******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR--YARENLER****** -----Şiirlerini beğeni ile okuduğum, ve kendisine saygı duyduğum, ufku geniş, oldukça feraset sahibi ve Cumhuriyetimizin yetiştirdiği ender Şairelerimizden Hatice OLKUNER'in TUTUKLU GÜLÜŞLER adlı Şiir kitabı yayımlandı. Kitap 160 sayfadan oluşmakta ve her muhteviyatta yazılıp kombine edilmiş Şiirler Kervanı Maşrıktan-Mağribe doğru yol almaktadır. -----Hatice Olkuner ustamızın, gönül sesiyle mısralara yansımış anlam ve çeki- ciliğiyle okurları mest eden Şiir Kitabı Vatana Millete hayırlı ve uğurlu olsun. -----Buradan muhteviyatı oldukça derin ve anlamlı bir eserini paylaşmaktan Şeref duyarım. Kendilerini hürmetle selamlarım.
GİTTİ DERSİNİZ
Heba oldu yıllar, bitti gençliğim Şefkatsiz gönülde bitmez hiçliğim Sevgiyeydi oysa bütün açlığım Gül değil dikeni tuttu dersiniz
Aldandım o sahte gülen yüzlere Kanmışım asılsız bütün sözlere Şimdi pişmanlığım kalan izlere Sessizce kadere çattı dersiniz
Yârendir gözyaşım uzun geceye Boyun eğdi sabrım onca acıya Can nasıl dayansın dinmez sancıya Çektikleri cana yetti dersiniz
Kederdir umudu hayalden çalan Kullardır yaşamdan sevinci alan Var mıdır dünyada huzuru bulan Yavaşça tükendi bitti dersiniz
Kırgın bu gönlümün ahları ağır Çığlığım yükselir vicdanlar sağır Hadi durma ömrüm eceli çağır Yaşamadan öldü gitti dersiniz
********ESSELAMÜN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ******* ------ANADOLU KÜLRÜREL DEĞERLERİMİZ YOK OLMAYA DEVAM EDİYOR------ ----Anadolumuzun Tarihsel köklü medeniyeti, 1980 ler den sonra hızla dejenerasyona uğradı. Özellikle Tekelci burjuvazinin Moda ve Filim sektörünü Ülke Sathına hızla yayıl- masıyla genç nesilde kafaların karışmasına neden oldu. Televizyonlar da güzellik yarış- malarının düzenlenmesi ve akabinde moda çılgınlığı Ar-edep, şeref-haysiyet ve bütün ahlak-i değerleri rafa kaldırıldı. ----Anadolu örfü kültürel değerleri bir- bir çökmeye başladı. ilk önce moda rezaletine yenik düştü. Gençlerimiz Maşrikten Mağribe doğru şuursuzca akın etmeye başladı. Ayrıca yanlış Siyasal politikalar sonucunda doğudan-Batıya doğru adeta kavimler göç kervanı katarları oluştu. Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucunda Anadolu tarihsel köklü kültürümüz oldukça derin yaralar almıştır. Gençlerimiz Metropol Şehirlerde bir sokak kültürüyle yetiş- meye başlamıştır. Bu durum Baba ile oğul--Ana ile Kızı arasında mesafeler oluşturmuştur. Tekelci Burjuvazi bu çarpıklığın adını Kuşak farkı koymuştur??? -----Artık yeni neslimiz Moda ve Filim sektörüne tamamen kayıtsız-şartsız teslim olmuştur. Genç Kızlarımız, Mürşid-i Arif Kadınlara değil, Banu Alkan, Hülya Avşar ve Sibel Canlara özenir olmuştur. Genç Erkeklerimiz Kadir İnanır, Tarık Akan, Yılmaz Güneylere özenir olmuşlardır. Ekranlarda, ben Dünyanın en Gozal ve en Se..si kadınıyam çığırtkanlığı bir virüs gibi yayılmaya başlamıştır. Sokak jargonu Meclis-i Ayan'a kadar ulaşır olmuştur... -----Hepsinden vahimi, Tevhid-i Tedrisat'ın rayından çıkmasıyla başlamıştır. Okullarda Kılık-Kıyafetin serbestliği eğitim ve öğretimde kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açmıştır. Anadolu Aile birliği kökünden sarsmıştır. Anadolu kültürel değerlerinden uzaklaşan yeni neslimiz şiddete meyilli kin, kibir ve nefret salgılar hale gelmiştir. Ve her gün bu olumsuz ve umutsuz gelişmeler hızlanarak artmaktadır. -----Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu TÜRK Medeni kanunu dumura uğradı. İlkelerinden bazıları pasifize edildi. Andımız kaldırıldı. San ki görünmez bir güç adeta Kutlu Cumhuriyetimizle dalga geçiyor. VE-VE-VE Zee kuşağı da kulaklarına küpe takıp, baldır-buduna dövmeler yaptırıp, bar-pavyon geziniyor...Yaradan Ulusal Devletimize zeval vermesin......VESSELAM. -----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR-YARANLER******** -----Bu Devri Alem'de her türlü eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık duyulabilinir...Ancak saygı, sevgi ve barıştan asla pişmanlık duyulmaz..... -----Sevgi olmadan saygı, saygı olmadan sadakat, sadakat olmadan huzur ve mutluluk olmaz, olamaz...Bütün bu olguların yaşamsal alanlarda payidar olması için, müspet bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdanı hür ve irfani hür bir nesil yetiştirilmesiyle sağlanabilir... -----Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, Toplumsal temayülün menzili, Türk Ulusal Milletin barışa dayalı Anayasal haklarının korunup ve kollanmasıyla hür medeniyete kavuşur. Buda Hak, Hukuk ve Adalet Miza- nının adil bir şekilde çalışmasıyla mümkündür....VESSELAM. ---------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN--------
******EYVALLAH KARDEŞİM***** Oldukça ilginç ve Felsefi derinliği olan düşündücü bir tespitte bulunmuşsunuz??? İNANIN Kİ, Ben bu tespitin neresindeyim? derinlemesine sorgulayıp ve düşüneceğim.
Bahtınız açık, mevcudiyetiniz daim olsun.....SAYGILAR.
“Kimisi inandığını yazar,konuşur ve davranışlarına yansır;içinden geldiği gibi. Kimisi inandırmak için konuşur,yazar ve davranışlarına zuhur eder. İşine geldiği gibi.Kim bilir, belki de bu bir yaradılış meselesi.”
Ki,içimden geldi bu da burada dursun.Vatanını ve insanlığı seven biri olarak.!
*****EYY CEMAATİ MÜSLİMİN****** ----Bütün Fikri-düşünceler arasında ki farklılıkları kabul etmek, Toplumsal ve Kamusal alanlarda gerçek bir uyumun ve anlayışın kapılarını açar... ----Duygu ve düşünceler serbest olduğunda, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel alanlarda serbest rekabetin sevgi ve barış içerisinde yaşamsal pay- laşımlar hak-hukuk ve adalet mizanında sübuta erer. ----Her bireyin fikri-düşüncesine saygı göstermek Demokrasinin gereğidir... ----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
Ters olan da ters anlayan da sizsiniz bence. YazMayın da okumayın da çok memnun olurum. Ama önce bir aynayla barışın olur mu? Başkaları hakkında ahkam kesmeyin lütfen.
“Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa etmeniz kabul edilir bir tavır değildir,“
Cemal Safiyi sizin gözünden görmek zorundamıyım ben.?
Bu nasıl bir üslup siz kötü görüyorsunuz diye ben de öyle görmek zorunda mıyım?
Ve hiç de sizin lanse ettiğiniz gibi bir şair değil! O muhteşem bir şair bana göre ve doğru olduğunu bildiğim şeyleri yazdım.
“Son olarak şunu söylemek istiyorum, her gelene gider yapmayınız biraz olsun Sevgi ve Barışla çözüme gidiniz“
Ben her gelene gider yapan biri değilim, kötücül etkiye de tepkisiz kalamam. Bence siz gördüğünüzü yorumlayınız duyduğunuzu değil. Kaç yıldır burada yazıyorum siz de yazdıklarıma rağmen hala bana negatif biriymişim gibi davranmaya devam ediyorsanız o da sizin sorununuz. Size bir uzman tavsiyesi vermek istiyorum. İnsanların yazılarını okuduğunuzda kendi fikirlerinizi o yazılarla harmanlamayın. Karşıt fikrinizi daha uygun bir üslup ile direk kendisine yazınız. Ya da içinizden düşünün. Benimle başkalarını da aklınızca aynı kulvarda harmanlamayın. İnsanlar birbirine yorum yazınca ahbap çavuş olmazlar. Bu benim açımdan kabul edilemez. Sildiğiniz yazıda birilerine yaranmaktan bahsetmişsiniz bu çok ağır bir cümle. Benim hakkımda bunları düşünmenize ne sebep oldu bilmiyorum ama öyle biri olmadığımı sağır sultan bile duyup bilmiştir. Israrla bu yakıştırmalarınıza hiçbir anlam veremiyorum. Yazılarıma cevap verip kendi yorumlarınızı katmayın. Söyleyeceklerim bunlar.
-----Bakınız yine tersten okuyorsunuz, Ben kankanıza neden öyle yazdınız demiyorum ki? Doğru okusaydınız arkadaşınızı da üzmezdiniz diyorum... Yazımı yanlış yazı olduğundan kaldıracağım demiyorum ki? Bu gün ana sayfada olduğu gibi reklam olmayalım. Ayrıca burası ergenlerin günlük tutma defteri değil ki? -----Madem bana karşı bu kadar dolusunuz (Menfi olarak) neden sayfama yazmayıp ta genele yazıyorsunuz. Bu size bir şey kazandırmaz ki???? Yazdıklarınıza müdahil oluyorum, ve olacağımda bu sizi neden rahatsız ediyor. Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa etmeniz kabul edilir bir tavır değildir, -----Biz Şiir ve yorumsal yazılarımızı iş olsun, torba dolsun anlayışıyla yazamayız, yazmamalıyız. Eğer ki başından beri beni ve başkalarını doğru okusaydınız çok farklı gelişmeler olacağına canı gönülde inanıyorum. Çünkü siz sıradan biri değilsiniz. Bir çok yanlışlığa, hatta zaman-zaman yanlış gidişata kafa tutmuş bir mevcudiyetsiniz. Bir çok acıyı birden yaşamış ve omurgalı durabilmişsiniz. Çünkü Arkadaş adlı şiiriniz sizin kimliğinizdir... -----Size bir ip ucu daha vereyim, bundan aylar öncesi Size dedim ki bir makale yazdım yorumlarmısınız.. Bilmem hatırladınız mı? Siz orada da fevri davrandınız. Düşünemediniz, ya- hu bu herif bu kadar şiir yazmış ve yorumsal yazıları ortada benim yorumuma mı kaldı. Daha önceden kankanız da anlamamıştı olup-biteni. Amma ve lakin şimdi benim gerçekten kardeşimdir. Başka zat-ı muhteremler rahatsız olsalar bile. ------Aşağıda ki yazımı bir zahmet tekraren okuyunuz. İçinde bir çok gizem saklıdır. Daha fazla ağyara reklam olmadan kaldıracağım. Birde ben fark etmemiştim, Arkadaş lar söyledi ana sayfa da yazınızın sonunda OK ne anlama geliyor. Çok farklı yorumla- yanlar olmuş....VESSELAM.
Siz kendinizi çok akıllı sanıyorsunuz herhalde? Silince kaybolmuyor. Aşağıdaki yazıya bakıyorum da paslı iğne sizin üslubunuz bana göre. Bir de Nilüfer hanıma onu incitecek hiçbir şey yazmadım. Gayet insanca sordum o da cevap verdi. Herhalde bir şey olsa kendisi cevap verecek kabiliyete sahip. Size ne oluyor? Ben de okuduğumu yorumlayacak kadar akla sahibim şükür.
Çünkü doğru okuyup doğru anlamıyorsunuz. Dün kankanıza yaptığınız gibi..
Doğru okuyup doğru anlıyorum ve bu benim işim. Asıl siz bu yaptıklarınıla prim kaybediyorsunuz kimse aptal değil. Sanırım Nilüfer hanımı kastediyorsunuz ben ona hiçbir şey yapmadım gayet nazik ve insani bir yazıyla ne olduğunu anlamak istedim. Zaten yazı da orada duruyor. Eğer bir rahatsızlık duysaydı kendisi de bana söylerdi ve ben de anlatırdım. Size ne oluyor? Yazılarınızda tıpkı aşağıdaki gibi! Farkında olmadan mı yahut bilerek mi yapıyorsunuz bilemiyorum ama hoş olmayan ve rahatsız edici üslubunuzla yazıyorsunuz. Paslı iğne bu durumda Benim gördüğüm kadarıyla sizin sözleriniz. Bazı kurnazlıkların herkes farkında.
.----ŞİİR: Duygu ve düşüncelerin imgelerle uyumlu, ölçülü ve kurallı bir şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkan sözlü ya da yazılı edebi bir daldır. -----Kafiyeli ve ölçülü şiirler, zengin sembollerle, ritimli sözlerle seslerin uyumlu ve ahenkli kullanılmasıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütünlük oluşturan yazılı ve sözlü edebi bir eserdir. -----Serbest vezinle yazılan şiirler nesir gibi yan-yana değil de, alt-alta dizilmiş şeklidir. Yazılırken ne kural ne de bir ölçü baz alınır. Hatta Şiir Başlığından da bağımsız yazılabilir,. Yani tam anlamıyla hükümsüz ve kuralsız bir makale türüdür. Bu tarz şiirleri genelde tembel Şairler tercih etmektedirler...VESSELAM. ----------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN----------
--------MEVLÂNÂ CELÂLLEDDİN RUMİ-------- -----Mevlâna 1207 yılında Afganistan'da Dünyaya geliyor. 1273 yılında Konya'da ölüyor. Yaradan taksiratını af eylesin...Kendileri Fars tasavvufçu ve sufi bir şairdir. Şiirlerinde çok nadir olarak Türkçeyi kullanmıştır... -----Son zamanlar da, Antoloji sitelerinde şahsına ait olduğu sanılan, Şiirsel ve deyimsel sözleri sık-sık güncellenmektedir. Mevlana'ya ait olduğu düşünülen özlü ve bezeli sözler, Milattan önce yaşamış Hamurabi'ler döneminde de söylenilmiştir. Antik Yunan Filozofu Sokrates'in bir çok Tez ve söylevlerin de bulabilirsiniz. -----Dinler Tarihi ünlü Hocalarından Sayın Mikâil Bayram hoca yazılarında Mevlana Celaleddin Rumi için bir Moğol ajanıdır demiştir. Ve dahası onun tuhaf ilişkiler içeri- sinde olduğunu dile getirmiştir. Merak buyuran mevcudiyetler Mikâil Bayram hocanın yazılarında bulabilirler... -----Benim anlamadığım ve asla kabul edemediğim, Cumhuriyet döneminde yetişmiş bunca Metafizik ve Materyalist Felsefecilerimiz vardır. Onlardan neden bahsedilmiyor. Neden, Mustafa Kemal Atatürk'ün özlü ve irşadi sözleri güncellenmiyor??? -----Ayrıca Mevlana'nın sözlerini güncelleyen bir çok Şair ve yazarların, daha da Mürşid-i Arif olduklarına gönülden inanmaktayım. Sonuç olarak o her gün paylaştığınız özlü ve bezeli sözler olmasaydı SİZLER hangi söz ve deyimleri kullanacaktınız??? VESSELAM. ---------OZAN ÇAKIROĞLU YORGUN KALEMİNDEN---------
AYDINLIK TEMELİ BİLİMDİR, BİLİM . Havada-Denizde, Toprakta-Taşta Ormanda-Harmanda, Ekmekte-aşta Evde-Okulda, her zaman, her yaşta Acıya Tatlıya, Yar Bilim Dalı. . Devran-i Alemde, Bunca Yarışlar Hızlandı Evrende, İlmi Buluşlar Olmasın Mürşide, Nazar Bakışlar Adem'den bu yana, var Bilim dalı. . Okulda Bilgidir, Dergâhta Ocak Denizde Gemidir, Havada Uçak Her Tür Mahlukata, açıyor kucak Dört Kitaba da bak, gör Bilim dalı. . Der Vezir, Her Birey Aydın olmalı Hür Medeniyetin, Budur Temeli Devlet Okuyana, Fırsat Vermeli Devran-i Alemde, Hür Bilim Dalı... ----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM MUHTEREM KARDEŞLERİM******* -----Ben Şimal-i Şark Çocuğuyum. Yirmili yaşlarıma kadar Köyüm de yaşadım. Ortaokul'dan sonra Eğitim ve öğretime bir yıl ara vermek zorun da kaldım. Koca bir Kışı Köyüm de, her türden Kitap okuyarak geçirdim.. 80-li yıllar da Siyasi kaos ve kargaşa Memleket sathına yayılmıştı. Bizim kuşak, gelişen Siyasi olumsuzluk- lardan oldukça fazla nasiplenmiştir. -----Köyümde ki tüm arkadaş ve emsallerim Değişik Şehirler de Lise tahsillerine devam ediyorlardı. Ben Köyde aylak-aylak geziniyordum. Bir Soğuk Kış günü Çarşı da gezinirken, Akrabamız olan İlk öğretim Müfettişi Behlül Çelik'le karşı- laştım. Neden Okulda olmadığımı sorunca? Ben de bir mahcubiyet içerisinde Eğitime bir yıl ara verdiğimi söyledim. Behlül bey bana olmaz öyle bir şey dedi. Okula gitmesen de, eğitime ara verilmez dedi. Beni evine davet etti. Ve gece yarısına kadar muhabbet ettik. Sabahleyin beni yolcu ederken, Bana kocaman bir valiz verdi. Dedi bu valiz de her türden Kitap vardır, yok öğle Köyün de yan gelip yatmak, bu kitapların tamamını anlayarak okuyacaksın. Mayısta Köye gelir ve seni imtihan ederim dedi. Köyümüz de Su, Hava ve odun beleş. Her odada Soba gürül-gürül yanıyor. Her türlü Tarım ve Hayvansal ürünlerimiz hormonsuz. Ben 40 Selavatla başladım okumaya ve hala da okumaktayım... -----Merhum Behlul Çeliğe Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun. Ulusal bir Milletin Çağdaş uygarlık içerisinde yaşayabilmesi, Müspet Bilimsel eğitim ve Anayasal hakların korunmasıyla mümkündür. Bu haklardan en önemlisi, eğitim ve öğretimde eşitlik ilkesinin korunmasıdır. Anadolu Köylerin de İlk okulların kapatılması. 03--Mart--1924 de çıkarılan Tevhid-i Tedrisat kanununa çelme takılmıştır. Ayrıca özel Dershanelerin Ülke Sathına hız yayılması öğretim birliğini dejenere etmiştir. Yani her zaman ve her yerde olduğu gibi Parası olan okur, Parası olan Askerlik yapmaz, ve dolayısıyla Zengin burjuvazi Çocukları da Şehit olmazlar. -----Ulusal Devletlerin Çağdaş, muasır medeniyetleri, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel alanda Anayasal haklarının Hak, Hukuk ve Adalet Mizanında eşit bir şekil de korunup-kollanmasıyla sağlanır. Aksi hüsrandır??? -----Ulusal ahlak-i olmayan bir milletin, Muasır, çağdaş ve hür medeniyeti asla olamaz, Medeniyetin temeli Siyasal, Sosyal ve kültürel değerlerle esas ve sabittir...VESSELAM. -----------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN----------
*****GÜNAYDIN YARENLER, DOSTLAR***** ---Dün biraz Bedestan-Çarşı gözer eyledim. Denetimsiz serbest piyasa pazarı kanatanmış uçuyor. Yetişip tutmak mümkün değil. Eskiden yani 10 yıl öncesine Pazar kalıntıları ve çöpler akşam olduktan sonra karış- tırıldı. Şimdiyse Gök meydan da alenen yapılır hale gelmiş. ---Yerel seçimler yaklaştıkça, Sokaklarda seçim müzik ve nutukları dört nal gidiyor. Bizim Siyasiler adeta Meleğe dönüşmüşler. Ne naatlar ne vaatler. Ne palavralar ne yalanlar hurra gidiyor. Amma ve lakin sadece tüyleri değişmiş? huyları değil...Yine Din-iman, Fıtrat-ı kader, Cehennem Cennet, Sıratel-müstakim niyazları Cami, Cadde-sokak, Çarşı-pazar Bakkal-çakkal, Bar-pavyon da dört nal gidiyor... ---Sarayda hatimler indirilmeye hız verilmiş. Makarna, Burgul Çay-Şeker üretimi artırılmış. Yeşil kart ve benzeri sosyal yardımlar harekete geçmiş. Cami hutbeleri zamanın önemine binaen dizayne edilmiş. Bütün Reis Adaylarına Osmanlı geneleğini anlatan özlü sözler ezberletilmiş. Köylü esnaf ve mütedeyyin kesimin benimsediği kılık-kıyafete önem verilmiş. Yüzler yumuşamış, Halka bakışlar değişmiş. Tebessümler artmış, Selam- laşma zorunlu kılınmış. Ve her şeyden önemlisi, Al Ananı da git değimi kesinlikle yasaklanmış. Yani meselenin sübutu mış-mış-mış lar Memleket sathına yayılmış dört nal gidiyor... ---Yaradan ezilen, horlanan ve sömrülen Milletimize dayanma gücü versin.. --------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------- .
*****ESSELAMÜN ALEYKÜM CEMAATİ MÜSLİMİM***** -----Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da yaşamsal devinim içöerisinde olan bütün Vatandaşlar birbirlerinin haklarına riayet etmesi, karşılıklı saygı ve sevgi anlayış içerisinde sosyal ve kültürel ilişkilerini devam ettirmesi insan olmanın bir gereğidir. -----Özellikle Şair ve Yazarlarımız bu konuda daha da önem arz etmektedir. Yeni Neslimize, özellikle ergen gençlerimize tavır ve tutumuyla, duruşuyla davranışıyla, sözü ve özüyle örnek olmalıdırlar. Çünkü Şair ve Yazarlarımız her zaman ve her yerde göz önündedirler... ------Asla kuralsız, nizamsız, ölçüsüz ve sorumsuz olmamalıdır. Çünkü? Türk Ulusal muasır medeniyetimizi sarfınazar etmeleri hakkına sahip değil- lerdir. Kendi kin, kibir ve egolarını alenen yaşamalarına ne örfü geleneğimiz ne de mevcut yasalarımız izin vermektedir. Biz Devri Aleme nizam vermiş Bir Milletiz. Toplumsal Ahla ki değerlerimizi hiç kimsenin yozlaştırmasına ve fasifize etmesine izin vermeyeceğiz. Anayasal haklarımıza her zaman ve her yerde sahip çıkacağız...VESSELAM.
DEVRAN DEĞİŞTİ KUL AYNI DEĞİL . Kalmamış Beşerde, Fikri Feraset Kâhinler Batıla, Olmuş Esaret İlim Bahçesini, Sarmış Haşaret Ağaçlar Kurudu, Dal Aynı Değil. . Şeytana Gerek Yok, Nesil Azıyor Yobaz Alim Olmuş, Derviş Geziyor Kardeş-Kardeşine, Kuyu Kazıyor Gidişat Bozuldu, Gen Aynı Değil. . O, Eski Yarenler, Hasım Oldular Ezeli Rakipler, Hısım Oldular Cübbeli Papazlar Kasım oldular Mezhepler değişti, Kul aynı değil. . Bilim Tezgâhın da, Sahte Nakışlar Memleketi Bozdu, Nazar Bakışlar Meclis-i Ayan'da, Fevri Çıkışlar Lehçeler Bozuldu, Dil Aynı Değil. . Der Vezir, Ecdadın Unutma Sakın Cahilden Uzak Dur, Kâmil'e Yakın Yalancı Fetbaza Tavrını Takın Kervan Vurgun yedi yol aynı değil... ------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Başkalarının Fikri düşüncelerini. söz ve deyimlerini, Şiir ve Nesirlerini Aktüel olarak güncellemeye mütemadiyen devam ettik- lerin de, kendi öz benliklerini yitirirler. Yaşamsal devimim içerisinde her zaman ve her yerde Araf ve fetrette kalırlar... ------Biz Materyalist Felsefeciler ve Sosyalist Realistler Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür nesilden yanayız...VESSELAM. -----OZAN ÇAKIROĞLU----- .
-------ACIMI İNSAN-I YOĞURUR, İNSAN MI ACIYI YOĞURUR-------- Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da uyulması gereken kurallar vardır. Bu kurallar bütünlüğü içerisinde Fertlerin biribirlerinin haklarına riayet etmesi karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış çerçevesi dahilinde sosyal ve kültürel ilişkilerini devam ettirmesi için İnsan olmalarının bir gereğidir. -------Bu yaşamsal devinim içerisin de hayatımız inişli-çıkışlı, Acılı-tatlılı, huzurlu ya da huzursuz gamlı, kederli, başarılı-başarısız eylemli ve ya eylemsiz gün, ay ve yıllarımız sistematik bir döngü içerisinde, belirli iklim ve Coğrafyalar da zaman- sal ve yaşamsal nedenlerden dolayı kaçınılmaz gerçeklerdir... ------İnsanın doğumundan ölümüne kadar yukarıda beyan ettiğim olgulardan dolayı Acılar İnsanları yoğurur, pişirir ve güçlendirir. Mürşid-i Kâmil insanlar her türlü acılar- dan ibret alır ve yaşamsal bir eyleme dönüştürür...VESSELAM. -------BİR YORGUN DEMEOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
*****MUHTEREM ŞAİR VE ŞAİRE KARDEŞLERİM***** ----Alem-i Devran da her eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık duyulabilinir. Ancak Saygı, Sevgi ve Barıştan asla pişmanlık duyulmaz. ----Sevgi olmadan Saygı, Saygı olmadan sadakat, Sadakat olmadan huzur ve mutluluk olmaz. Bütün bu olguların oluşması için, Müspet Bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür bir nesil yetiştiril- mesiyle sağlanır...VESSELAM.------OZAN ÇAKIROĞLU.
*****CEMAAT-İ MÜSLİMİN***** Devran-i Alem de, İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük eylemsel Devinim Sevgi, Barış ve Hasenatla sağlanabilir. Ekonomik, Siyasal, Sosyal ve kültürel alanda Toplumsal Temayülün menzili Türk Ulusal Milletin Barışa dayalı Anayasal haklarının korunmasıdır. .VESSELAM. .
*****MUHTEREM DİN KARDEŞLEİM***** Her İnsan bir değerdir, karşılıklı Sevgi ve saygı İnsanların En büyük hazinesidir... Su, Hava, Güneş gibi, karşılıklı Sevgi ve saygı İnsanların Doğal ihtiyaçlarıdır... ------OZAN ÇAKIROĞLU----- .
******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR--YARENLER******
-----Şiirlerini beğeni ile okuduğum, ve kendisine saygı duyduğum, ufku geniş,
oldukça feraset sahibi ve Cumhuriyetimizin yetiştirdiği ender Şairelerimizden
Hatice OLKUNER'in TUTUKLU GÜLÜŞLER adlı Şiir kitabı yayımlandı. Kitap
160 sayfadan oluşmakta ve her muhteviyatta yazılıp kombine edilmiş Şiirler
Kervanı Maşrıktan-Mağribe doğru yol almaktadır.
-----Hatice Olkuner ustamızın, gönül sesiyle mısralara yansımış anlam ve çeki-
ciliğiyle okurları mest eden Şiir Kitabı Vatana Millete hayırlı ve uğurlu olsun.
-----Buradan muhteviyatı oldukça derin ve anlamlı bir eserini paylaşmaktan
Şeref duyarım. Kendilerini hürmetle selamlarım.
GİTTİ DERSİNİZ
Heba oldu yıllar, bitti gençliğim
Şefkatsiz gönülde bitmez hiçliğim
Sevgiyeydi oysa bütün açlığım
Gül değil dikeni tuttu dersiniz
Aldandım o sahte gülen yüzlere
Kanmışım asılsız bütün sözlere
Şimdi pişmanlığım kalan izlere
Sessizce kadere çattı dersiniz
Yârendir gözyaşım uzun geceye
Boyun eğdi sabrım onca acıya
Can nasıl dayansın dinmez sancıya
Çektikleri cana yetti dersiniz
Kederdir umudu hayalden çalan
Kullardır yaşamdan sevinci alan
Var mıdır dünyada huzuru bulan
Yavaşça tükendi bitti dersiniz
Kırgın bu gönlümün ahları ağır
Çığlığım yükselir vicdanlar sağır
Hadi durma ömrüm eceli çağır
Yaşamadan öldü gitti dersiniz
Hatice Olkuner
********ESSELAMÜN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ*******
------ANADOLU KÜLRÜREL DEĞERLERİMİZ YOK OLMAYA DEVAM EDİYOR------
----Anadolumuzun Tarihsel köklü medeniyeti, 1980 ler den sonra hızla dejenerasyona
uğradı. Özellikle Tekelci burjuvazinin Moda ve Filim sektörünü Ülke Sathına hızla yayıl-
masıyla genç nesilde kafaların karışmasına neden oldu. Televizyonlar da güzellik yarış-
malarının düzenlenmesi ve akabinde moda çılgınlığı Ar-edep, şeref-haysiyet ve bütün
ahlak-i değerleri rafa kaldırıldı.
----Anadolu örfü kültürel değerleri bir- bir çökmeye başladı. ilk önce moda rezaletine yenik
düştü. Gençlerimiz Maşrikten Mağribe doğru şuursuzca akın etmeye başladı. Ayrıca yanlış
Siyasal politikalar sonucunda doğudan-Batıya doğru adeta kavimler göç kervanı katarları
oluştu. Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucunda Anadolu tarihsel köklü kültürümüz
oldukça derin yaralar almıştır. Gençlerimiz Metropol Şehirlerde bir sokak kültürüyle yetiş-
meye başlamıştır. Bu durum Baba ile oğul--Ana ile Kızı arasında mesafeler oluşturmuştur.
Tekelci Burjuvazi bu çarpıklığın adını Kuşak farkı koymuştur???
-----Artık yeni neslimiz Moda ve Filim sektörüne tamamen kayıtsız-şartsız teslim olmuştur.
Genç Kızlarımız, Mürşid-i Arif Kadınlara değil, Banu Alkan, Hülya Avşar ve Sibel Canlara
özenir olmuştur. Genç Erkeklerimiz Kadir İnanır, Tarık Akan, Yılmaz Güneylere özenir
olmuşlardır. Ekranlarda, ben Dünyanın en Gozal ve en Se..si kadınıyam çığırtkanlığı bir
virüs gibi yayılmaya başlamıştır. Sokak jargonu Meclis-i Ayan'a kadar ulaşır olmuştur...
-----Hepsinden vahimi, Tevhid-i Tedrisat'ın rayından çıkmasıyla başlamıştır. Okullarda
Kılık-Kıyafetin serbestliği eğitim ve öğretimde kuralsız ve mizansız neslin türemesine
yol açmıştır. Anadolu Aile birliği kökünden sarsmıştır. Anadolu kültürel değerlerinden
uzaklaşan yeni neslimiz şiddete meyilli kin, kibir ve nefret salgılar hale gelmiştir. Ve her
gün bu olumsuz ve umutsuz gelişmeler hızlanarak artmaktadır.
-----Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu TÜRK Medeni kanunu dumura uğradı.
İlkelerinden bazıları pasifize edildi. Andımız kaldırıldı. San ki görünmez bir güç adeta
Kutlu Cumhuriyetimizle dalga geçiyor. VE-VE-VE Zee kuşağı da kulaklarına küpe takıp,
baldır-buduna dövmeler yaptırıp, bar-pavyon geziniyor...Yaradan Ulusal Devletimize
zeval vermesin......VESSELAM.
-----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR-YARANLER********
-----Bu Devri Alem'de her türlü eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık
duyulabilinir...Ancak saygı, sevgi ve barıştan asla pişmanlık duyulmaz.....
-----Sevgi olmadan saygı, saygı olmadan sadakat, sadakat olmadan huzur
ve mutluluk olmaz, olamaz...Bütün bu olguların yaşamsal alanlarda payidar
olması için, müspet bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdanı hür ve irfani hür bir
nesil yetiştirilmesiyle sağlanabilir...
-----Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, Toplumsal temayülün
menzili, Türk Ulusal Milletin barışa dayalı Anayasal haklarının korunup ve
kollanmasıyla hür medeniyete kavuşur. Buda Hak, Hukuk ve Adalet Miza-
nının adil bir şekilde çalışmasıyla mümkündür....VESSELAM.
---------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN--------
******EYVALLAH KARDEŞİM*****
Oldukça ilginç ve Felsefi derinliği olan düşündücü bir tespitte bulunmuşsunuz???
İNANIN Kİ, Ben bu tespitin neresindeyim? derinlemesine sorgulayıp ve düşüneceğim.
Bahtınız açık, mevcudiyetiniz daim olsun.....SAYGILAR.
“Kimisi inandığını yazar,konuşur ve davranışlarına yansır;içinden geldiği gibi. Kimisi inandırmak için konuşur,yazar ve davranışlarına zuhur eder. İşine geldiği gibi.Kim bilir, belki de bu bir yaradılış meselesi.”
Ki,içimden geldi bu da burada dursun.Vatanını ve insanlığı seven biri olarak.!
*****EYY CEMAATİ MÜSLİMİN******
----Bütün Fikri-düşünceler arasında ki farklılıkları kabul etmek, Toplumsal ve
Kamusal alanlarda gerçek bir uyumun ve anlayışın kapılarını açar...
----Duygu ve düşünceler serbest olduğunda, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve
kültürel alanlarda serbest rekabetin sevgi ve barış içerisinde yaşamsal pay-
laşımlar hak-hukuk ve adalet mizanında sübuta erer.
----Her bireyin fikri-düşüncesine saygı göstermek Demokrasinin gereğidir...
----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
------HAYAT KERVANI-----
Haddini Bilmeyen Ağalar-Beyler
Hakikat Yolunda, Rahmeti Neyler
Cahille Dost Olma, Sırrını Söyler
Ağyarın Dilinde, Söze Gelirsin.
.
Bu Devranın Ahengine Aldanma
Haramdan Uzak dur, narına yanma
Garip Gurebanın, Ahını Alma
Hakkın Divanında Köze Gelirsin.
.
Kimse Bu Dünya da Kalcı Değil
Nefsine Kul Olma, Mevlaya Eğil
Siyasi Akvama, Eyleme Meyil
Baharı Görmeden Güze Gelirsin.
.
Efkâr Tepesine, Vurulmaz Kazma
Rantiye Uğruna, Doğayı Bozma
Kavim-Kardeşini, derinden üzme
Meclis-i Akvam da, Göze gelirsin.
.
Çakıroğlu Yazdı, İşin Özünü
Hazana Çevirdi, Bahar-yazını
Yabana atmayın, onun sözünü
Eser deli poyraz, Toza gelirsin...
-----OZAN ÇAKIROĞLU----
Ters olan da ters anlayan da sizsiniz bence. YazMayın da okumayın da çok memnun olurum. Ama önce bir aynayla barışın olur mu?
Başkaları hakkında ahkam kesmeyin lütfen.
“Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal
Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve
olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden
övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa
etmeniz kabul edilir bir tavır değildir,“
Cemal Safiyi sizin gözünden görmek zorundamıyım ben.?
Bu nasıl bir üslup siz kötü görüyorsunuz diye ben de öyle görmek zorunda mıyım?
Ve hiç de sizin lanse ettiğiniz gibi bir şair değil! O muhteşem bir şair bana göre ve doğru olduğunu bildiğim şeyleri yazdım.
“Yazdıklarınıza müdahil oluyorum, ve olacağımda bu sizi neden rahatsız
ediyor.“
Neden müdahil oluyorsunuz niçin rahatsız ediyorsunuz efendim benim yazdıklarımdan?
Madem bana karşı bu kadar dolusunuz (Menfi olarak) neden sayfama
yazmayıp ta genele yazıyorsunuz. Bu size bir şey kazandırmaz ki????
Siz neden yazmayın dediğim halde kendi sayfanızdan cevap veriyorsunuz?
Size sizin yönteminizle cevap vermek istedim. Bakın hiç de hoş olmadı değil mi?
“Son olarak şunu söylemek istiyorum, her gelene gider yapmayınız biraz olsun
Sevgi ve Barışla çözüme gidiniz“
Ben her gelene gider yapan biri değilim, kötücül etkiye de tepkisiz kalamam.
Bence siz gördüğünüzü yorumlayınız duyduğunuzu değil. Kaç yıldır burada yazıyorum siz de yazdıklarıma rağmen hala bana negatif biriymişim gibi davranmaya devam ediyorsanız o da sizin sorununuz.
Size bir uzman tavsiyesi vermek istiyorum. İnsanların yazılarını okuduğunuzda kendi fikirlerinizi o yazılarla harmanlamayın. Karşıt fikrinizi daha uygun bir üslup ile direk kendisine yazınız.
Ya da içinizden düşünün.
Benimle başkalarını da aklınızca aynı kulvarda harmanlamayın. İnsanlar birbirine yorum yazınca ahbap çavuş olmazlar. Bu benim açımdan kabul edilemez. Sildiğiniz yazıda birilerine yaranmaktan bahsetmişsiniz bu çok ağır bir cümle. Benim hakkımda bunları düşünmenize ne sebep oldu bilmiyorum ama öyle biri olmadığımı sağır sultan bile duyup bilmiştir. Israrla bu yakıştırmalarınıza hiçbir anlam veremiyorum.
Yazılarıma cevap verip kendi yorumlarınızı katmayın. Söyleyeceklerim bunlar.
-----Bakınız yine tersten okuyorsunuz, Ben kankanıza neden öyle yazdınız
demiyorum ki? Doğru okusaydınız arkadaşınızı da üzmezdiniz diyorum...
Yazımı yanlış yazı olduğundan kaldıracağım demiyorum ki? Bu gün ana
sayfada olduğu gibi reklam olmayalım. Ayrıca burası ergenlerin günlük
tutma defteri değil ki?
-----Madem bana karşı bu kadar dolusunuz (Menfi olarak) neden sayfama
yazmayıp ta genele yazıyorsunuz. Bu size bir şey kazandırmaz ki????
Yazdıklarınıza müdahil oluyorum, ve olacağımda bu sizi neden rahatsız
ediyor. Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal
Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve
olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden
övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa
etmeniz kabul edilir bir tavır değildir,
-----Biz Şiir ve yorumsal yazılarımızı iş olsun, torba dolsun anlayışıyla yazamayız,
yazmamalıyız. Eğer ki başından beri beni ve başkalarını doğru okusaydınız
çok farklı gelişmeler olacağına canı gönülde inanıyorum. Çünkü siz sıradan
biri değilsiniz. Bir çok yanlışlığa, hatta zaman-zaman yanlış gidişata kafa tutmuş
bir mevcudiyetsiniz. Bir çok acıyı birden yaşamış ve omurgalı durabilmişsiniz.
Çünkü Arkadaş adlı şiiriniz sizin kimliğinizdir...
-----Size bir ip ucu daha vereyim, bundan aylar öncesi Size dedim ki bir makale
yazdım yorumlarmısınız.. Bilmem hatırladınız mı? Siz orada da fevri davrandınız.
Düşünemediniz, ya- hu bu herif bu kadar şiir yazmış ve yorumsal yazıları ortada
benim yorumuma mı kaldı. Daha önceden kankanız da anlamamıştı olup-biteni.
Amma ve lakin şimdi benim gerçekten kardeşimdir. Başka zat-ı muhteremler
rahatsız olsalar bile.
------Aşağıda ki yazımı bir zahmet tekraren okuyunuz. İçinde bir çok gizem saklıdır.
Daha fazla ağyara reklam olmadan kaldıracağım. Birde ben fark etmemiştim, Arkadaş
lar söyledi ana sayfa da yazınızın sonunda OK ne anlama geliyor. Çok farklı yorumla-
yanlar olmuş....VESSELAM.
Siz kendinizi çok akıllı sanıyorsunuz herhalde? Silince kaybolmuyor. Aşağıdaki yazıya bakıyorum da paslı iğne sizin üslubunuz bana göre. Bir de Nilüfer hanıma onu incitecek hiçbir şey yazmadım. Gayet insanca sordum o da cevap verdi. Herhalde bir şey olsa kendisi cevap verecek kabiliyete sahip. Size ne oluyor? Ben de okuduğumu yorumlayacak kadar akla sahibim şükür.
Çünkü doğru okuyup
doğru anlamıyorsunuz. Dün kankanıza yaptığınız gibi..
Doğru okuyup doğru anlıyorum ve bu benim işim. Asıl siz bu yaptıklarınıla prim kaybediyorsunuz kimse aptal değil.
Sanırım Nilüfer hanımı kastediyorsunuz ben ona hiçbir şey yapmadım gayet nazik ve insani bir yazıyla ne olduğunu anlamak istedim. Zaten yazı da orada duruyor. Eğer bir rahatsızlık duysaydı kendisi de bana söylerdi ve ben de anlatırdım. Size ne oluyor? Yazılarınızda tıpkı aşağıdaki gibi! Farkında olmadan mı yahut bilerek mi yapıyorsunuz bilemiyorum ama hoş olmayan ve rahatsız edici üslubunuzla yazıyorsunuz. Paslı iğne bu durumda
Benim gördüğüm kadarıyla sizin sözleriniz. Bazı kurnazlıkların herkes farkında.
-----TÜRK ULUSAL EDEBİYATIMIZ DA ŞİİR------
.----ŞİİR: Duygu ve düşüncelerin imgelerle uyumlu, ölçülü ve kurallı bir
şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkan sözlü ya da yazılı edebi bir daldır.
-----Kafiyeli ve ölçülü şiirler, zengin sembollerle, ritimli sözlerle seslerin
uyumlu ve ahenkli kullanılmasıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından
denk ve kendi başına bir bütünlük oluşturan yazılı ve sözlü edebi bir eserdir.
-----Serbest vezinle yazılan şiirler nesir gibi yan-yana değil de, alt-alta dizilmiş
şeklidir. Yazılırken ne kural ne de bir ölçü baz alınır. Hatta Şiir Başlığından da
bağımsız yazılabilir,. Yani tam anlamıyla hükümsüz ve kuralsız bir makale
türüdür. Bu tarz şiirleri genelde tembel Şairler tercih etmektedirler...VESSELAM.
----------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN----------
ASLINI BİLMEYEN BERHUDAR OLMAZ
.
Ahbap Pazarında, Karıştı Çarşı
Kankalar Çalıyor, Köroğlu Marşı
Üçüzler Birleşti, Kudrete Karşı
Dostluğu Bozana Ehtibar Olmaz.
.
Dostluklar sahteymiş, yarenlik bitmiş
Birinin Gönlüne, Ayrılık Düşmüş
Bilumum Sırları, Ağyara Satmış
Aslını Bilmezden, Vefakâr Olmaz.
.
Poyrazdan Estiler Haftalar-Aylar
Derinden bulandı, durulmaz çaylar
Kılıçlar Çekildi, Gerildi Yaylar
Ehilsiz Yoldaştan, Cefakâr olmaz.
.
Kin, Kibir Egoydu, Kavgaya Neden
Evvelden Niyetli, Ayrılıp Giden
Hangisi Peşinden, Ahuzar Eden
Kervandan ayrılan, menzile varmaz.
.
Çakıroğlu Sözü, Uzatma Yeter
Ocaksız bacada, duman mı tüter
Üçü de Pusatlı, Orduya Yeter
Bunlara dalaşan, berhudar olmaz...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
--------MEVLÂNÂ CELÂLLEDDİN RUMİ--------
-----Mevlâna 1207 yılında Afganistan'da Dünyaya geliyor. 1273 yılında Konya'da
ölüyor. Yaradan taksiratını af eylesin...Kendileri Fars tasavvufçu ve sufi bir şairdir.
Şiirlerinde çok nadir olarak Türkçeyi kullanmıştır...
-----Son zamanlar da, Antoloji sitelerinde şahsına ait olduğu sanılan, Şiirsel ve
deyimsel sözleri sık-sık güncellenmektedir. Mevlana'ya ait olduğu düşünülen özlü
ve bezeli sözler, Milattan önce yaşamış Hamurabi'ler döneminde de söylenilmiştir.
Antik Yunan Filozofu Sokrates'in bir çok Tez ve söylevlerin de bulabilirsiniz.
-----Dinler Tarihi ünlü Hocalarından Sayın Mikâil Bayram hoca yazılarında Mevlana
Celaleddin Rumi için bir Moğol ajanıdır demiştir. Ve dahası onun tuhaf ilişkiler içeri-
sinde olduğunu dile getirmiştir. Merak buyuran mevcudiyetler Mikâil Bayram hocanın
yazılarında bulabilirler...
-----Benim anlamadığım ve asla kabul edemediğim, Cumhuriyet döneminde yetişmiş
bunca Metafizik ve Materyalist Felsefecilerimiz vardır. Onlardan neden bahsedilmiyor.
Neden, Mustafa Kemal Atatürk'ün özlü ve irşadi sözleri güncellenmiyor???
-----Ayrıca Mevlana'nın sözlerini güncelleyen bir çok Şair ve yazarların, daha da Mürşid-i
Arif olduklarına gönülden inanmaktayım. Sonuç olarak o her gün paylaştığınız özlü ve
bezeli sözler olmasaydı SİZLER hangi söz ve deyimleri kullanacaktınız??? VESSELAM.
---------OZAN ÇAKIROĞLU YORGUN KALEMİNDEN---------
Havanda su ?ovenler cemiyeti
AYDINLIK TEMELİ BİLİMDİR, BİLİM
.
Havada-Denizde, Toprakta-Taşta
Ormanda-Harmanda, Ekmekte-aşta
Evde-Okulda, her zaman, her yaşta
Acıya Tatlıya, Yar Bilim Dalı.
.
Devran-i Alemde, Bunca Yarışlar
Hızlandı Evrende, İlmi Buluşlar
Olmasın Mürşide, Nazar Bakışlar
Adem'den bu yana, var Bilim dalı.
.
Okulda Bilgidir, Dergâhta Ocak
Denizde Gemidir, Havada Uçak
Her Tür Mahlukata, açıyor kucak
Dört Kitaba da bak, gör Bilim dalı.
.
Der Vezir, Her Birey Aydın olmalı
Hür Medeniyetin, Budur Temeli
Devlet Okuyana, Fırsat Vermeli
Devran-i Alemde, Hür Bilim Dalı...
----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM MUHTEREM KARDEŞLERİM*******
-----Ben Şimal-i Şark Çocuğuyum. Yirmili yaşlarıma kadar Köyüm de yaşadım.
Ortaokul'dan sonra Eğitim ve öğretime bir yıl ara vermek zorun da kaldım. Koca
bir Kışı Köyüm de, her türden Kitap okuyarak geçirdim.. 80-li yıllar da Siyasi kaos
ve kargaşa Memleket sathına yayılmıştı. Bizim kuşak, gelişen Siyasi olumsuzluk-
lardan oldukça fazla nasiplenmiştir.
-----Köyümde ki tüm arkadaş ve emsallerim Değişik Şehirler de Lise tahsillerine
devam ediyorlardı. Ben Köyde aylak-aylak geziniyordum. Bir Soğuk Kış günü
Çarşı da gezinirken, Akrabamız olan İlk öğretim Müfettişi Behlül Çelik'le karşı-
laştım. Neden Okulda olmadığımı sorunca? Ben de bir mahcubiyet içerisinde
Eğitime bir yıl ara verdiğimi söyledim. Behlül bey bana olmaz öyle bir şey dedi.
Okula gitmesen de, eğitime ara verilmez dedi. Beni evine davet etti. Ve gece
yarısına kadar muhabbet ettik. Sabahleyin beni yolcu ederken, Bana kocaman
bir valiz verdi. Dedi bu valiz de her türden Kitap vardır, yok öğle Köyün de yan
gelip yatmak, bu kitapların tamamını anlayarak okuyacaksın. Mayısta Köye gelir
ve seni imtihan ederim dedi. Köyümüz de Su, Hava ve odun beleş. Her odada
Soba gürül-gürül yanıyor. Her türlü Tarım ve Hayvansal ürünlerimiz hormonsuz.
Ben 40 Selavatla başladım okumaya ve hala da okumaktayım...
-----Merhum Behlul Çeliğe Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun.
Ulusal bir Milletin Çağdaş uygarlık içerisinde yaşayabilmesi, Müspet Bilimsel eğitim
ve Anayasal hakların korunmasıyla mümkündür. Bu haklardan en önemlisi, eğitim ve
öğretimde eşitlik ilkesinin korunmasıdır. Anadolu Köylerin de İlk okulların kapatılması.
03--Mart--1924 de çıkarılan Tevhid-i Tedrisat kanununa çelme takılmıştır. Ayrıca özel
Dershanelerin Ülke Sathına hız yayılması öğretim birliğini dejenere etmiştir. Yani her
zaman ve her yerde olduğu gibi Parası olan okur, Parası olan Askerlik yapmaz, ve
dolayısıyla Zengin burjuvazi Çocukları da Şehit olmazlar.
-----Ulusal Devletlerin Çağdaş, muasır medeniyetleri, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve
kültürel alanda Anayasal haklarının Hak, Hukuk ve Adalet Mizanında eşit bir şekil de
korunup-kollanmasıyla sağlanır. Aksi hüsrandır???
-----Ulusal ahlak-i olmayan bir milletin, Muasır, çağdaş ve hür medeniyeti asla olamaz,
Medeniyetin temeli Siyasal, Sosyal ve kültürel değerlerle esas ve sabittir...VESSELAM.
-----------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN----------
*****GÜNAYDIN YARENLER, DOSTLAR*****
---Dün biraz Bedestan-Çarşı gözer eyledim. Denetimsiz serbest piyasa
pazarı kanatanmış uçuyor. Yetişip tutmak mümkün değil. Eskiden yani
10 yıl öncesine Pazar kalıntıları ve çöpler akşam olduktan sonra karış-
tırıldı. Şimdiyse Gök meydan da alenen yapılır hale gelmiş.
---Yerel seçimler yaklaştıkça, Sokaklarda seçim müzik ve nutukları dört
nal gidiyor. Bizim Siyasiler adeta Meleğe dönüşmüşler. Ne naatlar ne
vaatler. Ne palavralar ne yalanlar hurra gidiyor. Amma ve lakin sadece
tüyleri değişmiş? huyları değil...Yine Din-iman, Fıtrat-ı kader, Cehennem
Cennet, Sıratel-müstakim niyazları Cami, Cadde-sokak, Çarşı-pazar
Bakkal-çakkal, Bar-pavyon da dört nal gidiyor...
---Sarayda hatimler indirilmeye hız verilmiş. Makarna, Burgul Çay-Şeker
üretimi artırılmış. Yeşil kart ve benzeri sosyal yardımlar harekete geçmiş.
Cami hutbeleri zamanın önemine binaen dizayne edilmiş. Bütün Reis
Adaylarına Osmanlı geneleğini anlatan özlü sözler ezberletilmiş. Köylü
esnaf ve mütedeyyin kesimin benimsediği kılık-kıyafete önem verilmiş.
Yüzler yumuşamış, Halka bakışlar değişmiş. Tebessümler artmış, Selam-
laşma zorunlu kılınmış. Ve her şeyden önemlisi, Al Ananı da git değimi
kesinlikle yasaklanmış. Yani meselenin sübutu mış-mış-mış lar Memleket
sathına yayılmış dört nal gidiyor...
---Yaradan ezilen, horlanan ve sömrülen Milletimize dayanma gücü versin..
--------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
.
ASLINI BİLMEYEN BERHUDAR OLMAZ
.
Ahbap Pazarında, Karıştı Çarşı
Kankalar Çalıyor, Köroğlu Marşı
Üçüzler Birleşti, Kudrete Karşı
Dostluğu Bozana Ehtibar Olmaz.
.
Dostluklar sahteymiş, yarenlik bitmiş
Birinin Gönlüne, Ayrılık Düşmüş
Bilumum Sırları, Ağyara Satmış
Aslını Bilmezden, Vefakâr Olmaz.
.
Poyrazdan Estiler Haftalar-Aylar
Derinden bulandı, durulmaz çaylar
Kılıçlar Çekildi, Gerildi Yaylar
Ehilsiz Yoldaştan, Cefakâr olmaz.
.
Kin, Kibir Egoydu, Kavgaya Neden
Evvelden Niyetli, Ayrılıp Giden
Hangisi Peşinden, Ahuzar Eden
Kervandan ayrılan, menzile varmaz.
.
Çakıroğlu Sözü, Uzatma Yeter
Ocaksız bacada, duman mı tüter
Üçü de Pusatlı, Orduya Yeter
Bunlara dalaşan, berhudar olmaz...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*****ESSELAMÜN ALEYKÜM CEMAATİ MÜSLİMİM*****
-----Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da yaşamsal devinim içöerisinde
olan bütün Vatandaşlar birbirlerinin haklarına riayet etmesi, karşılıklı saygı ve
sevgi anlayış içerisinde sosyal ve kültürel ilişkilerini devam ettirmesi insan
olmanın bir gereğidir.
-----Özellikle Şair ve Yazarlarımız bu konuda daha da önem arz etmektedir.
Yeni Neslimize, özellikle ergen gençlerimize tavır ve tutumuyla, duruşuyla
davranışıyla, sözü ve özüyle örnek olmalıdırlar. Çünkü Şair ve Yazarlarımız
her zaman ve her yerde göz önündedirler...
------Asla kuralsız, nizamsız, ölçüsüz ve sorumsuz olmamalıdır. Çünkü?
Türk Ulusal muasır medeniyetimizi sarfınazar etmeleri hakkına sahip değil-
lerdir. Kendi kin, kibir ve egolarını alenen yaşamalarına ne örfü geleneğimiz
ne de mevcut yasalarımız izin vermektedir. Biz Devri Aleme nizam vermiş
Bir Milletiz. Toplumsal Ahla ki değerlerimizi hiç kimsenin yozlaştırmasına
ve fasifize etmesine izin vermeyeceğiz. Anayasal haklarımıza her zaman
ve her yerde sahip çıkacağız...VESSELAM.
DEVRAN DEĞİŞTİ KUL AYNI DEĞİL
.
Kalmamış Beşerde, Fikri Feraset
Kâhinler Batıla, Olmuş Esaret
İlim Bahçesini, Sarmış Haşaret
Ağaçlar Kurudu, Dal Aynı Değil.
.
Şeytana Gerek Yok, Nesil Azıyor
Yobaz Alim Olmuş, Derviş Geziyor
Kardeş-Kardeşine, Kuyu Kazıyor
Gidişat Bozuldu, Gen Aynı Değil.
.
O, Eski Yarenler, Hasım Oldular
Ezeli Rakipler, Hısım Oldular
Cübbeli Papazlar Kasım oldular
Mezhepler değişti, Kul aynı değil.
.
Bilim Tezgâhın da, Sahte Nakışlar
Memleketi Bozdu, Nazar Bakışlar
Meclis-i Ayan'da, Fevri Çıkışlar
Lehçeler Bozuldu, Dil Aynı Değil.
.
Der Vezir, Ecdadın Unutma Sakın
Cahilden Uzak Dur, Kâmil'e Yakın
Yalancı Fetbaza Tavrını Takın
Kervan Vurgun yedi yol aynı değil...
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Başkalarının Fikri düşüncelerini. söz ve deyimlerini, Şiir ve
Nesirlerini Aktüel olarak güncellemeye mütemadiyen devam ettik-
lerin de, kendi öz benliklerini yitirirler. Yaşamsal devimim içerisinde
her zaman ve her yerde Araf ve fetrette kalırlar...
------Biz Materyalist Felsefeciler ve Sosyalist Realistler Fikri hür,
Vicdani hür ve irfani hür nesilden yanayız...VESSELAM.
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
.
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM BEŞER ALAMİ*******
-------ACIMI İNSAN-I YOĞURUR, İNSAN MI ACIYI YOĞURUR--------
Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da uyulması gereken kurallar vardır.
Bu kurallar bütünlüğü içerisinde Fertlerin biribirlerinin haklarına riayet etmesi
karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış çerçevesi dahilinde sosyal ve kültürel ilişkilerini
devam ettirmesi için İnsan olmalarının bir gereğidir.
-------Bu yaşamsal devinim içerisin de hayatımız inişli-çıkışlı, Acılı-tatlılı, huzurlu
ya da huzursuz gamlı, kederli, başarılı-başarısız eylemli ve ya eylemsiz gün, ay
ve yıllarımız sistematik bir döngü içerisinde, belirli iklim ve Coğrafyalar da zaman-
sal ve yaşamsal nedenlerden dolayı kaçınılmaz gerçeklerdir...
------İnsanın doğumundan ölümüne kadar yukarıda beyan ettiğim olgulardan dolayı
Acılar İnsanları yoğurur, pişirir ve güçlendirir. Mürşid-i Kâmil insanlar her türlü acılar-
dan ibret alır ve yaşamsal bir eyleme dönüştürür...VESSELAM.
-------BİR YORGUN DEMEOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
*****MUHTEREM ŞAİR VE ŞAİRE KARDEŞLERİM*****
----Alem-i Devran da her eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık
duyulabilinir. Ancak Saygı, Sevgi ve Barıştan asla pişmanlık duyulmaz.
----Sevgi olmadan Saygı, Saygı olmadan sadakat, Sadakat olmadan
huzur ve mutluluk olmaz. Bütün bu olguların oluşması için, Müspet
Bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür bir nesil yetiştiril-
mesiyle sağlanır...VESSELAM.------OZAN ÇAKIROĞLU.
*****CEMAAT-İ MÜSLİMİN*****
Devran-i Alem de, İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük eylemsel
Devinim Sevgi, Barış ve Hasenatla sağlanabilir. Ekonomik, Siyasal, Sosyal
ve kültürel alanda Toplumsal Temayülün menzili Türk Ulusal Milletin Barışa
dayalı Anayasal haklarının korunmasıdır. .VESSELAM.
.
*****MUHTEREM DİN KARDEŞLEİM*****
Her İnsan bir değerdir, karşılıklı Sevgi ve saygı
İnsanların En büyük hazinesidir...
Su, Hava, Güneş gibi, karşılıklı Sevgi ve saygı
İnsanların Doğal ihtiyaçlarıdır...
------OZAN ÇAKIROĞLU-----
.