Ölümlü yaşarım ben,
Ölümsüzler nerde?
Gizler yalnızlığımı,
Bir buruşuk perde.
Kavuşmak için sevdamıza,
Kuru yaprak gibisin,
Döküleceksin bahar ayında.
Bir hüzün çöker kışın,
Boncuk boncuk ter alında.
Kuru yaprak gibisin;
Masmavi göklerde,
Dilediğin kadar uç.
Şu dünya dedikleri,
Zaten bir avuç...
Gömüyorlar toprağa,
Her sırası geleni.
Yetiştiriyorlar mezarlığa,
Hatta kucakta öleni...
Bıraktım bir köşeye,
Aşkı ve sevdayı.
Cebimde topluyorum,
Yıldızları ve ayı.
Yüreğimdeki bu kor,
Bütün herkes için istediğim cennet-i ala;
Biraz gayret et! Kulluk et! bekleme hala...
Evreni gören iki gözünü,
Söyle kimdir, sana veren.
Yıldızlarla süsledi gökyüzünü;
Bir “ol” emriyle hemen.
Evreni işiten iki kulağı,
Veresiye yazmıyor,
Mahallenin bakkalı.
Ne alırsan al,
Hepsi çok pahalı.
Parayı seviyor,
Ben sana bir can adadım,
Yerine koymadım kimseyi.
Hiç mi, ama hiç unutmadım,
Daha yeni bitirmiştik liseyi...
Senin gözlerin vardı, ela;
Ya sen, yada hiç kimse;
Gözlerimde şimşek çakar.
Onu nasıl sevdiğimi, bir bilse;
Her halde madalya takar...
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...