Kırağı Şair: Ülkü Tamer Kırağı taşıdım güne. Yaprakları, otları araştırdım Bir kırağı seçtim kendime Güneş dağına tuttum ısınsın diye Cebime koydum keyifle Çıkardım, hava aldırdım Büyüttüm, misket yaptım Okuma öğrettim bir anda gazoz içirdim, limonata içirdim Sinemaya götürdüm, renkleri beğendi Maça götürdüm, topu beğendi Kıyıya götürdüm, denizi beğendi Ama biraz da korkup elimi tuttu İstasyona götürdüm, bavuları beğendi Eve götürdüm perdeleri beğendi Kitapları karıştırdı, yemek yedi Plak çaldım, müzik dinledi Uyudu, güzel bir rüya gördü.
Ertesi sabah erkenden kalktık Kırağı taşıdık güne.
Eger kış, 'Baharı yüreğimde saklıyorum' deseydi, ona kim inanırdı?Her tohum bir özlemdir.Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.Haydi seninle saklambaç oynayalım. Yüreğime saklanırsan eğer, seni bulmak zor olmaz. Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen, seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim, durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.Hayır, boşuna yaşamadık biz! Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?Özel ve ayrımcı olmayalım. Unutmayalım ki, şairin aklı da, akrebin kuyruğu da gururla aynı yeryüzünden yükselir.Evim der ki, 'Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.' Yolum der ki, ' Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.' Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, 'Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.'Daha dün, yaşam küresi içinde uyumsuzca titreşen bir kırıntı olduğumu düşünürdüm. Şimdi biliyorum ki, ben kürenin ta kendisiyim, ve uyumlu kırıntılar halinde tüm yaşam içimde devinmekte.Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde, ve nedenini bilmeden kederlendiğinde, işte o zaman büyüyen her şeyle beraber büyüyecek ve üst benliğine uzanacaksın.Ağaçlar yeryüzünün gökkubbeye yazdığı şiirlerdir. Ama biz onları devirir ve boşluğumuzu kaydedebilmek için kağıda dönüştürürüz.Güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır.Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.En büyük sarkıcı, sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.Eğer ağzın yemekle doluysa nasıl şarkı söyleyebilirsin? Ve eğer elin altınla yüklüyse, şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?Sözler zamansızdır. Onları zamansızlıklarını bilerek söylemeli ya da yazmalısın.Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır..
Bir kızakla taşıyoruz acılarımızı, Yamaçlardan hız kazanarak iniyoruz kendi içimize, Kurt izleri arasında bir çılgınlığın yıkıntılarına rastlıyoruz. Anmamak olmaz yazılmış güzel şiirleri, Bağışlayan edebiyatı, Dorukları okyanus yapan yağmuru.
dönüp dolanıp bir şeyin değişmediğini anladığın yere geliyorsun.
bakış açı da hikaye...
yaşam bir yük ve taşıyamıyorsun bazen.siyrilasin geliyor tüm yüklerden.
Kırağı
Şair: Ülkü Tamer
Kırağı taşıdım güne.
Yaprakları, otları araştırdım
Bir kırağı seçtim kendime
Güneş dağına tuttum ısınsın diye
Cebime koydum keyifle
Çıkardım, hava aldırdım
Büyüttüm, misket yaptım
Okuma öğrettim bir anda
gazoz içirdim, limonata içirdim
Sinemaya götürdüm, renkleri beğendi
Maça götürdüm, topu beğendi
Kıyıya götürdüm, denizi beğendi
Ama biraz da korkup elimi tuttu
İstasyona götürdüm, bavuları beğendi
Eve götürdüm perdeleri beğendi
Kitapları karıştırdı, yemek yedi
Plak çaldım, müzik dinledi
Uyudu, güzel bir rüya gördü.
Ertesi sabah erkenden kalktık
Kırağı taşıdık güne.
Bizim işimiz değil kırmızı gülün sırrını anlamak.
Bizim işimiz belki de:
Kirmizi gülün buyusunde yüzmektir.
Sohrab Sepehri
bir koku ile bir ritim ile bir fotoğraf ile başlayan geçit töreni.
"Aşkın da payı var güneşin parıltısında."
Sappho
“Olur ya, belki ben
Bu yüzyıldan değilimdir.
Gelecek olandan belki,
Veya geçmişte kalandan.
İnsan hep içinde yaşadığı
Zamandan olamaz,
Dün, ağır bir yüktür üstümüzde.
Öyle bir gelecek düşlüyorum ki,
Dünün yükünü taşımasın...”
Sappho
hadi bakalım... profesyonel öğrenciliğim sanat tarihi bölümünü de okuyarak devam edecek.
Eger kış,
'Baharı yüreğimde saklıyorum'
deseydi, ona kim inanırdı?Her tohum bir özlemdir.Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.
Arkasındaki gerçeği görürsün,
ama cam seni gerçekten ayırır.Haydi seninle saklambaç oynayalım.
Yüreğime saklanırsan eğer,
seni bulmak zor olmaz.
Ancak kendi kabuğunun
ardına gizlenirsen,
seni bulmaya çalışmak
bir işe yaramaz.Neşeli yüreklerle birlikte
neşeli şarkılar söyleyen
kederli bir kalp ne kadar yücedir.Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,
durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.Hayır, boşuna yaşamadık biz!
Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?Özel ve ayrımcı olmayalım.
Unutmayalım ki, şairin aklı da,
akrebin kuyruğu da gururla
aynı yeryüzünden yükselir.Evim der ki, 'Beni bırakma,
çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.'
Yolum der ki, ' Gel ve beni izle,
çünkü ben senin geleceğinim.'
Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,
'Benim ne geçmişim,
ne de geleceğim var.
Eğer kalırsam,
kalışımda bir ayrılış vardır;
gidersem,
ayrılışımda bir kalış.Yalnızca sevgi ve ölüm
her şeyi değiştirebilir.'Daha dün, yaşam küresi içinde
uyumsuzca titreşen bir kırıntı
olduğumu düşünürdüm.
Şimdi biliyorum ki,
ben kürenin ta kendisiyim,
ve uyumlu kırıntılar halinde
tüm yaşam içimde devinmekte.Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde,
ve nedenini bilmeden kederlendiğinde,
işte o zaman büyüyen her şeyle
beraber büyüyecek ve
üst benliğine uzanacaksın.Ağaçlar yeryüzünün
gökkubbeye yazdığı şiirlerdir.
Ama biz onları devirir ve
boşluğumuzu kaydedebilmek için
kağıda dönüştürürüz.Güzelliğin şarkısını söylersen eğer,
çölün ortasında tek başına olsan bile
bir dinleyicin olacaktır.Esin daima şarkı söyler;
asla açıklamaya çalışmaz.En büyük sarkıcı,
sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.Eğer ağzın yemekle doluysa
nasıl şarkı söyleyebilirsin?
Ve eğer elin altınla yüklüyse,
şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?Sözler zamansızdır.
Onları zamansızlıklarını bilerek
söylemeli ya da yazmalısın.Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
O, kanayan bir yaradan
veya gülümseyen bir ağızdan
yükselen bir şarkıdır..
Kum ve Köpük - 1926
Bir kızakla taşıyoruz acılarımızı,
Yamaçlardan hız kazanarak iniyoruz
kendi içimize,
Kurt izleri arasında
bir çılgınlığın yıkıntılarına rastlıyoruz.
Anmamak olmaz yazılmış güzel şiirleri,
Bağışlayan edebiyatı,
Dorukları okyanus yapan yağmuru.
Ü.T.