Defalarca anlatmalar üzerinde karşımdakinin her defasında he? ne? anlamadım! anladımda şurasını anlamadım! neydi? demesi üzerinde dayanamayıp kullandıgım kelime
zıkkım: nehir yataklarında kum benzeri toprak veya doğrudan kum içinde yetişen ve mantar türüne yakın bir bitkidir... bu bitki kuma gömülü olarak kumun içinde yetişip gelişir.. bu bitkinin özelliği yumurtaya benzer ve elips yada değişik bir yuvarlak şeklinde olup kökü bulunmamaktadır.
Bando mızıkayla dünyaya geldim; gerçekten bando mızıkayla!
Yıl 1933, aylardan ekim, günlerden 29; yani “Onuncu Yıl”... “On yılda on milyon genç yarattık her yaştan” diye marşların söylendiği, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü...
İşte o gece annem tutturmuş da tutturmuş, “Fener alayını izleyeceğim” diye. Babam, “Yahu, avrat, ayın günün, sancın mancın tutar, hem bu karınla” demiş. Ama annem, hiç öyle çoşkulu bir günde evde oturmak ister mi? Komşu kadınlardan biriyle çıkmışlar evden, bir yaşındaki abim de annemin kucağında. Fener alayını eve en yakın izleme yeri olsa olsa Saathane’nin orası. Annemle komşu kadın bezirgânların önündeki daracık kaldırıma dizilmişler, insanların arasına sokulmuşlar. Ama nasıl kalabalık, iğne atsan yere düşmez.
Az sonra bando öteden gözükmüş.
“Pıstattararaa”..” demeye başlayınca, “Uy anam”, annemdeki sancı... Breh, kaldırımda adım atacak yer yok, yan yön insan, gerisi dükkân. “Aman ha, kadının sancısı tuttu ha, yol verin ha! ” Yol nerdeki? O sıra, bando da ermiş gelmi annemin önüne... “Kadın doğurdu ha, doğuracak ha”... Polisler yol vermişler anneme, “Yürüyün bandonun ardısıra, ilk sokaktan sapın içeri” diye.
“Gümdattarara! ..”
Bando önde, annem, ben, abim, komşu kadın ardında fener alayı bizim arkamızda, ha doğdum ha doğacağım.
“Gümdadadadatdat dat dat dat...”
Annemi eve dar yetiştirmişler. Tastamam eve geldikten on dakika sonra beni doğurmuş. Adana’ınn Saathanesinin çanı yirmi ikiyi “Dan dan dan” diye vururken...*
*Muzaffer İZGÜ- Zıkkımın Kökü adlı kitaptan alıntı kendi doğumunu anlatıyor...
zıkkımın kökü nedir
Zıkkımın kökü nedir
anem bana bişi soylediginda anlamadımı zıkımın koku diyor
zıkımın kükü insanı öldörmez sakat bırakır
annem bana çok söylemiştir yemek başında :)))
Kanımca burada “zakkum çiçeği” kast edilmektedir…
Çünkü zakkum çiçeğinin kökü gerçekten zehirlidir…
…
Açıklandı...
kı√ zm
;)
Yapilan Yemegi begenmedigimizde Annemin bie tavsiye ettigi Yigecek. ;))
annemin genellikle sebze yemeği olduğu günler ağzından düşürmediği günlerrrrrr
Anadolu'da yemek yemeyen çocuklara önerilen yemeğin adıdır.
Zıkkımın kökünü ye.
Defalarca anlatmalar üzerinde karşımdakinin her defasında he? ne? anlamadım! anladımda şurasını anlamadım! neydi? demesi üzerinde dayanamayıp kullandıgım kelime
zıkkkım yogurt üzerine baharatlarla hazırlanan bir çeşit meze...köküde tabagın dibi olsa gerek :))))
zıkkım: nehir yataklarında kum benzeri toprak veya doğrudan kum içinde yetişen ve mantar türüne yakın bir bitkidir... bu bitki kuma gömülü olarak kumun içinde yetişip gelişir.. bu bitkinin özelliği yumurtaya benzer ve elips yada değişik bir yuvarlak şeklinde olup kökü bulunmamaktadır.
bugün beni çok gerdin zıkkımın köküne gidesice müdür :) şimdi rahatladım işte
annemin masadaki yemeğe burun kıvırmamız neticesinde alternatif olarak sunduğu yemek çeşidi... :))
bi tane daha var ki kesinlikle çok orjinal ama iftar öncesi... :))
cehennemdeki zehirli ağaç
ayrıca yoğurt ve birtakım baharatlardan yapılan meze
Bando mızıkayla dünyaya geldim; gerçekten bando mızıkayla!
Yıl 1933, aylardan ekim, günlerden 29; yani “Onuncu Yıl”... “On yılda on milyon genç yarattık her yaştan” diye marşların söylendiği, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü...
İşte o gece annem tutturmuş da tutturmuş, “Fener alayını izleyeceğim” diye. Babam, “Yahu, avrat, ayın günün, sancın mancın tutar, hem bu karınla” demiş. Ama annem, hiç öyle çoşkulu bir günde evde oturmak ister mi? Komşu kadınlardan biriyle çıkmışlar evden, bir yaşındaki abim de annemin kucağında. Fener alayını eve en yakın izleme yeri olsa olsa Saathane’nin orası. Annemle komşu kadın bezirgânların önündeki daracık kaldırıma dizilmişler, insanların arasına sokulmuşlar. Ama nasıl kalabalık, iğne atsan yere düşmez.
Az sonra bando öteden gözükmüş.
“Pıstattararaa”..” demeye başlayınca, “Uy anam”, annemdeki sancı... Breh, kaldırımda adım atacak yer yok, yan yön insan, gerisi dükkân. “Aman ha, kadının sancısı tuttu ha, yol verin ha! ” Yol nerdeki? O sıra, bando da ermiş gelmi annemin önüne... “Kadın doğurdu ha, doğuracak ha”... Polisler yol vermişler anneme, “Yürüyün bandonun ardısıra, ilk sokaktan sapın içeri” diye.
“Gümdattarara! ..”
Bando önde, annem, ben, abim, komşu kadın ardında fener alayı bizim arkamızda, ha doğdum ha doğacağım.
“Gümdadadadatdat dat dat dat...”
Annemi eve dar yetiştirmişler. Tastamam eve geldikten on dakika sonra beni doğurmuş. Adana’ınn Saathanesinin çanı yirmi ikiyi “Dan dan dan” diye vururken...*
*Muzaffer İZGÜ- Zıkkımın Kökü adlı kitaptan alıntı
kendi doğumunu anlatıyor...
'nü iç...
bir ayyaştan talimat alıp, hakikatlerini bana öğretmeye çalıştığına inanamıyorum...
yadırgamıyorum ama doğrusu bu....
aslinda zikkim degil, zakkumdur ve cehennemde bulunacak tek zehirli cicek,
'zakkum' un kökü o aslında...
ve zehirli olduğu bilinir...
anneme göre benim her akşam yemeğimdeki menüm.bana göre karnıbahar...
mesela ben her sigara içişimden sonra annemden cıkan kelimeleri çağrıştırıyor zıkkımın kökünü içesiceler ziftin bekide dediği oluyo
Muzaffer İzgü ye Tüyapta kitabını imzalatmıştım.Tokalaştık ve elimi yıkamak istememiştim bana da yazarlık bulaşsın diye:P
muzaffer izgü`nün hayatını anlattığı eseri hatta filmede çekilmiştir
zıkkımın kökünü iç... içki içen için söylenir.
zıkkımın kökünü için..grupça içenler için söylenir.. ben öyle duydum yani..:D
'aifyet olsun'un farklı bir biçimde söyleminde kullanılan 'zıkkımın köküne ye' deyimindeki ne olduğunu bilmediğim bişi.