İçimde ölmüş binlerce sözcük,
Yaktığın bir ışıkla soluk alıp...
Diriliyor ansızın.
Ve tazelenmiş sözcüklerimle ben, şaşkın...
Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum seninle.
Kıskanmalı mıyım seni, kırılmalı, kızmalı mıyım?
Dudaklarımın bittiği nokta da geziniyor parmaklarım.
Yüzüm de nefesinin rüzgarı esiyor.
Avuçlarım...sarhoş
Üzülsem gücenir yıllanmış umutlarım,
Gülsem yok yere kanarım.
Herşey yolundaymış gibi davranalım bugün
Bırak yeni anılar edindireyim sana,
Yapamıyor musun?
O zaman sen beni aşka en yakın duyluyla sev
Gelmişimi geçmişimi sev benim...
Ben senin ananı avradını seveyim.
Seninle aynı günde doğmuş biriyle öpüştüm dün,
Ağzı tütün kokuyordu
Gözleri hüzün.
Çünkü farkındaydı ne kadar yavan öptüğümün.
Yokluğunda yaşlanıyor içimdeki kadın,
İnzivaya çekiliyor cesur bakışlarım.
Baharım soluyor,
Nadasa bırakılıyor arzularım.
Korktun mu?
Korkma...
Seninle aynı denizde paslanan hayallerim olmadı hiç.
Üstelik aşkın kutsal bereketiden de kalmadı nehirimde.
Meraklandın mı?
Meraklanma...
Ilık bir yaz yağmuru öncesinde,eşsiz renkleriyle,
Kutsal sancısını çeken gökyüzü gibi bir fotoğraf karesinde gözlerim.
Bu yıldız yıldız gözler,bukle bukle saçlar
Güzel yaşamlar yetiştirmek için sadece güzel olmanın yetmediğini
belgeleyen bakışlar...
Herşeyi alır da zaman denen kadın ki;
Dünyanın en acıklı kelimesidir olsun
Cümle içinde ayrı ezer kalbimi, yalın haliyle ayrı...
Sen olmayınca dünya durmaz biliyorum,
Ama olsun, yine de gölgen şuracıkta dursun.
O sen de değilsin biliyorum.
Olsun...
Sana bir şiir yazdım bilmem okurmusun,
Senin ellerine ışık vurur, benim yüreğim aydınlanır diye başlıyor...
Sonra;
Baktıkça sana, bir tren geçiyor içimden,
İçimde sevdaya dair ne varsa ezerek geçiyor.
Yıllardır beklediğim...
Metubun geldi sevgilim.
Bana gelmeden önce, seni kandırmış.
Sen daha kaleme dökmeden,
Sözcükler esir almış ellerini.
Ne ileri, ne geri...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!