Bir elde kaşık, bir elde çatal;
Medeniyete ölçü, bu olsa gerek.
Zenginlik başlı başına acayip bir hal;
Fakirlerin başını yolsa gerek...
Hayat denen uzun bir maraton;
Bana hayal kahramanı üret, ey medya;
Üret ki; bir tek benim olsun bütün dünya! ! !
Merhaba; diyeceksin ki, bu da nerden çıktı!
Vallahi kapını çalmazdım, fakat kapı açıktı.
Biliyorum, sen beni hiç ama hiç tanımadın ki;
Olsun, ben hayalini sevdim senin sanki.
Bugün anneme mektup yazmam gerek,
Yoksa endişelenir, merak eder.
Birde evlat acısı diye üzülerek,
Beni dönülmez yoldan, ırak eder.
Babama da selam yollamalıyım önce,
Ne zaman seni düşünsem,
Hemen hayalin canlanır.
Aha! Şuracıkta ölsem;
Melek olursun kanatlanır...
Bugün suratıma bakma Memiş;
Alnımdaki kırışıklık,
Yüzümdeki somurtkanlık,
Mahkeme duvarına benzemiş...
Aramızda buzlar çözülmedi hala;
Mevsim hazan,
günlerden Salı;
Hasta bir beden
üstelik yıllar yılı..
Hep kovalarken
Ben yolcuyum dünyada,
Köşe bucak gezerim.
Yalnızlık sokaklarında,
Metre ile adım dizerim...
Evde biri az diye,
Tutum güzelinden
Bir de metres...
Bir kötü yanı var lakin;
Bizim evi veriyor,
O kadar aç var ki;
Bir o kadar yetim.
Bir çoğunun feryadını,
Kulaklarımla işittim.
Ne ekmek, ne çorba;
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...