yollar mor menekşe kokusuyla kaplıydı yıldızlar cansız aysa yarımdı deniz melteme kanmış sessiz çağıldar dilim lal olmuş soru ve sorgulamadan anlaşılmaz bir serserilik var gecenin ıssız zifiri karanlıklarının sindiği yerde bir kukuman sesi geliryor uzaklardan ürkütüyor içimi titretiyor tenimi bedenimi bir sızı duyuyorum çok derinlerde arttıkça artıyor düşsel his algılarında bir sual, bir sual daha ve daha da üstüme göçen binanın sütunları altında inleyen bir kara kaba çocuk gözlerimi diktim cansız körpe bedene yarım bir sözcükle sessizce demokrasi diyerek geceye aşıp gökten düşene olanca şiddetiyle beynimin sövdüm hem de ağız dolusu... uzun uzun eridi ter olup bedenim sütun altında ah ıh bile diymedim körpeye saygıdan bir gümbürtü bir daha bir daha aha da patladı AB ve ABD demokrasisi yer demir gök bakır sarsıldıkça topraklar bir roket 17 lik delikanli fırlatışı hedefe umutların söndüğü andı İsa neslinde bir füze hemde balistik tehdit sörf yapan insan hakları soytarılığı ve saçmalığı kara propagandası eşliğinde medyada akan ve akacak kanları kutsadılar okyanus ötesinden Fetoşça haplarla artık nederse desin şovmenler karşısında aptal toplumlar ve cematçi kazmalar indikçe akıl üstüne kara toprak sererek zamana. efes//35...22 Kasım 2016
Anlatsaydın ya.. Ruhuma dokunuşunu çiçeklerin, böceklerin ve dahi tuzlu bir akdenizin maviliğini, ruh okşayan ışıltılarını.
yelken açarak ıssız koylarına masallar diyarına taş çıkartan sezgi ve hissedişle..
Kızılkule nin burçlarından uçmalı düşler hissedişlerin erişebilirliğine.
Ahmedek te salaş bir cafede üşüyen teni ısıtmak sıcacık bir çay içerek.
Çığlıkları duymalı Kleopatra dan binbir renk ve sesli..
Anlatsaydın ya.. nasıl da bir histen düşe mekik dokuduğunu ruha kalem kelam olduğunu görmek yaşamak ve aşmak duvarlar ötesine senli sensizlikte. efes//35...19 Kasım 2016
düşmana bile tebessüm eder ruhum saldırgan olmadıkça.. dosta karşı hep ve daimdir sevimiz sevdamız can pazarında. sen ki.. ey nadide çiçek ruhumu ateşe düşürsende yinede vazgeçilmezimsin benliğimde. efes//35
romansı bir düzlüğün masalsı bir gezgini his çiçekler çiğdemler boyu nefes gezegenler arası facebooklar
yırtılan bir çarşafın solgun rengi zaman tepkiler tepinmeler ömürdeki sistemler
' maziye dönde bakıver ' diyor ozan dilli şaheser.. gözlerinin yeşil mavisi dolunaylı gecede akdeniz
ey derinliğinde yüzdüğüm delişmen ruhum.. hisleri aydınlatmanın gereği prometeye muhtaçlık değildir
ey bir buseye değiştiğim ömür susamışlığı bir sen biliyordun bir de yaratan.. kim zamana serdi yağmurla bir bitimsiz akışların asi ırmağında kim bağladı dilsiz elsiz gençliği
ahh etmemi beklersin haa.. nah alırsın üçün birini..! can yücel ustamız kavlince.. biz acıya acı biber katar yeriz. efes//35...12 kasım 2016
karanlıktı çok yoğun sis vardı yapış yapıştı herşey inliyordu dereler çıt dediğin geri geliyordu ilkelliğin yansımalarıyla..
ani bir yıldız yağmuru başladı dereden tepeden namluların ucunda şimşekler çakıyordu cayır cayır ötüyordu en uzağı en yakında dost ıslıkları gibi yalıyordu bedenleri yakıyordu canları canım diyemeden
şafak yıldızı habersizdi herşeyden yine doğdu içtenliği ve tazeliği ile zifiri karanlığı dağıtmıştı.. şimdi korkuyu yenmeye başlamıştı iç direncimiz artıyordu..
sanki dün gece yaşanmamıştı karanlıklar aydınlanmamıştı kukla parmakların marifetiyle yanmamıştı anaların yürekleri sönmemişti körpe can ocakları efes//35....2 kasım 2016
Şafak yolculuğu gözlerim mor açmış çiçek doğaya hayran yusufcuğa selam derken sararıp solan can akşamdan kalma aşk sarhoşu geçiverdi birden düştü kurşun yemişçe çaresiz teslim olmuştu azraile insafına kalmıştı artık herşey zaman bilinmez andı gözler flu bakışlarla tarıyordu ya cennete yada cehenneme benzer bir şey yoktu ortada usulca bir ses sanki ürkütmemek derdiyle geçmiş olsun deyiverdi.. anlamıştı azrail yoktu çevrede umutla açıldı gözler izleyişler diklenişler ve zaman çok hızlı yumuşacık bir ses ve el hoş geldin çağımıza ve aramıza sanki gezegen değişikliği ile geçmişe yada geleceğe gidilmişti.. hemşirem o sade yalın duruşlu sevecen bakışlı okşayan ela gözlü şafak yolculuğu nasıl geçti..dedi. yeniden doğmuş sessiz bir sabi..işte ben efes//35....20 ekim 2016
Çok şey ummuştu ya.. Bu ruh.. Misafir misali umduğunu değil Bulduğunu yaşadı.. Bu içi kof dünyada. Cennet Adem için neydi Bir elma için gidene karşı. Ruh mutsuzsa. efes//35
İspinoz un gözleri dolunay parlaklığı billur sis ıslaklığı ruh denizi hisleri
kaynayıp yiten bir sevi alev alev yağışların sızısı ilkeli duruşların.. yorgun savşçısı.
onmaz illetin pençesinde çığlıksız direnişçi. devrimlerin savunucusu adam gibi adam can.
seni dostların kadar düşmanların da tanır insana saygısızlıktır amansız düşmanın.
şimdi sineye sardığımız acı ruhtan yüreğe düşen sızı yolundan yürüyeceğimiz can yerine şarkılar düzüp sanatlar yapıp hayat bulacak ülke ve vatan. efes//35... O nun ardından
yollar mor menekşe kokusuyla kaplıydı
yıldızlar cansız aysa yarımdı
deniz melteme kanmış sessiz çağıldar
dilim lal olmuş soru ve sorgulamadan
anlaşılmaz bir serserilik var gecenin
ıssız zifiri karanlıklarının sindiği yerde
bir kukuman sesi geliryor uzaklardan
ürkütüyor içimi titretiyor tenimi bedenimi
bir sızı duyuyorum çok derinlerde
arttıkça artıyor düşsel his algılarında
bir sual, bir sual daha ve daha da
üstüme göçen binanın sütunları
altında inleyen bir kara kaba çocuk
gözlerimi diktim cansız körpe bedene
yarım bir sözcükle sessizce demokrasi
diyerek geceye aşıp gökten düşene
olanca şiddetiyle beynimin sövdüm
hem de ağız dolusu... uzun uzun
eridi ter olup bedenim sütun altında
ah ıh bile diymedim körpeye saygıdan
bir gümbürtü bir daha bir daha
aha da patladı AB ve ABD demokrasisi
yer demir gök bakır sarsıldıkça topraklar
bir roket 17 lik delikanli fırlatışı hedefe
umutların söndüğü andı İsa neslinde
bir füze hemde balistik tehdit sörf yapan
insan hakları soytarılığı ve saçmalığı
kara propagandası eşliğinde medyada
akan ve akacak kanları kutsadılar
okyanus ötesinden Fetoşça haplarla
artık nederse desin şovmenler karşısında
aptal toplumlar ve cematçi kazmalar indikçe
akıl üstüne kara toprak sererek zamana.
efes//35...22 Kasım 2016
Akustik bir mezar
gök kubbe altında
bir salyangoz kayganlığı hisler
antik Fasalis in sokaklarında..
etkin ve derin bir aşk
akdeniz mavliğine esir
taş lahitlere saklanmış bir giz
korsan fenerine içten bakışla.
avaz avaz çığlıklar
ışıl ışıl deniz ve ay
kıskanç yıldızlar..
ölümsüz sevdalar.
tutsak elim elinde
lal olmuş dilim ilinde
apollon figürü agorada
taş bedenler arasında.
kızgın tanrılar ve tanrıçalar
atak üstüne atak düzenliyorlar
dip dalgası ile vurgun yaparak
antik tiyatroda ömür çalıyorlar.
efes//35...20 Kasım 2016
Anlatsaydın ya..
Ruhuma dokunuşunu
çiçeklerin, böceklerin
ve dahi tuzlu bir akdenizin
maviliğini, ruh okşayan ışıltılarını.
yelken açarak ıssız koylarına
masallar diyarına taş çıkartan
sezgi ve hissedişle..
Kızılkule nin burçlarından
uçmalı düşler
hissedişlerin erişebilirliğine.
Ahmedek te salaş bir cafede
üşüyen teni ısıtmak
sıcacık bir çay içerek.
Çığlıkları duymalı
Kleopatra dan binbir
renk ve sesli..
Anlatsaydın ya..
nasıl da bir histen düşe
mekik dokuduğunu
ruha kalem kelam olduğunu
görmek yaşamak ve aşmak
duvarlar ötesine
senli sensizlikte.
efes//35...19 Kasım 2016
Günaydın can
düşmana bile tebessüm eder ruhum
saldırgan olmadıkça..
dosta karşı hep ve daimdir
sevimiz sevdamız can pazarında.
sen ki.. ey nadide çiçek
ruhumu ateşe düşürsende
yinede vazgeçilmezimsin benliğimde.
efes//35
romansı bir düzlüğün
masalsı bir gezgini his
çiçekler çiğdemler boyu nefes
gezegenler arası facebooklar
yırtılan bir çarşafın
solgun rengi zaman
tepkiler tepinmeler
ömürdeki sistemler
' maziye dönde bakıver '
diyor ozan dilli şaheser..
gözlerinin yeşil mavisi
dolunaylı gecede akdeniz
ey derinliğinde yüzdüğüm
delişmen ruhum..
hisleri aydınlatmanın gereği
prometeye muhtaçlık değildir
ey bir buseye değiştiğim ömür
susamışlığı bir sen biliyordun
bir de yaratan..
kim zamana serdi yağmurla bir
bitimsiz akışların asi ırmağında
kim bağladı dilsiz elsiz gençliği
ahh etmemi beklersin haa..
nah alırsın üçün birini..!
can yücel ustamız kavlince..
biz acıya acı biber katar yeriz.
efes//35...12 kasım 2016
karanlıktı
çok yoğun sis vardı
yapış yapıştı herşey
inliyordu dereler
çıt dediğin geri geliyordu
ilkelliğin yansımalarıyla..
ani bir yıldız yağmuru başladı
dereden tepeden
namluların ucunda şimşekler çakıyordu
cayır cayır ötüyordu en uzağı en yakında
dost ıslıkları gibi yalıyordu bedenleri
yakıyordu canları canım diyemeden
şafak yıldızı habersizdi herşeyden
yine doğdu içtenliği ve tazeliği ile
zifiri karanlığı dağıtmıştı..
şimdi korkuyu yenmeye başlamıştı
iç direncimiz artıyordu..
sanki dün gece yaşanmamıştı
karanlıklar aydınlanmamıştı
kukla parmakların marifetiyle
yanmamıştı anaların yürekleri
sönmemişti körpe can ocakları
efes//35....2 kasım 2016
Şafak yolculuğu
gözlerim mor açmış çiçek
doğaya hayran
yusufcuğa selam
derken sararıp solan can
akşamdan kalma
aşk sarhoşu
geçiverdi birden
düştü kurşun yemişçe
çaresiz
teslim olmuştu azraile
insafına kalmıştı artık herşey
zaman bilinmez andı
gözler flu bakışlarla
tarıyordu ya
cennete yada cehenneme
benzer bir şey yoktu ortada
usulca bir ses
sanki ürkütmemek derdiyle
geçmiş olsun deyiverdi..
anlamıştı
azrail yoktu çevrede
umutla açıldı gözler
izleyişler
diklenişler
ve zaman çok hızlı
yumuşacık bir ses ve el
hoş geldin
çağımıza ve aramıza
sanki gezegen değişikliği
ile geçmişe yada geleceğe
gidilmişti..
hemşirem o sade yalın duruşlu
sevecen bakışlı
okşayan ela gözlü
şafak yolculuğu nasıl geçti..dedi.
yeniden doğmuş
sessiz bir sabi..işte ben
efes//35....20 ekim 2016
Çok şey ummuştu ya..
Bu ruh..
Misafir misali umduğunu değil
Bulduğunu yaşadı..
Bu içi kof dünyada.
Cennet Adem için neydi
Bir elma için gidene karşı.
Ruh mutsuzsa.
efes//35
İspinoz un gözleri
dolunay parlaklığı
billur sis ıslaklığı
ruh denizi hisleri
kaynayıp yiten bir sevi
alev alev yağışların sızısı
ilkeli duruşların..
yorgun savşçısı.
onmaz illetin pençesinde
çığlıksız direnişçi.
devrimlerin savunucusu
adam gibi adam can.
seni dostların kadar
düşmanların da tanır
insana saygısızlıktır
amansız düşmanın.
şimdi sineye sardığımız acı
ruhtan yüreğe düşen sızı
yolundan yürüyeceğimiz can
yerine şarkılar düzüp
sanatlar yapıp
hayat bulacak
ülke ve vatan.
efes//35... O nun ardından
bir yıldız kaydı
gözlerim ıslak kalbim sıkkın
ruhum dargın
yazgıya kahreden bir inat..
bir yıldız kaydı
maviliğin en tatlısı
nilüferler açtığında
hasret koydu
ruhumu ruhuna
yazgıya kahreden bir anla..
efes//35... 15 eylül 2016