İnsan hayatını zorlaştıran doğa değil yasalardır. İnsanlar bu yasaları bilgisizlikleri ve korkuları yüzünden doğrudan kabul ederler. Yasaları koyan güçlülerdir. Sorgulamaz çoğu insan yasaların ardında yatanları. (Sofist Antiphon)
Narsisizm, kişinin kendisine aşırı odaklanması ve empati yoksunluğu gibi özelliklerle karakterize bir sorundur. Narsisizm, bireyin kendine odaklanması sonucu dış dünyadan kopması ve içsel bir boşluğa düşmesi ile ilgilidir. Bu durum bilinçli benliğin gölgede kalmasıdır. Narsist birey bilinçli olarak benliğine aşırı değer verirken bilinçdışı içsel dünyasında ciddi çatışmalar yaşar.
İmmanuel Kant: Bir eylemin faydalı olmasında etken eylemin sonucu değil kendi yapısıdır. İyi amaçlar uğruna bile kötü eylemler yapılmaz. Hatta sonucu kötü olsa bile iyi eylemlerde bulunmak esastır. Eylemin kendisi sonuçtan daha önemlidir. John Stuart Mill: Eylemin ne kadar ahlaklı olduğu eylemin sonucuna bağlıdır. Şayet bir eylem topluma ve bireye fayda sağlıyorsa o eylem iyi olarak kabul edilir.
Kurumlar değerlidir. Kurum eleştirileri de değerlidir. Kurumlara hitap ettiği için değerlidir bu eleştiriler. Değiştirip daha değerli hale getirebileceği kurumlar ortada olduğu için. (John Stuart Mill)
Ergenler ebeveynlerinden yasağı talep ederler. Ebeveynler yasak koyabilecek kadar güçlü hissetmezlerse kendilerini, yaşlanırlar. Bir ebeveynin en çok yaşlandığı dönem çocuğunun 12-20 yaş arasında olduğu dönemdir. Çünkü birinin libidosuna ‘’Hayır’’ der o dönemde. Ve o libidoyu durdururken aslında söylediklerinden emin değildir. Emin olduğunu sansa da değildir. Bilerek ya da bilmeyerek bunu yapmak zorunda olduğunu düşünür ebeveyn. (Adam Phillips)
İzahı olmayan şeyin mizahı olur. Az gelişmiş topluluklarda sistem öylesine karanlık, hava öylesine sislidir ki düşünceler ya karikatürle, ya bir varmış bir yokmuşlarla ya da kinayelerle anlatılır.
Başkalarının söz ve yorumları pek çoğuna rahatsız edici gelebilir. Bu durumda maalesef pek çokları hayatının kontrolünü bırakır. Başkalarının kontrolüne girmiş olur.
Uygarlık kelimesi Türkçeye Uygur kelimesinden geçmiştir. Uygurlar yerleşik yaşama ilk geçen Türk devletlerinden biridir.
İnsan hayatını zorlaştıran doğa değil yasalardır. İnsanlar bu yasaları bilgisizlikleri ve korkuları yüzünden doğrudan kabul ederler. Yasaları koyan güçlülerdir. Sorgulamaz çoğu insan yasaların ardında yatanları. (Sofist Antiphon)
Eskiden insanlar birbirlerine sevgi ile bağlanırdı, şimdi ise makineler ile bağlanmaktadırlar. (Otomatik piyano- Kurt Vonnegut)
Narsisizm, kişinin kendisine aşırı odaklanması ve empati yoksunluğu gibi özelliklerle karakterize bir sorundur. Narsisizm, bireyin kendine odaklanması sonucu dış dünyadan kopması ve içsel bir boşluğa düşmesi ile ilgilidir. Bu durum bilinçli benliğin gölgede kalmasıdır. Narsist birey bilinçli olarak benliğine aşırı değer verirken bilinçdışı içsel dünyasında ciddi çatışmalar yaşar.
Asla aradığımız tek bir iyi olmadığından çelişki daimidir. Çelişkinin olmadığı yerde ise zaten diktatörlük olur. (Isaiah Berlin)
İmmanuel Kant: Bir eylemin faydalı olmasında etken eylemin sonucu değil kendi yapısıdır. İyi amaçlar uğruna bile kötü eylemler yapılmaz. Hatta sonucu kötü olsa bile iyi eylemlerde bulunmak esastır. Eylemin kendisi sonuçtan daha önemlidir.
John Stuart Mill: Eylemin ne kadar ahlaklı olduğu eylemin sonucuna bağlıdır. Şayet bir eylem topluma ve bireye fayda sağlıyorsa o eylem iyi olarak kabul edilir.
Kurumlar değerlidir. Kurum eleştirileri de değerlidir. Kurumlara hitap ettiği için değerlidir bu eleştiriler. Değiştirip daha değerli hale getirebileceği kurumlar ortada olduğu için. (John Stuart Mill)
Ergenler ebeveynlerinden yasağı talep ederler. Ebeveynler yasak koyabilecek kadar güçlü hissetmezlerse kendilerini, yaşlanırlar. Bir ebeveynin en çok yaşlandığı dönem çocuğunun 12-20 yaş arasında olduğu dönemdir. Çünkü birinin libidosuna ‘’Hayır’’ der o dönemde. Ve o libidoyu durdururken aslında söylediklerinden emin değildir. Emin olduğunu sansa da değildir. Bilerek ya da bilmeyerek bunu yapmak zorunda olduğunu düşünür ebeveyn. (Adam Phillips)
İzahı olmayan şeyin mizahı olur. Az gelişmiş topluluklarda sistem öylesine karanlık, hava öylesine sislidir ki düşünceler ya karikatürle, ya bir varmış bir yokmuşlarla ya da kinayelerle anlatılır.
Başkalarının söz ve yorumları pek çoğuna rahatsız edici gelebilir. Bu durumda maalesef pek çokları hayatının kontrolünü bırakır. Başkalarının kontrolüne girmiş olur.