Kimse getirmez aklına,
Hayattayken ölümü.
Milyonlar zevki sefada;
Şöyle kapatsam gözümü...
Artık zamanı geldi,
Üzerimize çöken şu kara dumanı,
Şimdi anlatmanın tam zamanı.
Her şey bir bir geldi, ardı ardına;
Biz uğursuzluk desek de bunun adına
Çok günler geçirdik,
Zıt kutuplardaydık hep.
Devamlı kavga eder,
Barışırdık sonra.
Evlerine bile giderdim,
Her gün değilse de ara sıra.
Gelecek endişesi,
Kesiverdi birden hızımı.
Bu illet hastalık,
Benden ayırıyor kızımı.
İstediğim gibi,
Çimen bitmez oldu toprakta;
Beton da ne işin var karınca.
Her halde yolunu kaybettin bu sokakta,
Anadan babadan ayrılınca...
Gel eve götüreyim seni karınca,
Sevmediği biriydi,
İstemeye istemeye görüştü.
Önce elini sıktı;
Sonra zoraki öpüştü.
Oturdular bir masaya,
Dert mi istersin?
O bende.
Ölüp gidiyoruz işte,
Sayende.
Mutluluk derler ya!
Uzun yıllar hapis yattım,
Çizgi çizgi oldu suratım.
“Suçu kabul et” dedi avukatım,
Bende kabul ettim o gün.
O gün yanımdaydı silahım,
Daha dokuz yaşında,
Tekerlekli sandalyede.
Ayakları yere basmıyor,
O bir kazazede.
Adı Mustafa Isık;
İnancıma vurulan her darbede, cansız yerdeyim;
Gülmek haram oldu bana, daima kederdeyim...
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...