Havf ve recâ (korku ve ümit), insanda bulunması gereken çok önemli 2 hâldir. Ve kulluğun sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için her iki halin de EŞİT VE DENGELİ olması gerektiği belirtilir. Recânın hâkim olduğu kim-e, “nasıl olsa affedileceğim.” ümidiyle ibadetleri terk edebilir. Havfın hâkim olduğu kimse ise, “affedilmeme” endişesi ile kendisine, ailesine ve etrafındakilere zarar verecek şekilde aşırı ibadete yönelebilir.
artık ne güneş kaldı, ne de günebakanlar… geriye kalan, sonsuz bir gün batımı ve ürpertici bir alacakaranlık… sözler de tükenir onlar mevzubahis olunca.. yerini derin bir sessizliğe bırakır. muadili olmayan bir turkuaz bir de mâi, sürekli hatırlanır..
ruhumun gizlerinden ılık rüzgarlar eser sana doğru, seni düşündükçe.. içsel var oluşlarımda, kendimden bile sakladığım düşlerim seninle buluşur.. seni bana, beni sana anlatan söz olur, hayal olur gelir oturur aklımın baş köşesine.. düşünmek seni.. sevinç olur, hüzün olur, gelişini beklemek olur da, gizli kalmışlıklarım hayat bulur varlığında…
Son veriyorum satırlarıma Yazılmıyor ki kararmış sayfalarına Ne yapıştırılacak gül, ne de resim yok sana Sevgili falan değil, Artık sıradan bir deftersin bana :))
gene yaz sen,
yaz ki, fer'lensin gözümüz..
yaz sen yeniden,
yaz ki, söz'lensin ruhumuz...
Geçmişin hasretçisi
Geleceğin özlemcisi
Yaşadığı anın ise şikayetçisidir
Havf ve recâ (korku ve ümit), insanda bulunması gereken çok önemli 2 hâldir.
Ve kulluğun sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için her iki halin de EŞİT VE DENGELİ olması gerektiği belirtilir.
Recânın hâkim olduğu kim-e, “nasıl olsa affedileceğim.” ümidiyle ibadetleri terk edebilir.
Havfın hâkim olduğu kimse ise, “affedilmeme” endişesi ile kendisine,
ailesine ve etrafındakilere zarar verecek şekilde aşırı ibadete yönelebilir.
Zaman değil mi renkleri siyah ve beyaza dönüştüren
Zaman değil mi hüzünleri toprağa gömüp silip süpüren
çoğu sorun çözüme kavuşturulması için var olmuş değildir.
varlığını sorun olarak devam ettirmek içindir.
sorun olarak kalmak içindir..
sana, seni bırakıyorum giderken...
bende kalmasın, fazlalık yapıyor :)
uzaklık-yakınlık, aslında bir hissetme meselesidir..
dokunamayacağı kadar uzak olanı da,
sevebileceği kadar kendisine yakın hissedebilir insan :P
artık ne güneş kaldı, ne de günebakanlar…
geriye kalan, sonsuz bir gün batımı ve ürpertici bir alacakaranlık…
sözler de tükenir onlar mevzubahis olunca..
yerini derin bir sessizliğe bırakır.
muadili olmayan bir turkuaz bir de mâi, sürekli hatırlanır..
ruhumun gizlerinden ılık rüzgarlar eser sana doğru, seni düşündükçe..
içsel var oluşlarımda, kendimden bile sakladığım düşlerim seninle buluşur..
seni bana, beni sana anlatan söz olur, hayal olur gelir oturur aklımın baş köşesine..
düşünmek seni..
sevinç olur, hüzün olur, gelişini beklemek olur da,
gizli kalmışlıklarım hayat bulur varlığında…
Son veriyorum satırlarıma
Yazılmıyor ki kararmış sayfalarına
Ne yapıştırılacak gül, ne de resim yok sana
Sevgili falan değil,
Artık sıradan bir deftersin bana :))