BU DEVRANIN MİZANI BOZUK . Bunca gam yükünü sırtıma aldım Çözüm bulamadım, arafta kaldım Donattım Sofrayı, efkâra daldım İçmesem bir türlü, içsem bir türlü. . Hak, Hukuk Adalet Mizanı Bozuk Ne Yaradan Tanıyor, Ne de tüzük Kardeş-Kardeşine Atıyor Kazık Söylesem bir türlü, sussam bir türlü. . Bu nasıl karakter, bu nasıl huymuş Veletler türemiş, hamaset bitmiş Sırtımdan geçinen hanemi soymuş Ağlasam bir türlü, Gülsem bir türlü. . Neslim ile Koptu, Gönül Köprüsü Namertle uğraşmak ömür törpüsü Sazıma Dokunup Hırsız Türküsü Çalmasam bir türlü, çalsam bir türlü. . Çakıroğlu Geldi, Altmış Yaşına Haramı Katmadı Ekmek Aşına Baykuşlar konuyor toprak taşına Gürlesem bir türlü, essem bir türlü... -----OZAN ÇAKIROĞLU----
******KISSADAN HİSSE******* . -----Olay Anadolu'nun üstü açık bir Köyün'de geçmektedir. Devri zamanın da Muhtarlık seçimi yapılacak Ancak Köy de oldukça gayrı yasal olaylar olmaktadır. Köyün uyanık ve kuralsız kişileri kendilerine ses çıkarmayacak Muhtar adayı arıyorlar. Sonun da Köyün en sefil ve pejmünderi olan Hamo'da karar kılıyorlar. Gidip Hamo'ya diyorlar ki bizim Muhtar adayımız sansin. Bu Köy'de senden zeki akıllı ve münevver biri yoktur. Hamo Muhtarlık teklifine kıs-kıs gülmektedir.Diyor ben kendi Aileme reislik edemiyorum, benden Köyün muhtarı olur mu??? -----Sonun da ısrarlara dayanamıyor Adaylığı kabul ediyor. Ancak benim bir şartım vardır. Köyümüz de her kim ölürse, Mezara koymadan önce ben ölen şahısların kulaklarına bir şeyler söylerim. Uyanıklar şebekesi tamam olur diyorlar...Gel zaman git zaman derken, Köyde birisi ölüyor, tam mezara koyarlarken, Köyün En zalim Ağası bağırıyor çağırın ulan Muhtar Hamo'yu. Hamo geliyor kefeni açıp Meftanın kulağına bir şeyler fısıldıyor ve gömüm bu Meftayı diyor. -----Bir-üç-beş derken Köyün Zalim Ağası huylanıyor. Ya-hu bu salak Muhtar Hamo Meftaların kulağına ne söylüyor. Meraklarına yenilip Muhtar Hamoya bir oyun oynu- yorlar. Şebeklerden birini yalandan öldü deyip. Tam Mezar başın da Çağırın Muhtar Hamoyu. Hamo yine Meftanın kulağına bir şeyler fısıldıyor. Hadi gömün bu meftayı diyor. Cemaat-i müslimin dağıldıktan sonra mezara sağ giren şebeki çıkarıp soruyorlar? Muhtar Hamo senin kulağına ne dedi? Şebek cevaplıyor, Hamo kulağıma eğer ki öbür Dünya'da Memleketin halini soran olursa şayet, sen de dersin ki Bizim köyün Deli Hamosu Köyümüze Muhtar oldu. Onlar Memleketin ne halde olduğunu anlarlar... ------Şimdi de ben derim ki? 2 milyon 700 bin takipçisi olan, Komedi programlar yazarı Hasan Can Kaya'nın Youtub'te Konuşanlar Programını izlerseniz, Yüce Türk Ulusal kültürümüzün ne hale geldiğini görürsunuz...VESSELAM. ------BİR YORGUN DEMEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
Yalan Dünya Arsızındır Renkli Devran Soysuzundur Nerede Bir Güzel Görsem Aslı Bozuk Nursuzundur. . Değirmen Susuz Olur mu Dervişan Çulsuz Olur mu Bağı-Bağbanı Olanın Bülbülü Gülsüz Olur mu. . Bir Çiçekle Bahar Gelmez Nesil Bozuk, Hürmet Bilmez Cehaletten Mürşit Olmaz Kul Aslına Döner Bir Gün. . Çakıroğlu Hayal Kurma Beyhude Kendini Yorma Azrail'e Adres Sorma Çark tersine döner bir gün...
Yalan Dünya Arsızındır Renkli Devran Soysuzundur Nerede Bir Güzel Görsem Aslı Bozuk Nursuzundur... . Değirmen Susuz Olur mu Dervişan Çulsuz Olur mu Bağ-ı Bağban-ı Olanın Bülbülü Gülsüz Olur mu... . Bir Çiçekle, Bahar Gelmez Kuru Ağaç Meyve Vermez Zalim insan Hakkı Bilmez Şer Ateşi Söner Bir Gün . Çakıroğlu Hayal Kurma Beyhude Kendini Yorma Azrail'e Adres Sorma Çark tersine döner bir gün...
******KISSADAN HİSSE****** . ----Yılbaşı gecesi Benin gibi Emekli bir dostum beni Evlerine davet etti. Dedi gelirken Bağlamanı da getir. Davete icabet lazım dedim ve kalktım gittim. Evde üç arkadaş daha vardı. Dostum eşini bir komşuya göndermiş, Hoş beşten sonra, Sofrayı donattılar Neyse biraz meyleştikten sonra, dedi- ler artık seslendir şu Bağlamayı da ortam şenlensin... ----Aldım benim yareni elime dokundum perde-teline. Ben genelde irticalen çalar söylerim. Bakalım arkadaşlara ne söyledim, onlar ne dinlediler??? . Hiç Gelecek Vaktim, Yoktu Vallahi Hatuna Tekmili, Verdimde Geldim, Kırk Selavatla izin, Aldım Billahi Sazımı sırtıma vurdumda geldim. . Belaya Soktunuz Garip Başımı Lazer ile Takip Eder Peşimi Önceden bitirdim Akşam işini Saati dokuza kurdumda geldim. . Hiç zamanım yoktur boş oturmaya Hazandan başladım turşu kurmaya Kış olunca başlarım iplik sarmaya Erişte, Yufkayı, Açtımda Geldim. . Aş-ekmek yaparken, Türkü söylerim Kuş Kemendi ile, Sinek Avlarım Her akşam olunca, gönül tavlarım Düşümü hayıra, yordumda geldim.
Çakıroğlu Yazdı, Eyledi Kelam Belki de Yarına, Okunur Selam Hanım baş tacımdır, hemide belam Üç- beş saat izin, aldım da geldim... -------OZAN ÇAKIROĞLU------
-----------HUSİLER ya-da ENSARULLAH---------- . -----Husiler ya-da Ensarullah hareketi 1990 Yılın da Yemen'in Kuzeyin de, İslami kültürel ve Dini faaliyet odaklı guruplar tarafından kurulmuştur. 2004 Yılın dan beri Silahlı ayaklanma başlatmıştır. Örgüte İran tarafından mali ve Askeri destek veril- mektedir. -----Husiler Filistin-Gazze olayların da Hamas'tan yana tavır koydular. Ve destekle- meleri halen daha devam etmektedir. Husi'ler Kızıl Deniz de İsrail'e giden Gemileri vurması sonucu, ABD ve İngiliz donanmaları Yemende ki Husiler hedeflerini vurmaya başladı. -----San ki Emperyalist Ülkeler üçüncü Dünya Savaşının temellerini atıyorlar gibi-gibi? ------------OZAN ÇAKIROĞLU------------
ÇİÇEKSİZ BAHÇENİN BÜLBÜLÜ OLMAZ . Kar Çiçeği ile Yaz, Bahar Gelmez Gülşensiz Bahçenin, Bülbülü olmaz Nektarsız Çiçekten, Arı Bal almaz Ağaç Meyve Vermez, Dal olmayınca. . Fırtına Kumuyla, Kurma Binayı Kâmil Meclisin de, bekle sıranı Sevgisiz çağlamaz, aşkın sarayı Gönülden-gönüle Yol olmayınca. . İster Bahar Olsun, İster Yaz Olsun Hazan yeli vursun, Mevsim Güz olsun İster Ud-Kemane, İster Saz Olsun Bülbül'ler Şakımaz, Gül Olmayınca. . Gönül yarasına, Merhem sürülmez Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz Hayır-Hasenatlı, Kul Olmayınca. . Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni Tuba'yla Mest etti, Havva Ademi Keremle Aslının, Yandı Bedeni Yürekte Çağlayan, Sel olmayınca. . Maşuklar Aşığa, Yürek Dağlatır Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır Dönüşür Hicrana, Her gün ağlatır Barışla Uzanan, El Olmayınca. . Çakıroğlu Dikkat Et, Lehçe-Diline Arif Meclisin de, Kıymet Biline Al Bağlamanı da, Dokun Teline Beyhude yorulma, Sulh olmayınca... -------OZAN ÇAKIROĞLU--------
*******OSMANLI DA BİZİM, CUMHURİYET DE BİZİM******* . ------Eyvallah--Eyvallah da ben köklü Tarihimize sahip çıkmayalım demiyorum ki? Tarihimize sahip çıkalım serzenişinde bulunulduğundan dolayı bende derim ki neresine sahip çıkalım. Hangi marifetleri irşat alalım. Osmanlının Kadınlarımızı nüfustan saymayışını mı? Yoksa Erkek egemenliğini mi? Valide Sultanların saray hamamlarında cariyeleri bir muz gibi soyup, o masumları milim*milim ölçerek Şehzadelere peşkeş çekmelerini mi? 700 yıl da bir Soyadı kanunu çıkaramayışını mı? Tek eşlilik ve resmi nikâhı kanuni bir hak haline getirmeyişini mi? Hünkârların halka Kullarım diyerek adeta köleliği Devlet köleliği haline getirmesini mi? Bütün Padişahların nikâhsız yaşamasını mı? ( Hürrem Sultan hariç) Yazmakla bitmez... -------Yukarıda arz etmiş olduğum konuların tamamı doğrudur. Cumhuriyet Tarihimizin de elbette ki eksikleri vardır. Ancak daha Cumhuriyet kurulur-kurulmaz Osmanlı Halkı Kölelikten Vatandaşlığa terfi etmiştir. Kadınlarımız kuntakintelikten kurtulup birey olmuş- lardır. Bir çok medeni Devrimler yapılmıştır. Her şeyden önemlisi harf devrimiyle birlikte Memleket sathında eğitim ve öğretim seferberliği başlatılmıştır. Türk medeni kanunuyla Kadın hakları, Tek eşlilik ve resmi nikâh zorunlu kılınmıştır. Kadın-Erkek cinsiyet eşitsiz- liğine son verilerek Kız çocukları okula alınmıştır. Ve her şeyden daha önemlisi Monarşi- den Demokrasiye geçilmiştir. Sivil Belediyeciliği zorunlu kılmıştır. Denetimli Serbest piyasa Ekonomisine geçilip tam Bağımsızlık ilan edilmiştir. Türk Lirası Uluslar arası serbest dolaşılmasına izin verilmiştir. Ekonomi de arz-talep dengesi sağlanmıştır. Bu durumu Kitlerin sayısını artırarak ve Memleket sathına yayarak başarmıştı. Şimdi Kitlerin % 60 ı satılmış durum da????? -------Yüce Mustafa Kemal Atatürk'ün Devrimlerini yazmaya ne sayfa yeter, ne de zaman yeter. Osmanlı da bizimdir, Türkiye Cumhuriyeti de. Her döneme sahip çıkalım çıkması- na da, biz öncelikle Cumhuriyet değerlerine sahip çıkalım, koruyup ve kollayalım.. Demokrasi rafta dinleniyor, Bari elimizdekilerini koruyalım....VESSELAM. -------BİR YORGUN DEMORATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
-------BİZİM TARİHİMİZ------ . -----Ulusal Türk Milletinin Tarihsel devinimi Milattan öncesini saymasak, Milattan sonra Orta Çağın başlangıcı 375 Kavimler göçüne dayanıyor. 1492 de Orta Çağın bitimi ve Amerika'nın keşfiyle beraber Osmanlı da kabile Devlet şeklinden Ulusal Devlet sistemine geçiyor. Ve 1453 de Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almasıyla yeni bir Çağın devinimi başlıyor. 1512 yılına kadar her alanda olumlu gelişmeler oluyor. Ancak 1512 de Yavuz Sultan Selim tahta çıkınca kin, kibir ve nefret dönemi başlıyor. Yavuzun kolu nereye uza- nıyorsa orada kaos-kargaşa başlıyor. Yeniden Din-mezhep ve ırk savaşları başlıyor. 1514 Yılın da Çaldıran Savaşı ve sonrasın da Alevi kıyımları son sürat devam ediyor??????? -----Buradan sonrasını yazıp ta fazla kafa karıştırmak istemiyorum. Osmanlının arafını mı anlatayım, yoksa fetretini mi anlatayım..1789 da Fransa burjuvazi demokratik devrimini mi anlatayım. Fransa devriminden sonra Osmanlı iyice paniklemiştir. Taa 2. Abdülhamit'in 1876 da birinci meşrutiyet kanun-i esasiyenin ilanına kadar devam ediyor. Bundan sonra- sını Ze kuşağı da bilmektedir Fazla tafsilata girmeyeceğim. ------Muhterem okurlar, Milat'tan sonra Tarihsel devinim de sayılmayacak kadar devrim demiyorum? Evrimler olmuştur? Şimdi biz Tarihimizin neresine sahip çıkacağız. Ben ger- çekten anlamış değilim. Amma ve lakin Uluslar arası Diplomasi de elbette ki Tarihimize sahip çıkacağız...VESSELAM. -------OZAN ÇAKIROĞLU------
-------Bu gün Saat 23.50 de Afganistan'da 6.5 büyüklüğünde Deprem oldu. Az gelişmiş Ülke olduğundan dolayı mutlaka hasar büyük olmuştur. Benim yıllardır anlam veremediğim ve kabul görmediğim Zelzeleye, afata ve tufana Fıtrat-ı kader denilmesidir. Özelikle bunu mütedeyyin kesimin Siyasi bir mal- zeme olarak kullanması beni ve benim gibi düşünenleri oldukça tedirgin etmek- tedir??? Hele böyle bilimsel, teknolojik ve dijital çağ da??????? -------Bu gün Regaip Kandilli. Bu günün önem ve hürmetine binaen, bütün dua niyaz ve niyetler kabul görür derler. Ya-hu bu bir çelişki değilmidir. Dinimizce böyle kutsal bir günde Deprem olması nasıl Fıtrat-ı kader olur. Mütedeyyin Şair ve yazarlar kendi köşelerinde, muteviyatlı ve tafsilatlı bir şekil de yazsalar da bizler de ibret ve feyz alsak daha uygun olmaz mı??? VESSELAM. -------OZAN ÇAKIROĞLU--------
------Ulusal Türk Milletimizin ve bütün İslam Aleminin Mübarek Ragaip Kandilini en derin sevgi dolu dileklerimle kutlar, Gecenin önem ve hürmetine yapılan bütün Dua ve niyetlerin kabulünü Yüce Yaradan'dan niyaz ederim... -------OZAN ÇAKIROĞLU------
*******EN BÜYÜK YOKSULLUK CEHALETLİKTİR******* . -----Okur yazar olmayıp ta, Anadolu örfü gelenekleriyle yetişen, bireysel ve kominal yaşayan iinsanlara hürmetim vardır. Onlara asla bir olumsuz kelamım olamaz. Ben Diplomalı Cehaletten bahsediyorum. Ülkemizin bence en büyük ve iflah olmaz sorunu Yobaz, aymaz, utanmaz nursuz, haksız ve kuralsız Diplomalı cehalettir. ------Tekelci Burjuvazi ezilen Halk kesimine o, diplomalı cehalet aracılığıyla ulaşıyor. Ayrıca Yurt içi ve Yurt dışı sömürü sisteminin hain tefecileridir. Diplomalı cehalet sinsi küstah ve oldukça medeniyetten uzak eylemsiz korkaklardır? Bulundukları Topluma Kin, kibir ve nefret ekerler. Memleket sathın da nerde bir melanetlik varsa, mutlaka bunların bunların kirli elleri vardır. Ayrıca zalimler kaos ve kargaşayı bunlar aracılığı ile yaygınlaştırırlar... -------Türk Ulusal Devletimiz böyle örgütsel provokatif eylemlere asla fırsat vermemelidir...
*******EN BÜYÜK YOKSULLUK CEHALETLİKTİR******* . ------Günümüzün en korkunç salgın hastalığı cehaletliktir. Kapitalist Toplumlar da Küçük Burjuvazi büün melanetlerini diplomalı cehaletle köklendirirler. Okur-yazar olmayan birey ve topluluklarla iletişim kurulabilinir. Toplumsal dayanışma içerisinde bir çok etkinliklerde bulunulabilinir. Ancak, diplomalı cehaletle hiç bir şekil de iletişim kurulamaz ve onlarla kominal bir şekilde asla yaşanamaz. Diplomalı cahile en güzel cevap onlardan uzak durmaktır. Burjuva sınıfının elleri ezilen Halklara, o diplomali cehalet aracılığıyla ulaşır. ------Okur yazar olmayıp ta kendi örf ve gelenekleriyle yetişen insanlar, Ehil, medeni ve cesur olurlar. Diplomalı cehalet vicdanı kör, küstah ve korkak olurlar. Zalimlerin çarklarını çeviren diplomalı cehalettir. Ülkemize bir salgın gibi yayılan bana necilik benim neyime lazımcılık, Tolumsal acılara duyarsızlık. yanlış yönetime tepkisizlik Hak, hukuk ve kuralsızlığın temelinde bu çığ gibi büyüyen şımarık ve arsız diplomalı cehalet mevcuttur. ------Topluma kin, kibir ve nefret aşılayan bölen ve ayrıştıran bu satılmış yobazlardır... -------BİR YORGUN DEMOKRATIN TECRUBELERİ--------
******LÂ HAVLE VE LA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYUL AZİM****** . ------Antoloji Sitelerini şöyle bir gezindim. Özelikle bir köşe de, adeta terbiye sınırları aşılmış, hak-hukuk rafa kaldırılmış, güdüsel deyimler dört nal gidiyor. Beni asıl düşündüren ve derinden üzen, o hadsiz mahlukatları Kadınların muhatap alıp ta bir yarışa girmeleridir? ------Terbiye edilmemiş nefis, insana yanlışı ve kötülüğü emreder. Dolayısıyla Kin, kibir ve nefret duygusu, kişiler de öfke, kızgınlık ,isyan, hadsizlik ve hoş- görüsüzlük ile doğru karakterizedir. Hatta bazı bireylerde derin ruhsal yaralar açmaktadır. Bunun ileri boyutu bireylerin başkalarından bir çeşit intikam alma duyguları kabarır. Ve bu olumsuz ve nefret duygularını, bulundukları ortamda bir eyleme dönüştürürler. ------Kişilik bozukluğu ve sinirsel zafiyetli beyinlerin kaynağı, Aile ve büyüdükleri çevre de şiddete maruz kalmış, aşağılanmış ve ötekileştirilmiş eylemlerin açmış olduğu basiret-i hülasadır? -------Eğer ki Tevhid-i tedrisat'ta bilimsel bir reforum olmasa, Memleket sathın da böyle olumsuzlukların önü alınamaz duruma gelinecektir...VESSELAM. -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
ÇİÇEKSİZ BAHÇENİN BÜLBÜLÜ OLMAZ . Bir Çiçekle Yaz, Bahar Gelmez Gülşensiz Bahçenin, Bülbülü olmaz Nektarsız Çiçekten, Arı Bal almaz Ağaç Meyve Vermez, Dal olmayınca. . Fırtına Kumuyla, Kurma Binayı Kâmil Meclisin de, bekle sıranı Sevgisiz çağlamaz, aşkın sarayı Gönülden-gönüle Yol olmayınca. . İster Bahar Olsun, İster Yaz Olsun Hazan yeli vursun, Mevsim Güz olsun İster Ud-Kemane, İster Saz Olsun Bülbül'ler Şakımaz, Gül Olmayınca. . Gönül yarasına, Merhem sürülmez Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz Hayır-Hasenatlı, Kul Olmayınca. . Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni Tuba'yla Mest etti, Havva Ademi Keremle Aslının, Yandı Bedeni Yürekte Çağlayan, Sel olmayınca. . Maşuklar Aşığa, Yürek Dağlatır Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır Dönüşür Hicrana, Her gün ağlatır Barışla Uzanan, El Olmayınca. . Çakıroğlu Dikkat Et, Lehçe-Diline Arif Meclisin de, Kıymet Biline Al Bağlamanı da, Dokun Teline Beyhude yorulma, Sulh olmayınca... -------OZAN ÇAKIROĞLU--------
******ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ****** . -----Bu gün şiddetli yağmur sesiyle uyandım. Hani derler ya en güzel ses? Para sesi, Su sesi, Bülbül sesi, Ezan sesi ve en güzeli de KADIN sesi??? Kadın sesi dediysem, tabii her Kadının sesi değildir. Bir düşün bakalım Vuslat Şafağın da Banu Balkanın ciyaklı sesiyle uyanmak??? Vallahi ben Çin işkencesini tercih ederim...Kadın, sanırsın Uzay'da yaşıyor, Ay'da bes- leniyor, Paris'ten giyiniyor ve Ulusal Türk Televizyonların da gıdaklıyor. Bu ne yaman bir çelişkidir??? -----Toprağı sususluk, Kadını arsızlık, Erkeği Şerefsizlik. Siyaseti Fetbazlık, Yiğidi aymazlık, Hacı ve Hocayı yobazlık ve Aileyi de huzursuzluk bitirir??? -----Duyarlı insan için Tabiat hiç bir yerde ölü ve dilsiz değildir. Doğa ve Tabiat öyle büyük kudretli ve hikmetli ki Taşı Kayası, Dağı ovası, Suyu Havası, Sahra yaylası, otu çopuru, Gülü Bülbülü bir arda harmanlayıp ve barındırıyor. Mesela Ormanın manzarası yeşildir, insanı rahatlatır, ferahlatır ve huzur verir. Denizin manzarası mavidiir, Atlastır. İnsanı umutlandırır, neşelendirir. Gecenin manza- rası siyahtır, gölgedir, suskun ve sessizliktir. insanı hüzünlendirir ve bazen de korkutur. Vuslatın Şafağı aydınlıktır, insanı coşturur. -----Tabiat en şefkatlı Anne gibidir. Doğa kör. sağır ve dilsiz Hayvanlara bile yaşam özgürlüğü ve hürriyet vermiştir, ve vermeye de devam etmektedir... Tabiat, Beşer Alemine en büyük görsel bir ibrettir...VESSELAM. ------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN------
******ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ****** . -----Geçen gün Kadın-Erkek eşitliği (Cinsiyet eşitliği) konulu bir Panel'e katıldım. Katılım ağırlıklı olarak Sosyal Demokrat cenahtan oluşmaktaydı. Benim gibi işi olmayan Emekliler pek severler böyle etkinlikleri. -----Tanıdığım Sosyalist bir hanımefendi kürsüden yardırıyor. Taa 1926 Yılından başladı devam ediyor, ancak bir türlü bu günlere gelemiyor. Her hal de Riyaset Sarayından çekincesi var. Bir boşlukta elimi kaldırdım, konuşmak için izin istedim. Hanımefendi beni tanıdığından ve kendisine destek olacağım düşüncesiyle olsa gerek, konuşmama izin verdiler. ------Tanıdığım Sosyal Demokrat panelci Hanımefendi geçen bu yazın Erkek Oğluna sünnet düğünü yaptı ve bizde cemiyete davetliydik. Biraz konuştuktan sonra dedim ki eşitlikten bahsediyorsunuz, amma ve lakin oğlunuza sünnet düğünü yapıyorsunuz. bu bir cinsiyet eşitsizliği değil mi? Cevap gecikmedi, bu bizim geleneklerimiz de vardır dedi. Ben de dedim ki, Benim Dedem Osmanlı geleneklerine bağlı bir Vatandaş'tı. Nenem'le her nereye gitselerdi, Nenem Dede'min beş metre gerisinden yürürdü. Ve ölene kadar Dedem'e ismi ile hitap etmemiştir. Ayrıca nikâhsız yaşayıp öyle merhum oldular. Hilafetin uydurduğu Dini nikâhları varmış. Şimdi ben o, eski geleneklerden sıyrılıp sevgili Eşim'le her zaman ve her yer de yan-yana yürüyoruz. Ayrıca ben Şimal-i Şark Çocuğuyum, bizim Köyler'de Toy- Düğünler de Gelinlere Vala denilen Kırmızı renkli Gelin Nikab-ı örterlerdi, Ve Gelinin yüzü vuslat vaktine kadar örtülü kalırdı. Köyümüz de eşine ilk Gelinlik giydiren ben oldum. Rahmetlik Babam kızdığından dolayı, Takı törenine katılmadı. ------Ben İNSAN eşitliği için mücadeleme Köyümden başladım. Ve hala devam ettirmek- teyim dedim. Akabinde izin isteyerek İREM BAHÇESİNDE GÜLDÜR KADIN Şiirimle sözlerimi noktaladım. Panel Sunucularından çok ben alkışlandım. Bir başka taraftan bazı Mütedeyyin Şahsiyetler Sünnet-i seniyye'ye karşı olduğumu düşünerek Sokakta beni görünce Yol değiştirir oldular. ------Şimdi bu yazıyı okuyan bazı Cin Fikirliler, tepki göstereceklerdir. Sayın Muhteremler, Siz önce, Herifi Takım Elbiseli-kravatlı ve Eşleri Peçeli olanlara? Kendileri Namaz ve Niyazın da olup ta, Eşlerinin donsuz-tumansız ring atanlara? Baldır butlarına dövme yaptıranlara? Dünya'ya erkek olarak gelip te cinsiyet değiştirenlere? Küpeli ve silikonlu Erkeklere? Sahneler de reklam için K....nı açanlara, buradan adını zikredemiyeceğim uyuşturucu kullanan mahlukatlara tepki gösteriniz...VESSELAM. -------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------
******KISSADAN HİSSE****** . ------Devran 1980--ler. Olay Almanya'da geçiyor. Bir gün Berlin sokakların da Takım elbiseli ve kıravatlı boylu-poslu bir herif yürürken, karşıdan hızla gelen bir otomobil çamurlu suya dalınca, bizim yakışıklının güzelim elbisesi berbat oluyor. Delikanlı aracın arkasından saydırıyor. Şoför aynadan veryansınları görüp duruyor. Delikanlı araca yaklaşıyor tam Ana-avrat dalacakken, Şoför camı indiriyor. Aracı kullanan oldukça alımlı, sarışın güzel bir bayan olunca Bizim delikanlı küfür ve kavgadan vazgeçip, serzenişte bulunuyor. Sarışın Güzel bayana bizim vergilerimizle aldığınız Arabanızla bizleri ne hale getiri- yosunuz diyor. Uzatmayalım, Bayan bir özür bağlamında Delikanlıya bir Kahve ikram etmek istiyor. Bir Kafede kahveyi yudumlarken tanışıyorlar... -----Kız adının Maria ve bekâr olduğunu söylüyor. Bizim yakışıklıda Kendisinin Türk, adının Mehmet ve öğretmen olduğunu söylüyor. Gel zaman-git zaman bunlar arkadaş oluyorlar. Zaman ilerledikçe arkadaşlıkları Aşka dönüşüyor. Bizim yakışıklıyla, Alaman sarışın güzeli adeta Leyla ile Mecnun gibi Aşk yaşa- maya başlıyorlar. Bu arada Mehmet Alaman Kızına mütemadiyen islamiyet'ten bahsediyor. Dinimizin bütün güzelliklerini tafsilatlı bir şekilde anlatıyor. Bu durum Maria'nın kafasını oldukça karıştırıyor. -----Bir gün Mehmet öğretmen bir seyahat için Türkiye'ye geliyor. Alaman Kızı bir karar verip Ailesine Mehmet öğretmenle evlenmeyi düşündüğünü söylüyor. Ana-Babası ne kadar olmaz-olamaz deseler de Maria Ailesini hiç dinlemiyor ve Aşkının arkasından Türkiye'ye geliyor. Mehmet öğretmenle evleniyor ve Dinini değiştirip Müslüman oluyor. Gel zaman-git zaman derken Mehmet öğretmen'in tavır ve tutumu değişmeye başlıyor. Bazen günler-aylar evine gelmiyor. Alaman Kızının içine kurt düşüyor. Ve Mehmet öğretmen'in aslını araştırmaya başlıyor. -----Sonuç, Mehmed'in öğretmen olmadığını ve adının da Mehmet değil Paşa oldu- ğunu, Müslüman değil bir Ateist olduğunu öğreniyor. Alaman sarışın güzel bayan dumura uğruyor. Ve iki gözü iki çeşme kendi Ülkesine dönüyor. Bizim Mehmet bir Ateist ve Dev-Sol Fraksiyonunun kurucularından bir kominist. (Kominist derken asla küçümseme ve ya eleştirme maksatlı demedim. Mehmed'in siyasi görüşünü vurguladım) Vesselam. -----Kot Adı Mehmet olan Dev-Sol Lideri, Türkiye'den-Paris'e 40 kilo Altın kaçırıyor. 1985-te Dev-Sol'dan ayrılıyor. 1991 Yılın da Paris Tren Garın da gezinirken ense- sinden vurularak ölüyor... Yaradan taksiratını af eylesin... -----Şimdi bazı fikri cinliler derler ki, bu meseleyi buraya niye yazdın. Elbette ki diye- bilirler. Hatta sorgulayabilirler. Zaten Demokrasi de bu değilmidir... VESSELAM. ------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------
******ESSELAMUN ELEYKÜM BEŞER ALEMİ****** . ------Bu gün yine Şiir sayfalarını gezindim. Türlü-türlü basiret-i hülasa ile yazılmış Şiirler okudum. Biz mi yaşlandık yoksa devran mı değişti. Şiirlerin tamamına yakını Ölçüsüz, kuralsız ve nizamsız yazılmış. Şiir, Türk Edebiyatımızın en gelişmiş ve en etkili dallarından biridir. Ve evrenseldir... ------Yaşadığımızın çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar insanların fıtratını boz- maktadır. Memleketin her sathın da Doktora, Mühendise, Avukata, Mimara. Subaya, Öğretmene ve her meslek mensuplarına rastlarsınız. Her meslek gurubunun kendi Hiyerarşi sisteminde belli ve zorunlu kuralları vardır. Kural dışı davranış sergilendi- ğinde anında soruşturma geçirirsiniz. Cezası olduğu gibi mükafatı da vardır. -----Ancak Şiir ve Şair meslek gurubunda ne kural, intizam var, ne de bir denetim var Körler Adaleti. Yani körler sağırlar bir-birilerini ağırlar misali. Antoloji Şiir sayfaların da Yazılan her Şiire yorum yapmak moda olmuş. Sayıları yirmiyi geçmez. Bu Zat-ı muh- teremler her Şairin Şiirlerine hep aynı yorumu yapmaktadırlar... Bu nasıl bir tavır, bu nasıl bir aymazlıktır. Bir de imsak horozu gibi bekliyorlar. Birisi bir Şiir yazsın da yorum yazalım diye??? Aslında bunları tek-tek ifşa etmek gerekir de? Neyseee. -----ŞAİR, ufku geniş, duygulu, duyarlı ve hayal gücü oldukça gelişmiş, Toplumun olumlu ya-da olumsuz meselelerini araştırır, irdeler ve anlaşılır bir Dil ile Şiir, destan ve türküler halinde yazılı ve sözlü olarak Tarihsel devinimde günceller. Ayrıca geçmişi bu günlere ve bu günleri yarınlara taşıyan ve Tarihlere iz düşen Felsefi düşünürlerdir... -----Antoloji de yazan Şairlerin tamamına yakının Eğitim seviyesi %- 80-lerin üzerinde seyretmektedir. İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır. Ancak diğer taraftan da sosyal ve kültürel yozlaşma yaşanmaktadır. Bu yozlaşmaya bir dur diyecek kurum ve kuruluşlar olmadığı gibi, bir de kendisini Şairlikle vasıflandırmış bizler bu yozlaşmayı iyice hızlandırmaktayız??? VESSELAM. -----------------YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-----------
DEVRAN BOZUK KUL DEĞİŞTİ . Deprem Vurdu, Ülke Yasta Halk Çıldırdı, Doktor Hasta Maliye de Mehmet Usta Sağ'da Fetret, Sol Değişti. . Çarşı-Pazar Hile Olmuş Cadde-sokak hırsız dolmuş Yaz gelmeden hazan vurmuş Nektar, Kovan Bal Değişti. . Bir Çiçekle, Bahar Gelmez Dua-Niyaz Ferman Olmaz Bir Maaşla File Dolmaz Gövde Çürük, Dal değişti. . Mürşit Arif Naçar Olmuş Yeni Nesil, Uçar Olmuş Baldır-Bacak Açar olmuş Edep erkân Yol değişti. . Ne Ezilen, Nede Ezen Gönüller de hakça düzen Yaz görmeden geldi hazan Bülbül Ötmez, Gül değişti. . Deprem, Tufan bitmez acım Sana Derim Kardeş-Bacım Sübyan Alır, Fetbaz Hacım Cindar-Kâhin Fal Değişti. . Çakıroğlu Bağla Sözü Gel Mevla'ya çevir yüzü Vicdan çürük görmez gözü Devran bozuk, Kul değişti... -----OZAN ÇAKIROĞLU-----
******KISSADAN HİSSE****** . ------Devri zamanın da Köyün meydanın da bir Vatandaş koşarak gelir ve Köyün Mollasına der ki? Hocam senin Hatun aklını sıçratmış..Molla şöyle bir çember sakalını sıvazlamış ve dönmüş Adama, ya-hu bizim Hatun da Akıl yoktu ki, sıçratsın??? Siz hele bir sıçrayana iyi baksaydınız acaba o, sıçrayan neydi? ------Bu gün Antoloji Şiir sayfalarını şöyle bir gezindim. Yılbaşından sonra yazılan Şiirlerin tamamına yakını Aşk-sevda konulu Şiirler. Her halde bizim Şairler de aklını sıçratmış. Asıl vahim olanı bu aşk şiirlerini yazanlar genelde Kadın Şaireler??? Ya-hu sadece Yılbaşı gecesi binlerce Kadın, Erkekler tara- fından şiddete maruz kalmış. Televizyon ekranların da Kadın program salgını var. Hangi kanalı açarsan Kadın konuları işleniyor. Özellikle Kadına şiddet ve aldatma konuları. Ya-hu aldatan-aldatana. Hani derler ya aç ile çıplak kudurgan olur. Özellikle genç neslimiz zıvanadan çıkmış. Üç çocuğu bırakıp Kocaya kaç- malar, Komşudan çocuk peydalamalar. Seksen yaşında ki Heriflere Gelin git- meler...Hangi birini yazayım şaşırıp kaldım... ------Biz yorgun Demokratlar olarak, bu çarpık eğitim sistemine. Özel Okul ve Dershanelere, Televizyonlarda ki rezil programlara. güzellik yarışmalarına, Moda ve reklam sektorün de Kadının bir obje gibi kullanılmasına ve benzeri bir çok fiili eylemlere karşı mücadele verdik ve vermeyede devam etmekteyiz. Anadolu'da Okulları kapattık, Metropollerde Kadınlarımızı açtık. Podyumda K....çını açanı alkışladık. Başı örtük bacılarımızı kınadık. Sahnelerde en çok soyunanı izledik. Halk Ozanların konserine gitmedik.. Tarkan ve onun gibi zırtapozlara yılbaşında Miliyonları ödedik, amma ve lakin bir yetimin bir öksüzün karnını doyurmadık. Ya- hu bu nasıl Ulusallıktır, bu nasıl insanlıktır, bu nasıl bir devrandır??? ------Gelelim bizim Kadın Şairelere, böyle Erkek egemen toplumda ve bunca olaylara rahmen hala Erkeklere Aşkım-aşkım Şiirler yazıyorlar. Bu ne yaman bir çelişkidir anlamış değilim. ------Zat-ı muhteremin biri şöyle yazmış??? Okşa beni, sev beni Ara-sıra Döv Beni Ben bir Türkmen Kızıyam Bir Giyinem de gör beni... Bu ne teslimiyetçilik yaaa. . Bir başka hanım kızımız şöyle yazmış. Sol yanımdan yorma beni Azap kurşunuyla, vurma beni Ayağın altına Turap olayım Ölmeden kefene sarma beni...San ki Şiddete davetiye çıkarmış... . ------Biz Ulusal Toplum olarak ne yana evriliyoruz? Neden böyle Haksız, kuralsız yetersiz, bilgisiz, çaresiz ve güdümlü bir Millet haline dönüştük??? VESSELAM. ------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------
*****KISSADAN HİSSE***** . -----Devri zamanın da, bir gün biri Köyün Mollasına gelir ve der ki Hocam sizin eşiniz Aklını sıçratmış??? Molla söyle bir çember sakalını sıvazlamış ve söylenmeye başlamış. Demiş ki Allah-Allah bizim Hatun'da akıl yoktu ki, siz o, sıçrayana iyi baktınız mı??? . ------Bu gün Antoloji Sayfalarını şöyle bir gezindim. Yılbaşından sonra yazılan Şiirlerin %-80-i Aşk üzerine yazılmış. Özellikle Kadınlar hep Aşkım-aşkım yaz- mışlar. Doğrusu şaşırdım. Sadece Yılbaşı gecesi binlerce Kadın Erkeklerden şiddet görmüşler. Bu Kadınlar bu aymaz ve densiz Erkeker de ne buluyorlar. anlamak mümkün değil. Bazen boş zamanlarıım da Televizyona bakıyorum. Ekranlar da hep kadın programları fultayın devam ediyor. Hepsın de Kadına şiddet konusu işleniyor. Kadın Şaireler de Aşk şiirlerini yazmaya dört nal devam ediyorlar. Bu ne yaman bir çelişkidir. Anlamış değilim. ------Ya toplumca aklımızı sıçrattık, ya-da zaten akıllı değildik...VESSELAM. . -------YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN------
GÖR NEYLEDİ ZAMAN BİZİ. . Şimdi Girdik Yeni Yıla Kısmet Dedik Çıktık Yola Mevlam Sabır Versin Kula Zar Eyledi Zaman Bizi. . Hak Yolun da Ettik Zikir Her Tufana Dedik Şükür Zam Yağınca Düştük Fakir Kör Eyledi Zaman Bizi. . Devran Döndü, Nefis Azdı Nursuz Soydu, Hafız Yazdı Mümin-müslim Candan Bezdi Zor Eyledi Zaman Bizi. . Atı Alan Dağlar Aştı Nice Mürşit yoldan şaştı Tarikatlar Tardan düştü Fel Eyledi Zaman Bizi. . Nesil Azdı, Öz Bozuldu Edep Erkân, Yüz bozuldu Kurban koktu, Tuz bozuldu Del Eyledi, Zaman Bizi. . Çakıroğlu Haddin Aşma Sağı-Solu Fazla Deşme Hakka giden Yoldan şaşma Gör Neyledi Zaman Bizi, Nar Eyledi, Zaman Bizi... . **OZAN ÇAKIROĞLU**
*****ESSELAMUN ALEYKÜM CEMAAT-İ MÜSLİMİN***** . ------Devri zaman da Siyasi bir kurum da hasarlı Kapı-pencere tamıri yapılacakmış. Siyasinin biri bir kaç Marangoz çağırıyor. Tamir yapıla- cakları bir-bir gösteriyor. Marangozlara ayrı-ayrı soruyor, kaç paraya yaparsınız diye. Marangozlardan bir 1000 TL diyor, bir diğeri 1500 TL diyor, bir başkası 1600 TL diyor. bir diğeri 2000 TL diyor. En sonun- cusu da 10.000 TL diyor. -------Şimdi siz dersiniz ki ihaleyi en ucuz teklif veren alır. Eh doğrusuda bu olması gerek, Amma ve lakin bizim Ülkemiz de doğrunun tam tersi olmaktadır. Ve ihaleyi 10.000 TL diyen Marangoz alıyor. Nasıl mı? Marangoz siyasiye diyor ki seninle 10.000 TL, ye anlaşalım. 2000 TL Sana, 40000 TL,yı diğer ustalara bölüştürelim ve kalan 40000 TL, de bana kalsın. Ve ihale bu şekilde sonlanıyor. -------Bizim Memlekette Dayısız menzile asla varılmaz dostum.... -------OZAN ÇAKIROĞLU------
YOBAZ PAZARINDA ZORA DÜŞERSİN . Mustafa Kemal'in Yolundan Şaşma Kâmil Meclisin de, Haddini Aşma Oğul-Uşağının, Gözünden Düşme Yüreğin Daralır, Zara Düşersin. . Ahiret'le Dünya Arası Yakın İbret almak için, Doğaya bakın Fen-Bilimden uzak durma sakın Hilafet Yolun da, Dara Düşersin. . Hakkın-Hakikatın, Yolundan Azma Ehilsiz Fetbazın, Peşinde Gezme Atatürk Devrine, Bühtanlar Yazma Divan-i Mahşer de, Kora Düşersin. . Ortanın Solunda, Uyuyup Kalma Sağında Yürüyüp, Fetrete Dalma Fetbaza Kanıp ta, Toplumu Bölme Yobaz Pazarın da, Zora Düşersin. . Müspet Bilim Farzdır, Değil Boşuna Melanet Okuma, Toprak Taşına Ecel Kuşu Konar, Bir Gün Döşüne Azap Ummanın da, Sala Düşersin. . Der Vezir Söz Uçar, Yazıdır Kalan Tespitim Doğrudur, Değildir Yalan Huzura Kavuşur, Tövbekâr Olan İşlerin Rast Gider, Kâra Düşersin... ------OZAN ÇAKIROĞLU------
*****ESSELAMUN ELEYKÜM BEŞER ALEMİ***** . ------Devri zamanın da Bir Kurt ile bir Tilki arkadaş oluyor. Gel zaman, git zaman derken, bir akşam üstü Orman da gezinirlerken, bir Ağacın dalına asılı bir Koyun budu görürler. Kurt hemen Tilkiye emir eder, ulan Tilki git o, budu al getir de bir akşam sefası yapalım der. Kurnaz Tilki asılı budun arkasında ki düzeneği fark eder. Der ki Kurt Emuce ben bu gün oruçluyum, Ben ne budu getiririm, nede yerim der Yaşlı ve aptal Kurt ağzını sulandıra-sulandıra tam budu alacakken düzenek hare- kete geçer ve bomba patlar. Kurt bir tarafa savrulur ve Koyun budu da parçalara bölünür. Bizim kurnaz Tilki parçalanmış etleri afiyetle yemeye koyulur..Bunu gören Yaşlı Kurt can havliyle Tilkiye bağırır. Ulan Tilki hani sen oruçluydun. Tilki cevap verir. Ya-hu Kurt emuce sen duymadın mı iftar TOPU patladı??? -------Memleket sathın da üç yıl önce iflas Topu patladı. Amma ve lakin hiç bir kimse duymadı patlayan Topun sesini??? İlginç ve oldukça düşündürücü??? Ya-hu biz ne zaman duyacağız, göreceğiz de muhakeme edeceğiz??? VESSELAM. -------- YORGUN DEMOKTAT KALEMİNDEN------
*****ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ***** . ------Devri zaman da bir Kurt ile bir Tilki arkadaş oluyor. Gel zaman, git zaman derken, bir akşam üstü Orman da gezinirken Ağacın dalına asılı bir Koyun budunu görürler. Kurt Tilkiye hemen git o, budu al getir bir akşam sefası çekelim der. Kurnaz Tilki budun arkasındaki düzeneği fark eder. Tilki Kurt'a derki Kurt Emuce ben bugün oruçluyum. Ne o, asılı buda dokunurum, nede yerim der. Aptal Kurt ağzını sulandıra sulandıra buda yaklaşır, tam budu alacakken, düzenek harekete geçer ve bomba patlar. Kurt ayrı bir tarafa savrulur, Koyun budu da parçalara bölünür. Bizim kurnaz Tilki parça-parça bölünen etleri afiyetle yemeye koyulur. Kurt can havliyle Tilki'ye bağırır, Ulan Tilki hani sen oruçluydun??? Tilki cevap verir Kurt Emuce iftar topu patladı sen duymadın mı??? ------Memleket'te üç yıl önce iflas TOPU patladı, ne yazık ki patlayan Topu sesini bir duyan olmadı??? İlginç ve oldukça düşündürücü... Biz ne zaman duymayı, görmeyi ve muhakeme etmeyi öğreneceğiz??? VESSELAM. ------ YORGUN DEMOKTAT KALEMİNDEN-----
*****ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ***** . ------2024 yılı sağlığın, barışın, sevgi ve kardeşliğin, huzur ve mutluluğun yılı olsun. Her türlü zülüm ve melanet mazide kalsın. Yurdumuza bereket gelsin. Savaş, kaos ve kargaşa olmasın. Bütün Devrani Aleme Sulh-barış gelsin. Gönül Bahçemiz de Çiçekler açsın. Şarkılar-türküler söylensin hep yüzümüz gülsün. ------Antoloji'de, Sevgi ve barıştan yana doğruyu, iyi ve güzeli yazan bütün Kalemleri gönülden selamlıyorum... . Yeni yıl Vatana Barış Getirsin Zalimin zülmünü, kökten bitirsin Hak-hukuk Adalet Tahta otursun Devlet-ü Erkâna, El Ver Allahım. . Kervanlar yürümez, bozuldu yollar Filistin de Öldü, Günahsız Canlar Terör Belasından, Döküldü Kanlar Kırıldı Kanatlar, Kol Ver Allahım. . Canlar Yok oluyor, Yürek Kanıyor İzanlar Almıyor, Vicdan Donuyor Sönen Ocaklara, Baykuş konuyor Zalim Şer-belaya, son ver Allahım. . Der Vezir, Her yere girmiş Siyaset İnsanlık kalmamış, ölmüş hamaset Bitsin bu aymazlık, olsun feraset Bize Rahmetinden, bol ver Allahım... . *****OZAN ÇAKIROĞLU*****
----------SELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ---------- ------Bu gün 31 Aralık, yani 2023 yılının son günü. Şöyle bir geriye yönelik düşündüm son üç yıl Türk Ulusal Milletimize bir karabasan gibi çöktü. Özellikle 2023 yılı gitsin ve bir benzeri bir daha da gelmesin. Hatta Tarihlerden silinsin... -------Son yüz yılın en ölümcül Depremlerinden 6 Şubat Güneydoğu Depremi. On Kenti birden yaktı-kavurdu. 100 bine yakın masum İnsan hayatını kaybetti. Ayrıca binlerce kişi ağır yaralı. İşin ekonomik ve manevi boyutu ayrı bir felaket.. En vahimi ve oldukça can yakan tarafı Siyasi İktidarın yetersizliği. Zamanın da olaya vakıf olamaması ve müdaha- lede geç kalınması. Ayrıca Kızılay'ın hantal ve statik kalması. Türk Milletini derinden üz- müştür. Ayrıca Genel seçimde Zelzele-i afatı bir reklam malzemesine dönüştürülmesi Siyasettin ne kadar Hak ve hakikatten uzaklaştığının bir göstergesidir. -------Ayrıca Siyasi rant uğruna Hilafetin (Hüda Par) Meclis-i Ayan'a sokulması, özellikle Atatürk'çü ve Cumhuriyetçileri derinden üzmüştür. Türk Ulusal Siyaseti bu duruma asla düşmemeliydi. Aynı Yönetimin tekraren İktidara gelmesi, Ekonomik alanda bir çok olum- suzluğuda beraberinde getirmiştir. Enflasyon üç rakamlı olmuştur. Kiralar Memur Maaşla- rını aşmıştır. En garip olanı da NAS-NAS-NAS nidaları yapılmış ve daha sonra Banka faizleri % 50-i geçmiştir. Bu ne perhiz, bu ne Lahana Turşusu sözü tekraren moda olmuş- tur. Köylünün, Çiftçinin. İşçinin, Memurun ve Emeklinin halini anlatmaya Dilim varmıyor. -------Rus- Ukrayna Savaşı Hububat Ekonomisini yerle bir etmiştir. Garip-gureba Ekmek alamaz duruma gelmiştir. Fırınlarda türlü cambazlıklar gündem olmuştur. Bayat ve küflü Ekmekler Fırın köşelerinde poşetlerle hayır-hasenata dönüşmüştür. Gülermisin-Ağlarmısın??? Katil İsrail, Gazze de Kadın-Erkek, Çoluk-çocuk ayırmadan hunharca katletmiştir. Bu Vahşi katliama Orta Doğu İslam Devletleri seyirci kalmışlardır. İşin en garip tarafı Müslüman Ülke Yöneticileri her fırsatta Dini terimlerle suçladıkları Emferyal Devletlerden Gazze için imdat dilenmişlerdir. Bu ne yaman bir çelişkidir. ------2023 yılının olumsuzluklarını yazmakla bitiremeyiz. Ancak deriz ki gitsin de bir daha da gelmesin. Yaradan bize böyle bir yıl daha yaşatmasın. Amin...Bütün Türk Ulusunun 2024 yeni yılını en içten sevgi dolu dileklerimle kutlar, Bütün Devran-i Aleme Sevgi, Barış ve bereket getirmesini yüce yaratandan niyaz ederim... Doğru okuyan ve doğru anlayan her mevcudiyete Selamlar olsun... -------YORGUN DEMOKRATIN KALEMİNDEN--------
BU DEVRANIN MİZANI BOZUK
.
Bunca gam yükünü sırtıma aldım
Çözüm bulamadım, arafta kaldım
Donattım Sofrayı, efkâra daldım
İçmesem bir türlü, içsem bir türlü.
.
Hak, Hukuk Adalet Mizanı Bozuk
Ne Yaradan Tanıyor, Ne de tüzük
Kardeş-Kardeşine Atıyor Kazık
Söylesem bir türlü, sussam bir türlü.
.
Bu nasıl karakter, bu nasıl huymuş
Veletler türemiş, hamaset bitmiş
Sırtımdan geçinen hanemi soymuş
Ağlasam bir türlü, Gülsem bir türlü.
.
Neslim ile Koptu, Gönül Köprüsü
Namertle uğraşmak ömür törpüsü
Sazıma Dokunup Hırsız Türküsü
Çalmasam bir türlü, çalsam bir türlü.
.
Çakıroğlu Geldi, Altmış Yaşına
Haramı Katmadı Ekmek Aşına
Baykuşlar konuyor toprak taşına
Gürlesem bir türlü, essem bir türlü...
-----OZAN ÇAKIROĞLU----
******KISSADAN HİSSE*******
.
-----Olay Anadolu'nun üstü açık bir Köyün'de geçmektedir. Devri zamanın da
Muhtarlık seçimi yapılacak Ancak Köy de oldukça gayrı yasal olaylar olmaktadır.
Köyün uyanık ve kuralsız kişileri kendilerine ses çıkarmayacak Muhtar adayı
arıyorlar. Sonun da Köyün en sefil ve pejmünderi olan Hamo'da karar kılıyorlar.
Gidip Hamo'ya diyorlar ki bizim Muhtar adayımız sansin. Bu Köy'de senden zeki
akıllı ve münevver biri yoktur. Hamo Muhtarlık teklifine kıs-kıs gülmektedir.Diyor
ben kendi Aileme reislik edemiyorum, benden Köyün muhtarı olur mu???
-----Sonun da ısrarlara dayanamıyor Adaylığı kabul ediyor. Ancak benim bir şartım
vardır. Köyümüz de her kim ölürse, Mezara koymadan önce ben ölen şahısların
kulaklarına bir şeyler söylerim. Uyanıklar şebekesi tamam olur diyorlar...Gel zaman
git zaman derken, Köyde birisi ölüyor, tam mezara koyarlarken, Köyün En zalim
Ağası bağırıyor çağırın ulan Muhtar Hamo'yu. Hamo geliyor kefeni açıp Meftanın
kulağına bir şeyler fısıldıyor ve gömüm bu Meftayı diyor.
-----Bir-üç-beş derken Köyün Zalim Ağası huylanıyor. Ya-hu bu salak Muhtar Hamo
Meftaların kulağına ne söylüyor. Meraklarına yenilip Muhtar Hamoya bir oyun oynu-
yorlar. Şebeklerden birini yalandan öldü deyip. Tam Mezar başın da Çağırın Muhtar
Hamoyu. Hamo yine Meftanın kulağına bir şeyler fısıldıyor. Hadi gömün bu meftayı
diyor. Cemaat-i müslimin dağıldıktan sonra mezara sağ giren şebeki çıkarıp soruyorlar?
Muhtar Hamo senin kulağına ne dedi? Şebek cevaplıyor, Hamo kulağıma eğer ki öbür
Dünya'da Memleketin halini soran olursa şayet, sen de dersin ki Bizim köyün Deli
Hamosu Köyümüze Muhtar oldu. Onlar Memleketin ne halde olduğunu anlarlar...
------Şimdi de ben derim ki? 2 milyon 700 bin takipçisi olan, Komedi programlar yazarı
Hasan Can Kaya'nın Youtub'te Konuşanlar Programını izlerseniz, Yüce Türk Ulusal
kültürümüzün ne hale geldiğini görürsunuz...VESSELAM.
------BİR YORGUN DEMEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
Yalan Dünya Arsızındır
Renkli Devran Soysuzundur
Nerede Bir Güzel Görsem
Aslı Bozuk Nursuzundur.
.
Değirmen Susuz Olur mu
Dervişan Çulsuz Olur mu
Bağı-Bağbanı Olanın
Bülbülü Gülsüz Olur mu.
.
Bir Çiçekle Bahar Gelmez
Nesil Bozuk, Hürmet Bilmez
Cehaletten Mürşit Olmaz
Kul Aslına Döner Bir Gün.
.
Çakıroğlu Hayal Kurma
Beyhude Kendini Yorma
Azrail'e Adres Sorma
Çark tersine döner bir gün...
Yalan Dünya Arsızındır
Renkli Devran Soysuzundur
Nerede Bir Güzel Görsem
Aslı Bozuk Nursuzundur...
.
Değirmen Susuz Olur mu
Dervişan Çulsuz Olur mu
Bağ-ı Bağban-ı Olanın
Bülbülü Gülsüz Olur mu...
.
Bir Çiçekle, Bahar Gelmez
Kuru Ağaç Meyve Vermez
Zalim insan Hakkı Bilmez
Şer Ateşi Söner Bir Gün
.
Çakıroğlu Hayal Kurma
Beyhude Kendini Yorma
Azrail'e Adres Sorma
Çark tersine döner bir gün...
******KISSADAN HİSSE******
.
----Yılbaşı gecesi Benin gibi Emekli bir dostum beni Evlerine davet etti.
Dedi gelirken Bağlamanı da getir. Davete icabet lazım dedim ve kalktım
gittim. Evde üç arkadaş daha vardı. Dostum eşini bir komşuya göndermiş,
Hoş beşten sonra, Sofrayı donattılar Neyse biraz meyleştikten sonra, dedi-
ler artık seslendir şu Bağlamayı da ortam şenlensin...
----Aldım benim yareni elime dokundum perde-teline. Ben genelde irticalen
çalar söylerim. Bakalım arkadaşlara ne söyledim, onlar ne dinlediler???
.
Hiç Gelecek Vaktim, Yoktu Vallahi
Hatuna Tekmili, Verdimde Geldim,
Kırk Selavatla izin, Aldım Billahi
Sazımı sırtıma vurdumda geldim.
.
Belaya Soktunuz Garip Başımı
Lazer ile Takip Eder Peşimi
Önceden bitirdim Akşam işini
Saati dokuza kurdumda geldim.
.
Hiç zamanım yoktur boş oturmaya
Hazandan başladım turşu kurmaya
Kış olunca başlarım iplik sarmaya
Erişte, Yufkayı, Açtımda Geldim.
.
Aş-ekmek yaparken, Türkü söylerim
Kuş Kemendi ile, Sinek Avlarım
Her akşam olunca, gönül tavlarım
Düşümü hayıra, yordumda geldim.
Çakıroğlu Yazdı, Eyledi Kelam
Belki de Yarına, Okunur Selam
Hanım baş tacımdır, hemide belam
Üç- beş saat izin, aldım da geldim...
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
-----------HUSİLER ya-da ENSARULLAH----------
.
-----Husiler ya-da Ensarullah hareketi 1990 Yılın da Yemen'in Kuzeyin de, İslami
kültürel ve Dini faaliyet odaklı guruplar tarafından kurulmuştur. 2004 Yılın dan beri
Silahlı ayaklanma başlatmıştır. Örgüte İran tarafından mali ve Askeri destek veril-
mektedir.
-----Husiler Filistin-Gazze olayların da Hamas'tan yana tavır koydular. Ve destekle-
meleri halen daha devam etmektedir. Husi'ler Kızıl Deniz de İsrail'e giden Gemileri
vurması sonucu, ABD ve İngiliz donanmaları Yemende ki Husiler hedeflerini vurmaya
başladı.
-----San ki Emperyalist Ülkeler üçüncü Dünya Savaşının temellerini atıyorlar gibi-gibi?
------------OZAN ÇAKIROĞLU------------
ÇİÇEKSİZ BAHÇENİN BÜLBÜLÜ OLMAZ
.
Kar Çiçeği ile Yaz, Bahar Gelmez
Gülşensiz Bahçenin, Bülbülü olmaz
Nektarsız Çiçekten, Arı Bal almaz
Ağaç Meyve Vermez, Dal olmayınca.
.
Fırtına Kumuyla, Kurma Binayı
Kâmil Meclisin de, bekle sıranı
Sevgisiz çağlamaz, aşkın sarayı
Gönülden-gönüle Yol olmayınca.
.
İster Bahar Olsun, İster Yaz Olsun
Hazan yeli vursun, Mevsim Güz olsun
İster Ud-Kemane, İster Saz Olsun
Bülbül'ler Şakımaz, Gül Olmayınca.
.
Gönül yarasına, Merhem sürülmez
Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz
Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz
Hayır-Hasenatlı, Kul Olmayınca.
.
Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni
Tuba'yla Mest etti, Havva Ademi
Keremle Aslının, Yandı Bedeni
Yürekte Çağlayan, Sel olmayınca.
.
Maşuklar Aşığa, Yürek Dağlatır
Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır
Dönüşür Hicrana, Her gün ağlatır
Barışla Uzanan, El Olmayınca.
.
Çakıroğlu Dikkat Et, Lehçe-Diline
Arif Meclisin de, Kıymet Biline
Al Bağlamanı da, Dokun Teline
Beyhude yorulma, Sulh olmayınca...
-------OZAN ÇAKIROĞLU--------
*******OSMANLI DA BİZİM, CUMHURİYET DE BİZİM*******
.
------Eyvallah--Eyvallah da ben köklü Tarihimize sahip çıkmayalım demiyorum ki?
Tarihimize sahip çıkalım serzenişinde bulunulduğundan dolayı bende derim ki
neresine sahip çıkalım. Hangi marifetleri irşat alalım. Osmanlının Kadınlarımızı
nüfustan saymayışını mı? Yoksa Erkek egemenliğini mi? Valide Sultanların saray
hamamlarında cariyeleri bir muz gibi soyup, o masumları milim*milim ölçerek
Şehzadelere peşkeş çekmelerini mi? 700 yıl da bir Soyadı kanunu çıkaramayışını mı?
Tek eşlilik ve resmi nikâhı kanuni bir hak haline getirmeyişini mi? Hünkârların halka
Kullarım diyerek adeta köleliği Devlet köleliği haline getirmesini mi? Bütün Padişahların
nikâhsız yaşamasını mı? ( Hürrem Sultan hariç) Yazmakla bitmez...
-------Yukarıda arz etmiş olduğum konuların tamamı doğrudur. Cumhuriyet Tarihimizin de
elbette ki eksikleri vardır. Ancak daha Cumhuriyet kurulur-kurulmaz Osmanlı Halkı
Kölelikten Vatandaşlığa terfi etmiştir. Kadınlarımız kuntakintelikten kurtulup birey olmuş-
lardır. Bir çok medeni Devrimler yapılmıştır. Her şeyden önemlisi harf devrimiyle birlikte
Memleket sathında eğitim ve öğretim seferberliği başlatılmıştır. Türk medeni kanunuyla
Kadın hakları, Tek eşlilik ve resmi nikâh zorunlu kılınmıştır. Kadın-Erkek cinsiyet eşitsiz-
liğine son verilerek Kız çocukları okula alınmıştır. Ve her şeyden daha önemlisi Monarşi-
den Demokrasiye geçilmiştir. Sivil Belediyeciliği zorunlu kılmıştır. Denetimli Serbest
piyasa Ekonomisine geçilip tam Bağımsızlık ilan edilmiştir. Türk Lirası Uluslar arası
serbest dolaşılmasına izin verilmiştir. Ekonomi de arz-talep dengesi sağlanmıştır. Bu
durumu Kitlerin sayısını artırarak ve Memleket sathına yayarak başarmıştı. Şimdi
Kitlerin % 60 ı satılmış durum da?????
-------Yüce Mustafa Kemal Atatürk'ün Devrimlerini yazmaya ne sayfa yeter, ne de zaman
yeter. Osmanlı da bizimdir, Türkiye Cumhuriyeti de. Her döneme sahip çıkalım çıkması-
na da, biz öncelikle Cumhuriyet değerlerine sahip çıkalım, koruyup ve kollayalım..
Demokrasi rafta dinleniyor, Bari elimizdekilerini koruyalım....VESSELAM.
-------BİR YORGUN DEMORATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
-------BİZİM TARİHİMİZ------
.
-----Ulusal Türk Milletinin Tarihsel devinimi Milattan öncesini saymasak, Milattan sonra
Orta Çağın başlangıcı 375 Kavimler göçüne dayanıyor. 1492 de Orta Çağın bitimi ve
Amerika'nın keşfiyle beraber Osmanlı da kabile Devlet şeklinden Ulusal Devlet sistemine
geçiyor. Ve 1453 de Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almasıyla yeni bir Çağın devinimi
başlıyor. 1512 yılına kadar her alanda olumlu gelişmeler oluyor. Ancak 1512 de Yavuz
Sultan Selim tahta çıkınca kin, kibir ve nefret dönemi başlıyor. Yavuzun kolu nereye uza-
nıyorsa orada kaos-kargaşa başlıyor. Yeniden Din-mezhep ve ırk savaşları başlıyor. 1514
Yılın da Çaldıran Savaşı ve sonrasın da Alevi kıyımları son sürat devam ediyor???????
-----Buradan sonrasını yazıp ta fazla kafa karıştırmak istemiyorum. Osmanlının arafını mı
anlatayım, yoksa fetretini mi anlatayım..1789 da Fransa burjuvazi demokratik devrimini mi
anlatayım. Fransa devriminden sonra Osmanlı iyice paniklemiştir. Taa 2. Abdülhamit'in
1876 da birinci meşrutiyet kanun-i esasiyenin ilanına kadar devam ediyor. Bundan sonra-
sını Ze kuşağı da bilmektedir Fazla tafsilata girmeyeceğim.
------Muhterem okurlar, Milat'tan sonra Tarihsel devinim de sayılmayacak kadar devrim
demiyorum? Evrimler olmuştur? Şimdi biz Tarihimizin neresine sahip çıkacağız. Ben ger-
çekten anlamış değilim. Amma ve lakin Uluslar arası Diplomasi de elbette ki Tarihimize
sahip çıkacağız...VESSELAM.
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
-------Bu gün Saat 23.50 de Afganistan'da 6.5 büyüklüğünde Deprem oldu.
Az gelişmiş Ülke olduğundan dolayı mutlaka hasar büyük olmuştur. Benim
yıllardır anlam veremediğim ve kabul görmediğim Zelzeleye, afata ve tufana
Fıtrat-ı kader denilmesidir. Özelikle bunu mütedeyyin kesimin Siyasi bir mal-
zeme olarak kullanması beni ve benim gibi düşünenleri oldukça tedirgin etmek-
tedir??? Hele böyle bilimsel, teknolojik ve dijital çağ da???????
-------Bu gün Regaip Kandilli. Bu günün önem ve hürmetine binaen, bütün dua
niyaz ve niyetler kabul görür derler. Ya-hu bu bir çelişki değilmidir. Dinimizce
böyle kutsal bir günde Deprem olması nasıl Fıtrat-ı kader olur. Mütedeyyin Şair
ve yazarlar kendi köşelerinde, muteviyatlı ve tafsilatlı bir şekil de yazsalar da
bizler de ibret ve feyz alsak daha uygun olmaz mı??? VESSELAM.
-------OZAN ÇAKIROĞLU--------
------Ulusal Türk Milletimizin ve bütün İslam Aleminin Mübarek Ragaip Kandilini
en derin sevgi dolu dileklerimle kutlar, Gecenin önem ve hürmetine yapılan bütün
Dua ve niyetlerin kabulünü Yüce Yaradan'dan niyaz ederim...
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
*******EN BÜYÜK YOKSULLUK CEHALETLİKTİR*******
.
-----Okur yazar olmayıp ta, Anadolu örfü gelenekleriyle yetişen, bireysel ve kominal
yaşayan iinsanlara hürmetim vardır. Onlara asla bir olumsuz kelamım olamaz. Ben
Diplomalı Cehaletten bahsediyorum. Ülkemizin bence en büyük ve iflah olmaz sorunu
Yobaz, aymaz, utanmaz nursuz, haksız ve kuralsız Diplomalı cehalettir.
------Tekelci Burjuvazi ezilen Halk kesimine o, diplomalı cehalet aracılığıyla ulaşıyor.
Ayrıca Yurt içi ve Yurt dışı sömürü sisteminin hain tefecileridir. Diplomalı cehalet sinsi
küstah ve oldukça medeniyetten uzak eylemsiz korkaklardır? Bulundukları Topluma
Kin, kibir ve nefret ekerler. Memleket sathın da nerde bir melanetlik varsa, mutlaka
bunların bunların kirli elleri vardır. Ayrıca zalimler kaos ve kargaşayı bunlar aracılığı
ile yaygınlaştırırlar...
-------Türk Ulusal Devletimiz böyle örgütsel provokatif eylemlere asla fırsat vermemelidir...
*******EN BÜYÜK YOKSULLUK CEHALETLİKTİR*******
.
------Günümüzün en korkunç salgın hastalığı cehaletliktir. Kapitalist Toplumlar da
Küçük Burjuvazi büün melanetlerini diplomalı cehaletle köklendirirler. Okur-yazar
olmayan birey ve topluluklarla iletişim kurulabilinir. Toplumsal dayanışma içerisinde
bir çok etkinliklerde bulunulabilinir. Ancak, diplomalı cehaletle hiç bir şekil de iletişim
kurulamaz ve onlarla kominal bir şekilde asla yaşanamaz. Diplomalı cahile en güzel
cevap onlardan uzak durmaktır. Burjuva sınıfının elleri ezilen Halklara, o diplomali
cehalet aracılığıyla ulaşır.
------Okur yazar olmayıp ta kendi örf ve gelenekleriyle yetişen insanlar, Ehil, medeni
ve cesur olurlar. Diplomalı cehalet vicdanı kör, küstah ve korkak olurlar. Zalimlerin
çarklarını çeviren diplomalı cehalettir. Ülkemize bir salgın gibi yayılan bana necilik
benim neyime lazımcılık, Tolumsal acılara duyarsızlık. yanlış yönetime tepkisizlik
Hak, hukuk ve kuralsızlığın temelinde bu çığ gibi büyüyen şımarık ve arsız diplomalı
cehalet mevcuttur.
------Topluma kin, kibir ve nefret aşılayan bölen ve ayrıştıran bu satılmış yobazlardır...
-------BİR YORGUN DEMOKRATIN TECRUBELERİ--------
******LÂ HAVLE VE LA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYUL AZİM******
.
------Antoloji Sitelerini şöyle bir gezindim. Özelikle bir köşe de, adeta terbiye
sınırları aşılmış, hak-hukuk rafa kaldırılmış, güdüsel deyimler dört nal gidiyor.
Beni asıl düşündüren ve derinden üzen, o hadsiz mahlukatları Kadınların
muhatap alıp ta bir yarışa girmeleridir?
------Terbiye edilmemiş nefis, insana yanlışı ve kötülüğü emreder. Dolayısıyla
Kin, kibir ve nefret duygusu, kişiler de öfke, kızgınlık ,isyan, hadsizlik ve hoş-
görüsüzlük ile doğru karakterizedir. Hatta bazı bireylerde derin ruhsal yaralar
açmaktadır. Bunun ileri boyutu bireylerin başkalarından bir çeşit intikam alma
duyguları kabarır. Ve bu olumsuz ve nefret duygularını, bulundukları ortamda
bir eyleme dönüştürürler.
------Kişilik bozukluğu ve sinirsel zafiyetli beyinlerin kaynağı, Aile ve büyüdükleri
çevre de şiddete maruz kalmış, aşağılanmış ve ötekileştirilmiş eylemlerin açmış
olduğu basiret-i hülasadır?
-------Eğer ki Tevhid-i tedrisat'ta bilimsel bir reforum olmasa, Memleket sathın da
böyle olumsuzlukların önü alınamaz duruma gelinecektir...VESSELAM.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
ÇİÇEKSİZ BAHÇENİN BÜLBÜLÜ OLMAZ
.
Bir Çiçekle Yaz, Bahar Gelmez
Gülşensiz Bahçenin, Bülbülü olmaz
Nektarsız Çiçekten, Arı Bal almaz
Ağaç Meyve Vermez, Dal olmayınca.
.
Fırtına Kumuyla, Kurma Binayı
Kâmil Meclisin de, bekle sıranı
Sevgisiz çağlamaz, aşkın sarayı
Gönülden-gönüle Yol olmayınca.
.
İster Bahar Olsun, İster Yaz Olsun
Hazan yeli vursun, Mevsim Güz olsun
İster Ud-Kemane, İster Saz Olsun
Bülbül'ler Şakımaz, Gül Olmayınca.
.
Gönül yarasına, Merhem sürülmez
Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz
Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz
Hayır-Hasenatlı, Kul Olmayınca.
.
Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni
Tuba'yla Mest etti, Havva Ademi
Keremle Aslının, Yandı Bedeni
Yürekte Çağlayan, Sel olmayınca.
.
Maşuklar Aşığa, Yürek Dağlatır
Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır
Dönüşür Hicrana, Her gün ağlatır
Barışla Uzanan, El Olmayınca.
.
Çakıroğlu Dikkat Et, Lehçe-Diline
Arif Meclisin de, Kıymet Biline
Al Bağlamanı da, Dokun Teline
Beyhude yorulma, Sulh olmayınca...
-------OZAN ÇAKIROĞLU--------
******ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ******
.
-----Bu gün şiddetli yağmur sesiyle uyandım. Hani derler ya en güzel ses?
Para sesi, Su sesi, Bülbül sesi, Ezan sesi ve en güzeli de KADIN sesi???
Kadın sesi dediysem, tabii her Kadının sesi değildir. Bir düşün bakalım
Vuslat Şafağın da Banu Balkanın ciyaklı sesiyle uyanmak??? Vallahi ben
Çin işkencesini tercih ederim...Kadın, sanırsın Uzay'da yaşıyor, Ay'da bes-
leniyor, Paris'ten giyiniyor ve Ulusal Türk Televizyonların da gıdaklıyor. Bu
ne yaman bir çelişkidir???
-----Toprağı sususluk, Kadını arsızlık, Erkeği Şerefsizlik. Siyaseti Fetbazlık,
Yiğidi aymazlık, Hacı ve Hocayı yobazlık ve Aileyi de huzursuzluk bitirir???
-----Duyarlı insan için Tabiat hiç bir yerde ölü ve dilsiz değildir. Doğa ve Tabiat
öyle büyük kudretli ve hikmetli ki Taşı Kayası, Dağı ovası, Suyu Havası, Sahra
yaylası, otu çopuru, Gülü Bülbülü bir arda harmanlayıp ve barındırıyor. Mesela
Ormanın manzarası yeşildir, insanı rahatlatır, ferahlatır ve huzur verir. Denizin
manzarası mavidiir, Atlastır. İnsanı umutlandırır, neşelendirir. Gecenin manza-
rası siyahtır, gölgedir, suskun ve sessizliktir. insanı hüzünlendirir ve bazen de
korkutur. Vuslatın Şafağı aydınlıktır, insanı coşturur.
-----Tabiat en şefkatlı Anne gibidir. Doğa kör. sağır ve dilsiz Hayvanlara bile
yaşam özgürlüğü ve hürriyet vermiştir, ve vermeye de devam etmektedir...
Tabiat, Beşer Alemine en büyük görsel bir ibrettir...VESSELAM.
------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN------
******ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ******
.
-----Geçen gün Kadın-Erkek eşitliği (Cinsiyet eşitliği) konulu bir Panel'e katıldım.
Katılım ağırlıklı olarak Sosyal Demokrat cenahtan oluşmaktaydı. Benim gibi işi
olmayan Emekliler pek severler böyle etkinlikleri.
-----Tanıdığım Sosyalist bir hanımefendi kürsüden yardırıyor. Taa 1926 Yılından
başladı devam ediyor, ancak bir türlü bu günlere gelemiyor. Her hal de Riyaset
Sarayından çekincesi var. Bir boşlukta elimi kaldırdım, konuşmak için izin istedim.
Hanımefendi beni tanıdığından ve kendisine destek olacağım düşüncesiyle olsa
gerek, konuşmama izin verdiler.
------Tanıdığım Sosyal Demokrat panelci Hanımefendi geçen bu yazın Erkek Oğluna
sünnet düğünü yaptı ve bizde cemiyete davetliydik. Biraz konuştuktan sonra dedim ki
eşitlikten bahsediyorsunuz, amma ve lakin oğlunuza sünnet düğünü yapıyorsunuz. bu
bir cinsiyet eşitsizliği değil mi? Cevap gecikmedi, bu bizim geleneklerimiz de vardır dedi.
Ben de dedim ki, Benim Dedem Osmanlı geleneklerine bağlı bir Vatandaş'tı. Nenem'le
her nereye gitselerdi, Nenem Dede'min beş metre gerisinden yürürdü. Ve ölene kadar
Dedem'e ismi ile hitap etmemiştir. Ayrıca nikâhsız yaşayıp öyle merhum oldular. Hilafetin
uydurduğu Dini nikâhları varmış. Şimdi ben o, eski geleneklerden sıyrılıp sevgili Eşim'le
her zaman ve her yer de yan-yana yürüyoruz. Ayrıca ben Şimal-i Şark Çocuğuyum, bizim
Köyler'de Toy- Düğünler de Gelinlere Vala denilen Kırmızı renkli Gelin Nikab-ı örterlerdi,
Ve Gelinin yüzü vuslat vaktine kadar örtülü kalırdı. Köyümüz de eşine ilk Gelinlik giydiren
ben oldum. Rahmetlik Babam kızdığından dolayı, Takı törenine katılmadı.
------Ben İNSAN eşitliği için mücadeleme Köyümden başladım. Ve hala devam ettirmek-
teyim dedim. Akabinde izin isteyerek İREM BAHÇESİNDE GÜLDÜR KADIN Şiirimle
sözlerimi noktaladım. Panel Sunucularından çok ben alkışlandım. Bir başka taraftan bazı
Mütedeyyin Şahsiyetler Sünnet-i seniyye'ye karşı olduğumu düşünerek Sokakta beni
görünce Yol değiştirir oldular.
------Şimdi bu yazıyı okuyan bazı Cin Fikirliler, tepki göstereceklerdir. Sayın Muhteremler,
Siz önce, Herifi Takım Elbiseli-kravatlı ve Eşleri Peçeli olanlara? Kendileri Namaz ve
Niyazın da olup ta, Eşlerinin donsuz-tumansız ring atanlara? Baldır butlarına dövme
yaptıranlara? Dünya'ya erkek olarak gelip te cinsiyet değiştirenlere? Küpeli ve silikonlu
Erkeklere? Sahneler de reklam için K....nı açanlara, buradan adını zikredemiyeceğim
uyuşturucu kullanan mahlukatlara tepki gösteriniz...VESSELAM.
-------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------
******KISSADAN HİSSE******
.
------Devran 1980--ler. Olay Almanya'da geçiyor. Bir gün Berlin sokakların da
Takım elbiseli ve kıravatlı boylu-poslu bir herif yürürken, karşıdan hızla gelen
bir otomobil çamurlu suya dalınca, bizim yakışıklının güzelim elbisesi berbat
oluyor. Delikanlı aracın arkasından saydırıyor. Şoför aynadan veryansınları
görüp duruyor. Delikanlı araca yaklaşıyor tam Ana-avrat dalacakken, Şoför
camı indiriyor. Aracı kullanan oldukça alımlı, sarışın güzel bir bayan olunca
Bizim delikanlı küfür ve kavgadan vazgeçip, serzenişte bulunuyor. Sarışın
Güzel bayana bizim vergilerimizle aldığınız Arabanızla bizleri ne hale getiri-
yosunuz diyor. Uzatmayalım, Bayan bir özür bağlamında Delikanlıya bir Kahve
ikram etmek istiyor. Bir Kafede kahveyi yudumlarken tanışıyorlar...
-----Kız adının Maria ve bekâr olduğunu söylüyor. Bizim yakışıklıda Kendisinin
Türk, adının Mehmet ve öğretmen olduğunu söylüyor. Gel zaman-git zaman
bunlar arkadaş oluyorlar. Zaman ilerledikçe arkadaşlıkları Aşka dönüşüyor.
Bizim yakışıklıyla, Alaman sarışın güzeli adeta Leyla ile Mecnun gibi Aşk yaşa-
maya başlıyorlar. Bu arada Mehmet Alaman Kızına mütemadiyen islamiyet'ten
bahsediyor. Dinimizin bütün güzelliklerini tafsilatlı bir şekilde anlatıyor. Bu durum
Maria'nın kafasını oldukça karıştırıyor.
-----Bir gün Mehmet öğretmen bir seyahat için Türkiye'ye geliyor. Alaman Kızı
bir karar verip Ailesine Mehmet öğretmenle evlenmeyi düşündüğünü söylüyor.
Ana-Babası ne kadar olmaz-olamaz deseler de Maria Ailesini hiç dinlemiyor ve
Aşkının arkasından Türkiye'ye geliyor. Mehmet öğretmenle evleniyor ve Dinini
değiştirip Müslüman oluyor. Gel zaman-git zaman derken Mehmet öğretmen'in
tavır ve tutumu değişmeye başlıyor. Bazen günler-aylar evine gelmiyor. Alaman
Kızının içine kurt düşüyor. Ve Mehmet öğretmen'in aslını araştırmaya başlıyor.
-----Sonuç, Mehmed'in öğretmen olmadığını ve adının da Mehmet değil Paşa oldu-
ğunu, Müslüman değil bir Ateist olduğunu öğreniyor. Alaman sarışın güzel bayan
dumura uğruyor. Ve iki gözü iki çeşme kendi Ülkesine dönüyor. Bizim Mehmet bir
Ateist ve Dev-Sol Fraksiyonunun kurucularından bir kominist. (Kominist derken
asla küçümseme ve ya eleştirme maksatlı demedim. Mehmed'in siyasi görüşünü
vurguladım) Vesselam.
-----Kot Adı Mehmet olan Dev-Sol Lideri, Türkiye'den-Paris'e 40 kilo Altın kaçırıyor.
1985-te Dev-Sol'dan ayrılıyor. 1991 Yılın da Paris Tren Garın da gezinirken ense-
sinden vurularak ölüyor... Yaradan taksiratını af eylesin...
-----Şimdi bazı fikri cinliler derler ki, bu meseleyi buraya niye yazdın. Elbette ki diye-
bilirler. Hatta sorgulayabilirler. Zaten Demokrasi de bu değilmidir... VESSELAM.
------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------
******ESSELAMUN ELEYKÜM BEŞER ALEMİ******
.
------Bu gün yine Şiir sayfalarını gezindim. Türlü-türlü basiret-i hülasa ile yazılmış
Şiirler okudum. Biz mi yaşlandık yoksa devran mı değişti. Şiirlerin tamamına yakını
Ölçüsüz, kuralsız ve nizamsız yazılmış. Şiir, Türk Edebiyatımızın en gelişmiş ve en
etkili dallarından biridir. Ve evrenseldir...
------Yaşadığımızın çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar insanların fıtratını boz-
maktadır. Memleketin her sathın da Doktora, Mühendise, Avukata, Mimara. Subaya,
Öğretmene ve her meslek mensuplarına rastlarsınız. Her meslek gurubunun kendi
Hiyerarşi sisteminde belli ve zorunlu kuralları vardır. Kural dışı davranış sergilendi-
ğinde anında soruşturma geçirirsiniz. Cezası olduğu gibi mükafatı da vardır.
-----Ancak Şiir ve Şair meslek gurubunda ne kural, intizam var, ne de bir denetim var
Körler Adaleti. Yani körler sağırlar bir-birilerini ağırlar misali. Antoloji Şiir sayfaların da
Yazılan her Şiire yorum yapmak moda olmuş. Sayıları yirmiyi geçmez. Bu Zat-ı muh-
teremler her Şairin Şiirlerine hep aynı yorumu yapmaktadırlar... Bu nasıl bir tavır, bu
nasıl bir aymazlıktır. Bir de imsak horozu gibi bekliyorlar. Birisi bir Şiir yazsın da yorum
yazalım diye??? Aslında bunları tek-tek ifşa etmek gerekir de? Neyseee.
-----ŞAİR, ufku geniş, duygulu, duyarlı ve hayal gücü oldukça gelişmiş, Toplumun olumlu
ya-da olumsuz meselelerini araştırır, irdeler ve anlaşılır bir Dil ile Şiir, destan ve türküler
halinde yazılı ve sözlü olarak Tarihsel devinimde günceller. Ayrıca geçmişi bu günlere ve
bu günleri yarınlara taşıyan ve Tarihlere iz düşen Felsefi düşünürlerdir...
-----Antoloji de yazan Şairlerin tamamına yakının Eğitim seviyesi %- 80-lerin üzerinde
seyretmektedir. İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
Ancak diğer taraftan da sosyal ve kültürel yozlaşma yaşanmaktadır. Bu yozlaşmaya bir
dur diyecek kurum ve kuruluşlar olmadığı gibi, bir de kendisini Şairlikle vasıflandırmış
bizler bu yozlaşmayı iyice hızlandırmaktayız??? VESSELAM.
-----------------YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-----------
DEVRAN BOZUK KUL DEĞİŞTİ
.
Deprem Vurdu, Ülke Yasta
Halk Çıldırdı, Doktor Hasta
Maliye de Mehmet Usta
Sağ'da Fetret, Sol Değişti.
.
Çarşı-Pazar Hile Olmuş
Cadde-sokak hırsız dolmuş
Yaz gelmeden hazan vurmuş
Nektar, Kovan Bal Değişti.
.
Bir Çiçekle, Bahar Gelmez
Dua-Niyaz Ferman Olmaz
Bir Maaşla File Dolmaz
Gövde Çürük, Dal değişti.
.
Mürşit Arif Naçar Olmuş
Yeni Nesil, Uçar Olmuş
Baldır-Bacak Açar olmuş
Edep erkân Yol değişti.
.
Ne Ezilen, Nede Ezen
Gönüller de hakça düzen
Yaz görmeden geldi hazan
Bülbül Ötmez, Gül değişti.
.
Deprem, Tufan bitmez acım
Sana Derim Kardeş-Bacım
Sübyan Alır, Fetbaz Hacım
Cindar-Kâhin Fal Değişti.
.
Çakıroğlu Bağla Sözü
Gel Mevla'ya çevir yüzü
Vicdan çürük görmez gözü
Devran bozuk, Kul değişti...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
******KISSADAN HİSSE******
.
------Devri zamanın da Köyün meydanın da bir Vatandaş koşarak gelir ve
Köyün Mollasına der ki? Hocam senin Hatun aklını sıçratmış..Molla şöyle
bir çember sakalını sıvazlamış ve dönmüş Adama, ya-hu bizim Hatun da
Akıl yoktu ki, sıçratsın??? Siz hele bir sıçrayana iyi baksaydınız acaba
o, sıçrayan neydi?
------Bu gün Antoloji Şiir sayfalarını şöyle bir gezindim. Yılbaşından sonra
yazılan Şiirlerin tamamına yakını Aşk-sevda konulu Şiirler. Her halde bizim
Şairler de aklını sıçratmış. Asıl vahim olanı bu aşk şiirlerini yazanlar genelde
Kadın Şaireler??? Ya-hu sadece Yılbaşı gecesi binlerce Kadın, Erkekler tara-
fından şiddete maruz kalmış. Televizyon ekranların da Kadın program salgını
var. Hangi kanalı açarsan Kadın konuları işleniyor. Özellikle Kadına şiddet ve
aldatma konuları. Ya-hu aldatan-aldatana. Hani derler ya aç ile çıplak kudurgan
olur. Özellikle genç neslimiz zıvanadan çıkmış. Üç çocuğu bırakıp Kocaya kaç-
malar, Komşudan çocuk peydalamalar. Seksen yaşında ki Heriflere Gelin git-
meler...Hangi birini yazayım şaşırıp kaldım...
------Biz yorgun Demokratlar olarak, bu çarpık eğitim sistemine. Özel Okul ve
Dershanelere, Televizyonlarda ki rezil programlara. güzellik yarışmalarına,
Moda ve reklam sektorün de Kadının bir obje gibi kullanılmasına ve benzeri
bir çok fiili eylemlere karşı mücadele verdik ve vermeyede devam etmekteyiz.
Anadolu'da Okulları kapattık, Metropollerde Kadınlarımızı açtık. Podyumda
K....çını açanı alkışladık. Başı örtük bacılarımızı kınadık. Sahnelerde en çok
soyunanı izledik. Halk Ozanların konserine gitmedik.. Tarkan ve onun gibi
zırtapozlara yılbaşında Miliyonları ödedik, amma ve lakin bir yetimin bir öksüzün
karnını doyurmadık. Ya- hu bu nasıl Ulusallıktır, bu nasıl insanlıktır, bu nasıl bir
devrandır???
------Gelelim bizim Kadın Şairelere, böyle Erkek egemen toplumda ve bunca
olaylara rahmen hala Erkeklere Aşkım-aşkım Şiirler yazıyorlar. Bu ne yaman
bir çelişkidir anlamış değilim.
------Zat-ı muhteremin biri şöyle yazmış???
Okşa beni, sev beni
Ara-sıra Döv Beni
Ben bir Türkmen Kızıyam
Bir Giyinem de gör beni... Bu ne teslimiyetçilik yaaa.
.
Bir başka hanım kızımız şöyle yazmış.
Sol yanımdan yorma beni
Azap kurşunuyla, vurma beni
Ayağın altına Turap olayım
Ölmeden kefene sarma beni...San ki Şiddete davetiye çıkarmış...
.
------Biz Ulusal Toplum olarak ne yana evriliyoruz? Neden böyle Haksız, kuralsız
yetersiz, bilgisiz, çaresiz ve güdümlü bir Millet haline dönüştük??? VESSELAM.
------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------
*****KISSADAN HİSSE*****
.
-----Devri zamanın da, bir gün biri Köyün Mollasına gelir ve der ki Hocam
sizin eşiniz Aklını sıçratmış??? Molla söyle bir çember sakalını sıvazlamış
ve söylenmeye başlamış. Demiş ki Allah-Allah bizim Hatun'da akıl yoktu ki,
siz o, sıçrayana iyi baktınız mı???
.
------Bu gün Antoloji Sayfalarını şöyle bir gezindim. Yılbaşından sonra yazılan
Şiirlerin %-80-i Aşk üzerine yazılmış. Özellikle Kadınlar hep Aşkım-aşkım yaz-
mışlar. Doğrusu şaşırdım. Sadece Yılbaşı gecesi binlerce Kadın Erkeklerden
şiddet görmüşler. Bu Kadınlar bu aymaz ve densiz Erkeker de ne buluyorlar.
anlamak mümkün değil. Bazen boş zamanlarıım da Televizyona bakıyorum.
Ekranlar da hep kadın programları fultayın devam ediyor. Hepsın de Kadına
şiddet konusu işleniyor. Kadın Şaireler de Aşk şiirlerini yazmaya dört nal devam
ediyorlar. Bu ne yaman bir çelişkidir. Anlamış değilim.
------Ya toplumca aklımızı sıçrattık, ya-da zaten akıllı değildik...VESSELAM.
.
-------YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN------
GÖR NEYLEDİ ZAMAN BİZİ.
.
Şimdi Girdik Yeni Yıla
Kısmet Dedik Çıktık Yola
Mevlam Sabır Versin Kula
Zar Eyledi Zaman Bizi.
.
Hak Yolun da Ettik Zikir
Her Tufana Dedik Şükür
Zam Yağınca Düştük Fakir
Kör Eyledi Zaman Bizi.
.
Devran Döndü, Nefis Azdı
Nursuz Soydu, Hafız Yazdı
Mümin-müslim Candan Bezdi
Zor Eyledi Zaman Bizi.
.
Atı Alan Dağlar Aştı
Nice Mürşit yoldan şaştı
Tarikatlar Tardan düştü
Fel Eyledi Zaman Bizi.
.
Nesil Azdı, Öz Bozuldu
Edep Erkân, Yüz bozuldu
Kurban koktu, Tuz bozuldu
Del Eyledi, Zaman Bizi.
.
Çakıroğlu Haddin Aşma
Sağı-Solu Fazla Deşme
Hakka giden Yoldan şaşma
Gör Neyledi Zaman Bizi,
Nar Eyledi, Zaman Bizi...
.
**OZAN ÇAKIROĞLU**
*****ESSELAMUN ALEYKÜM CEMAAT-İ MÜSLİMİN*****
.
------Devri zaman da Siyasi bir kurum da hasarlı Kapı-pencere tamıri
yapılacakmış. Siyasinin biri bir kaç Marangoz çağırıyor. Tamir yapıla-
cakları bir-bir gösteriyor. Marangozlara ayrı-ayrı soruyor, kaç paraya
yaparsınız diye. Marangozlardan bir 1000 TL diyor, bir diğeri 1500 TL
diyor, bir başkası 1600 TL diyor. bir diğeri 2000 TL diyor. En sonun-
cusu da 10.000 TL diyor.
-------Şimdi siz dersiniz ki ihaleyi en ucuz teklif veren alır. Eh doğrusuda
bu olması gerek, Amma ve lakin bizim Ülkemiz de doğrunun tam tersi
olmaktadır. Ve ihaleyi 10.000 TL diyen Marangoz alıyor. Nasıl mı?
Marangoz siyasiye diyor ki seninle 10.000 TL, ye anlaşalım. 2000 TL
Sana, 40000 TL,yı diğer ustalara bölüştürelim ve kalan 40000 TL, de
bana kalsın. Ve ihale bu şekilde sonlanıyor.
-------Bizim Memlekette Dayısız menzile asla varılmaz dostum....
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
YOBAZ PAZARINDA ZORA DÜŞERSİN
.
Mustafa Kemal'in Yolundan Şaşma
Kâmil Meclisin de, Haddini Aşma
Oğul-Uşağının, Gözünden Düşme
Yüreğin Daralır, Zara Düşersin.
.
Ahiret'le Dünya Arası Yakın
İbret almak için, Doğaya bakın
Fen-Bilimden uzak durma sakın
Hilafet Yolun da, Dara Düşersin.
.
Hakkın-Hakikatın, Yolundan Azma
Ehilsiz Fetbazın, Peşinde Gezme
Atatürk Devrine, Bühtanlar Yazma
Divan-i Mahşer de, Kora Düşersin.
.
Ortanın Solunda, Uyuyup Kalma
Sağında Yürüyüp, Fetrete Dalma
Fetbaza Kanıp ta, Toplumu Bölme
Yobaz Pazarın da, Zora Düşersin.
.
Müspet Bilim Farzdır, Değil Boşuna
Melanet Okuma, Toprak Taşına
Ecel Kuşu Konar, Bir Gün Döşüne
Azap Ummanın da, Sala Düşersin.
.
Der Vezir Söz Uçar, Yazıdır Kalan
Tespitim Doğrudur, Değildir Yalan
Huzura Kavuşur, Tövbekâr Olan
İşlerin Rast Gider, Kâra Düşersin...
------OZAN ÇAKIROĞLU------
*****ESSELAMUN ELEYKÜM BEŞER ALEMİ*****
.
------Devri zamanın da Bir Kurt ile bir Tilki arkadaş oluyor. Gel zaman, git zaman
derken, bir akşam üstü Orman da gezinirlerken, bir Ağacın dalına asılı bir Koyun
budu görürler. Kurt hemen Tilkiye emir eder, ulan Tilki git o, budu al getir de bir
akşam sefası yapalım der. Kurnaz Tilki asılı budun arkasında ki düzeneği fark eder.
Der ki Kurt Emuce ben bu gün oruçluyum, Ben ne budu getiririm, nede yerim der
Yaşlı ve aptal Kurt ağzını sulandıra-sulandıra tam budu alacakken düzenek hare-
kete geçer ve bomba patlar. Kurt bir tarafa savrulur ve Koyun budu da parçalara
bölünür. Bizim kurnaz Tilki parçalanmış etleri afiyetle yemeye koyulur..Bunu gören
Yaşlı Kurt can havliyle Tilkiye bağırır. Ulan Tilki hani sen oruçluydun. Tilki cevap
verir. Ya-hu Kurt emuce sen duymadın mı iftar TOPU patladı???
-------Memleket sathın da üç yıl önce iflas Topu patladı. Amma ve lakin hiç bir kimse
duymadı patlayan Topun sesini??? İlginç ve oldukça düşündürücü??? Ya-hu biz ne
zaman duyacağız, göreceğiz de muhakeme edeceğiz??? VESSELAM.
-------- YORGUN DEMOKTAT KALEMİNDEN------
*****ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ*****
.
------Devri zaman da bir Kurt ile bir Tilki arkadaş oluyor. Gel zaman, git zaman
derken, bir akşam üstü Orman da gezinirken Ağacın dalına asılı bir Koyun budunu
görürler. Kurt Tilkiye hemen git o, budu al getir bir akşam sefası çekelim der. Kurnaz
Tilki budun arkasındaki düzeneği fark eder. Tilki Kurt'a derki Kurt Emuce ben bugün
oruçluyum. Ne o, asılı buda dokunurum, nede yerim der. Aptal Kurt ağzını sulandıra
sulandıra buda yaklaşır, tam budu alacakken, düzenek harekete geçer ve bomba
patlar. Kurt ayrı bir tarafa savrulur, Koyun budu da parçalara bölünür. Bizim kurnaz
Tilki parça-parça bölünen etleri afiyetle yemeye koyulur. Kurt can havliyle Tilki'ye
bağırır, Ulan Tilki hani sen oruçluydun??? Tilki cevap verir Kurt Emuce iftar topu
patladı sen duymadın mı???
------Memleket'te üç yıl önce iflas TOPU patladı, ne yazık ki patlayan Topu sesini bir
duyan olmadı??? İlginç ve oldukça düşündürücü... Biz ne zaman duymayı, görmeyi
ve muhakeme etmeyi öğreneceğiz??? VESSELAM.
------ YORGUN DEMOKTAT KALEMİNDEN-----
vezir pehlevan kardaşım kusura bakmayınız köşenizi birazcık işgal etmiş olabilirim.
*****ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ*****
.
------2024 yılı sağlığın, barışın, sevgi ve kardeşliğin, huzur ve mutluluğun
yılı olsun. Her türlü zülüm ve melanet mazide kalsın. Yurdumuza bereket
gelsin. Savaş, kaos ve kargaşa olmasın. Bütün Devrani Aleme Sulh-barış
gelsin. Gönül Bahçemiz de Çiçekler açsın. Şarkılar-türküler söylensin hep
yüzümüz gülsün.
------Antoloji'de, Sevgi ve barıştan yana doğruyu, iyi ve güzeli yazan bütün
Kalemleri gönülden selamlıyorum...
.
Yeni yıl Vatana Barış Getirsin
Zalimin zülmünü, kökten bitirsin
Hak-hukuk Adalet Tahta otursun
Devlet-ü Erkâna, El Ver Allahım.
.
Kervanlar yürümez, bozuldu yollar
Filistin de Öldü, Günahsız Canlar
Terör Belasından, Döküldü Kanlar
Kırıldı Kanatlar, Kol Ver Allahım.
.
Canlar Yok oluyor, Yürek Kanıyor
İzanlar Almıyor, Vicdan Donuyor
Sönen Ocaklara, Baykuş konuyor
Zalim Şer-belaya, son ver Allahım.
.
Der Vezir, Her yere girmiş Siyaset
İnsanlık kalmamış, ölmüş hamaset
Bitsin bu aymazlık, olsun feraset
Bize Rahmetinden, bol ver Allahım...
.
*****OZAN ÇAKIROĞLU*****
----------SELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ----------
------Bu gün 31 Aralık, yani 2023 yılının son günü. Şöyle bir geriye yönelik düşündüm
son üç yıl Türk Ulusal Milletimize bir karabasan gibi çöktü. Özellikle 2023 yılı gitsin ve
bir benzeri bir daha da gelmesin. Hatta Tarihlerden silinsin...
-------Son yüz yılın en ölümcül Depremlerinden 6 Şubat Güneydoğu Depremi. On Kenti
birden yaktı-kavurdu. 100 bine yakın masum İnsan hayatını kaybetti. Ayrıca binlerce kişi
ağır yaralı. İşin ekonomik ve manevi boyutu ayrı bir felaket.. En vahimi ve oldukça can
yakan tarafı Siyasi İktidarın yetersizliği. Zamanın da olaya vakıf olamaması ve müdaha-
lede geç kalınması. Ayrıca Kızılay'ın hantal ve statik kalması. Türk Milletini derinden üz-
müştür. Ayrıca Genel seçimde Zelzele-i afatı bir reklam malzemesine dönüştürülmesi
Siyasettin ne kadar Hak ve hakikatten uzaklaştığının bir göstergesidir.
-------Ayrıca Siyasi rant uğruna Hilafetin (Hüda Par) Meclis-i Ayan'a sokulması, özellikle
Atatürk'çü ve Cumhuriyetçileri derinden üzmüştür. Türk Ulusal Siyaseti bu duruma asla
düşmemeliydi. Aynı Yönetimin tekraren İktidara gelmesi, Ekonomik alanda bir çok olum-
suzluğuda beraberinde getirmiştir. Enflasyon üç rakamlı olmuştur. Kiralar Memur Maaşla-
rını aşmıştır. En garip olanı da NAS-NAS-NAS nidaları yapılmış ve daha sonra Banka
faizleri % 50-i geçmiştir. Bu ne perhiz, bu ne Lahana Turşusu sözü tekraren moda olmuş-
tur. Köylünün, Çiftçinin. İşçinin, Memurun ve Emeklinin halini anlatmaya Dilim varmıyor.
-------Rus- Ukrayna Savaşı Hububat Ekonomisini yerle bir etmiştir. Garip-gureba Ekmek
alamaz duruma gelmiştir. Fırınlarda türlü cambazlıklar gündem olmuştur. Bayat ve küflü
Ekmekler Fırın köşelerinde poşetlerle hayır-hasenata dönüşmüştür. Gülermisin-Ağlarmısın???
Katil İsrail, Gazze de Kadın-Erkek, Çoluk-çocuk ayırmadan hunharca katletmiştir. Bu Vahşi
katliama Orta Doğu İslam Devletleri seyirci kalmışlardır. İşin en garip tarafı Müslüman Ülke
Yöneticileri her fırsatta Dini terimlerle suçladıkları Emferyal Devletlerden Gazze için imdat
dilenmişlerdir. Bu ne yaman bir çelişkidir.
------2023 yılının olumsuzluklarını yazmakla bitiremeyiz. Ancak deriz ki gitsin de bir daha da
gelmesin. Yaradan bize böyle bir yıl daha yaşatmasın. Amin...Bütün Türk Ulusunun 2024
yeni yılını en içten sevgi dolu dileklerimle kutlar, Bütün Devran-i Aleme Sevgi, Barış ve
bereket getirmesini yüce yaratandan niyaz ederim... Doğru okuyan ve doğru anlayan her
mevcudiyete Selamlar olsun...
-------YORGUN DEMOKRATIN KALEMİNDEN--------