------MODA: Kendi iç dinamiğiyle gelişmiş Ülkelerde Ekonomik, Siyasal, Sosyal ve kültürel gelişmelerin Topluma doğrudan ve dolaylı yansımasıdır. Emperyalist Toplumlarda Moda bir Uluslar arası strateji eylem birliğidir. Hatta Moda sektörünü güçlendirmek için Devlet Sübvansiyon desteği vermektedir. ------Anadolu Medeniyeti 1980-ler den sonra moda rezaletine yenilmiştir. Daha sonra Yanlış Siyasal politikalar sonucun da Maşrikten-Mağribe göç kervanı artarak Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucun da, örfü kültürümüz oldukça yara almıştır. Tekelci Burjuvazinin Televizyonlarda güzellik yarışmaları düzenlemeleri sonucun da Mankenlik ve dizi filmleri oldukça gençlerimizin kafasını karıştırdı. Baba ile oğul-Ana ile Kızı arasında mesafe oluşmaya yol açtı. Artık moda ve Film sektörleri Yüce Türk Kadınını bir obje olarak kullanmaya başladı. ----Tevhid-i Tedrisatın rayında çıkması, Okullarda kılıf kıyafet serbestliği eğitim ve öğretim de kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açtı. Anadolu Aile birliği kökün- den sarsıldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk medeni kanunu dumura uğradı. Hala bu gün Kadınlar üzerinde ki gölgelasyon ve badanasyon son sürat Ülke sathına yayılmaktadır. ----Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe Sunaların, Halide Ediplerin daha nice-nice Şehit olmuş yiğit kızlarımızın kemikleri sızlıyordur... Nerden--nereye. Doğru okuyan ve doğru anlayan okurlara saygılar sunarım... ----------ÇAKIROĞLU--------
--BİZDE Kİ MODAYA BAKIN-- --------------------------------------- Moda diye-diye soydular bizi Zıvanadan Çıktı, Gelini Kızı Ne kışı belli, ne de bahar yazı Hele bizde ki, modaya bakın. -------------------------------------- Saçları boyalı, Limon sarısı Al-açıkta kalmış, vucut yarsı Cakalar satıyor, Leydi karısı Nursuzun attığı havaya bakın. --------------------------------------- Her sabah Jimnastik, balerin dansı Ölse de kaçırmaz, hiç bir seansı Gençleri bayıyor, keskin esansı Paris'ten almış bir markaya bakın. ---------------------------------------- Şimdi ki nesile, olunmaz güman Gidişat bozul du, kalmadı iman Setreni Açıkta, Giymiyor Tuman Alman'a benzemiş, Helgaya bakın. ----------------------------------------- Bir Kenara Atmış Namusu-Arı Urbadan ibaret, Mülkiyet Varı Ne yuvası kalmış, nede bir tarı San ki Rum sentezi, Yorgoya bakın. ---------------------------------------- Saçını uzatmış, dönmüş Kadına Dövmeler yaptırmış, baldır buduna Çakır ne söylesin, böyle oduna Nektarı Şaraptır, Saykoya bakın... ------------------------------------------ -------OZAN ÇAKIROĞLU------- Çakıroğlu ne söylesin ne diye Anlayana bu sözlerim hediye...
---------BU GÜN RAHMETLİ DEDE'Mİ ANLATACAĞIM------- -------Benim sevgili balalarım dediler ki? Bazen de bir anekdot, ya da bir kıssadan hisseler yazsan olmaz mı, diye serzenişte bulundular. Ben de bu gün kü yazımda Merhum Dedem den bahsedeceğim. -------Dedem hem Osmanlı hem de Cumhuriyetliydi. 53 Yıl Osmanlı da yaşamış ve 41 Yıl da Cumhuriyet dönemin de yaşadı. Osmanlı ile Cumhuriyet arasında ki farkı iyi bilmekteydi. Bir gün Dedeme sordum, oylama olsa, Osmanlı mı?, Cumhuriyet mi? Dedi ki istisnasız CUMHURİYET. Arada ki farkı sordum. Mahallemiz de şarıl-şarıl akan iki ayrı Çeşmemiz vardı. Birin de Çerma (Ilıca) suyu akmaktaydı. Genelde Hayvanlara kullanırdık. Diğer Çeşme de ise Dağdan getirilmiş berrak, billur gibi Su akmaktaydı. Dedem dedi ki ha işte Cumhuriyet o, billur gibi akan SU gibidir. Biraz şaşırmıştım. Henüz on yaşlarındaydım... -------Dedem hem Çiftçilik hem de Hayvancılık yapardı. Hasat-Harmandan çok iyi anlardı. Dedem Samanlığa giderken, ben de peşinden giderdim. Her gidişimde Cebinden çıkarıp bana İki elma verirdi. Ben de her Zaman Elmaların hatrına küçük bir sepetle Dede'me yardıma giderdim. Biz Şimal-i Şark çocuğuyuz. Köyümüz de Kışın Kar iki metre yağardı. Bir gün yine Samanlığa Dede'me yardıma gittiğim de Dedem Ellerini kendi nefesiyle üfleyerek ısıtmaya uğraşıyordu. Dedim, Dedem ne yapıyorsun? Dedi ki benim bu nefesimle--Bu Başbakanı hiç anlamıyorum. Biraz şaşırdım. Dedim nasıl yani? Dedi ki, Sabah Nenen yaptığı Çorbayı yerken. Fazla sıcaktı bu nefesimle üfleyerek soğuttum öyle yedim. Şimdiyse aynı nefesimle üşüyen ellerimi ısıtıyorum. Aynı Başbakan gibi. Bazen veriyo ve baze de alıyo. Bu ne yaman çelişkidir diye söylene-söylene Samanı sepetlere doldurdu...Haa o, zaman ki devrin Başbakanı Fötr Şapkalı, Merhum Süleyman Amcamızdı... -------Gelelim Dedemin her samanlığa gittiğimde bana iki Elma verişine. Merak ettim Elmanın kaynağını ve gizlice Dede mi takip ettim. Dedem ben Samanlığa varmadan Elini Samanı altına daldırıp iki Elma çıkarıp cebine koyuyor ve ben gidince de tekrar yardıma gideyim diye çıkarıp bana veriyor. Artık Elmanın kaynağını öğrenmiştim. Dedem Cuma Namazına gidince Mahallemizin Çocuklarını toplayıp, doğru Saman- lığa. Samanı biraz eşeledik büyük bir sepetin içi Elma doluydu, Hepimiz ceplerimizi doldurup oradan uzaklaştık. Akşamleyin Dedem hayvanları beslemek için Saman- lığa gidince, Sanırsın Nuh tufanı koptu. Nasıl feveran ediyor, nasıl bühtanı laflar savuruyor. Kim durur oralarda, ben Dayımlara gittim ve üç beş gün orda kaldım. Şimdi her hatırladığımda, gözlerim dolar ve dalar-dalar giderim. -------Dedem hem Otağımızın, hem de Mahallemizin Dal-yapraklı bir gölgelasyon Çınar Ağacıydı. Allah gani-gani Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu şad olsun. Aşağıda Dedem için yazdığım Şiir Cümle sevenlerine hediyem olsun.. -------------------ÇAKIROĞLU-----------
-------BENİM DEDEM------ Şavşat İlçesi, Yoncalı'dır Köyü Ümmeti Muhammed'di onun yolu Kin, kibir bilmez yumuşaktı huyu Dünya'dan Murad Aldı da gitti. ----------------------------------- Bir Uşağı Vardı, iki de Kızı Gözleri pusulu, bağrında sızı Hakkın divanına çevirdi yüzü Eşine Elveda dedi da gitti. ---------------------------------- Çift sürer Arpa, Buğday Ekerdi Bağ Bahçeyi sever, Fidan dikerdi Kayış-Koluşu Sinel Gibi Bükerdi Yek başına yola revan oldu da gitti. ----------------------------------- Atatürk'ten Başka, Baş tanımazdı Karga'dan Başka da Kuş tanımazdı Mıhlamadan Başka, Aş tanımazdı Örfünü Nesline, Yazdı da Gitti. -------------------------------------- Çalıştı uğraştı, koştu yoruldu Bazen isyan etti, esti duruldu Yobaza, aymaza, kızdı darıldı Dinsize, nursuza çattı da gitti. -------------------------------------- Mürşid-i Kâmil'di, Şirke düşmedi Cehalete uyup, Haktan şaşmadı Örf, adet töre bildi, sınır aşmadı Döndü Mevla'ya El açtı da gitti. --------------------------------------- Yıkıldı Mahallenin, Çınar ağacı Yel Vurdu savruldu, yaprağı tacı Göz yaşı döktü oğul, uşak bacı Ebedi Uykusuna, Daldı da Gitti... ---------------------------------------- Cümle sevenlerine gelsin...ÇAKIROĞLU.
----------Muhterem Hanımefendi: ------Zat-ı Alinizin derin ve anlamlı Mahlasınıza yakışmayan, oldukça talihsiz bir açıklamada bulunmuşsunuz.. Dünya'da Usta Şair kalmadı. Dünya da bilemem amma ve lakin Ulusal Vatanımız da sayılmayacak düzey de Yazar ve Şairimiz mevcuttur. Türk Edebiyatımızın özellikle Şiir dalı oldukça gelişmiş ve Devran-i Alem de ilk sıralarda kendine yer bulmuştur. ------Merhum Can Yücel'in Şiirini güncellediniz. Tekraren dinledim. Merhum Babası Hasan Ali Yücel'in Türk Tevhid-i Tedrisat teşkilatına hizmetleri tartışılmaz. Günümüz de yaşamakta olan nice-nice Can Yücel'ler vardır saymakla bitmez. Özellikle Sizin gibi bilgi dağarcığı müspet bilimle dolu olan aydın ve Sosyalist Realist'in böyle yavan-cılız ve nefrete konu olabilecek bir açıklama yapmasını tetikleyen ne olabilir ki??? -------Ne siz, ne ben ve ne de Antoloji de yazan her hangi bir edebi yetkinlik bu değimi Türk Ulusal Şairlerimize yakıştıramaz...VESSELAM...ÇAKIROĞLU.
-----Her kes tutturmuş bir Cehalettir gidiyor. İyi de kim-kime göre cahil.?? Okur-yazara göre ummi mi, Mürşide göre- yobaz mı, Modaya göre -Türban mı, Senyöre göre Serfler mi, Ağaya göre- Maraba mı, Burjuvaziye göre Feodal mı Patrona göre- İşçiler mi, Şehirliye göre-Köylümü, Siyasiye göre-Seçmen mi??? Din- Mezhebe göre- Realistler mi, Metafizik Felsefeye göre- Materyalistler mi.? -----Ya-hu bu cehalet kimdir-kimlerdir. Nereden gelirler ve ne yana doğru giderler. Son zamanlar da her kes ehil olmuş. Bu da ön yargının başka bir kolu olsa gerek. Yaradan sonumuzu hayır eylesin. VESSELAM----------ÇAKIROĞLU.
Ön Yargı Ateştir, Yakar Gider ---------------------------------------------- Ön Yargı Çıbandır, Döner Yaraya Sen Mavi dersin O, Ak Der Karaya Kantarı Bozuktur, Gelmez Daraya Ruhuna Kelepçe, Takar da Gider. ------------------------------------------- Yargısız infazdır, Gönlü Hayali Mürşid-i Dinlemez, Yoktur Ayari Yobazdan çok çekti, Aydın-Kemal'i Özgürlük Bendini, yıkar da gider. ------------------------------------------- Dağarcığı Dardır, Mantık Hanında Her daim saf tutar, Şıh'ın yanında Merhamet arama, yoktur şanında Bağrına Acılar, Eker de Gider. ------------------------------------------ Basiret Zayıftır Kendinde Geçer Feraset yok olur, hayal de Uçar İklimi Bozuktur, Aslından Kaçar Huma Kuşu Gibi, Uçar da Gider. ------------------------------------------ Tarikat Dergâhın, Kara Kolcusu Dinleyip tartmadan Hüküm yolcusu Mizanı Yavandır, Yoktur Ölçüsü Haşhaşi Sülbüne, Tapar da gider. ------------------------------------------ Der Vezir Yobazdan, Dost olmaz Kardaş Yalancı Fetbazla, Olunmaz Yoldaş Cahilden Eyleme, Kendine Sırdaş Her İki Alemi, Yakar da Gider. -------------------------------------------- Anlayana Sivri Sinek Saz Anlamayana Davul Zurna az...VESELAM
----------ADEM OĞLU İNSAN--------- --------Hz. Adem'den olma, Havva'dan doğma İnsan. Arapça'dan türemiş ve Alem-i Devran da kabul görmüş kutlu bir isim. Toplum halin de ve bir kültür çevresinde yaşayan varlık. Düşünme ve konuşma yeteneği olan ve Evreni bir bütün olarak kavrayabilen, bulguları ve keşifleri sonucun da yaşam biçimlerini değiştirebilen Kutlu bir canlı. --------Dünya da hiç bir mahlukat, İnsan'dan daha karmaşık ve daha kafa karış- tıran ve daha geç evrimleşen canlı yoktur. Toplum bireyler bütünlüğüdür. Bireyler Toplum bütününü oluştururken Din-Mezhep, Dil ve Irk düzeyin de önce Aile ve çevresinde ki edinmiş oldukları örfü kültürlerini ve Ulusal düzeyde almış olduk- ları bilimsel eğitim ve öğrenim birikimini Ulusal Devlet hiyyerarşi sistemiyle harmanlayarak sübuta erdirir. --------Bireyler ve yöreler arasın da hem nicelik ve hem de nitelik bakımından Biyolojik ve kalıtımsal etkenlerden dolayı bir çok sosyo ekonomik ve kültürel ayrışımlar baş göstermektedir. Uluslar arası tezatlar özellikle Mensubu olduk- ları DİN ve daha sonra siyasal ve eknomik alan da baş göstermektedir. --------Devran-i Cihan'da Savaşlar genellikle Din-i, Mülk-i, Siyasi ve Ekonomik amaçlara ulaşmak için yapılmaktadır. Hz. Adem'den bu yana gelişen, değişen Tabiat, mahlukat ve Alemi İnsan bütünlüğünde ki Devinime Materyalist Felsefe- ciler Evrim diyor, Metafizik Fesefeciler ise Fıtrat-ı Kader diyorlar...VESSELAM. Bende derim ki Gezegenlerin tamamı keşif edilmeden somut gerçekleri elde etmemiz olası değildir...OZAN ÇAKIROĞLU.
--------Sevgi Değer Barış Dostu Tuba Hanım: --------Ülkemiz maalesef Deprem kuşağın da. Bu bir kader değildir. Lakin Tabiat olaylarını değiştirme olanağımız da yok. Ancak teknik önlemler alınabilir. Bura da detaya girmeye- ceğim. Altı Şubat zelzelesine yazmış olduğum Destanı izninizle bura da paylaşmak isti- yorum. Acılarınızı yürekten paylaşır, Size ve yakınlarınıza metanetler dilerim...
-----ANADOLU YANIYOR---- Memleket yanıyor birlik zamanı Tabiat kükredi vermez amanı Felaket ayırmaz Dini, imanı Anadolu kavrul de, kan ağladı. --------------------------------------- Bu Devri-Aleme geldi Ahirler Faylar yarıldı, yıkıldı Şehirler Denizler kabardı, coştu nehirler Altı Şubat Şafakta Tan ağladı. --------------------------------------- Zelzele Vatanı, kastı kavurdu On Kenti bir anda, yıktı savurdu Binlerce bedeni candan ayırdı Kavimi, kardeşi yad El ağladı. --------------------------------------- Halebi Yokladı, Hataya Geçti Maraş-ı, Anteb-i kurban mı seçti Ülkemin başına ne haller açtı Barajlar köpürdü, Göl ağladı. --------------------------------------- Urfa'dan Kilis'e uğradı yolu Taa Diyarbakır'a uzandı kolu Ölenlerin hepsi Yaradan kulu Mümin-münafık her kul ağladı. --------------------------------------- Ana- Baba ölmüş Çocuklar yetim Hükümet Saray da indirdi hatim Böyle bir tufan da, olunmaz metin Analar ağıt yaktı, Dil ağladı. ----------------------------------------- Ulusum tek yürek yardıma koştu Gönüller birleşti, bağışlar taştı Siyaset Akvamı, yolundan şaştı Hilafet Niyazlandı, Sol ağladı. ------------------------------------------ Der Vezir, Memleket perişan oldu Zalim Felek vurdu, ocaklar söndü Yüreğim kanıyor, Gözlerim doldu Maşruktan-mağribe her can ağladı... --------OZAN ÇAKIROĞLU------
------Her İnsan bir değerdir, karşılıklı saygı ve sevgi İnsanların en büyük hazinesidir. Sevgi insanı güzel düşündürür ve güzel ahlak sahibi yapar. İnsanlar da sevgi ve şefkat duyguları, merhamet ve vicdan duygularını besler. Gönüllerde sevgi pınarı coşup, çağlarsa şayet, Toplumlar da kin-kibir ve nefret Barışa ve suhulete dönüşür. Kırgınlıklar, dargınlıklar ayrılıklar ve her türlü sadistlikler sübut-e erer. ----- Evveli gün Aşkın yerini şehvet aldı diye yazı kaleme aldım. Okuyan Dost, arkadaş ve akrabayı taallukat biraz serzenişte bulundular. Dediler ki senin Aşk penceren tozlanmış.... Ben de biraz düşündüm ve düşünüyorum bir doğruluk payları varmıdır diye....Dünkü yazımı üzülerek te olsa sildim. -----Ve buraya 36 yıl önce yazmış olduğum bir Şiirimi düştüm...
----KARŞI KÖŞKÜN SUNASI--- Arsiyan Dağları, Billur Karlıdır Coşkundur suları, yıkar da gider, Şavşat'ın Kızları, Ahu Zarlıdır Nice Gönülleri, yakar da gider. --------------------------------------- Yeşile büründü, çimen yoncası Elvan-elvan Çiçek, açtı goncası Allar giymiş karşı köşkün sunası Nikabın altından, bakar da gider. ------------------------------------------ Komşu Kızı Kına Yakmış Eline Saçları Dökülmüş, İnce Beline Allanıp dönüşmüş Cennet gülüne Kevser Suyu Gibi, Akar da gider. ------------------------------------------ Mahlenin Hurisi, Bostan Ekiyor Kuzular peşinden koşup sekiyor Gizemli Havası, Yürek Yakıyor Derdini İçine, Döker de Gider. --------------------------------------- Nadana Göstermez Güzel Yüzünü Hakla-Hakikatle Söyler Sözünü Yobazdan, aymazdan kollar özünü Hünkâra Eyvallah, Çeker de gider. -------------------------------------------- Gönlümün Perisi, Boynunu Bükmüş Dağıtmış Zülfünü, Gerdana Dökmüş Duydum ki Yad elden görücü gelmiş Sabrıma Ves-vese Eker de Gider. -------------------------------------------- Çakıroğlu Yazdı, Eyledi Gazel Karşı ki gülşenin, goncası güzel Ben Ona Vurgunum, Evveli Ezel Gönlüme Kelepçe takar da gider... ------------------------------------------ ------OZAN ÇAKIROĞLU------
Yazmış olduğum Destana konu olan, karşı köşkün SUNASI'yla 35 yıldır Barış ve suhulet için de, huzurlu ve mutlu bir şekil de yaşamaktayız...Üç-te Evladımız oldu. Taç Yaprağımız tomurcuklanıp Gül--Çiçek açtı...vesselam. Bana derselerdi ki bir gün özelinden bahs edeceksin? Derdim ki asla...Demek ki Devrani-alem değişmektedir....
----------MODA-MODA NEDİR YA-HU BU MODA---------
------MODA: Kendi iç dinamiğiyle gelişmiş Ülkelerde Ekonomik, Siyasal, Sosyal
ve kültürel gelişmelerin Topluma doğrudan ve dolaylı yansımasıdır. Emperyalist
Toplumlarda Moda bir Uluslar arası strateji eylem birliğidir. Hatta Moda sektörünü
güçlendirmek için Devlet Sübvansiyon desteği vermektedir.
------Anadolu Medeniyeti 1980-ler den sonra moda rezaletine yenilmiştir. Daha
sonra Yanlış Siyasal politikalar sonucun da Maşrikten-Mağribe göç kervanı artarak
Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucun da, örfü kültürümüz oldukça yara almıştır.
Tekelci Burjuvazinin Televizyonlarda güzellik yarışmaları düzenlemeleri sonucun da
Mankenlik ve dizi filmleri oldukça gençlerimizin kafasını karıştırdı. Baba ile oğul-Ana
ile Kızı arasında mesafe oluşmaya yol açtı. Artık moda ve Film sektörleri Yüce Türk
Kadınını bir obje olarak kullanmaya başladı.
----Tevhid-i Tedrisatın rayında çıkması, Okullarda kılıf kıyafet serbestliği eğitim ve
öğretim de kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açtı. Anadolu Aile birliği kökün-
den sarsıldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk medeni kanunu dumura
uğradı. Hala bu gün Kadınlar üzerinde ki gölgelasyon ve badanasyon son sürat Ülke
sathına yayılmaktadır.
----Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe Sunaların,
Halide Ediplerin daha nice-nice Şehit olmuş yiğit kızlarımızın kemikleri sızlıyordur...
Nerden--nereye. Doğru okuyan ve doğru anlayan okurlara saygılar sunarım...
----------ÇAKIROĞLU--------
--BİZDE Kİ MODAYA BAKIN--
---------------------------------------
Moda diye-diye soydular bizi
Zıvanadan Çıktı, Gelini Kızı
Ne kışı belli, ne de bahar yazı
Hele bizde ki, modaya bakın.
--------------------------------------
Saçları boyalı, Limon sarısı
Al-açıkta kalmış, vucut yarsı
Cakalar satıyor, Leydi karısı
Nursuzun attığı havaya bakın.
---------------------------------------
Her sabah Jimnastik, balerin dansı
Ölse de kaçırmaz, hiç bir seansı
Gençleri bayıyor, keskin esansı
Paris'ten almış bir markaya bakın.
----------------------------------------
Şimdi ki nesile, olunmaz güman
Gidişat bozul du, kalmadı iman
Setreni Açıkta, Giymiyor Tuman
Alman'a benzemiş, Helgaya bakın.
-----------------------------------------
Bir Kenara Atmış Namusu-Arı
Urbadan ibaret, Mülkiyet Varı
Ne yuvası kalmış, nede bir tarı
San ki Rum sentezi, Yorgoya bakın.
----------------------------------------
Saçını uzatmış, dönmüş Kadına
Dövmeler yaptırmış, baldır buduna
Çakır ne söylesin, böyle oduna
Nektarı Şaraptır, Saykoya bakın...
------------------------------------------
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Çakıroğlu ne söylesin ne diye
Anlayana bu sözlerim hediye...
---------BU GÜN RAHMETLİ DEDE'Mİ ANLATACAĞIM-------
-------Benim sevgili balalarım dediler ki? Bazen de bir anekdot, ya da bir kıssadan
hisseler yazsan olmaz mı, diye serzenişte bulundular. Ben de bu gün kü yazımda
Merhum Dedem den bahsedeceğim.
-------Dedem hem Osmanlı hem de Cumhuriyetliydi. 53 Yıl Osmanlı da yaşamış ve
41 Yıl da Cumhuriyet dönemin de yaşadı. Osmanlı ile Cumhuriyet arasında ki farkı
iyi bilmekteydi. Bir gün Dedeme sordum, oylama olsa, Osmanlı mı?, Cumhuriyet mi?
Dedi ki istisnasız CUMHURİYET. Arada ki farkı sordum. Mahallemiz de şarıl-şarıl
akan iki ayrı Çeşmemiz vardı. Birin de Çerma (Ilıca) suyu akmaktaydı. Genelde
Hayvanlara kullanırdık. Diğer Çeşme de ise Dağdan getirilmiş berrak, billur gibi Su
akmaktaydı. Dedem dedi ki ha işte Cumhuriyet o, billur gibi akan SU gibidir. Biraz
şaşırmıştım. Henüz on yaşlarındaydım...
-------Dedem hem Çiftçilik hem de Hayvancılık yapardı. Hasat-Harmandan çok iyi
anlardı. Dedem Samanlığa giderken, ben de peşinden giderdim. Her gidişimde
Cebinden çıkarıp bana İki elma verirdi. Ben de her Zaman Elmaların hatrına küçük
bir sepetle Dede'me yardıma giderdim. Biz Şimal-i Şark çocuğuyuz. Köyümüz de
Kışın Kar iki metre yağardı. Bir gün yine Samanlığa Dede'me yardıma gittiğim de
Dedem Ellerini kendi nefesiyle üfleyerek ısıtmaya uğraşıyordu. Dedim, Dedem ne
yapıyorsun? Dedi ki benim bu nefesimle--Bu Başbakanı hiç anlamıyorum. Biraz
şaşırdım. Dedim nasıl yani? Dedi ki, Sabah Nenen yaptığı Çorbayı yerken. Fazla
sıcaktı bu nefesimle üfleyerek soğuttum öyle yedim. Şimdiyse aynı nefesimle üşüyen
ellerimi ısıtıyorum. Aynı Başbakan gibi. Bazen veriyo ve baze de alıyo. Bu ne yaman
çelişkidir diye söylene-söylene Samanı sepetlere doldurdu...Haa o, zaman ki devrin
Başbakanı Fötr Şapkalı, Merhum Süleyman Amcamızdı...
-------Gelelim Dedemin her samanlığa gittiğimde bana iki Elma verişine. Merak ettim
Elmanın kaynağını ve gizlice Dede mi takip ettim. Dedem ben Samanlığa varmadan
Elini Samanı altına daldırıp iki Elma çıkarıp cebine koyuyor ve ben gidince de tekrar
yardıma gideyim diye çıkarıp bana veriyor. Artık Elmanın kaynağını öğrenmiştim.
Dedem Cuma Namazına gidince Mahallemizin Çocuklarını toplayıp, doğru Saman-
lığa. Samanı biraz eşeledik büyük bir sepetin içi Elma doluydu, Hepimiz ceplerimizi
doldurup oradan uzaklaştık. Akşamleyin Dedem hayvanları beslemek için Saman-
lığa gidince, Sanırsın Nuh tufanı koptu. Nasıl feveran ediyor, nasıl bühtanı laflar
savuruyor. Kim durur oralarda, ben Dayımlara gittim ve üç beş gün orda kaldım.
Şimdi her hatırladığımda, gözlerim dolar ve dalar-dalar giderim.
-------Dedem hem Otağımızın, hem de Mahallemizin Dal-yapraklı bir gölgelasyon
Çınar Ağacıydı. Allah gani-gani Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu şad olsun.
Aşağıda Dedem için yazdığım Şiir Cümle sevenlerine hediyem olsun..
-------------------ÇAKIROĞLU-----------
-------BENİM DEDEM------
Şavşat İlçesi, Yoncalı'dır Köyü
Ümmeti Muhammed'di onun yolu
Kin, kibir bilmez yumuşaktı huyu
Dünya'dan Murad Aldı da gitti.
-----------------------------------
Bir Uşağı Vardı, iki de Kızı
Gözleri pusulu, bağrında sızı
Hakkın divanına çevirdi yüzü
Eşine Elveda dedi da gitti.
----------------------------------
Çift sürer Arpa, Buğday Ekerdi
Bağ Bahçeyi sever, Fidan dikerdi
Kayış-Koluşu Sinel Gibi Bükerdi
Yek başına yola revan oldu da gitti.
-----------------------------------
Atatürk'ten Başka, Baş tanımazdı
Karga'dan Başka da Kuş tanımazdı
Mıhlamadan Başka, Aş tanımazdı
Örfünü Nesline, Yazdı da Gitti.
--------------------------------------
Çalıştı uğraştı, koştu yoruldu
Bazen isyan etti, esti duruldu
Yobaza, aymaza, kızdı darıldı
Dinsize, nursuza çattı da gitti.
--------------------------------------
Mürşid-i Kâmil'di, Şirke düşmedi
Cehalete uyup, Haktan şaşmadı
Örf, adet töre bildi, sınır aşmadı
Döndü Mevla'ya El açtı da gitti.
---------------------------------------
Yıkıldı Mahallenin, Çınar ağacı
Yel Vurdu savruldu, yaprağı tacı
Göz yaşı döktü oğul, uşak bacı
Ebedi Uykusuna, Daldı da Gitti...
----------------------------------------
Cümle sevenlerine gelsin...ÇAKIROĞLU.
----------Muhterem Hanımefendi:
------Zat-ı Alinizin derin ve anlamlı Mahlasınıza yakışmayan, oldukça talihsiz bir
açıklamada bulunmuşsunuz.. Dünya'da Usta Şair kalmadı. Dünya da bilemem
amma ve lakin Ulusal Vatanımız da sayılmayacak düzey de Yazar ve Şairimiz
mevcuttur. Türk Edebiyatımızın özellikle Şiir dalı oldukça gelişmiş ve Devran-i
Alem de ilk sıralarda kendine yer bulmuştur.
------Merhum Can Yücel'in Şiirini güncellediniz. Tekraren dinledim. Merhum
Babası Hasan Ali Yücel'in Türk Tevhid-i Tedrisat teşkilatına hizmetleri tartışılmaz.
Günümüz de yaşamakta olan nice-nice Can Yücel'ler vardır saymakla bitmez.
Özellikle Sizin gibi bilgi dağarcığı müspet bilimle dolu olan aydın ve Sosyalist
Realist'in böyle yavan-cılız ve nefrete konu olabilecek bir açıklama yapmasını
tetikleyen ne olabilir ki???
-------Ne siz, ne ben ve ne de Antoloji de yazan her hangi bir edebi yetkinlik
bu değimi Türk Ulusal Şairlerimize yakıştıramaz...VESSELAM...ÇAKIROĞLU.
-----Her kes tutturmuş bir Cehalettir gidiyor. İyi de kim-kime göre cahil.??
Okur-yazara göre ummi mi, Mürşide göre- yobaz mı, Modaya göre -Türban mı,
Senyöre göre Serfler mi, Ağaya göre- Maraba mı, Burjuvaziye göre Feodal mı
Patrona göre- İşçiler mi, Şehirliye göre-Köylümü, Siyasiye göre-Seçmen mi???
Din- Mezhebe göre- Realistler mi, Metafizik Felsefeye göre- Materyalistler mi.?
-----Ya-hu bu cehalet kimdir-kimlerdir. Nereden gelirler ve ne yana doğru giderler.
Son zamanlar da her kes ehil olmuş. Bu da ön yargının başka bir kolu olsa gerek.
Yaradan sonumuzu hayır eylesin. VESSELAM----------ÇAKIROĞLU.
Ön Yargı Ateştir, Yakar Gider
----------------------------------------------
Ön Yargı Çıbandır, Döner Yaraya
Sen Mavi dersin O, Ak Der Karaya
Kantarı Bozuktur, Gelmez Daraya
Ruhuna Kelepçe, Takar da Gider.
-------------------------------------------
Yargısız infazdır, Gönlü Hayali
Mürşid-i Dinlemez, Yoktur Ayari
Yobazdan çok çekti, Aydın-Kemal'i
Özgürlük Bendini, yıkar da gider.
-------------------------------------------
Dağarcığı Dardır, Mantık Hanında
Her daim saf tutar, Şıh'ın yanında
Merhamet arama, yoktur şanında
Bağrına Acılar, Eker de Gider.
------------------------------------------
Basiret Zayıftır Kendinde Geçer
Feraset yok olur, hayal de Uçar
İklimi Bozuktur, Aslından Kaçar
Huma Kuşu Gibi, Uçar da Gider.
------------------------------------------
Tarikat Dergâhın, Kara Kolcusu
Dinleyip tartmadan Hüküm yolcusu
Mizanı Yavandır, Yoktur Ölçüsü
Haşhaşi Sülbüne, Tapar da gider.
------------------------------------------
Der Vezir Yobazdan, Dost olmaz Kardaş
Yalancı Fetbazla, Olunmaz Yoldaş
Cahilden Eyleme, Kendine Sırdaş
Her İki Alemi, Yakar da Gider.
--------------------------------------------
Anlayana Sivri Sinek Saz
Anlamayana Davul Zurna az...VESELAM
----------ADEM OĞLU İNSAN---------
--------Hz. Adem'den olma, Havva'dan doğma İnsan. Arapça'dan türemiş ve Alem-i
Devran da kabul görmüş kutlu bir isim. Toplum halin de ve bir kültür çevresinde
yaşayan varlık. Düşünme ve konuşma yeteneği olan ve Evreni bir bütün olarak
kavrayabilen, bulguları ve keşifleri sonucun da yaşam biçimlerini değiştirebilen
Kutlu bir canlı.
--------Dünya da hiç bir mahlukat, İnsan'dan daha karmaşık ve daha kafa karış-
tıran ve daha geç evrimleşen canlı yoktur. Toplum bireyler bütünlüğüdür. Bireyler
Toplum bütününü oluştururken Din-Mezhep, Dil ve Irk düzeyin de önce Aile ve
çevresinde ki edinmiş oldukları örfü kültürlerini ve Ulusal düzeyde almış olduk-
ları bilimsel eğitim ve öğrenim birikimini Ulusal Devlet hiyyerarşi sistemiyle
harmanlayarak sübuta erdirir.
--------Bireyler ve yöreler arasın da hem nicelik ve hem de nitelik bakımından
Biyolojik ve kalıtımsal etkenlerden dolayı bir çok sosyo ekonomik ve kültürel
ayrışımlar baş göstermektedir. Uluslar arası tezatlar özellikle Mensubu olduk-
ları DİN ve daha sonra siyasal ve eknomik alan da baş göstermektedir.
--------Devran-i Cihan'da Savaşlar genellikle Din-i, Mülk-i, Siyasi ve Ekonomik
amaçlara ulaşmak için yapılmaktadır. Hz. Adem'den bu yana gelişen, değişen
Tabiat, mahlukat ve Alemi İnsan bütünlüğünde ki Devinime Materyalist Felsefe-
ciler Evrim diyor, Metafizik Fesefeciler ise Fıtrat-ı Kader diyorlar...VESSELAM.
Bende derim ki Gezegenlerin tamamı keşif edilmeden somut gerçekleri elde
etmemiz olası değildir...OZAN ÇAKIROĞLU.
Su, Hava, Güneş gibi karşılıklı saygı ve sevgi insanların doğal ihtiyaçlarıdır
--------Sevgi Değer Barış Dostu Tuba Hanım:
--------Ülkemiz maalesef Deprem kuşağın da. Bu bir kader değildir. Lakin Tabiat olaylarını
değiştirme olanağımız da yok. Ancak teknik önlemler alınabilir. Bura da detaya girmeye-
ceğim. Altı Şubat zelzelesine yazmış olduğum Destanı izninizle bura da paylaşmak isti-
yorum. Acılarınızı yürekten paylaşır, Size ve yakınlarınıza metanetler dilerim...
-----ANADOLU YANIYOR----
Memleket yanıyor birlik zamanı
Tabiat kükredi vermez amanı
Felaket ayırmaz Dini, imanı
Anadolu kavrul de, kan ağladı.
---------------------------------------
Bu Devri-Aleme geldi Ahirler
Faylar yarıldı, yıkıldı Şehirler
Denizler kabardı, coştu nehirler
Altı Şubat Şafakta Tan ağladı.
---------------------------------------
Zelzele Vatanı, kastı kavurdu
On Kenti bir anda, yıktı savurdu
Binlerce bedeni candan ayırdı
Kavimi, kardeşi yad El ağladı.
---------------------------------------
Halebi Yokladı, Hataya Geçti
Maraş-ı, Anteb-i kurban mı seçti
Ülkemin başına ne haller açtı
Barajlar köpürdü, Göl ağladı.
---------------------------------------
Urfa'dan Kilis'e uğradı yolu
Taa Diyarbakır'a uzandı kolu
Ölenlerin hepsi Yaradan kulu
Mümin-münafık her kul ağladı.
---------------------------------------
Ana- Baba ölmüş Çocuklar yetim
Hükümet Saray da indirdi hatim
Böyle bir tufan da, olunmaz metin
Analar ağıt yaktı, Dil ağladı.
-----------------------------------------
Ulusum tek yürek yardıma koştu
Gönüller birleşti, bağışlar taştı
Siyaset Akvamı, yolundan şaştı
Hilafet Niyazlandı, Sol ağladı.
------------------------------------------
Der Vezir, Memleket perişan oldu
Zalim Felek vurdu, ocaklar söndü
Yüreğim kanıyor, Gözlerim doldu
Maşruktan-mağribe her can ağladı...
--------OZAN ÇAKIROĞLU------
Vezir PEHLEVAN:
------Her İnsan bir değerdir, karşılıklı saygı ve sevgi İnsanların en büyük
hazinesidir. Sevgi insanı güzel düşündürür ve güzel ahlak sahibi yapar.
İnsanlar da sevgi ve şefkat duyguları, merhamet ve vicdan duygularını
besler. Gönüllerde sevgi pınarı coşup, çağlarsa şayet, Toplumlar da
kin-kibir ve nefret Barışa ve suhulete dönüşür. Kırgınlıklar, dargınlıklar
ayrılıklar ve her türlü sadistlikler sübut-e erer.
----- Evveli gün Aşkın yerini şehvet aldı diye yazı kaleme aldım. Okuyan
Dost, arkadaş ve akrabayı taallukat biraz serzenişte bulundular. Dediler ki
senin Aşk penceren tozlanmış.... Ben de biraz düşündüm ve düşünüyorum
bir doğruluk payları varmıdır diye....Dünkü yazımı üzülerek te olsa sildim.
-----Ve buraya 36 yıl önce yazmış olduğum bir Şiirimi düştüm...
----KARŞI KÖŞKÜN SUNASI---
Arsiyan Dağları, Billur Karlıdır
Coşkundur suları, yıkar da gider,
Şavşat'ın Kızları, Ahu Zarlıdır
Nice Gönülleri, yakar da gider.
---------------------------------------
Yeşile büründü, çimen yoncası
Elvan-elvan Çiçek, açtı goncası
Allar giymiş karşı köşkün sunası
Nikabın altından, bakar da gider.
------------------------------------------
Komşu Kızı Kına Yakmış Eline
Saçları Dökülmüş, İnce Beline
Allanıp dönüşmüş Cennet gülüne
Kevser Suyu Gibi, Akar da gider.
------------------------------------------
Mahlenin Hurisi, Bostan Ekiyor
Kuzular peşinden koşup sekiyor
Gizemli Havası, Yürek Yakıyor
Derdini İçine, Döker de Gider.
---------------------------------------
Nadana Göstermez Güzel Yüzünü
Hakla-Hakikatle Söyler Sözünü
Yobazdan, aymazdan kollar özünü
Hünkâra Eyvallah, Çeker de gider.
--------------------------------------------
Gönlümün Perisi, Boynunu Bükmüş
Dağıtmış Zülfünü, Gerdana Dökmüş
Duydum ki Yad elden görücü gelmiş
Sabrıma Ves-vese Eker de Gider.
--------------------------------------------
Çakıroğlu Yazdı, Eyledi Gazel
Karşı ki gülşenin, goncası güzel
Ben Ona Vurgunum, Evveli Ezel
Gönlüme Kelepçe takar da gider...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
Yazmış olduğum Destana konu olan, karşı köşkün SUNASI'yla 35 yıldır Barış ve
suhulet için de, huzurlu ve mutlu bir şekil de yaşamaktayız...Üç-te Evladımız oldu.
Taç Yaprağımız tomurcuklanıp Gül--Çiçek açtı...vesselam.
Bana derselerdi ki bir gün özelinden bahs edeceksin? Derdim ki asla...Demek ki
Devrani-alem değişmektedir....