demiştim sana, önemli olan zamana bırakmak değil, geçen zamanda ne hissettiklerimizidir. aslolan, zamanla ‘’bırakamamaktır ‘’ şimdi bana geçen o zamanın dayanılmaz sancısı kalıyor..
geride kalma.. çok yukarı da tırmanma.. unutma, en iyi ortadan görünür dünya :) kaprisleri aşıp, zamanın ötesinde yaşamalı bazen, zaman nedir bilmeden.. vaz geçmek kolay da, bu piyesin oynanması lazım.. birinin perdeyi açması lazım :)
sırra kadem basmadım.. sustumsa vardır bir bil (me) diğim.. belki de ruhum, firari tahayyüldeki yıldız tozunda.. şimdi kendi kendimizle oyalanma vakti, kafa kafaya verip birlikte daha yapabileceğimiz o kadar çok şey varken..
bir mehlika sultan uğruna, gece şehrin limanından nice deryalara yelken açtık.. ama ne sevdası ile yaşadığımız sultanı bulabildik, ne de ayrıldığımız limana geri dönebildik :))
bu dünya bir rüyadır aslında, hayra yorulması gereken.. ve yaşadığımız her an için niye hakkını ister ki bizden, bilmiyor mu sanki mahsustan yaşadığımızı :))
alışkanlıklarımız, çoğu zaman bizi koruyan / kollayan / kendimizi güvende hissettiğimiz kalelerimiz olur.. sevmesek de, beğenmesek de yanlış olduklarını bilsek de hiç bir konuda gösteremediğimiz kararlılığı, alışkanlıklarımızı terk etmemek konusunda gösteririz. çünkü ardından gelebilecek olandan, gelebilecek olanın belirsizliğinden.. hayatımızı altüst etmesinden, içinde bulunduğumuz karanlıktan daha beter karanlıklara itilmekten.. sıfırdan başlamaktan, pişman olmaktan, önceki durumumuzu özleyip bir daha asla geri dönememekten korkarız.
En zor olanı da psikolojik esaret.
Ruhlar müebbete mahkum...
demiştim sana,
önemli olan zamana bırakmak değil,
geçen zamanda ne hissettiklerimizidir.
aslolan, zamanla ‘’bırakamamaktır ‘’
şimdi bana geçen o zamanın dayanılmaz sancısı kalıyor..
geride kalma.. çok yukarı da tırmanma..
unutma, en iyi ortadan görünür dünya :)
kaprisleri aşıp, zamanın ötesinde yaşamalı bazen,
zaman nedir bilmeden..
vaz geçmek kolay da, bu piyesin oynanması lazım..
birinin perdeyi açması lazım :)
artık hiçbir şey eskisi gibi değil..
ve yeni olan bir şey de yok..
sırra kadem basmadım.. sustumsa vardır bir bil (me) diğim..
belki de ruhum, firari tahayyüldeki yıldız tozunda..
şimdi kendi kendimizle oyalanma vakti,
kafa kafaya verip birlikte daha yapabileceğimiz o kadar çok şey varken..
bir mehlika sultan uğruna, gece şehrin limanından nice deryalara yelken açtık..
ama ne sevdası ile yaşadığımız sultanı bulabildik,
ne de ayrıldığımız limana geri dönebildik :))
İnsan bazen kendini nereye atacağını bilemez..
Olabilecek en kötü yere, kendini kendi içine atar..
bu dünya bir rüyadır aslında, hayra yorulması gereken..
ve yaşadığımız her an için niye hakkını ister ki bizden,
bilmiyor mu sanki mahsustan yaşadığımızı :))
alışkanlıklarımız, çoğu zaman bizi koruyan / kollayan / kendimizi güvende hissettiğimiz kalelerimiz olur..
sevmesek de, beğenmesek de yanlış olduklarını bilsek de hiç bir konuda gösteremediğimiz kararlılığı, alışkanlıklarımızı terk etmemek konusunda gösteririz.
çünkü ardından gelebilecek olandan, gelebilecek olanın belirsizliğinden..
hayatımızı altüst etmesinden, içinde bulunduğumuz karanlıktan daha beter karanlıklara itilmekten..
sıfırdan başlamaktan, pişman olmaktan, önceki durumumuzu özleyip bir daha asla geri dönememekten korkarız.
Sadece ızdırap çekmekten ibaret değildir.
Aynı zamanda, yaşadığımızın delilidir..