Zümrüt misali yayla, nakşeder latif şehri
Akar nazlı edayla, gerdanı Çoruh Nehri
Kır çiçekleri süsler; dağı, taşını Bayburt
Mesken olur da besler; kurdu, kuşunu Bayburt
Bin bir çeşit nefaset, peynirinden keteye
Eceabat dokulu, Ece Ayhanlar gibi
Gam yüklü nice kalpler, gönülde yaşlar bizim
Çanakkale kokulu, tüm kahramanlar gibi
Yürekli cesur alpler, dik duran başlar bizim
Gök başak, kuru burçak; şen harman, puslu ova
Doruğun dağ sümbülü; zirvelerin muştusu
Yamacın bayır gülü, papatyanın kuşkusu
Çıplak çalı püskülü, esen yelin kokusu
Yâr o coşan yellerde, hep sen vardın Efruze
Uçuşan gönüllerde pek şımardın Efruze
Asyalardan beri tarih yazmışız
Bu şanlı yurt, bir servettir bizlere
Hudutları kalbimize kazmışız
Her şehadet mürüvvettir bizlere
Çanakkale, Dumlupınar duruşum
İlden ile gezmek varken düşünde
Eşiğin ardında kalmış emekli
Bir eli başında biri döşünde
Geçim hayaline dalmış emekli
Çalışmış didinmiş seneler boyu
Karman çorman olduk kafa karışık
Kimseler kendine gelmiyor emmi
Ne dargınlar belli ne küs barışık
Somurtur olmuşlar gülmüyor emmi
Büyükler buyurur küçük koşardı
Halkına dönmüş yüzünü
Haykırır şehirde kırda
Cesurca söyler sözünü
Selam olsun Enginyurt'a
Doğal her zaman her hali
Kör kuyuda kalmaz naçar
Can nefeste bulur fayda
Enkazlar da çiçek açar
Biri Elif biri Ayda
Yerle bir olurken bina
Sene Doksandokuz o yıldan beri
Bu nasıl eziyet bu nasıl keder
Kanun acımadan vurdu hançeri
Emekli yaşına takıldık gider
Her günümüz zehir her zaman tasa
Döne döne gelinen şu cihanda
Gü-NEŞE TER TAŞ’ıyana eyvallah
Zulmeden bi yanda Garip bi yanda
Hoşgörüyle yaşayana eyvallah
İnletirken ince belli kemanı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!