Zaman zaman yine, yeniden yazmalısın mîr ‘im.. Mesuliyetindir bu senin.. Mademki hükmediyorsun kelimelere, paylaşmak zorundasın.. Biz bilmeyenlerin hakları sende kalsın istemezsin değil mi.. :) Bazen bizi tefekküre yönelten ve bazen de dudaklarımızda tebessüme vesile olan kelâmlarının hasreti içindeyiz.. Biz yazılarını zaten zevkle okuruz da.. Öyleyse yazmak yorsun seni.. :)
Yazı sahibi mağrur,ezberleyen mesrur. * Bize git dediler,bize mühlet verdiler. Biz de topladık tüm kelimelerimizi,varsın cümle olamasınlar,daarcıkta kalsınlar,gözümüz kara ya; varsın karanlıkta kaybolsunlar,gidiyoruz. Kararlıyız; bir süre yazmıyoruz.
çok şey var yazasım ama hepsi sinirden, aslında bu nefretde boşa..yazınca kim okuyacak bide ovar hadi bi kaç kişi okudu ya geri kalanlar.. boşversene, yaşam oyle bi hal almışkı... yazmak niye ki millet kör olmuşken.. gördüklerine değilde görmek istediklerine hatta görmek istediklerini bırak göremediklerine bile çok şey yazılırda.. boşver yazmaya bile değmez..
Son zamanlarda istediğim halde parmaklarınım ısrarla geri geri gitmesi yüzünden gerçekleştiremediğim en önemli eylem. Ne oldu bana. niye yapamıyorum. Bu kadar mı zor iki kelimeyi bir araya getirmek. Of, of.
-çarşambadan önce evraklarınızı teslim etmeniz gerekiyormuş, bir de xxxx bankasına ehliyet sınavı ücretini yatıracaksınız bla bla bla... -...(gözlerde kayma belirir) -? nie ööle tuhaf tuhaf bakıyorsun? -hiiç, parlaklığına... -(ulan makyajı mı çok kaçırdım ki...) neyime? -parlaklığına, öyle güzelsin ki parlıyorsun... -hıa? haaaa...:Steşekkür ederim... -çok güzelsin bugün... -hıı...hadi hoşçakal!
deşarj olmak için çıkılan yolda labirentlerin en çıkılmazına dalabileceğiniz eylem. eğer içinizde birden fazla yabancı taşıyorsanız ve bu yabancılar bir birleriyle devamlı it dalaşına giriyorlarsa ilk satırla ikinci satır arası bir ışık yılı uzaklıkta olacaktır. bir de platonik anlamla düşünürsek yazma bir doğurma eylemidir. asıl korkutucu olan yazdığınızın sizden ayrı bir mevcudiyeti olması sizin yazının bir aynası olmanız veya yazının sizin aynanız olması. kuvve haldeki yazı fiile geçtiği zaman artık o sizden ayrı bir vücuda sahiptir hiç düşünmediğiniz yerlere bile gidebilir.
yazmak.. yolun düşer illaki, ne kadar yırtsan da eski yazdıklarını.. ne kadar gülsen de bakıp bakıp, kalemle kağıt arasına bir büyü sıkışmış, içine düşmüş.. sende yazar durursun işte.. yazarsın çünkü dilindekileri kulaklara anlatmanın bir yolu yok, beyninden geçenleri hissettirmenin bir yolu yok, o yüzden yazarsın. kelimelerin oynaşır beyaz kağıtta, için titrer, tıpkı seni anladığını sandığın bir çift parlak göze hızlı hızlı içini dökmek gibi, kelimelerle yapabileceklerini görürsün, diline gelse de söyleyemeceklerini bir çırpıda söyleyiverirsin.. işte budur siyah uçlu kalemimle, beyaz sayfalarımın dansı
İsteyip de bir türlü cesaret erdemediğim tek şey. Belki başlayabilsem gerisi gelecek ama......... aynı bunun gibi yazdıklarımı da yarım bırakma korkusu hep ağır basmış, bir türlü ilk adımı atamamışımdır. Olur ya bir gün cesaretimi toplayıp birkaç cümle dökülürse kalemimde ilk yazdığım şeyi karşıma alıp tüm sitem dolu bakışlarımı üzerinde doloştıracam, tüm yılların öcünü almaya çalışırcasına.
Kalemin ruhi bunalımlar geçiren bir insan gibi şuursuzca kağıda başını çarpması… arada bir durup sonra yeniden saldırıya geçmesi… bu nöbetlerin bazen kısa (kelime kısaysa) bazen uzun sürmesi.. bazen de kendine gelircesine ve ne yapıyorum dercesine küçük dokunuşlar yapıp durması….
El ile ben arasındaki limon çiçeklerim.
Zaman zaman yine, yeniden yazmalısın mîr ‘im..
Mesuliyetindir bu senin.. Mademki hükmediyorsun kelimelere, paylaşmak zorundasın..
Biz bilmeyenlerin hakları sende kalsın istemezsin değil mi.. :)
Bazen bizi tefekküre yönelten ve bazen de dudaklarımızda tebessüme vesile olan kelâmlarının hasreti içindeyiz..
Biz yazılarını zaten zevkle okuruz da.. Öyleyse yazmak yorsun seni.. :)
Kendime mızmızlanma hakkını kullanıyorum.
Bizim neyimize, gel gör ki
Bir kaçış belki;
insan içinden nereye kaçabilir ki
medem sana yazamıyorum; bende buraya yazarım :-))) seni çok özledim...! ! ! ! ! ! !
Ne söylediğinin farkında olmakla eş değer ne yazdığının farkında olmak...
Zorunda mıyım? :P
'e işte yazıp silmek değilmidir hep işimiz;
işte bu yüzdendir gelişimiz, gidişimiz..'
:))
(bir 'dost'tan alıntı)
'Sözün buluşma yerine tam vaktinde gelmesi sancısıdır yazmak...'
Yazı sahibi mağrur,ezberleyen mesrur.
*
Bize git dediler,bize mühlet verdiler.
Biz de topladık tüm kelimelerimizi,varsın cümle olamasınlar,daarcıkta kalsınlar,gözümüz kara ya; varsın karanlıkta kaybolsunlar,gidiyoruz.
Kararlıyız; bir süre yazmıyoruz.
susmak..
sesini kelimelerle anlatmak...
belkide sessizliği yaşamak...
sonszluk dediklerini anımsatmak...
satırlara sığdırmak söylediklerini.
söyleyeceklerini önceden düşünmeden akıtmak kağıda...
düşüncelerini duyurmak. duymayanlara inat..
kısaca kendini anlatmak
sorgulamak hayatı ne pahasına olursa olsun...
bunu yaparken konuşmamak...
yazmak...
Duygusal yoğunluğum olduğunda tek tesellim...
Yazmak;
Algılama gücü,
yaşamın içindekilerini paylaşma biçimi.
Yazmak;
Bir ihtiyaç, birey olmanın gerekliliği,
yaşamın getirdiklerini yada götürdüklerini paylaşmanın yazı dökülmüş hali.
yazmak;
kendimi anlayabilmemin tek yolu...
ne susmak yakıştı ne bildik biçimde konuşmak...
sanırım bana yakışan tek şey;
yazmak.
bir hazırlık
;
bir kalem
bir kağıt
biz hazırdık
;
ve kalem dokundu kağıda...
ve kalem hep dokundu kağıda.... söyleyen kalemdir müddeî; her şey kalemde. hâlde ve istikbalde...
daha çok yazmalı bazıları
kadınım
çok şey var yazasım ama hepsi sinirden, aslında bu nefretde boşa..yazınca kim okuyacak bide ovar hadi bi kaç kişi okudu ya geri kalanlar..
boşversene,
yaşam oyle bi hal almışkı... yazmak niye ki millet kör olmuşken..
gördüklerine değilde görmek istediklerine hatta görmek istediklerini bırak göremediklerine bile çok şey yazılırda..
boşver yazmaya bile değmez..
'Kalemle kuyu kazmak,sonra da içine düşmektir yazmak,diğerlerinin de peşinden düşeceğini umarak....
Bencillikle beslenen bir bilgilenme halidir.'
- theottomanempire -
Son zamanlarda istediğim halde parmaklarınım ısrarla geri geri gitmesi yüzünden gerçekleştiremediğim en önemli eylem. Ne oldu bana. niye yapamıyorum. Bu kadar mı zor iki kelimeyi bir araya getirmek. Of, of.
-çarşambadan önce evraklarınızı teslim etmeniz gerekiyormuş, bir de xxxx bankasına ehliyet sınavı ücretini yatıracaksınız bla bla bla...
-...(gözlerde kayma belirir)
-? nie ööle tuhaf tuhaf bakıyorsun?
-hiiç, parlaklığına...
-(ulan makyajı mı çok kaçırdım ki...) neyime?
-parlaklığına, öyle güzelsin ki parlıyorsun...
-hıa? haaaa...:Steşekkür ederim...
-çok güzelsin bugün...
-hıı...hadi hoşçakal!
deşarj olmak için çıkılan yolda labirentlerin en çıkılmazına dalabileceğiniz eylem. eğer içinizde birden fazla yabancı taşıyorsanız ve bu yabancılar bir birleriyle devamlı it dalaşına giriyorlarsa ilk satırla ikinci satır arası bir ışık yılı uzaklıkta olacaktır. bir de platonik anlamla düşünürsek yazma bir doğurma eylemidir. asıl korkutucu olan yazdığınızın sizden ayrı bir mevcudiyeti olması sizin yazının bir aynası olmanız veya yazının sizin aynanız olması. kuvve haldeki yazı fiile geçtiği zaman artık o sizden ayrı bir vücuda sahiptir hiç düşünmediğiniz yerlere bile gidebilir.
yazmak..
yolun düşer illaki,
ne kadar yırtsan da eski yazdıklarını..
ne kadar gülsen de bakıp bakıp,
kalemle kağıt arasına bir büyü sıkışmış,
içine düşmüş..
sende yazar durursun işte..
yazarsın çünkü dilindekileri kulaklara anlatmanın bir yolu yok,
beyninden geçenleri hissettirmenin bir yolu yok,
o yüzden yazarsın.
kelimelerin oynaşır beyaz kağıtta, için titrer,
tıpkı seni anladığını sandığın bir çift parlak göze hızlı hızlı içini dökmek gibi,
kelimelerle yapabileceklerini görürsün,
diline gelse de söyleyemeceklerini bir çırpıda söyleyiverirsin..
işte budur siyah uçlu kalemimle, beyaz sayfalarımın dansı
İsteyip de bir türlü cesaret erdemediğim tek şey. Belki başlayabilsem gerisi gelecek ama......... aynı bunun gibi yazdıklarımı da yarım bırakma korkusu hep ağır basmış, bir türlü ilk adımı atamamışımdır. Olur ya bir gün cesaretimi toplayıp birkaç cümle dökülürse kalemimde ilk yazdığım şeyi karşıma alıp tüm sitem dolu bakışlarımı üzerinde doloştıracam, tüm yılların öcünü almaya çalışırcasına.
kimince kusmaktır...
kağıtlar mihmandarlık eder sayıklamalarıma,özüme; bu soğuk camdan ileri...
Kalemin ruhi bunalımlar geçiren bir insan gibi şuursuzca
kağıda başını çarpması…
arada bir durup sonra yeniden saldırıya geçmesi…
bu nöbetlerin bazen kısa (kelime kısaysa) bazen uzun sürmesi..
bazen de kendine gelircesine ve ne yapıyorum dercesine
küçük dokunuşlar yapıp durması….
herşeyi sana yazdım..! herşeye seni yazdım..!