Kaç yıl oldu bilmem geçti seneler Ne mektubun geldi ne de bir haber Bir bilsen ben nasıl özledim seni Sevgilim sen beni özlemedin mi Ferdi Özbeğen …. Üniversite yıllarımızda favorilerimizdendi.. bir çok şarkısı ile platonik duygularımıza tercüman olurdu.. Rahmet O’na..
kendini beğenmişlik dersen hee limitsizdir, burnumuzdan kıl aldırmayız.. cahillere / salaklara tahammül edemez, anında geri dönüşüm kutusuna atar oradan da ebediyen sileriz.. küseriz barışırız, ertesi gün gene küseriz.. ertesi gün ya barışır, ya barışmayız..boyun eğmeyiz, yıkılmayız, ayaktayız... patavatsızız, pot kırarız, her ne ise pat diye söyleriz.. takıntılı değil amaa kıskancız, çok fena gurur yaparız.. İçimiz yanar amma söylemeyiz, kendi savaşımızı içimizde yapar, sonra zafer bayrağımızı ruhumuzun surlarına çekeriz. nezaketlilik hak getiredir, kibarlık semtimizden geçmezdir telefonu neee diye açarız, lafını ağzına tıkar pat diye kapatırız, çileden çıkarırız.. engelleriz çeyrek akıllı olanın aklını alır, büsbütün akılsız bırakırız.. sevdik mi tam severiz, sonuna kadar severiz..hercai gönül değiliz, her gördüğümüz dala konmayız.. valla çatlarmısın, patlarmısın bilemeyiz.. amaa biz böyleyiz…
Sözcük anlamıyla zıtlık; karşıtlık, karşıt olma, çelişki olarak ele alınmasına rağmen, gerçek anlamda zıtlık bir çelişki yada ters düşmek değildir. Zıtlık kavramına geniş kapsamıyla bakıldığında, evrende her şeyin zıtlıklar dengesi içinde oluştuğunu ve olguların birbirini tamamladığını görürüz. Ve de olguları bir tür test etme, fark etme imkanına sahip oluruz. Olguların zıtlıklar içinde bulunması eksiklik ya da uyumsuzluk deiğldir. Güzelle kötüyü, doğru ile yanlışı, karanlık ile aydınlığı, hayatla ölümü mukayese imkanımız zıtlık kavramı içinde anlamını bulmaktadır. Bu sosyal yapıda da, biçimsel yapıda da böyledir ve zıtlık yoksa hareket yoktur, varlık yoktur, süreç yoktur
hayat, iki ezan arası bir lahza bir muamma; anların anlamların/anlamlandırmaların ardında girift bir derya ve sevda, an-a anlamı giydiren kıymet biçilemeyen parça
Sükûtumun baş-harfi, Elemlerimin cümle hecesi Adın dokununca içime, Yüreğim cevap/sızlanıyor.. Her satır başı hüzünlerdesin, Silkelesem de dökülmüyorsun,satırlarımdan Tut artık düşlerimin ellerinden Ya da azat et Azat et beni kendinden
Geçmiş zamanda başladık yazılmaya, şimdiki zamana yenildik. Biz iki özne bir cümleye yetemedik. İkimiz bir olup ta bir yükleme denk gelemedik. Şimdi ayrı hikayelerin ayrı cümlelerinde, ayrı sevdaları taşıyoruz anlam diye. Nesne acı, yüklem ayrılık. Sen ihanete eş anlam, Ben kendi cümlesinde kaybolmuş gizli özne
Bakın..!
Şu tabiat ne kadar sakin ve sessiz,
İnsanlar, ağlanacak hallerinden habersiz..
Kaç yıl oldu bilmem geçti seneler
Ne mektubun geldi ne de bir haber
Bir bilsen ben nasıl özledim seni
Sevgilim sen beni özlemedin mi
Ferdi Özbeğen
….
Üniversite yıllarımızda favorilerimizdendi..
bir çok şarkısı ile platonik duygularımıza tercüman olurdu..
Rahmet O’na..
kendini beğenmişlik dersen hee limitsizdir, burnumuzdan kıl aldırmayız.. cahillere / salaklara tahammül edemez, anında geri dönüşüm kutusuna atar oradan da ebediyen sileriz..
küseriz barışırız, ertesi gün gene küseriz.. ertesi gün ya barışır, ya barışmayız..boyun eğmeyiz, yıkılmayız, ayaktayız...
patavatsızız, pot kırarız, her ne ise pat diye söyleriz.. takıntılı değil amaa kıskancız, çok fena gurur yaparız..
İçimiz yanar amma söylemeyiz, kendi savaşımızı içimizde yapar,
sonra zafer bayrağımızı ruhumuzun surlarına çekeriz.
nezaketlilik hak getiredir, kibarlık semtimizden geçmezdir telefonu neee diye açarız,
lafını ağzına tıkar pat diye kapatırız, çileden çıkarırız.. engelleriz
çeyrek akıllı olanın aklını alır, büsbütün akılsız bırakırız..
sevdik mi tam severiz, sonuna kadar severiz..hercai gönül değiliz, her gördüğümüz dala konmayız..
valla çatlarmısın, patlarmısın bilemeyiz.. amaa biz böyleyiz…
Sözcük anlamıyla zıtlık; karşıtlık, karşıt olma, çelişki olarak ele alınmasına rağmen, gerçek anlamda zıtlık bir çelişki yada ters düşmek değildir.
Zıtlık kavramına geniş kapsamıyla bakıldığında, evrende her şeyin zıtlıklar dengesi içinde oluştuğunu ve olguların birbirini tamamladığını görürüz.
Ve de olguları bir tür test etme, fark etme imkanına sahip oluruz.
Olguların zıtlıklar içinde bulunması eksiklik ya da uyumsuzluk deiğldir.
Güzelle kötüyü, doğru ile yanlışı, karanlık ile aydınlığı, hayatla ölümü
mukayese imkanımız zıtlık kavramı içinde anlamını bulmaktadır.
Bu sosyal yapıda da, biçimsel yapıda da böyledir
ve zıtlık yoksa hareket yoktur, varlık yoktur, süreç yoktur
fasıla uzun sürmüştü mîr’im..
özlemiştik çok..
her hâlimi anlamsız bulup, beni azarlamalarını da :)
envai çeşit pastalarla kutlamalı dönüşünü.
hoş amedî :)
Mizacında mizacımı bulduğum,
Zıtlığında mana dolduğum
Beni anlar ve İçimdeki şeylere hükmeder
’Kaybolmam’’ zira bütün yollarım sana gider
Espoir-
hayat,
iki ezan arası bir lahza bir muamma;
anların anlamların/anlamlandırmaların ardında girift bir derya
ve sevda,
an-a anlamı giydiren kıymet biçilemeyen parça
Sükûtumun baş-harfi,
Elemlerimin cümle hecesi
Adın dokununca içime,
Yüreğim cevap/sızlanıyor..
Her satır başı hüzünlerdesin,
Silkelesem de dökülmüyorsun,satırlarımdan
Tut artık düşlerimin ellerinden
Ya da azat et
Azat et beni kendinden
Geçmiş zamanda başladık yazılmaya, şimdiki zamana yenildik.
Biz iki özne bir cümleye yetemedik.
İkimiz bir olup ta bir yükleme denk gelemedik.
Şimdi ayrı hikayelerin ayrı cümlelerinde, ayrı sevdaları taşıyoruz anlam
diye.
Nesne acı, yüklem ayrılık.
Sen ihanete eş anlam,
Ben kendi cümlesinde kaybolmuş gizli özne
İnsandır işte güler, ağlar..
coşun halleri de vardır, hüzünlü de.
yeter ki Allah, kişiliğine zeval vermesin, değerlerinden mahrum etmesin :)