“Kalbi eğitmeden aklı eğitmek eğitim değildir. Vicdan olmadan, bilgi sahibi olmak tehlikelidir.” Der,Aristoteles
İşin özü aslında objektif baktığımızda Bilim ve İlim ortak bir amaç doğrultusunda hizmet ederler.” İnsanlığa”
Bilim ve İlimin temeli Ahlâktır. Her şeyin başı ahlâk olduğu gibi.Öyleyse insanlar bu iki kavram yan yana gelince neden tartışırlar neden kavga ederler ? Kendi duygu ve düşüncelerini dayatmak için mi ? (…)
--------AKIL ve VİCDAN-----VİCDAN ve AKIL------ ------İnsanlığın en büyük ve kıymetli kazanımı eleştirel Akıldır. Ahlak aklın ve vicdanın ortak sonucudur. Vicdansız Akıl doğru ve müspet ahlaka ulaşamaz. Akıl edindiği doğru bilgileri vicdani muhakemeyle nefsine kabul ettirir. Akıl ve vicdan bilimle harman- lanıp medeni bir ahlakla sübuta erer... -------Toplumsal hayatta bireylerde oluşan egolar, şehvetli arzular, limitsiz istekler ve her türlü bağımlılıktan kaynaklanan şiddet ve melanetler ancak, akıl, vicdan ve ahlak üçgeniyle medeniyete dönüştürülür... -------Mustafa Kemal Atatürk'ün Fikri hür, Vicdani hür, irfani hür bir nesil yetiştiriniz sözünün büyüklüğü de buradan gelmektedir. Ben de derim ki bu felsefi üçlüye bir de Dini ve mezhebi hür kuralı eklendiğinde Toplumsal barışın daha kolay inşa edile- ceği ve bir çok çelişkinin de ortadan kalkacağı inancındayım. . Ben de vicdan ve akıl konulu bir şiir yazdım. Okurlara arzımdır... . BİLİMİN KAYNAĞI AKILDIR AKIL Akıl Mürşide Kılavuzdur-Kozdur Muhabbet dostluğa şerbettir-hazdır Vicdanlı Gönül de, Kin-kibir azdır Edebin Kaynağı Akıldır-Akıl. --------------------------------------- Vicdansız yürekte acıma olmaz Cehalet Mürşitten öğütler almaz Akılsız Beyinler, menzile varmaz Bilimin kaynağı Akıldır-Akıl. --------------------------------------- Merhametsiz akıl ne işe yarar Vicdansız gönüller iblise kanar Güdülü cehalet, Topluma zarar Mantığın kaynağı Akıldır-Akıl. ----------------------------------------- Kiminin Beyni Kof, Nato'dur Kafa Kiminde Akıl Yok, Nefsin de Sefa Kiminde Huzur Yok, Çekiyor Cefa Sevginin Kaynağı, Akıldır- Akıl. ------------------------------------------ Bazısı Ölünün, Ruhuna Muhtaç Bazısı Ceddinin Huyuna Muhtaç Bazısı Falcının, Suyuna Muhtaç Basiret Durağı Akıldır-Akıl. ------------------------------------------ Der Vezir cin başkadır şeytan başka Kültürün Kıymeti, Bilinse Keşke Bilimdir Kâşifi, Götüren Arşa Vuslatın Kaynağı Akıldır-Akıl... ------------------------------------------ ------OZAN ÇAKIROĞLU------ . Bu irticalen yazmış olduğum Destana vesile olan, hırçın mizaçlı, gönlü fırtınalı ve cesur yürekli Şahsiyete gönülden teşekkür ederim. Ozanlar gördüğünü algılar, irdeler, gözerler ve anlaşılır bir Lehçe-i dil ile okurlara arz ederler...Ehhh Çakıroğlu da öğle yaptı??? . Not. Gözer'i farklı yorumlayanlar olmuş. GÖZER: Bilim ve gönül eleği diye telafuz edilir Halk Ozanlarca...
-------MİZAÇ ve KARAKTER------- ----Karakter, kişiye ya da kişilere özgü davranışların bütünüdür. ----Karakter, bireyin bedensel duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür. Mizaç ve karakter, ana kucağında semrilir ergenlikle beraber filizleşir, çevresel etkinliklerle demlenir, ulusal kültürle beslenir tabiat olaylarıyla şekillenir, sevgi, şefkat ve barış üçlüsüyle sosyalleşir. ----Bugün siteleri gezdiğimde oldukça yavan, kıt ve egolu yazılar okudum ayrıca şiir sitelerini gezinirken Türk ulusal vatandaşı olan sayın Hatice Olkuner'in şiirlerine göz gezdirdim. Hatice hanımefendiden izinsiz de olsa bir gönül şiirini buraya düş- mek istedim. Umarım kendileri bu tavrımı hoş görürler. . ---GÖNÜL İLE HASPİHAL--- Elvan güller açardı, ah şu gönül bağımda Her mevsimim bahardı-yazdı gençlik çağımda Erken düştü zemheri, kar erimez dağımda Üşüyorum ey gönül, mevsim kışa dönüyor. . Enhar-ı aşk çağlardı, bir zamanlar sinemde Yıldızlar parlıyordu, hiç sönmeden didemde Artık solar oldular hep goncalar gamzemde Kayboldukça umutlar, hüzün boşa dönüyor. . Batan güneş ömürden, bir gün daha çalacak Şu aciz bedenimde, bir gün Turâp olacak Ey gönül bu dünyada kim kaldı? sen kalacak Ölüm hak ve hakikat yıllar boşa dönüyor.
-----Hatice OLKUNER----- . ------Destansı Şiiri üç kez okudum. Şiir üç boyutlu olarak harmanlanmış, Sebep-sonuç ilişkisi Dünya,Hak ve hakikatle kombine edilmiş. Umarım bu ulvi Destan Tarihin devinimin de yerini alır. . -------Muhterem Hatice Olkuner'e sevgi ve saygılarımı sunarım..
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI------- ------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır. Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır. ------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı. Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz bir mahlukata dönüştü. -----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş- malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede- niyetine tuz-biber ekmiştir. -----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline dönüştü. -----Viladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve daha çok örnekliyorlar. -----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i tanımıyor. ------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu- yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı. Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup ve geliştirmiyoruz anlamış değilim. -------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI------- ------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır. Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır. ------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı. Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz bir mahlukata dönüştü. -----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş- malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede- niyetine tuz-biber ekmiştir. -----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline dönüştü. -----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve daha çok örnekliyorlar. -----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i tanımıyor. ------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu- yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı. Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup ve geliştirmiyoruz anlamış değilim. -------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI------- ------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır. Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır. ------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı. Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz bir mahlukata dönüştü. -----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş- malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede- niyetine tuz-biber ekmiştir. -----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline dönüştü. -----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve daha çok örnekliyorlar. -----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i tanımıyor. ------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu- yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı. Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup ve geliştirmiyoruz anlamış değilim. -------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
----------DİPLOMALI CEHALET---------- --------Diplomalı cenahta bir meslek haline dönüşmüş ÖN YARGI. Sevmediği, fikirlerine ters düşen ve kendisini onaylamayan-alkışlamayan her kişiyi cehaletlikle itham ediyorlar. Ayrıca okuma-yazma bilmeyen, Kitaplarla iletişim kuramayan, Kendi Lehçesini kullanan ve Anadolu örfü kültürüne bağlı bütün Vatandaşları Çağın cahilleri diye lansa edilmekte- dirler. Her fırsatta ve her ortamda Şu okul-bu okul mevzunuyum diye maskaralık yapıl- maktadır. Bu ve benzeri davranışlar Tolum da ayrışmalara neden olmaktadır. ---------Asıl Cehalet, Kişinin Ontolojik mahiyetini kavrayamaması, kendini ve bulunduğu konumu bilmemesi, ya da inkâr etmesidir. Bilgi çağında, bireylerin Meslek edinebilmesi için Diploma peşinde cebelleşirken, Yavaş-yavaş Anadolu örfü kültüründen uzaklaşma- sıdır asıl Cehalet. Türk Ulusal Müfredatımızın Batıl ve Batı kültürüne yenilmesidir asıl cehalet.. Batının Moda kültürüne şebek olmaktır en büyük cehalet. Her şeyden daha vahimi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü temsil eden ve Devrim yasalarıyla Meclis-i Ayan-da kabul edilen Türk lirasının Ağyarın Dolarına Türab olmasıdır en köklü cehalet.... -------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN--------
---------HAK ve HAKİKAT--------- ------Hak, sözcüğü Dini ve ahlaki bir kavramdır. İnsanın yaradılışından Ahiretine kadar yaşamsal devinimi içerisinde Tabiat, İnsan ve yaşam üçlüsü gölgesinde şekillenir. Bireylerin hal ve davranış biçimiyle Topluma yansır. Ayrıca Hak, İnsanın Onur, Şeref ve haysiyetini vurgular. Hak batılın zıddı olan bilimsel doğru anlamındadır. -------Hakikat, İnsan kendisini yaşamla bütünleyip, Bireysel nefsi, hırsı ve kibri dürtü- lerine gem vurarak Bilimsel, Sosyal ve Kültürel eylemlerin bütünüdür. -------Hak-Hakikat, bütün Kainat içinde cümle yaratılmışların Tarihsel evrimleridir. En yüce makam da olan İnsan, Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu kayıtsız ve şartsız yerine getirme ve beraberinde Toplumsal tezahürü olan ameli salih'tir... -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
---------YALAN-BÜHTAN ve İFTİRA--------- -------Yalancılık Ailevi ve çevresel faktörlerden doları, bilinç altına yerleşmiş bir Psikolojik bağımlılıktır. Aile birliğinden yoksun, işinde başarısız, sosyal ve kültürel yavanlığı olan şahıslar da cereyan etmektedir. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun kişilerdir. -------Bu tür mevcudiyetler, bütün eylemlerini yalan, bühtan ve iftira ile güncel- leştirirler. Beğendikleri, özendikleri ve elde edemedikleri kişileri pasifize etmek için her türlü renge bürünürler. Etrafında ki temiz, namuslu ve sevecen insanları delice kıskanır ve onlara çamur atarlar. Dürüst ve başarılı İnsanlara öfke duyarlar. Onlara iftira attıkların da oldukça ve garip bir şekilde haz alırlar. -------Yalancı ve iftiracı kişilerin savunma mekanizmaları hile ve entrika üzerine kuruludur. Aile birliğin de asla mutlu ve huzurlu olamazlar. Son zamanlar da özellikle Metropol Şehirler de Fitne-fesat ve yalancı fetbazların sayıları oldukça fazladır. Cadde-sokakta, Çarşı-Pazarda ve her yerde mevcutturlar. Bunların Şerrinden Yaradan Ulusal Milletimizi korusun...VESSELAM. --------OZAN ÇAKIROĞLU-------
--------YALAN-PALAVRA ve İFTİRA------- ------Yalancılık ve iftiracılık bir kişilik bozukluğudur. Ailevi ve çevresel etkenlerden kaynaklı bilinç altına yerleşmiş Psikolojik bir hastalık türüdür. Bunların savunma mekanizmaları oldukça zayıftır. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun kişilerdir. Bütün meselelerini yalan, entrika ve iftira ile halletmeye çalışırlar. -----Evin de, işin de ve toplumda kendilerini ezik ve eksik hissederler. Beğendikleri, özendikleri ve elde edemedikleri kişilere karşı öfke duyarlar. Ve onları pasifize etmek için her türlü eylemi denerler. Özendikleri şahısları aşağı çekmek için bühtani Dil kullanırlar. Arkaların dan dedikodu yapar ve iftira atarlar. -----Kendileri Ailesinde bulamadığı huzur ve mutluluğu, dost akraba ve arkadaş çevresinde de istemezler. Karşıların da temiz, mutlu ve sevecen insanlar gördük- lerin de deliye dönerler. Onlara karşı menfi bir eylem de bulunduklarında oldukça büyük haz duyarlar. Basiret-i hülasaları gelişmemiş bireylerin hayal kurma özellik- leri oldukça gelişmiştir. Hatta gece uyurken bile hayallerini sorgularlar... ------Çevremiz de bu tür mevcudiyetlerin sayısı oldukça fazladır. Bu Devri Alemda yalan, entrika ve iftira sosyal bir patlamadır...VESSELAM... ---------OZAN ÇAKIROĞLU------
---------ÖN YARGI BİR KİŞİLİK BOZUKLUĞUMUDUR------- ------Ön yargı. genel anlamına bakıldığın da, bireylerin başka bireylere karşı taraflı ve haksız bir davranış sergileme fiilidir.. Ön yargı her zaman tavır ve davranışlara yansımayabilir. Gündelik meselelere duyarsız kalma, kamusal ve çevresel etkinlikleri reddetme, hatta ket vurma eylemi de bir ön yargı devinimidir. ------Toplumsal ön yargılar genel de Din-Mezhep ve ırk üzerinden yapılmak- tadır. 1980-ler de Türk-Kürt, Laz-Gürcü, daha da vahimi Sünni ve Alevi şek- lin de cereyan etmekteydi. Zaman, zaman yaptırım eylemlerine dönüşmek- teydi. Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve kara sesliler o, zamanlar türedi ve Memleket sathına yayılmaya başladılar. ve 2016 15 Temmuz'a kadar uzandılar. -------Ön yargılı davranış biçimleri Ailevi ve çevresel faktörlerden etkileşim sonucunda Beyin Nöronların da kökleşmeye başlar. Almış olduğu eğitim ve Sosyal Devlet Hiyerarşisiyle harmanlaşarak subuta erer. Ön yargı belir- tileri güvensiz, huzursuz ve kaygı verici ortamlar da belirgin hal alır. Kominal olarak yaşayan bireylerin, yaşam alanında ki guruplar, etnik kökenler ve bun- lara bakış açıları, farklı düşünce ve fikir tarzlarıyla kin, kibir ve nefrete dönüşerek yaptırım eylemlerine kadar uzanabilir. Sonuç Toplumsal baz da parçalanmalar, bölünmeler ve siyasi çekişmeler Memleket sathın da Kaos ve kargaşaya dönüşür. Nerden-------nereye. Bütün bu olumsuzluklar Müspet Bilimle önlenebilinir. -------Ön yargının Tarihsel gelişimine baktığımız da tedavisi oldukça zor Psikolojik bir rahatsızlıktır... Doğru okuyup ve doğru anlayanlara sevgi ve selamlarımı sunarım...VESSELAM.---------OZAN ÇAKIROĞLU.
----------GÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİ-------- --------Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğün de Ulusal Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verildiği 89. Yıl dönümü başta saygı değer Kadınlarımız olmak üzere bütün Türk Ulusuna kutlu olsun... -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------BİZİM ALİ CABBAR------ -------Bu yaz boyu gençlerin telefonlarında bir Ali Cabbar Türküsü her yerde Cadde-sokakta, Bedestan Pazarda, ve her ortam da avaz-avaz kulakları çınlattı durdu. Dedim bir de ben dinleyeyim. Açtım dinledim. Lakin pek bir şey anlamadım. Notalarına baktım, Bağlamam denedim da pek güzel çıkmadı. Başımı kaldırınca baktım Bizim Hatun, bana bakıp kıs-kıs gülüyor. Dedim ne gülersin öyle gevrek-gevrek. Dedi hani sen başkalarının yazdığını söylemezdin. --------Oturup biraz düşündüm, ve birden aklıma bizim Köylü Ali Amcanın oğlu Kumarcı Cabbar geldi. Ben de Ali Amcanın Ali-siyle Cabbar'ı birleştirip ve Altı dörtlükten oluşan bir koşma yazdım. Ali Cabbar'ı tanıyanlara, Köyüme ve cümle okuyanlara hediyem olsun. Bakalım Ozan Çakıroğlu ne yazmış ve ne söylemiş... . -------BİZİM ALİ CABBAR----- Mahlukat Evrildi, Devran Karıştı Tanınmıyor Üvey-Öz Ali Cabbar, Tabiat Kükredi, Mevsim Değişti Hazana Dönüştü, Yaz Ali Cabbar. . Kurtlar Çoban oldu, Koyun Güdüyor Melanet Çağladı, Nefret Kaynıyor Cehalet Sefa da, Mürşit Yanıyor Nursuz da utanmaz, Yüz Ali Cabbar. . Bahçeler Kurudu, Çiçekler Soldu Yurduma Afgani-Süryani Doldu Yobazlar Kâmil'den, hesabı sordu Mizan da bozuldu, Göz Ali Cabbar. . Faylar Parçalandı, Toz-duman oldu Memleket Kavruldu, Ocaklar Söndü Virane Bağlara, Baykuşlar Kondu Bağrım da yanıyor, Köz Ali Cabbar. . Böylemi Yurdumun, Fıtrat-Kaderi Gariban Çekiyor, Derdi-Kederi Al Eline Kardaş, Kalem-Defteri Sözümü kenara Yaz Ali Cabbar. . Çakıroğlu Söyler, Okur Yazana Gariban-Yoksulu, Ezen-Ezene Zalime Övgüler, Dizen-Dizene Sen Arif'sin bunları çöz Ali Cabbar... . -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
----------ÇAĞIN MANASIZ ATA SÖZÜ------- --------Zaman en doğru Yargıçtır: Sözü, Statik ve devinimsiz bireylere uygun bir deyim???? --------Bu gün gölgelasyonlu, badanasyonlu, simülasyonlu, halisinasyonlu ve imitasyolu Ehtibarsız gönüllere öğütlü bir AŞK Şiiri düşeceğim...VESSELAM. . HER GÜZELDEN YAR OLMAZ Ayva Çiçeğiyle, Yaz-Bahar Gelmez Arılar Neylesin, Bal Olmayınca, İrem Bahçesin, Gül-Diken Olmaz Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca. . Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni Tuba'yla Mest Etti, Havva Ademi Kerem'le Aslı'nın, Yandı Bedeni Gönülden çağlayan Sel olmayınca. . Bir Manası Yoktur, Batıl inancın Bereketi Olmaz, Haram kazancın Sevgisiz durulmaz Yürekte sancın Ağaç Meyve vermez, Dal olmayınca. . Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı Sevgisiz çağlamaz, Aşkın sarayı Gönülden-Gönüle Yol Olmayınca. . Maşuk'lar-Aşığa Yürek Dağlatır Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır Hicran Biberi'yle, her gün ağlatır Hayır Hasenatlı, El Olmayınca. . Der Vezir Sahipsiz, Bağa Girilmez Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz Eril Şehvetiyle, Murat Alınmaz Gayri Hakikatlı, Kul Olmayınca... . ------OZAN ÇAKIROĞLU------ . Anlayana Sivri Sinek Sazdır Anlamayana benim Davul azdır....
ZAMAN EN ADİL YARGIÇTIR DERLER, VE BAZI STATİK, DEVİNİMSİZ ---------------BEYİNLER DE BU DEYİMİ YERLER--------------- Bu gün Gölgelasyonlu, Badanasyonlu, Simülasyonlu, Halüsinasyonlu ve aynalasyonlu Hak-hakikattan uzak Şehveti aşk sanan nefisleri peşinden koşan şaşkınlara tafsilatlı ve tavsiyeli bir AŞK-SEVDA Şiiri düşeceğim. Doğru okuyup ve doğru anlayanlara hediyen olsun...VESSELAM. . HER GÜZELDEN YAR OLMAZ Ayva Çiçeğiyle Yaz-Bahar Gelmez Arılar Neylesin, Bal Olmayınca, İrem Bahçesin de Gül-diken olmaz Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca. -------------------------------------------- Aşk ile Sevdanın Olmaz Nedeni Tuba'yla Mest Etti Havva Ademi Kerem'le-Aslının, Yandı Bedeni Gönülden çağlayan Sel olmayınca. -------------------------------------------- Bir Manası Yoktur, Batıl inancın Bereketi Olmaz, Haram Kazancın Sevgisiz durulmaz, yürekte sancın Ağaç Meyve vermez Dal olmayınca. ------------------------------------------- Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı Sevgisiz çağlamaz Aşkın sarayı Gönülden-gönüle Yol olmayınca. ------------------------------------------- Maşuklar-Aşığa, Yürek Dağlatır Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır Hicran Biberiyle, Her gün ağlatır Hayır-Hasenatlı, El Olmayınca. ----------------------------------------- Der Vezir sahipsiz, Bağa girilmez Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz Gayrı Hakikatlı, Kul Olmayınca... -------------------------------------------- ------OZAN ÇAKIROĞLU----- . Anlayana Sivri Sinek Saz Anlamayana beni öğüt az...
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR---------- --------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine söylenmeye devam etmekteydi... --------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti... -------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı, gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu.... . --------SONBAHAR------- Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar. --------------------------------------------- Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar. ---------------------------------------------- Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu Deprem Zedeler, Saçını Yoldu Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar. ---------------------------------------------- Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları Garipler Neylesin, Soğuk Kışları Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar. ---------------------------------------------- Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar... ------------------------------------------ --------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR---------- --------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine söylenmeye devam etmekteydi... --------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti... -------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı, gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu.... . --------SONBAHAR------- Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar. --------------------------------------------- Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar. ---------------------------------------------- Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu Deprem Zedeler, Saçını Yoldu Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar. ---------------------------------------------- Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları Garipler Neylesin, Soğuk Kışları Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar. ---------------------------------------------- Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar... ------------------------------------------ --------OZAN ÇAKIROĞLU-------
MEDENİYET ÇÖKTÜ HUY BOZULDU Bu Cumhuriyet Kurdu Atamız Gitmedik izinden oldu hatamız Ne Hürriyet kaldı, ne de ilkemiz Demokrasi Kalktı haller bozuldu. ----------------------------------------- Medeniyet Çöktü, Fodula Döndük Kendi Ülkemiz de, Modüle döndük Kurumlar Satıldı, Kudula döndük Devlet-ü Erkân da huylar bozuldu. ------------------------------------------ Barış Çeşmesinin, Kalmadı Adı Kantarı bozdular Hünkâr'la Kadı Işıklar söndürdü, Mahlukat Kedi Yobaz baş kaldırdı, Sollar bozuldu. ------------------------------------------ Her Devir de Yezid olup Çıktılar Sivas'ta Diri-diri İnsan Yaktılar Tekbir alıp bir kenardan baktılar Medeniyet çöktü, Kullar bozuldu. ------------------------------------------ Dört Tarafı Sardı, Fitne Ateşi Siyaset Ayırdı, Kavim-kardeşi Babayı saymıyor Evladı-Eşi İlçesi, Beldesi Köyler bozuldu. ---------------------------------------- Der Vezir Mağrip'te boşa gezildi Göç Kervanı Katar oldu dizildi Afgan-i,Süryani Seçmen yazıldı Misak-ı Millide Surlar Bozuldu... ----------------------------------------- ----OZAN ÇAKIROĞLU-----
Anlayana Sivri Sinek Saz Anlamayana Bizim Davul Az....
---------EMPATİ YETENEĞİ-------- -------Bugün sitelere göz gezdirirken, Zat-ı muhteremin biri dünkü yazısın da Empati yeteneğinden yoksun kişi diye cümle kurmuş. Zira kendileri ne empati biliyorlar, ne de yetenek biliyorlar? -------Şahısların Empati yeteneği, ilk önce Aile kültürüyle başlar ve çevresel faktörlerle gelişir, almış olduğu eğitimle şekillenir, iş hayatıyla genişler ve Dünya görüşüyle harmanlanır. Vatandaşı olduğu Devletin yönetim tarzıyla sübuta erer. -------Ancak Bilim Adamlarının Empati yeteneği fikir ve düşünce sistemiyle asla paralel olamaz. Çünkü Bilim Felsefi olarak bir bütünlük arz etmez. Edemez... Bilimsel Materyalizm Felsefesi-Metafizik Felsefeyi içinde barındırmaz. Metafizik Felsefe de Materyalist Felsefeyi reddeder. Bu yüzdendir ki Din ve Mezhepler Sosyal Toplumları ve bir çok Medeniyeti fasifler. --------Dinler arası çatışmanın tek nedeni, inandıkları Kitap ve Peygamberlerdir. Dinler arası geçişkenlik kültürel baz da sağlanır. Bütün Dinler Evrimsel devinimi kabul etmezler. Ancak Materyalist Fesefeciler Dünya'da bütün Mahlukatların Tarihsel devinim için de Evrimleştiğini savunurlar. --------Her ayrı iklim ve Toplumlar da İnsanların empati yeteneği ayrı-ayrı biçim- lenir. Bütün ideolojik ayrımcılığı bir araya toplayıp harmanlayan sadece Sosyal yönetim tarzıdır. Bunu da Dünya'da tek beceren Devlet Adamı Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Ulusal Türkiye Cumhuriyetini ilan edip ve yönetim şeklini Demokrasiyle taçlandırmıştır... Google'da aramayın bulamazsınız...VESSELAM. ---------OZAN ÇAKIROĞLU--------
-------Az önce mesaj sayfama hiç tanımadığım, Şair beyefendi bir not düşmüş. Aynen yazıyorum. (Yorum sitelerine renk kattınız. Yazılarınızı sizi hiç sevmeyenler reklamlıyorlar.) demiş zat-ı muhterem... -------Gerçekten doğru söylemiş. Geriye dönük bütün yazdıkları mı inceledim. Gördüm ki yazılarımı güncelleyen yazmanların hepsi de mevcudiyetimden rahatsız olan şahıslar....Düşündürücü ve ilginç? --------Fizik'te etkime-tepkime olayları vardır. Buhar, Bulut, Rüzgâr Yağmur, Toprak ve bereket gibi-gibi... --------Başka siteler de Toplumsal, Bilimsel, Siyasal, Sosyal ve kültürel boyutta bir cümle dahi yazılmazken, ancak Kadınları bir duygusal şehvet gibi sergileyen Aşkı- Meşki dillendiren şiir ve deyimler silsilesi güncellenmektedir. Bırakın tepki göster- meyi beni de küfür bataklığına çekmeye uğraşıyorlar. Gerçekten yazık....
-------Son zamanlara da bir orta çağ hastalığı aldı başını gidiyor. Her eli kalem tutan Milletin başına Felsefeci kesildi. Daha kendi Ana-Atasını tanımayan, Mensubu olduğu Dini tanımayan, Cahiliye devrinde bilgelik kavramlarıyla ön plana çıkan, meditasyon saçma- lığını millete Din diye yutturan Budizm ve Hinduzim-i besleyen ZEN Felsefesini yeniden hortlatmaya uğraşıyorlar. Bunu da en çok Atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşen Hilafet düşkünleri Haşhaşi sülbüne selam duran yobazlar güncellemektedirler. -------Ulusal Millet olarak, bu Hak-hakikat yoksunlarına fırsat vermemeliyiz. Bu zavallılar korkarım 15 Temmuz da Meclis-i Ayan'a top-tüfekle saldıran hainlerin devamı ve türemesidir. Yaradan Ulusal Devletimize güç-kudret versin... -------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------KISIR DÖNGÜ------- -----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde aşağılık kompleksi olarak baş göstermektedir. Kendilerini çaresiz, aciz ve yetersiz oldukları anlaşılmasın diye kendilerine bir gölgelasyon icat ederler. Devamlı başkalarından ROL çalarlar. Mürşid-i Arif kimliğine bürünürler. Başkalarına ait olan özlü sözleri telaffuz etmeyi bir marifet sayarlar. -----Kısır döngü, genellikle çocukluğun da Periferik rahatsızlığı geçirmiş kişilerde baş göstermektedir. Kendisinin sergilediği edep ve terbiye dışı davranışları başkalarına ithafen bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüştü- rürler. Bu tarz mevcudiyetler Karga'dan başka kuş, kendisinden başka da Baş tanımazlar. Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel meselelere karşı duyarsız ve yetersizlerdir. ------Kısır Döngü içerisinde kalan bireyler asla kominal yaşayamazlar. Kendisine dost-arkadaş seçerken zayıf karakterli bireyleri tercih ederler. Yani ergenler gibi KANKA-cılık oynamaya devam ederler. Kuyruklarına basıldığında basiret-i hülyaları bir Medcezire dönüşür. Bu ümitsiz vaka- larla medeni bir insan gibi konuşup-tartışamasın. Ancak ve ancak bu zat-ı muhteremlere peki-peki değince adeta bir Kuzuya dönüşürler... --------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------KISIR DÖNGÜ--------- -----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde, haksız, kuralsız, mizansız ve hırçın davranışlar biçimidir. Genellikle çocukluğunda Periferik rahat- sızlığı geçirmiş bireylerde zaman-zaman basiret-i hülasalar ve gel-gitler halinde cereyan etmektedir. Adeta kişi bir medcezire dönüşür. ------Kendisinin sergilemiş olduğu edep ve terbiye dışı davranışları başka bireylere ithafen fevri bir şekil de ve bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüş- türürler. Daha sonra da Zeytin yağı gibi üste çıkarlar. Bu bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu hastalığın Lokmanı ve tedavisi de yoktur. ------Okur yazar olmayan, Merhum Dedem derdi ki, bu tarz kişilere her daim ve her yer de peki-peki diyeceksin.? Başka çaresi yoktur. VESSELAM.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
“Kalbi eğitmeden aklı eğitmek eğitim değildir.
Vicdan olmadan, bilgi sahibi olmak tehlikelidir.”
Der,Aristoteles
İşin özü aslında objektif baktığımızda Bilim ve İlim ortak bir amaç doğrultusunda hizmet ederler.” İnsanlığa”
Bilim ve İlimin temeli Ahlâktır. Her şeyin başı ahlâk olduğu gibi.Öyleyse insanlar bu iki kavram yan yana gelince neden tartışırlar neden kavga ederler ? Kendi duygu ve düşüncelerini dayatmak için mi ? (…)
Kutlarım,şiirinizi de…
--------AKIL ve VİCDAN-----VİCDAN ve AKIL------
------İnsanlığın en büyük ve kıymetli kazanımı eleştirel Akıldır.
Ahlak aklın ve vicdanın ortak sonucudur. Vicdansız Akıl doğru
ve müspet ahlaka ulaşamaz. Akıl edindiği doğru bilgileri vicdani
muhakemeyle nefsine kabul ettirir. Akıl ve vicdan bilimle harman-
lanıp medeni bir ahlakla sübuta erer...
-------Toplumsal hayatta bireylerde oluşan egolar, şehvetli arzular,
limitsiz istekler ve her türlü bağımlılıktan kaynaklanan şiddet ve
melanetler ancak, akıl, vicdan ve ahlak üçgeniyle medeniyete
dönüştürülür...
-------Mustafa Kemal Atatürk'ün Fikri hür, Vicdani hür, irfani hür
bir nesil yetiştiriniz sözünün büyüklüğü de buradan gelmektedir.
Ben de derim ki bu felsefi üçlüye bir de Dini ve mezhebi hür
kuralı eklendiğinde Toplumsal barışın daha kolay inşa edile-
ceği ve bir çok çelişkinin de ortadan kalkacağı inancındayım.
.
Ben de vicdan ve akıl konulu bir şiir yazdım. Okurlara arzımdır...
.
BİLİMİN KAYNAĞI AKILDIR AKIL
Akıl Mürşide Kılavuzdur-Kozdur
Muhabbet dostluğa şerbettir-hazdır
Vicdanlı Gönül de, Kin-kibir azdır
Edebin Kaynağı Akıldır-Akıl.
---------------------------------------
Vicdansız yürekte acıma olmaz
Cehalet Mürşitten öğütler almaz
Akılsız Beyinler, menzile varmaz
Bilimin kaynağı Akıldır-Akıl.
---------------------------------------
Merhametsiz akıl ne işe yarar
Vicdansız gönüller iblise kanar
Güdülü cehalet, Topluma zarar
Mantığın kaynağı Akıldır-Akıl.
-----------------------------------------
Kiminin Beyni Kof, Nato'dur Kafa
Kiminde Akıl Yok, Nefsin de Sefa
Kiminde Huzur Yok, Çekiyor Cefa
Sevginin Kaynağı, Akıldır- Akıl.
------------------------------------------
Bazısı Ölünün, Ruhuna Muhtaç
Bazısı Ceddinin Huyuna Muhtaç
Bazısı Falcının, Suyuna Muhtaç
Basiret Durağı Akıldır-Akıl.
------------------------------------------
Der Vezir cin başkadır şeytan başka
Kültürün Kıymeti, Bilinse Keşke
Bilimdir Kâşifi, Götüren Arşa
Vuslatın Kaynağı Akıldır-Akıl...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
.
Bu irticalen yazmış olduğum Destana vesile olan, hırçın mizaçlı,
gönlü fırtınalı ve cesur yürekli Şahsiyete gönülden teşekkür ederim.
Ozanlar gördüğünü algılar, irdeler, gözerler ve anlaşılır bir Lehçe-i
dil ile okurlara arz ederler...Ehhh Çakıroğlu da öğle yaptı???
.
Not. Gözer'i farklı yorumlayanlar olmuş. GÖZER: Bilim ve gönül
eleği diye telafuz edilir Halk Ozanlarca...
-------MİZAÇ ve KARAKTER-------
----Karakter, kişiye ya da kişilere özgü davranışların bütünüdür.
----Karakter, bireyin bedensel duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür.
Mizaç ve karakter, ana kucağında semrilir ergenlikle beraber filizleşir, çevresel
etkinliklerle demlenir, ulusal kültürle beslenir tabiat olaylarıyla şekillenir, sevgi,
şefkat ve barış üçlüsüyle sosyalleşir.
----Bugün siteleri gezdiğimde oldukça yavan, kıt ve egolu yazılar okudum ayrıca
şiir sitelerini gezinirken Türk ulusal vatandaşı olan sayın Hatice Olkuner'in şiirlerine
göz gezdirdim. Hatice hanımefendiden izinsiz de olsa bir gönül şiirini buraya düş-
mek istedim. Umarım kendileri bu tavrımı hoş görürler.
.
---GÖNÜL İLE HASPİHAL---
Elvan güller açardı, ah şu gönül bağımda
Her mevsimim bahardı-yazdı gençlik çağımda
Erken düştü zemheri, kar erimez dağımda
Üşüyorum ey gönül, mevsim kışa dönüyor.
.
Enhar-ı aşk çağlardı, bir zamanlar sinemde
Yıldızlar parlıyordu, hiç sönmeden didemde
Artık solar oldular hep goncalar gamzemde
Kayboldukça umutlar, hüzün boşa dönüyor.
.
Batan güneş ömürden, bir gün daha çalacak
Şu aciz bedenimde, bir gün Turâp olacak
Ey gönül bu dünyada kim kaldı? sen kalacak
Ölüm hak ve hakikat yıllar boşa dönüyor.
-----Hatice OLKUNER-----
.
------Destansı Şiiri üç kez okudum. Şiir üç boyutlu olarak harmanlanmış,
Sebep-sonuç ilişkisi Dünya,Hak ve hakikatle kombine edilmiş. Umarım
bu ulvi Destan Tarihin devinimin de yerini alır.
.
-------Muhterem Hatice Olkuner'e sevgi ve saygılarımı sunarım..
GÖNÜLDEN GÖRMEYİ ÖĞREN
Barışla Sağlanır, Toplumun Dengi
Her Kişi Nefsiyle, Ederse Cengi
Dolar Yüreklere, Aşk ile Sevgi
Devrani gönülden görmeyi öğren.
.
Müspet fen- bilimden gitme uzağa
Cahilden uzak dur, düşme tuzağa
Tarından düşürür, çeker tuzağa
Evreni Bilimle Görmeyi Öğren.
.
Yalancı Fetbazın Sözüne Kanma
Şeytana Uyup ta, Ateşte Yanma
Her Şapkalıyı da, Sosyalist sanma
Mürşitten Nasihat, Almayı Öğren
.
Der Vezir yobazdan kolla kendini
Cehalet tufandır, yıkar bendini
Üfrükle-Muskayla bozar fendini
Hakkı-Hakikatı Bilmeyi Öğren...
-----------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------MERHABA ANADOLU------
Savaşlar Sulh olsun, Zülüm olmasın
Masum Yüreklere, Matem Dolmasın
Umut Bahçesin de, Güller Solmasın
İnsani Seven Her Kul-a Merhaba.
.
Yok Olsun çürüsün toplar-tüfekler
Özgürlüğe Doğsun, yeni ufuklar
Vuslata Açılsın Seher-Şafaklar
Ilgıt-ılgıt Esen Yele Merhaba.
.
Devlet-e güç-kuvvet versin Yaradan
Kin-kibir kargaşa, kalksın aradan
Türk Ulusu asildir, Değil Sıradan
Dostluğa Uzanan, Ele Merhaba.
.
Terör değil Kurt ulusun Dağlarda
Haramiler kol gezmesin yollarda
Elvan-elvan çiçek açsın bağlarda
Bülbülün Aşkıdır, Gül'e Mrhaba.
.
Der Vezir zülümler mazide kalsın
Yurdumuza bolluk-bereket gelsin
Ümmeti Muhammad huzura ersin
Barışla Çağlayan, Sele Merhaba...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI-------
------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını
bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında
Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır.
------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri
ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı.
Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka
çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları
pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen
Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz
bir mahlukata dönüştü.
-----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı
Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı
isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş-
malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede-
niyetine tuz-biber ekmiştir.
-----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı
yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline
dönüştü.
-----Viladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve
daha çok örnekliyorlar.
-----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i
tanımıyor.
------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir
Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet
Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu-
yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız
ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı.
Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup
ve geliştirmiyoruz anlamış değilim.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI-------
------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını
bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında
Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır.
------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri
ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı.
Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka
çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları
pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen
Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz
bir mahlukata dönüştü.
-----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı
Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı
isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş-
malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede-
niyetine tuz-biber ekmiştir.
-----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı
yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline
dönüştü.
-----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve
daha çok örnekliyorlar.
-----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i
tanımıyor.
------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir
Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet
Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu-
yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız
ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı.
Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup
ve geliştirmiyoruz anlamış değilim.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI-------
------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını
bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında
Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır.
------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri
ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı.
Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka
çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları
pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen
Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz
bir mahlukata dönüştü.
-----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı
Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı
isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş-
malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede-
niyetine tuz-biber ekmiştir.
-----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı
yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline
dönüştü.
-----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve
daha çok örnekliyorlar.
-----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i
tanımıyor.
------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir
Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet
Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu-
yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız
ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı.
Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup
ve geliştirmiyoruz anlamış değilim.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
----------DİPLOMALI CEHALET----------
--------Diplomalı cenahta bir meslek haline dönüşmüş ÖN YARGI. Sevmediği, fikirlerine
ters düşen ve kendisini onaylamayan-alkışlamayan her kişiyi cehaletlikle itham ediyorlar.
Ayrıca okuma-yazma bilmeyen, Kitaplarla iletişim kuramayan, Kendi Lehçesini kullanan
ve Anadolu örfü kültürüne bağlı bütün Vatandaşları Çağın cahilleri diye lansa edilmekte-
dirler. Her fırsatta ve her ortamda Şu okul-bu okul mevzunuyum diye maskaralık yapıl-
maktadır. Bu ve benzeri davranışlar Tolum da ayrışmalara neden olmaktadır.
---------Asıl Cehalet, Kişinin Ontolojik mahiyetini kavrayamaması, kendini ve bulunduğu
konumu bilmemesi, ya da inkâr etmesidir. Bilgi çağında, bireylerin Meslek edinebilmesi
için Diploma peşinde cebelleşirken, Yavaş-yavaş Anadolu örfü kültüründen uzaklaşma-
sıdır asıl Cehalet. Türk Ulusal Müfredatımızın Batıl ve Batı kültürüne yenilmesidir asıl
cehalet.. Batının Moda kültürüne şebek olmaktır en büyük cehalet. Her şeyden daha
vahimi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü temsil eden ve Devrim yasalarıyla Meclis-i Ayan-da
kabul edilen Türk lirasının Ağyarın Dolarına Türab olmasıdır en köklü cehalet....
-------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN--------
---------HAK ve HAKİKAT---------
------Hak, sözcüğü Dini ve ahlaki bir kavramdır. İnsanın yaradılışından Ahiretine
kadar yaşamsal devinimi içerisinde Tabiat, İnsan ve yaşam üçlüsü gölgesinde
şekillenir. Bireylerin hal ve davranış biçimiyle Topluma yansır. Ayrıca Hak, İnsanın
Onur, Şeref ve haysiyetini vurgular. Hak batılın zıddı olan bilimsel doğru anlamındadır.
-------Hakikat, İnsan kendisini yaşamla bütünleyip, Bireysel nefsi, hırsı ve kibri dürtü-
lerine gem vurarak Bilimsel, Sosyal ve Kültürel eylemlerin bütünüdür.
-------Hak-Hakikat, bütün Kainat içinde cümle yaratılmışların Tarihsel evrimleridir.
En yüce makam da olan İnsan, Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu kayıtsız ve
şartsız yerine getirme ve beraberinde Toplumsal tezahürü olan ameli salih'tir...
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
---------YALAN-BÜHTAN ve İFTİRA---------
-------Yalancılık Ailevi ve çevresel faktörlerden doları, bilinç altına yerleşmiş
bir Psikolojik bağımlılıktır. Aile birliğinden yoksun, işinde başarısız, sosyal ve
kültürel yavanlığı olan şahıslar da cereyan etmektedir. Kendi sorunlarıyla başa
çıkma becerisinden yoksun kişilerdir.
-------Bu tür mevcudiyetler, bütün eylemlerini yalan, bühtan ve iftira ile güncel-
leştirirler. Beğendikleri, özendikleri ve elde edemedikleri kişileri pasifize etmek
için her türlü renge bürünürler. Etrafında ki temiz, namuslu ve sevecen insanları
delice kıskanır ve onlara çamur atarlar. Dürüst ve başarılı İnsanlara öfke duyarlar.
Onlara iftira attıkların da oldukça ve garip bir şekilde haz alırlar.
-------Yalancı ve iftiracı kişilerin savunma mekanizmaları hile ve entrika üzerine
kuruludur. Aile birliğin de asla mutlu ve huzurlu olamazlar. Son zamanlar da
özellikle Metropol Şehirler de Fitne-fesat ve yalancı fetbazların sayıları oldukça
fazladır. Cadde-sokakta, Çarşı-Pazarda ve her yerde mevcutturlar. Bunların
Şerrinden Yaradan Ulusal Milletimizi korusun...VESSELAM.
--------OZAN ÇAKIROĞLU-------
--------YALAN-PALAVRA ve İFTİRA-------
------Yalancılık ve iftiracılık bir kişilik bozukluğudur. Ailevi ve çevresel etkenlerden
kaynaklı bilinç altına yerleşmiş Psikolojik bir hastalık türüdür. Bunların savunma
mekanizmaları oldukça zayıftır. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun
kişilerdir. Bütün meselelerini yalan, entrika ve iftira ile halletmeye çalışırlar.
-----Evin de, işin de ve toplumda kendilerini ezik ve eksik hissederler. Beğendikleri,
özendikleri ve elde edemedikleri kişilere karşı öfke duyarlar. Ve onları pasifize etmek
için her türlü eylemi denerler. Özendikleri şahısları aşağı çekmek için bühtani Dil
kullanırlar. Arkaların dan dedikodu yapar ve iftira atarlar.
-----Kendileri Ailesinde bulamadığı huzur ve mutluluğu, dost akraba ve arkadaş
çevresinde de istemezler. Karşıların da temiz, mutlu ve sevecen insanlar gördük-
lerin de deliye dönerler. Onlara karşı menfi bir eylem de bulunduklarında oldukça
büyük haz duyarlar. Basiret-i hülasaları gelişmemiş bireylerin hayal kurma özellik-
leri oldukça gelişmiştir. Hatta gece uyurken bile hayallerini sorgularlar...
------Çevremiz de bu tür mevcudiyetlerin sayısı oldukça fazladır. Bu Devri Alemda
yalan, entrika ve iftira sosyal bir patlamadır...VESSELAM...
---------OZAN ÇAKIROĞLU------
---------ÖN YARGI BİR KİŞİLİK BOZUKLUĞUMUDUR-------
------Ön yargı. genel anlamına bakıldığın da, bireylerin başka bireylere karşı
taraflı ve haksız bir davranış sergileme fiilidir.. Ön yargı her zaman tavır ve
davranışlara yansımayabilir. Gündelik meselelere duyarsız kalma, kamusal
ve çevresel etkinlikleri reddetme, hatta ket vurma eylemi de bir ön yargı
devinimidir.
------Toplumsal ön yargılar genel de Din-Mezhep ve ırk üzerinden yapılmak-
tadır. 1980-ler de Türk-Kürt, Laz-Gürcü, daha da vahimi Sünni ve Alevi şek-
lin de cereyan etmekteydi. Zaman, zaman yaptırım eylemlerine dönüşmek-
teydi. Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve
kara sesliler o, zamanlar türedi ve Memleket sathına yayılmaya başladılar.
ve 2016 15 Temmuz'a kadar uzandılar.
-------Ön yargılı davranış biçimleri Ailevi ve çevresel faktörlerden etkileşim
sonucunda Beyin Nöronların da kökleşmeye başlar. Almış olduğu eğitim
ve Sosyal Devlet Hiyerarşisiyle harmanlaşarak subuta erer. Ön yargı belir-
tileri güvensiz, huzursuz ve kaygı verici ortamlar da belirgin hal alır. Kominal
olarak yaşayan bireylerin, yaşam alanında ki guruplar, etnik kökenler ve bun-
lara bakış açıları, farklı düşünce ve fikir tarzlarıyla kin, kibir ve nefrete
dönüşerek yaptırım eylemlerine kadar uzanabilir. Sonuç Toplumsal baz da
parçalanmalar, bölünmeler ve siyasi çekişmeler Memleket sathın da Kaos
ve kargaşaya dönüşür. Nerden-------nereye. Bütün bu olumsuzluklar Müspet
Bilimle önlenebilinir.
-------Ön yargının Tarihsel gelişimine baktığımız da tedavisi oldukça zor
Psikolojik bir rahatsızlıktır... Doğru okuyup ve doğru anlayanlara sevgi
ve selamlarımı sunarım...VESSELAM.---------OZAN ÇAKIROĞLU.
----------GÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİ--------
--------Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğün de
Ulusal Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verildiği
89. Yıl dönümü başta saygı değer Kadınlarımız olmak üzere
bütün Türk Ulusuna kutlu olsun...
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Vicdansız Akıl, frensiz vasıtaya benzer.???
-------BİZİM ALİ CABBAR------
-------Bu yaz boyu gençlerin telefonlarında bir Ali Cabbar Türküsü her yerde
Cadde-sokakta, Bedestan Pazarda, ve her ortam da avaz-avaz kulakları
çınlattı durdu. Dedim bir de ben dinleyeyim. Açtım dinledim. Lakin pek bir şey
anlamadım. Notalarına baktım, Bağlamam denedim da pek güzel çıkmadı.
Başımı kaldırınca baktım Bizim Hatun, bana bakıp kıs-kıs gülüyor. Dedim ne
gülersin öyle gevrek-gevrek. Dedi hani sen başkalarının yazdığını söylemezdin.
--------Oturup biraz düşündüm, ve birden aklıma bizim Köylü Ali Amcanın oğlu
Kumarcı Cabbar geldi. Ben de Ali Amcanın Ali-siyle Cabbar'ı birleştirip ve Altı
dörtlükten oluşan bir koşma yazdım. Ali Cabbar'ı tanıyanlara, Köyüme ve cümle
okuyanlara hediyem olsun. Bakalım Ozan Çakıroğlu ne yazmış ve ne söylemiş...
.
-------BİZİM ALİ CABBAR-----
Mahlukat Evrildi, Devran Karıştı
Tanınmıyor Üvey-Öz Ali Cabbar,
Tabiat Kükredi, Mevsim Değişti
Hazana Dönüştü, Yaz Ali Cabbar.
.
Kurtlar Çoban oldu, Koyun Güdüyor
Melanet Çağladı, Nefret Kaynıyor
Cehalet Sefa da, Mürşit Yanıyor
Nursuz da utanmaz, Yüz Ali Cabbar.
.
Bahçeler Kurudu, Çiçekler Soldu
Yurduma Afgani-Süryani Doldu
Yobazlar Kâmil'den, hesabı sordu
Mizan da bozuldu, Göz Ali Cabbar.
.
Faylar Parçalandı, Toz-duman oldu
Memleket Kavruldu, Ocaklar Söndü
Virane Bağlara, Baykuşlar Kondu
Bağrım da yanıyor, Köz Ali Cabbar.
.
Böylemi Yurdumun, Fıtrat-Kaderi
Gariban Çekiyor, Derdi-Kederi
Al Eline Kardaş, Kalem-Defteri
Sözümü kenara Yaz Ali Cabbar.
.
Çakıroğlu Söyler, Okur Yazana
Gariban-Yoksulu, Ezen-Ezene
Zalime Övgüler, Dizen-Dizene
Sen Arif'sin bunları çöz Ali Cabbar...
.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
----------ÇAĞIN MANASIZ ATA SÖZÜ-------
--------Zaman en doğru Yargıçtır: Sözü, Statik ve devinimsiz bireylere uygun bir deyim????
--------Bu gün gölgelasyonlu, badanasyonlu, simülasyonlu, halisinasyonlu ve imitasyolu
Ehtibarsız gönüllere öğütlü bir AŞK Şiiri düşeceğim...VESSELAM.
.
HER GÜZELDEN YAR OLMAZ
Ayva Çiçeğiyle, Yaz-Bahar Gelmez
Arılar Neylesin, Bal Olmayınca,
İrem Bahçesin, Gül-Diken Olmaz
Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca.
.
Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni
Tuba'yla Mest Etti, Havva Ademi
Kerem'le Aslı'nın, Yandı Bedeni
Gönülden çağlayan Sel olmayınca.
.
Bir Manası Yoktur, Batıl inancın
Bereketi Olmaz, Haram kazancın
Sevgisiz durulmaz Yürekte sancın
Ağaç Meyve vermez, Dal olmayınca.
.
Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı
Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı
Sevgisiz çağlamaz, Aşkın sarayı
Gönülden-Gönüle Yol Olmayınca.
.
Maşuk'lar-Aşığa Yürek Dağlatır
Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır
Hicran Biberi'yle, her gün ağlatır
Hayır Hasenatlı, El Olmayınca.
.
Der Vezir Sahipsiz, Bağa Girilmez
Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz
Eril Şehvetiyle, Murat Alınmaz
Gayri Hakikatlı, Kul Olmayınca...
.
------OZAN ÇAKIROĞLU------
.
Anlayana Sivri Sinek Sazdır
Anlamayana benim Davul azdır....
ZAMAN EN ADİL YARGIÇTIR DERLER, VE BAZI STATİK, DEVİNİMSİZ
---------------BEYİNLER DE BU DEYİMİ YERLER---------------
Bu gün Gölgelasyonlu, Badanasyonlu, Simülasyonlu, Halüsinasyonlu ve
aynalasyonlu Hak-hakikattan uzak Şehveti aşk sanan nefisleri peşinden
koşan şaşkınlara tafsilatlı ve tavsiyeli bir AŞK-SEVDA Şiiri düşeceğim.
Doğru okuyup ve doğru anlayanlara hediyen olsun...VESSELAM.
.
HER GÜZELDEN YAR OLMAZ
Ayva Çiçeğiyle Yaz-Bahar Gelmez
Arılar Neylesin, Bal Olmayınca,
İrem Bahçesin de Gül-diken olmaz
Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca.
--------------------------------------------
Aşk ile Sevdanın Olmaz Nedeni
Tuba'yla Mest Etti Havva Ademi
Kerem'le-Aslının, Yandı Bedeni
Gönülden çağlayan Sel olmayınca.
--------------------------------------------
Bir Manası Yoktur, Batıl inancın
Bereketi Olmaz, Haram Kazancın
Sevgisiz durulmaz, yürekte sancın
Ağaç Meyve vermez Dal olmayınca.
-------------------------------------------
Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı
Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı
Sevgisiz çağlamaz Aşkın sarayı
Gönülden-gönüle Yol olmayınca.
-------------------------------------------
Maşuklar-Aşığa, Yürek Dağlatır
Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır
Hicran Biberiyle, Her gün ağlatır
Hayır-Hasenatlı, El Olmayınca.
-----------------------------------------
Der Vezir sahipsiz, Bağa girilmez
Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz
Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz
Gayrı Hakikatlı, Kul Olmayınca...
--------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU-----
.
Anlayana Sivri Sinek Saz
Anlamayana beni öğüt az...
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR----------
--------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden
kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta
ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha
ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye
uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok
şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine
söylenmeye devam etmekteydi...
--------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de
Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan
miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha
üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti...
-------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit
atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar
Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı,
gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların
melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs
gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes
aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime
içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif
Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu....
.
--------SONBAHAR-------
Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi
Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu
Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu
Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar.
---------------------------------------------
Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar
Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar
Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar
Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar.
----------------------------------------------
Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu
Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu
Deprem Zedeler, Saçını Yoldu
Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar.
----------------------------------------------
Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları
Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları
Garipler Neylesin, Soğuk Kışları
Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar.
----------------------------------------------
Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi
Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi
Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi
Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar...
------------------------------------------
--------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR----------
--------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden
kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta
ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha
ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye
uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok
şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine
söylenmeye devam etmekteydi...
--------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de
Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan
miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha
üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti...
-------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit
atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar
Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı,
gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların
melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs
gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes
aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime
içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif
Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu....
.
--------SONBAHAR-------
Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi
Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu
Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu
Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar.
---------------------------------------------
Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar
Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar
Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar
Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar.
----------------------------------------------
Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu
Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu
Deprem Zedeler, Saçını Yoldu
Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar.
----------------------------------------------
Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları
Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları
Garipler Neylesin, Soğuk Kışları
Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar.
----------------------------------------------
Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi
Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi
Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi
Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar...
------------------------------------------
--------OZAN ÇAKIROĞLU-------
MEDENİYET ÇÖKTÜ HUY BOZULDU
Bu Cumhuriyet Kurdu Atamız
Gitmedik izinden oldu hatamız
Ne Hürriyet kaldı, ne de ilkemiz
Demokrasi Kalktı haller bozuldu.
-----------------------------------------
Medeniyet Çöktü, Fodula Döndük
Kendi Ülkemiz de, Modüle döndük
Kurumlar Satıldı, Kudula döndük
Devlet-ü Erkân da huylar bozuldu.
------------------------------------------
Barış Çeşmesinin, Kalmadı Adı
Kantarı bozdular Hünkâr'la Kadı
Işıklar söndürdü, Mahlukat Kedi
Yobaz baş kaldırdı, Sollar bozuldu.
------------------------------------------
Her Devir de Yezid olup Çıktılar
Sivas'ta Diri-diri İnsan Yaktılar
Tekbir alıp bir kenardan baktılar
Medeniyet çöktü, Kullar bozuldu.
------------------------------------------
Dört Tarafı Sardı, Fitne Ateşi
Siyaset Ayırdı, Kavim-kardeşi
Babayı saymıyor Evladı-Eşi
İlçesi, Beldesi Köyler bozuldu.
----------------------------------------
Der Vezir Mağrip'te boşa gezildi
Göç Kervanı Katar oldu dizildi
Afgan-i,Süryani Seçmen yazıldı
Misak-ı Millide Surlar Bozuldu...
-----------------------------------------
----OZAN ÇAKIROĞLU-----
Anlayana Sivri Sinek Saz
Anlamayana Bizim Davul Az....
---------EMPATİ YETENEĞİ--------
-------Bugün sitelere göz gezdirirken, Zat-ı muhteremin biri dünkü yazısın da
Empati yeteneğinden yoksun kişi diye cümle kurmuş. Zira kendileri ne empati
biliyorlar, ne de yetenek biliyorlar?
-------Şahısların Empati yeteneği, ilk önce Aile kültürüyle başlar ve çevresel
faktörlerle gelişir, almış olduğu eğitimle şekillenir, iş hayatıyla genişler ve Dünya
görüşüyle harmanlanır. Vatandaşı olduğu Devletin yönetim tarzıyla sübuta erer.
-------Ancak Bilim Adamlarının Empati yeteneği fikir ve düşünce sistemiyle asla
paralel olamaz. Çünkü Bilim Felsefi olarak bir bütünlük arz etmez. Edemez...
Bilimsel Materyalizm Felsefesi-Metafizik Felsefeyi içinde barındırmaz. Metafizik
Felsefe de Materyalist Felsefeyi reddeder. Bu yüzdendir ki Din ve Mezhepler
Sosyal Toplumları ve bir çok Medeniyeti fasifler.
--------Dinler arası çatışmanın tek nedeni, inandıkları Kitap ve Peygamberlerdir.
Dinler arası geçişkenlik kültürel baz da sağlanır. Bütün Dinler Evrimsel devinimi
kabul etmezler. Ancak Materyalist Fesefeciler Dünya'da bütün Mahlukatların
Tarihsel devinim için de Evrimleştiğini savunurlar.
--------Her ayrı iklim ve Toplumlar da İnsanların empati yeteneği ayrı-ayrı biçim-
lenir. Bütün ideolojik ayrımcılığı bir araya toplayıp harmanlayan sadece Sosyal
yönetim tarzıdır. Bunu da Dünya'da tek beceren Devlet Adamı Mustafa Kemal
ATATÜRK'tür. Ulusal Türkiye Cumhuriyetini ilan edip ve yönetim şeklini
Demokrasiyle taçlandırmıştır... Google'da aramayın bulamazsınız...VESSELAM.
---------OZAN ÇAKIROĞLU--------
NOT: Eleştiriye açıktır...
-------Az önce mesaj sayfama hiç tanımadığım, Şair beyefendi bir not düşmüş.
Aynen yazıyorum. (Yorum sitelerine renk kattınız. Yazılarınızı sizi hiç sevmeyenler
reklamlıyorlar.) demiş zat-ı muhterem...
-------Gerçekten doğru söylemiş. Geriye dönük bütün yazdıkları mı inceledim.
Gördüm ki yazılarımı güncelleyen yazmanların hepsi de mevcudiyetimden
rahatsız olan şahıslar....Düşündürücü ve ilginç?
--------Fizik'te etkime-tepkime olayları vardır. Buhar, Bulut, Rüzgâr Yağmur, Toprak
ve bereket gibi-gibi...
--------Başka siteler de Toplumsal, Bilimsel, Siyasal, Sosyal ve kültürel boyutta bir
cümle dahi yazılmazken, ancak Kadınları bir duygusal şehvet gibi sergileyen Aşkı-
Meşki dillendiren şiir ve deyimler silsilesi güncellenmektedir. Bırakın tepki göster-
meyi beni de küfür bataklığına çekmeye uğraşıyorlar. Gerçekten yazık....
İTİBARIN KALMAZ ZORA DÜŞERSİN
Güvenme Ağyarın, Varı Tahtına
Sakın kötü deme, kara bahtına
Hile düzen katma, mizan katına
Bağlanır kısmetin, Dara düşersin.
------------------------------------------
Ders çıkar Tarih'ten, kolla özünü
Takip Et Bilimin, Müspet izini
Fikrin olmadan söyleme sözünü
Meclis-i Alem de, zora düşersin.
------------------------------------------
Baki Olan Hak'tır Bunu Unutma
Şeytana uyup ta, Mürşide çatma
Kendini Cehalet, Safına Katma
Şaşırıp yolunu, Zara düşersin.
----------------------------------------
Çakıroğlu, Hak-hakikatten şaşma
Nefsine hakim ol, Edepten düşme
Yalancı Fetbazıni peşinden koşma
Bozulur Kafesin, Nara Düşersin...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
-------Son zamanlara da bir orta çağ hastalığı aldı başını gidiyor.
Her eli kalem tutan Milletin başına Felsefeci kesildi. Daha kendi
Ana-Atasını tanımayan, Mensubu olduğu Dini tanımayan, Cahiliye
devrinde bilgelik kavramlarıyla ön plana çıkan, meditasyon saçma-
lığını millete Din diye yutturan Budizm ve Hinduzim-i besleyen
ZEN Felsefesini yeniden hortlatmaya uğraşıyorlar. Bunu da en
çok Atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşen Hilafet düşkünleri
Haşhaşi sülbüne selam duran yobazlar güncellemektedirler.
-------Ulusal Millet olarak, bu Hak-hakikat yoksunlarına fırsat
vermemeliyiz. Bu zavallılar korkarım 15 Temmuz da Meclis-i
Ayan'a top-tüfekle saldıran hainlerin devamı ve türemesidir.
Yaradan Ulusal Devletimize güç-kudret versin...
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------KISIR DÖNGÜ-------
-----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde aşağılık kompleksi olarak baş
göstermektedir. Kendilerini çaresiz, aciz ve yetersiz oldukları anlaşılmasın
diye kendilerine bir gölgelasyon icat ederler. Devamlı başkalarından ROL
çalarlar. Mürşid-i Arif kimliğine bürünürler. Başkalarına ait olan özlü sözleri
telaffuz etmeyi bir marifet sayarlar.
-----Kısır döngü, genellikle çocukluğun da Periferik rahatsızlığı geçirmiş
kişilerde baş göstermektedir. Kendisinin sergilediği edep ve terbiye dışı
davranışları başkalarına ithafen bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüştü-
rürler. Bu tarz mevcudiyetler Karga'dan başka kuş, kendisinden başka da
Baş tanımazlar. Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel meselelere karşı
duyarsız ve yetersizlerdir.
------Kısır Döngü içerisinde kalan bireyler asla kominal yaşayamazlar.
Kendisine dost-arkadaş seçerken zayıf karakterli bireyleri tercih ederler.
Yani ergenler gibi KANKA-cılık oynamaya devam ederler. Kuyruklarına
basıldığında basiret-i hülyaları bir Medcezire dönüşür. Bu ümitsiz vaka-
larla medeni bir insan gibi konuşup-tartışamasın. Ancak ve ancak bu
zat-ı muhteremlere peki-peki değince adeta bir Kuzuya dönüşürler...
--------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------KISIR DÖNGÜ---------
-----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde, haksız, kuralsız, mizansız
ve hırçın davranışlar biçimidir. Genellikle çocukluğunda Periferik rahat-
sızlığı geçirmiş bireylerde zaman-zaman basiret-i hülasalar ve gel-gitler
halinde cereyan etmektedir. Adeta kişi bir medcezire dönüşür.
------Kendisinin sergilemiş olduğu edep ve terbiye dışı davranışları başka
bireylere ithafen fevri bir şekil de ve bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüş-
türürler. Daha sonra da Zeytin yağı gibi üste çıkarlar. Bu bir psikolojik
rahatsızlıktır. Bu hastalığın Lokmanı ve tedavisi de yoktur.
------Okur yazar olmayan, Merhum Dedem derdi ki, bu tarz kişilere her
daim ve her yer de peki-peki diyeceksin.? Başka çaresi yoktur. VESSELAM.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.