Zaman zaman yine, yeniden yazmalısın mîr ‘im.. Mesuliyetindir bu senin.. Mademki hükmediyorsun kelimelere, paylaşmak zorundasın.. Biz bilmeyenlerin hakları sende kalsın istemezsin değil mi.. :) Bazen bizi tefekküre yönelten ve bazen de dudaklarımızda tebessüme vesile olan kelâmlarının hasreti içindeyiz.. Biz yazılarını zaten zevkle okuruz da.. Öyleyse yazmak yorsun seni.. :)
Daha kaç vapur, sensiz yanaşacak iskeleye.. Daha kaç insanın yüzünde, seni arayacak gözlerim. Hasretin, vuslata tebdil olduğu muştusuyla, kanatlarında mavi kurdela olan bir martı süzülsün artık, üsküdar’dan eminönü’ne.
ne zaman dalları budanmış bir ağaç görsem.. biraz mahçup.. çoğunlukla güçsüzlüğünü hissettiren.. utangaç bir edayla.. bakındığını düşünürüm.. etrafına, kimse görmesin çıplaklığımı güçsüzlüğümü diye.. oysa ki..her güçsüzlüğün ardından.. daha bir direnir yaşama.. ben buradayım der.. ben buradayım.. her şeye ve herkese rağmen..
İnsan bir o dalda, bir bu dalda kuş misali Gönüller bir olmalı, zira mekan zâhiri Gelişlerin sevincimiz olur, gidişlerinse hüzünlerimiz Yokluğun derinden vuruyor, işte budur pür hâl-i melâlimiz Chiron
3 bilinmeyenli denklem olur ki. çözümü şudur.. :))) Beklenen = beklendiğinin farkındadır elbet..büyük ihtimal beklenmenin keyfini çıkarmaktadır.. vee gelmeyi ağırdan almaktadır..bana yaptığın zulumleri işte böyle burnundan fitil fitil getiririm modundadır.. :)) bekleyen = özlemek güzel şeydir, özlüyorsa özlenen.. beklemek güzel şeydir, geliyorsa beklenen kıvamındadır. bekleyeni bekleyen = durumu en vahim olandır.. kök içinde kalmış irrasyonel bir sayı gibidir, kök esaretinde kalmaya mahkumdur.. :)) aklını başına toplamak zorundadır..sayfalarında ciddi bir temizlik operasyonu yapmalıdır.. işte o zaman yarım yamalak da olsa kök dışına çıkıp özgürlüğünün tadını alabilir. ya da tercih meselesedir..belki esaretini sevdiğinden çözümsüz kalmak istiyordur.. kimbilir..
Ey şehr-i azîz küsüm sana, zira bî habersin ahvâlimden Sen ki zevk ü safâda, berisin derd ü pür kederden Biz Ol canân’ın hicrânından herc u merc kaldık Eyvâh ki eyvâh, biz yine od’larda yandık Chiron-
aşk nasib işidir evet.. amaa çokça da bilinçli bir seçimdir diye düşünüyorum.. ya da aşkın gözü kördür türü yaklaşımlar pek anlamlı gelmiyor bana. balığın, kuşun gagasında gökyüzüne çıkması ve çöle düşmesi aşkla mı ilgilidir, yoksa kuşun fıtratı gereği balığı yakalaması mıdır, işte orası bir muamma.. :) lakin mecnunun, leyla için çöllere düşmesi kesinlikle o’nun tercihidir. :)
Yasmin Levy’ – La Juderia- Lo ,diyor.. Âh dostum, müziğin her nağmesi taşıyor sanki seni bana.. Bu günlerde her zamankinden daha çok hissediyorum yokluğunu..
Ey şehr-i şahım Her dem felâketimdir hicrânın Sırra mâil olurdum efsûnlu gecelerinde Vuslat-ı ulvî tahakkuk ederdi ulu camii’nde Zamanın durduğu andır, dar sokaktaki bir osmanlı evin Hafızama nakşedildi bir musûki gibi râna silüetin Rücû eylemek zamanıdır, zira bu gönül müptelândır senin Lâkin hükmü yok artık, Tophande âzim bir ağaca çizdiğim kalbin Chiron-
Zaman zaman yine, yeniden yazmalısın mîr ‘im..
Mesuliyetindir bu senin.. Mademki hükmediyorsun kelimelere, paylaşmak zorundasın..
Biz bilmeyenlerin hakları sende kalsın istemezsin değil mi.. :)
Bazen bizi tefekküre yönelten ve bazen de dudaklarımızda tebessüme vesile olan kelâmlarının hasreti içindeyiz..
Biz yazılarını zaten zevkle okuruz da.. Öyleyse yazmak yorsun seni.. :)
Daha kaç vapur, sensiz yanaşacak iskeleye..
Daha kaç insanın yüzünde, seni arayacak gözlerim.
Hasretin, vuslata tebdil olduğu muştusuyla,
kanatlarında mavi kurdela olan bir martı süzülsün artık, üsküdar’dan eminönü’ne.
ne zaman dalları budanmış bir ağaç görsem..
biraz mahçup..
çoğunlukla güçsüzlüğünü hissettiren..
utangaç bir edayla..
bakındığını düşünürüm..
etrafına,
kimse görmesin
çıplaklığımı
güçsüzlüğümü diye..
oysa ki..her güçsüzlüğün ardından..
daha bir direnir yaşama..
ben buradayım der..
ben buradayım..
her şeye ve herkese rağmen..
İnsan bir o dalda, bir bu dalda kuş misali
Gönüller bir olmalı, zira mekan zâhiri
Gelişlerin sevincimiz olur, gidişlerinse hüzünlerimiz
Yokluğun derinden vuruyor, işte budur pür hâl-i melâlimiz
Chiron
3 bilinmeyenli denklem olur ki. çözümü şudur.. :)))
Beklenen = beklendiğinin farkındadır elbet..büyük ihtimal beklenmenin keyfini çıkarmaktadır..
vee gelmeyi ağırdan almaktadır..bana yaptığın zulumleri işte böyle burnundan fitil fitil getiririm modundadır.. :))
bekleyen = özlemek güzel şeydir, özlüyorsa özlenen.. beklemek güzel şeydir, geliyorsa beklenen kıvamındadır.
bekleyeni bekleyen = durumu en vahim olandır.. kök içinde kalmış irrasyonel bir sayı gibidir, kök esaretinde kalmaya mahkumdur.. :))
aklını başına toplamak zorundadır..sayfalarında ciddi bir temizlik operasyonu yapmalıdır.. işte o zaman yarım yamalak da olsa kök dışına çıkıp özgürlüğünün tadını alabilir.
ya da tercih meselesedir..belki esaretini sevdiğinden çözümsüz kalmak istiyordur.. kimbilir..
Ey şehr-i azîz küsüm sana, zira bî habersin ahvâlimden
Sen ki zevk ü safâda, berisin derd ü pür kederden
Biz Ol canân’ın hicrânından herc u merc kaldık
Eyvâh ki eyvâh, biz yine od’larda yandık
Chiron-
aşk nasib işidir evet.. amaa çokça da bilinçli bir seçimdir diye düşünüyorum..
ya da aşkın gözü kördür türü yaklaşımlar pek anlamlı gelmiyor bana.
balığın, kuşun gagasında gökyüzüne çıkması ve çöle düşmesi aşkla mı ilgilidir, yoksa kuşun fıtratı gereği balığı yakalaması mıdır, işte orası bir muamma.. :)
lakin mecnunun, leyla için çöllere düşmesi kesinlikle o’nun tercihidir. :)
Yasmin Levy’ – La Juderia- Lo ,diyor..
Âh dostum, müziğin her nağmesi taşıyor sanki seni bana..
Bu günlerde her zamankinden daha çok hissediyorum yokluğunu..
Ey şehr-i şahım
Her dem felâketimdir hicrânın
Sırra mâil olurdum efsûnlu gecelerinde
Vuslat-ı ulvî tahakkuk ederdi ulu camii’nde
Zamanın durduğu andır, dar sokaktaki bir osmanlı evin
Hafızama nakşedildi bir musûki gibi râna silüetin
Rücû eylemek zamanıdır, zira bu gönül müptelândır senin
Lâkin hükmü yok artık,
Tophande âzim bir ağaca çizdiğim kalbin
Chiron-
Ben hayatımı senden önce de dolu dolu yasıyordum.
Sen varsın yada yoksun ne fark eder, istersen şimdi bile gidebilirsin.
Sen bilirsin.