Şu özden yukarı girerken köye
Delikli Kaya'nın taşı kalmamış
Odalar yıkılmış onu geçtim de
Kimi hanelerin kaşı kalmamış
Evvel zaman ak çomarlar koşardı
Seymeni
Asma köprüler açarlar
Halkın sırtından geçerler
Bunlarda konar göçerler
Kime kalmış yalan dünya
Esen yeller dürtünce, homurtuyla uyandın
Milyon kulaç atarak, kapımıza dayandın
Dayılanırken böyle, seni kimler tepeler
Belki hırçın bulutlar belki yalçın tepeler
OZAN HÜRDEMİ
Duydum ki ustamız dertlere dalmış
Çubuk Demirci Köylü Hürdemi'm
Yürekten mutluluk dizleriz ustam
Çubuk Demirci Köylü Hürdemi'm
İŞCAN
Ana baba kıymetini
Bilmeyen adem var mıdır
Eşin dostun hatırını
Gütmeyen âdem var mıdır
Toklu der ki ötekine
Koç koltuğa yakıştı mı
Teke gider hep dikine
Piç koltuğa yakıştı mı
Kuyruk kuyruk gezen varken
Kimi şair uçar gezer
Kimi tatsız kelek gibi
Kimi şiir saçar gezer
Kimi ince elek gibi
Kimi satmış karakteri
İlim irfan ile yürürsen eğer
Yolun aydınlanır canda fer olur
Muhabbette aşkı görürsen eğer
Gönül ışık saçar gözde nur olur
Dinlemezsen ariflerin sözünü
Dört gece beş gündüzün, öyküsü bu evladım
Son bulsun diye hüzün, bak ne yaptı ecdadım
Vatan, tekrar doğarken o gün bir başka cephe
Karanlığı boğarken, parladı Kocatepe
Ağustos yirmi iki, yirmi altıncı fecir
Açlıktan Onbeşbin ölürken her gün
Çocuklar hiç akla gelmiyor dayı
Korona virüsü çıkıyor bir gün
Suratlar maskeli gülmüyor dayı
Dolaşmış dünyayı sinsi mi sinsi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!