıpışık gözlerinle mutluluğu tadardım
Pembe rüyaların çıkarırken tadını.
Tel tel saçlarını tarardım
Sen uyurken Fatmanur kızım, evlâdım!
Armağan ediyordu bana
Sen ki, rûhumun nakkâşı hâme-i şerhsin
İlhâmımı meddeyleyen pâre-i mehsin.
Vurdu gönül Ukâzıma şûle-i hüsnün
Sen ki, meydân-ı sühanda şâhlara şehsin
Hercaî bülbülüm ey yâr senin dalında
En nâzenîn güllere nasıl müşebbehsin.
Seni görüp ağlarken ben perişân perişân
Gözden katre değil, sel değil, deryâdır düşen
Eller düğün yaparken cıvıl cıvıl, şen, şakrak
Kız ne zaman, kız ne zaman şu bizim nişan?
(1985)
Özlemini çekerim baka baka denize
Azgın dalgalar gibi çırpınan aşkımızın
Yelken açıp da gelsem yalnız bir akşam size
Kulağımda nağmesi hâlâ o şarkımızın
İçtim gurbet suyunu, tatdım acılar, gamlar
'Elif dedim be dedim
Kız ben sana ne dedim'
Kapatıver pencereni
Bakıp durma ona buna
Kız verem ettin sen beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!