Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • KONUŞAMADIKLARIM23.06.2024 - 18:45


    Ve ant içerim ki,
    bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
    gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
    ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
    "Bir Filistin vardı,
    bir Filistin gene var!"


    Filistin'in Şairi
    Mahmud Derviş

  • KONUŞAMADIKLARIM23.06.2024 - 13:56


    -oltaya gönüllü gelen balık-
    İlk rastlayışım bu şaire, ilk okuyuşum şiirlerini. Ruhunu tariflemiş, kırmızı. şiirlerini sevdim, yalan olmasın korktum da biraz. İçimdeki diğer adam konuşup duruyor sürekli, bir sussa anlatacaklarım var daha, susmuyor.

  • Mavinin İzi23.06.2024 - 07:12

    Tomris Uyar’ın sözünü eklemişsiniz ya, gördüğümde o kadar sevindim ki, çok anlamlı bir paylaşım, kutluyorum. Bu sözün derinliğini kavrayamıyor birçok insan, yazık oluyor hiç büyümeden solup giden o sevdamsı dostluklara. Selametle.

  • KONUŞAMADIKLARIM22.06.2024 - 04:39


    Kardeşlik
    Ne zaman baksam
    Baharlara öykünmüş
    Gülümseyen bir yeşil
    Adının yanında
    Ne zaman baksam, gece ile gündüz karışmış oluyor yüzünde. Aklımda bir soru, bilmediğim dile ait bir sözcük. Sakın ha diyorum kendime, sus sus sorma. Sözcükleri dizine yatırmıştır şimdi o, akşamsefalarıyla sardunyaları tutuşturmuştur da el ele, ninnilerle büyütüyordur şiirlerini.


  • KONUŞAMADIKLARIM21.06.2024 - 18:30


    “İNCİ TANELERİ”
    Zorunlu bir inceleme
    Ablamla konuşuyoruz telefonda, nasıl oluyorsa bu diziye gelip dayanıyor laf, ısrarla seyretmemi istiyor diziyi, sonra yeğenim başlıyor “dayı nolur seyret, nolur”. Belli ki uzun sürmeyecek, çok yakında sorguya çekecekler “diziyi izledin mi” diye. Ucundan kıyısından bakacağız artık, elimiz mahkum, hadi bakalım.
    1- Pavyonun sahibi- Bir insan öyle bir pavyonun sahibi olabilmişse eğer ve hala işlete biliyorsa, geçmişte kalıcı izler bırakmıştır o âlemin içerinde, altı okkadır yani yüreği. İlginç bir hikayesi var artık bu adamın, bütün geçmişine dönmüş sırtını, şimdiye kadar hiç farkında olmadığı küçük mutlulukların peşine düşmüş ve mizahi bir şekilde yemekler üzerinden yeniden anlamlandırıyor hayatını.
    2- Zerre - Bulunduğu ortama göre davranıyorsa da olmuyor, birkaç beden büyük geliyor o elbise üzerine, uymuş işte şeytana, hata yapmış, geri dönebilmenin kavgasını veriyor. Dilinde, kopup geldiği köyün türküleri, yüzünün büyük kısmı temiz hala ve başında kavak yelleri. Yürü Zerre, yürü. Yol uzun.
    3- Otel görevlisi – Arkeoloji okuyor, okumakla kalmıyor tüm hayatı olmuş artık. Arkeolojik bir hevesle bakıyor insanların yüzüne, her insan bir kazı alanı onun için, her insanın yüzünde mutlaka ama mutlaka bulunup çıkartılması gereken saklı bir hazine var sanki. Bu yüzden belki de insan ilişkilerinde daha derinlere inme telaşı var. Sonuçsuz kalıyor çoğu zaman bu çabası, vazgeçmiyor ama yinede.
    4- Yıldız – nasıl anlatmalı bu kızı bilmem ki, ona her baktığımda “red türküleri” geliyor aklıma, oradaki bir türkü geliyor yani, olmaz deyip türküyü siliyorum sonra yüzünden, ne kalıyor peki geriye, kırılgan ve hüzünlü bir hayat. Başka bir şey daha var aslında, çocuksu heyecanlarla anlatırken bir konuyu, duraksıyor birden, hafifçe kapatıyor sol gözünü ve indiriveriyor kirpiklerini. Başımıza ne geldiyse zaten hep bu kirpiklerden geldi.
    5- Dilber – bu kızın dans etmesinden başka hiçbir özelliği yok, neden sıralamada yeri var derseniz Yılmaz Erdoğan için raiting, izleyenler için ise bir “kapan” sadece, sazan kapanı diyelim biz ona, bir de “sazan sarmalı” modeli var bu işin ama o konumuz dışı. Hiç mi güzel bir yanı yok bu kızın diye sorarsanız eğer, Yukarıda Allah var, çarpar adamı, güzel yanını da söylemek lazım. Yılan balığının Türkiye deki tek konaklama yeri Bafa gölüdür, diyeceğim o ki, yılan balığı bile Meksika Sargasso körfezinden yola çıkarkenki çocuk haliyle kalır bu kızın yanında.

    Sonuç- Alın bu beş karakteri yanı başınızda eğleşsinler, geriye kalan her şeyi sağlam bir poşete doldurup en yakın çöp kutusuna atın.
    Yılmaz Erdoğan iyi bir sanatçı, iyi bir şair. Böyle bir dizi olmayacağını bilmez mi, tabiî ki bilir. Her bölüm iki buçuk saat, oh ne güzel işte, ruh gibi insanlar, bağla koltuğa, daya reklamı, daya reklamı. Bu arada dizinin daha başında belli oluyor sonu, onu söylemeyelim, aman ne kadar da gizemli bir dizi havasıyla gezinsin dursun ortalıkta.
    Son olarak, her bölümü bu kadar uzun olan bir diziyi, sürekli ileri sararak izlemek zorunda kaldım, tamam deliyiz dediysek de dizinin tamamını oturup ta izleyecek kadar da değil yani.

  • KONUŞAMADIKLARIM21.06.2024 - 18:12

    gittiğinde
    vakitsiz üşürdü Temmuz
    vakitsiz düşerdi
    göç yollarına turnalar

  • KONUŞAMADIKLARIM21.06.2024 - 18:10

    yaşıyorsun işte
    her şeye rağmen


    Güneş ve onun çiçekleri- Rupi Kaur

  • KONUŞAMADIKLARIM21.06.2024 - 18:02

    Bile bile yaşayamayacağımız o günlerde
    Göremeyeceğimiz günler için dövüştük
    Kavgamızın şiir olması bundan.


    Coşumcular- Aziz Nesin

  • Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)20.06.2024 - 14:30

    Son yirmi dört saat yazılarına bakınıyordum, bazı arkadaşlar yokuş aşağı salmışlar sanki hayatı, onlarca yazı almış başını gidiyor. Son anda fark ettim sizi. Kuşumu çağırdım koş koş diye, dinle bakalım ne anlatıyor bu şarkı? Kulaklıkları takıp dinliyor, bir yandan da ekranda yazılanlarda gözü “ baba yaa, yazmışlar işte şarkının sözlerini” hee öyle mi? Çemkirme babaya, cezalısın koş bir çay getir. Kıkır kıkır gülüyor çay getirmeye giderken. Ortam şu kardeşlik, gece moduna alıp kapatıyorum ışıkları, şarkı tam ekran. Yıllar önce bıraktım resim çizmeyi, bu kadının bir tablosunu yapsaydım eğer “her şey” koyardım o tablonun ismini. Bu bekleyişlere, bu acıya, bu hüzne, her şeye ama her şeye değerdi yani. Şarkı için teşekkür ediyorum, çok güzelsiniz, çok düşünceli. Selametle kardeşlik.

  • KONUŞAMADIKLARIM18.06.2024 - 16:50

    Güm güm vuruluyor kapı, bakıyorum küçük bir çocuk kapıda, bayramlaşmaya gelmiş. Bayram bitti diyorum, aklı karışıyor, üzgün. Gel diyorum, gel. Bana her gün bayram. Şeker yok evde, bu durumda şöyle yapacağız para vereceğim sana, sen o parayla bakkaldan şeker alacaksın. Anlamasa da, para ve bakkal sözcüklerinin yan yana olması yeterli onun için. Bakkala doğru koşturuyor, kapatıyorum kapıyı.