Varlığın varlıksızlığı ortaya çıkış nedeninin temelini oluşturur, bir ifadesizliğe sıkışmış olan kendi açılımını sözün böldüğü zamanı ele geçirerek varlık olma hakkı kazanır, önce davranırız ama, sözle egemenlik kurarız, ulaşacağımız biri yoksa, biz de yok hükmündeyizdir çünkü, söz çıkınca biz de varlık hakkı kazanırız, onun için eşlik eden bir işitme olması gerekliliktir, iyi de kimse kimseyi işitmez ki, nasıl oluyor bu varoluş, işte olmadığı için oluyor, zaten hep yoktun, bugün varsan, ona borçlusun, yani bu varlı - yoklu geçişlilik hali birbirinin üreticisi, bunun yakalanabileceği tek imkan söz, ama nasıl, olmayanın sözü nasıl oluyor, ifadesizlikte içkin olanın kendinden taşma ihtiyacının ortaya çıkmasıyla, bir taşma haliyle, oluş birbirinin tercümesi gibi işlev görüyor, ne kadarı bize ait ne kadarı bizden öte, orda ne olacaksa senle olacak, ona kapasite diyoruz, iyi de kaynağı ne, işte o olmamışın olmayışı, dayanılmaz bir ihtiyaç halinde akıyor ve kendini var ediyor, susmak bunun neresinde. en gevezesi o.
Berkeley in ikinci sağlaması, taşın varlık kazanma hakkını canlılık sağlıyor, Novalisin bir mistik olarak çok genç yaşta söylediği gibi bilimsel kafanın işi değil bu, aşkınlık mantığı başka türlü işliyor, bilimsel mantık Gödel gibi, sadece zehirlenerek ölebileceğini düşünebiliyor, aristo dan beri ender raslanan bir mantıkçı zihin böyleyken, hangisi daha güvenilir, Novalis mi nerdeyse çocuk yaşta, nasıl oluyorsa, yoksa yetmişine gelmiş Gödel mi, ben gene de sizin yeriniz de olsam Celal Hocamızdan şaşmam, bize yer açılır, tarih boyunca nerdeyse 100 milyar, az mı.
Taşta bir görüntü uyuklar, görüntülerimin görüntüsü. - Nietzsche.
Yani Berkeley i doğruluyor, ancak benim görüntülerim orda ve gerçek madde benim, taş sadece geçiçi, test mekanımın maddesi, ben devam edicem, edebilirsem, taş zaten hayal olduğu için silinecek görünümden. 1883 -1884 yılında Nietzsche nerde olduğunu kendi bile bilmiyor, - benim 2004, 2005 lerim gibi - ayrıntılı Karl Jaspersin kitabında, bu konunun iyi bir uzmanı ve Psikiyatr-Filozof, herhangi biri denemez, Türkçede var. İyi bir fizikçi kuantum bilgisayarından öteye taşır, ekonomi de para basar o da artık onların uzmanlığı, Türkçe şiir yabana atılmaz.
Güzellik nerdeyse hep ordadır, sonsuzluk gibi, çirkin ruhlar ise havadaki bakteriler gibi, çürüten ve çürümüş vasıflarıyla imkan buldukları heryerde, onun için dünya filtreleme yapar, sonsuzda yer vermez, yerleri özeldir, o da görülünce netleşir, dönüşsüz, acelesi yoktur.
Kaynak bazen gelecekten karşılar.
Biz bir söyleşi olalı ve birbirimizden işitebileli.
Sadece insanlar ölür, diğerleri telef olur.
Dil varlığın evidir.
Martin HEİDEGEER.
Varlığın varlıksızlığı ortaya çıkış nedeninin temelini oluşturur, bir ifadesizliğe sıkışmış olan kendi açılımını sözün böldüğü zamanı ele geçirerek varlık olma hakkı kazanır, önce davranırız ama, sözle egemenlik kurarız, ulaşacağımız biri yoksa, biz de yok hükmündeyizdir çünkü, söz çıkınca biz de varlık hakkı kazanırız, onun için eşlik eden bir işitme olması gerekliliktir, iyi de kimse kimseyi işitmez ki, nasıl oluyor bu varoluş, işte olmadığı için oluyor, zaten hep yoktun, bugün varsan, ona borçlusun, yani bu varlı - yoklu geçişlilik hali birbirinin üreticisi, bunun yakalanabileceği tek imkan söz, ama nasıl, olmayanın sözü nasıl oluyor, ifadesizlikte içkin olanın kendinden taşma ihtiyacının ortaya çıkmasıyla, bir taşma haliyle, oluş birbirinin tercümesi gibi işlev görüyor, ne kadarı bize ait ne kadarı bizden öte, orda ne olacaksa senle olacak, ona kapasite diyoruz, iyi de kaynağı ne, işte o olmamışın olmayışı, dayanılmaz bir ihtiyaç halinde akıyor ve kendini var ediyor, susmak bunun neresinde. en gevezesi o.
Sadece beklentiyle, öyle beklersin, beklentisizlikle, zaten beklemek yoktur.
Yokluğa sırtını dayamanın ilmi, sonrasızlığı örmek.
İç uzayını hakkıyla gezmeden, marsa bile gitsen elinde kalır. Kolay gelsin.
Taş taşlığını biz de anlamalı. - gökhan, 2004
Berkeley in ikinci sağlaması, taşın varlık kazanma hakkını canlılık sağlıyor, Novalisin bir mistik olarak çok genç yaşta söylediği gibi bilimsel kafanın işi değil bu, aşkınlık mantığı başka türlü işliyor, bilimsel mantık Gödel gibi, sadece zehirlenerek ölebileceğini düşünebiliyor, aristo dan beri ender raslanan bir mantıkçı zihin böyleyken, hangisi daha güvenilir, Novalis mi nerdeyse çocuk yaşta, nasıl oluyorsa, yoksa yetmişine gelmiş Gödel mi, ben gene de sizin yeriniz de olsam Celal Hocamızdan şaşmam, bize yer açılır, tarih boyunca nerdeyse 100 milyar, az mı.
Taşta bir görüntü uyuklar, görüntülerimin görüntüsü. - Nietzsche.
Yani Berkeley i doğruluyor, ancak benim görüntülerim orda ve gerçek madde benim, taş sadece geçiçi, test mekanımın maddesi, ben devam edicem, edebilirsem, taş zaten hayal olduğu için silinecek görünümden.
1883 -1884 yılında Nietzsche nerde olduğunu kendi bile bilmiyor, - benim 2004, 2005 lerim gibi - ayrıntılı Karl Jaspersin kitabında, bu konunun iyi bir uzmanı ve Psikiyatr-Filozof, herhangi biri denemez, Türkçede var. İyi bir fizikçi kuantum bilgisayarından öteye taşır, ekonomi de para basar o da artık onların uzmanlığı, Türkçe şiir yabana atılmaz.
Güzellik nerdeyse hep ordadır, sonsuzluk gibi, çirkin ruhlar ise havadaki bakteriler gibi, çürüten ve çürümüş vasıflarıyla imkan buldukları heryerde, onun için dünya filtreleme yapar, sonsuzda yer vermez, yerleri özeldir, o da görülünce netleşir, dönüşsüz, acelesi yoktur.
İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım. - Turgut UYAR, 1985
Nerende taşır büyütürsün, nerende, sonsuz gelecekleri. - Turgut UYAR, 1985