Uzaklarda...
Aşı boyalı evlerle dolu,
Şeftali kokan sokaklarda...
Kulak verdim yüreğime.
Deniz seviyesinde, dağ yüksekliğinde
Baktım ellerimdeki izine.
Yağmur...
Sen mi geldin?
Ne hoş geldin yine, hep hoşkal.
Yaz,kış fark etmiyor
Toprağa verdiğin kokunu,
İçime verdiğin huzuru...
Zamanı geriye almak gibi,
Sana bakmak.
İçinde öyle bir adam var ki,
O benim işte.
Ellerin bahar,
Saçların da haz var.
Bugün ardından baktım,
Ne kadar heybetliydi sırtın.
Nasıl düşünebildim benim olabileceğini,
Uçsuz bucaksız topraklarının.
Gönlümün karanlığıdır sessiz geçişin ve sesime renktir sesin.
Bütün bu olasılığı romantik ihtimaller uzak bize
Çünkü sen hiçbir yaşanmışlıkla kirletilemiyecek kadar güzelsin içimde
Uzun köprüler geçiyorum,
Derin viyadükler aşıyorum,
Çocukluğumun bittiği yerlerin uzağından bakıyorum.
Yol gidiyor, yok aslında benim giden...
Yol duruyor.
İçimde bir dert,benimle birlikte geliyor.
Bir kördüğümün çözülmesi gibi,
Katmer katmer açan bir gül...
Ya da kendine gelmesi yıllar almış,
Gelişi güzel budanmış bir erik ağacı gibi...
Ne dersen de, nasıl anlatırsan anlat...
Bir sözün yetiyor, geri dönmem için dünya ya.
Her suskun insan gibi...
Baktıkça korkuyorum,
İçimde gördüğüm derinlikten.
Bana bir hümâ gönder sevgili
Ayaksız gövdesinde,
Eser olmasın serinlikten.
Göğün mavi ıslaklığının gökkuşağını getirmesi gibi,
Şiirler doğuruyor içimde varlığın.
Hüzünlü seviyorum seni, güz gibi
Dallarımdan dökülüyor yaprakların.
Ama dünyanın sonu değil bu,
Karamsar olmayalım...
Varlığın,
Kuyudan su çeker gibi derindi,
Denizin üstünde taş sektirmek kadar özenli.
Şimdi; yokluğuna dokunuyor ellerim.
Bil ki; boşluğun bile değerli.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!