Nihat Yücel Şiirleri - Şair Nihat Yücel

Nihat Yücel

Varlık diye yokluk diye bir şey yok ki niye
Aldanmadayız her şeye gündüz ve gece
Yoklukta bulur kendini erdemli kişi
Yokluk doğurur varlığı yoklukta yine

1971

Devamını Oku
Nihat Yücel

Yar aklıma sağnak gibi yağmurla gelir
Gökten yere inmiş gibi bir nurla gelir
Yalnız bırakıpta gurbet ellerde beni
Sitemle giden sevgili gururla gelir

Mart/73

Devamını Oku
Nihat Yücel

Kür Şad gibi destanlaşan er istiyorum
Fatih gibi çağlar aşan er istiyorum
Kaçsın önümüzden gelecek ben yarının
Geçmişle peşinden koşan er istiyorum

Kasım/68

Devamını Oku
Nihat Yücel

Tanrım ben o sonsuzluğa ermek dilerim
Sonsuzdaki her gizliyi görmek dilerim
Rüya gibi hülya gibi dünya ben de
Rüyamı güzellerle geçirmek dilerim

Haziran/69

Devamını Oku
Nihat Yücel

Bilmez aşık dağda mıdır düzde midir
Giz sözde mi parlayan ışık gözde midir
Bir gün kurulursa aşığın mahkemesi
Siz söyleyin erkekte mi suç kızda mıdır

Şubat/72

Devamını Oku
Nihat Yücel

Hiç bilmiyorum yar acıdır belki sesim
Bir gün sen ölürken çıkacak son nefesim
Ey yar ya azat et beni öldür ya da sev
Hapsolmuşum artık sana sensin kafesim

1969

Devamını Oku
Nihat Yücel

ATATÜRKÜMÜN BAYRAĞI ALTINDA

12 Mart 1971 tarihinden sonra resmi dairelerin girişlerinde bir nöbetçi memur bulundurulurdu. Ben o zaman İstanbul Valiliğinde çalışıyordum. O gün benim nöbet günümdü. Nöbetçi memurun masasında bir defter bulunurdu. Bu deftere Valiliğe gelen kişilerin adı, soyadı, kiminle görüşmek için geldiği yazılır ve kendisine ziyaretçi kartı verilirdi.
Elli yaşlarında, takım elbiseli, oldukça esmer, uzun boylu, koyu siyah saçları arkaya doğru taranmış biri geldi yanıma. Bir dilekçe yazdırmak istiyorum dedi. Azerbaycan ağzı ile konuşuyordu, zor anlıyordum. Bir kat aşağıya indik. Dilekçesini daktilo etmeye başladım. Dilekçesinde şöyle diyordu. “Ben çocuklarımla birlikte İran’dan geldim. Atatürk’ümün Bayrağı altında yaşamak istiyorum. Operatör doktorum. Bana geçimimi sağlayabilmem için hastanelerin birinde iş verilmesini istiyorum.”

Dilekçeyi yazdıktan sonra, doktoru yanıma alarak Valilik Hukuk İşleri bürosuna götürdüm. Hukuk İşleri Müdürü dilekçeyi okuduktan sonra bu işlerin öyle kolay olmayacağını söyledi. Dilekçeyi Vali Muavinine havale için götürdük. Vali Muavini dilekçeyi okuduktan sonra, başını kaldırarak “ Sen İranlısın “ deyince doktor sinirlenerek masaya doğru eğildi, sol elini masaya koyarak sağ elini açık bir vaziyette Vali Muavinine doğru uzattı ve “ Ben İran’da Türküm, Türkiye’de Farsım bu nasıl iştir. Söyleyin ben kimim. Ben İran’dan çocuklarımla birlikte kaçıp Türkiye’ye sığındım. Atatürk’ümün Bayrağı altında yaşamak istiyorum. Beni İran’a gönderirseniz şah beni asar.” Dedi. Vali Muavini

Devamını Oku
Nihat Yücel

GÖĞSÜMDE DAVULLAR ÇALIYOR

Sensiz geçen günleri yaşamadım yok saydım
Sen güneştin gönlümde ben gecede bir aydım
Işıl ışıl gecede bir yıldız gibi kaydım
Her yıldız kayışında ürperirim korkarım

Devamını Oku
Nihat Yücel


GÖNLÜMÜ YAKTIM KAVURDUM

Gözlerin bir tayf odağı
Sana doğan güneş benim
Geçit vermez aşkın dağı

Devamını Oku
Nihat Yücel


KALBİMDEN VURULMUŞUM

Ne Hind’dedir ne Çin’dedir
Turnalar kış göçündedir
Kalbim avcun içindedir

Devamını Oku