Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Seyfi Karaca
Seyfi Karaca

Cagir ey kalbim deli gönlüm beni bildigi gördügü duydugu dogdugu topragindan hayatin huzurunda söyleyip yazan, insan divane eylesin..!

  • tımarhane duvarı09.03.2025 - 13:14

    ……..
    OKUMAKLA MÜKELLEFKEN INSAN
    …..
    Okumayı elden dilden gözden günden akıldan zihinden alışkanlıktan ihtiyattan itibardan ilimden gündemden gönülden ilgiden irfandan dünyadan ve hayattan lüzumsuz gereksize boşlayıp bırakınca insan, anlayıp bilmediklerini merak edip sorgulamaktan da kendini soyutlaştırıp ortadan tümden toptan ve hepten kaldırdığı deliren, depreşen, sapkınlaşan ve derinleşen kirlenmişliklerle kuşatılmış, salaklaştıranlara muhtaç yitik boşluğunun kuyusunu kazıyarak içine düştüğü kasıtlı kurak kötürüm ve karmakarışık sosyal tabutta bir daha asla ve kolay kolay doldurulamayacak ve geri yerine konulamayacak her türlü değerler erozyonunda kesintisiz yıkım enkazlarının çarşılaşmış ezberini tüketme harabından üreyen güdümlü ve denetimli zırcehalet tekrarını çoğaltır. Hal böyle olunca da…

    Elbetteki hiç bir hazır kalıp formatlarıyla özel baskıya verilmiş güdümlü fanatiklikle, bağımlı militanlıkla veya TAKMA kurma KAFALLIKLA değil, yaşamın ve toplumsal olup bitenlerin gösterge ibresine göre kimsenin buyruk uşağı yahut sabitlenmiş kulu kölesi olmaksızın Özgür iradeli akıl fikir bellek deneyim sorgulama bilinç sezgi tanım tespit dayanışma birikim duyarlılık donanım ve bakış açısıyla neyi nasıl niçin hangi maksat ve niyetle okuyacağını bilen her kişinin donatıp kotaracağı değerler, araçlar, iletişim ve ilişki ağları, sosyal siyasal kıymetler sayesinde herkesin onurlu liyakatli ve güvenceli ortak paylaşımını kapsayan kaliteli hayat ve inanılır güvenilir nitelikli insan karakteri eğitilir düzenlenir ve donatılır.
    Ayraçlar arasında kişiyi kendine, doğasına, çevresine, toplumuna, çağına ve sonsuz sınırsız evrene ekonomik siyasal kültürel sosyolojik bütün etmen ve etkinlikleriyle yalnızlaştırıp yabancılaştıran toplama kampı haline getirilmiş ve her türlü yapay zeka algı çalışmasıyla tecavüz ve tahrip edilmedik hiç bir karşı koyma cesareti bilinci direnci gücü inancı onuru güvencesi iradesi özgürlüğü kalmamış her şeyi maddi çıkarcılığın kulluk köleliğine magazinleştiren cehalet rezalet korku karanlık yağma endişe kaygı özenti gösteriş furya fiyaka dekor kostüm bağımlılıkları bataklığında kendini tanrılaştıranlar karşısında adaletsizliği eşitsizliği zırvalığı dayatmayı acımasızlığı sömürüyü hiç bir hayati refleks göstermeyecek derecede özümsemiş ve kabullenmiş küresel boyutlu sosyal intihar çevrim çarkından, bütün dünyayı aynılaştırarak çözümsüzlüğü çözüm, istikrarsızlığı istikrar, cehaleti ve yozlaşmayı ideal insan ve toplum tarzına markalayan; ve haksız hukuksuzluğu yasal ve sıradanlığa onaylayan algı yönetimiyle topyekün yeryüzü kalabalıklarını bağımlılıklarının kulu kölesi yaparak…
    Tüm dünya artık bundan böyle ‘ ye kürküm ye’ manyaklığının herkesi tek tip tüketim bunağına afyonlayıp özendirdiği hesap kitapta olmayan güç, konfor, caka, poz, kılıf, kalıp, suret, model, mumya, tarz, trip, MASKE, fiyaka, şaşa, kibir, tantana, dekor, sunum, ihtişam, kur ve Gösteriş azgınlığına ‘ bak ben senin hayatına bin basan akıl sır yetişmez acaipliklerdeyim’ çöplüğüne aklına eseni işleyerek hiç bir ortak değerleri umursamayana sürgün gitti, dünyadan ayrıldı, insanlıktan çıktı, kudurdu, bozuldu, yarıştı ve kendine yabancı hücresine yalnızlaşmaya kıyamet olup sapıttı.

    Gelinen en son kör ve karanlık noktadaysa.:

    Bütün soygun sömürü işgal tecavüz talan yıkım kuşatma tehdit savaş saldırı istikrarsızlaştırma yozlaştırma ayrıştırma parçalama korkutma bölme sindirme çatışma ve yağma gibi insanlık dışı emperyalleşme operasyonlarını kendilerine benzer projeli proğramlı yerel işbirlikçileriyle köpürtüp kopartan küresel ölçekli diktanın güncellenmiş sınıf başkanı Trump, ulu orta rast gelesine dallama salamacalarda “ ülkenizi , dünyayı ve yaşadığınız hayatı ikinci bir emre kadar dahi müsadesi olmayan ivedilikle derhal vadesiz süresizliğine terkedin boşaltın ben oraları kafaya koydum keyfimin gıcırına towers villa town dayayıp döşeteceğim’ bağırıp homurdanırken Almanyadaki ırkçı naziklerin açık arayla gövde gösterisi yaptığı seçim sonuçlarına dair Truph’ ve Elon Maska tam kafadar olduğunun zafer sarhoşluğu narasını attı tozuttu..

    Doğası gereği her karakter veya karaktersizlik kendini yetiştirip büyüten alt yapısındaki temel kodlara ve yapısındaki yönlendiren reflekslere göre davranır düşünür hareket eder.
    Eğer kökten beslendiği büyütülmeler sırasında hak hukuk adalet eşitlik özgürlük barış sevgi saygı dil kültür sanat gibi en vazgeçilmez insani değerler yoksa, doymanın yetinmenin sınırı neresi bilinmeyen soygun sömürü baskı korku kuşku şiddet endişe kaygı hukuksuzluk liyakatsizlik zorbalığını körükleyip kotaran; ve özgür iradeyle hayatı nitelikli ortak yaşam üretmek için okumayı elden bırakmışların cehaletinden beslenen; beslendiği güdüleri mlü kalabalıkları dilediği gibi buyurup sindirip yönlendiren ve yöneten seçkinler ve imtiyazlılar patron tanrıcılığı vampirleşttikleri karakteristik alışkanlıkları gereği tüm insanlığı yer bitirir.
    Oranın kaynaklanan destek arkalanma güç kuvvet güvence ve dayanakla da İnsanların en temel yaşamsal ihtiyaçlarını akıl vicdan onur düzen denge adalet ve gelir dağılımı eşitliği tanımayarak daha çok hırs kazanç servet saltanat yarış eşitsizlik kuralsızlık tekelcilik hukuksuzluk adaletsizlikle sosyal hayatı baskılayan ezen korkutan yıldıran bıktıran bezdiren yoran üzen öldüren soyan ve sömürenler menfaatine ezip bozan Almanya, bu çıkmaz sokağın sonunda tıkanıp vardığı yerde yeniden ve bangır bangır dehşet ve vahşet haykıran naralarla eskiyi tekrar edecek olan FAşiZM’ i çağırmakta.

    Çünkü okumak…İlgili Kişiyi hiç kimsenin hakir düşkün gören yahut küçümseyen muhtaçlığına keyfiyetine yedeklemesine zavallılaştırmasına horlamasına laubaliliğine istismarına ihanetine rehin ve tutsak bırakmaksızın özgün bilgelikle ve liyakatlilikle eğitip donatan zenginleştirmeyi düzenleyerek gözlemlediği bütün bilinen ve bilinmeyenlere duyulan açlığı hiç bir zaman dinmeyen merakın duyum inanç ve tanıklığıyla sağlamasını yapmaya, anlamanın servet kaynağını, kendine güvenmenin irade yetkisini, keşfedip bulmanın sihirli ve gizemli hünerini, olgunlaşmanın bilgelik içeriğini ve derinliğini, uygarlaşma sosyalleşme ve başgösteren tüm sorunlarını çözümleyebilme ilmini yeteneğini ve yolunu, dayanışma kaynaşma paylaşma dilini ve kültürünü, sağlam duruşluluğun akıl fikir sorgulama muhasebe duygu davranış ve düşünebilme sorumluluğunu, korkuyu karanlığı cehaleti hurafeyi sahtekarlığı ve karmaşayı yenme dirayetini , tanımsız belirsizlikleri tertemize çıkarmayı arındırıp durultan duyum ve duyarlılığı, ilkeli iradeli ve mantıklı denge kurmanın belleğini bilincini onurunu ve sırrını, kavramanın tükenmez gücünü, konuşup anlaşabilmeninse hiç bir şeyle değişilmez onur kıvanç ve mutluluk paydasını artırır, geliştirir güzelleştirir insanda.

    Dolayısıyla da: İtibarı ilgisi borcu harcı sevinci hazzı tutkusu itibarı serveti sermayesiyle insanı yaşadığı evrenle ilişkilendiren aidiyet bağıyla, sosyalleşmeyi özgürleşmeyi ve uygarlaşmayı sağlayan eğeri hiç değişmezliğin kişiyi kendine özgün kişilik ve karakterini kazanmasındaki kutlu cevherler toplamı olan duyumsamak özümsemek içselleştirmek tanımak keşfetmek anlamak bulmak kavramak öğrenmek ve bilmek gibi bitmez tükenmezlerle mükellefliği ilk liste suralarında yaşanması ve ödeşilmesi gerekenler arasındadır OKUMAK.

    Seyfi Karaca……Mart / 25

  • tımarhane duvarı09.03.2025 - 13:14

  • tımarhane duvarı08.03.2025 - 14:16

    ….
    KiTAPTAN KiTABA 4
    ….
    OKUMAK…tembih edilmislerle sorgulamasini ve muhasebesini yapmak arasinda gecen bütün hayati devinimlerin organik ve altyapisal bagintisi olan elestiri, tenkit, katilim, gözlemleme, irdeleme, tanima, kesfetme, arastirma, bilgilenme, kavrama, inceleme, duyumsama, algilama, tanimlama tarihin özüne, dünyanin sirrina, sosyallesmenin temel ilkesine, kisilik gelisiminin her türlü insani zenginligine, cagdas uygarlasmanin yol gösterici kodlarina, özgür ve özgüvenli yasama sanatininin bilinmeyenlerine iliskin insani dogdugu kundaktan itibaren hayatini terkettigi son güne kadar kendisini eslik edip katki sunarak sonsuzlugun hafizasinda kayitli veya kayitsiz bellege ve bilince eristiren sihirli serüvenin ta kendisidir.
    Okumak, özneyi nesnellestirmekten veya bir baska deyisle her türlü edilgenlige dekorlanmis ESYA ile farkliligini ortaya koyan özgür , nitelikli, birikimli, deneyimli, aktif, etkin, yetkin, tayin edici ve özgün kisilikli karakter sahibi olmayi gelistirip donatarak kisiyi her güdümlü dürtp bagimliliginin her buyruga amade kolayca yönetilen HAYVANLIKTAN CIKARAN sezgi, bilgi, duyum, anlam, kavram, icerik, bilinc, lke, ilgi, algi, tavir, durus, ve bellegi hic bir temsil vekaletine ismarlamaksizin kendi emek ve cabasiyla yasadigi cagin, olup bitenlerin ve evrenin FARKINDALIGINI ve AYIRDIMINA VARMA yetenegini besleyip büyüten sonsuzluk cevheridir . Alfabesi insanlikla esit ve yasit KiTAPTAN okumasini bilmiyorsa, zir cahil korku ve karanliklarin güdümledigi ele güne muhtacligiyla buyrulan her seyin kulu kölesi olmaya bütün hayatini rehin vermis ve hic bir seyi -baskasina danisip sormaksizin acizlik ve yozlasmislik kabugnu asla kiramayarak- kendi gercek özgün degerinde algilayip kavramasi mümkün degildir insanin. Eger ki hic kimsenin kulu kölesi olmaksizin sezen taniyan kesfeden arastiran bilen gören anlayan duyan soran ve sorgulayan özgür iradeli farkindaliklar sahibiyse insan, kendini de beraberinde yasattigi doga, toplum, tarih ve evrenle iliskilendirip saglamasini yapan tanimlamayi ve okumasini yapabildigi her sey kitabin tam ortasindandir. Hic bir muhtaclik kölesi ve kuyrukcisu olmayayarak taniklik ettigi hayattan kendini ve iliskilendigi cevreyi kesfeden cesaret atilganlik ilgi ve merakla bütün bilinmeyenleri OKUYABiLME becerisi, kisiligi donanimli özgürlüge yetistirip gelistiren en dinamik ve zinde zenginliktir. Olmayan ve gelisemeyense her türlü ilkelligin korkunun karanligin hurafe gericilik köktencilik muhtaclikla fanatiklik ve militanlik zincirlerine bagimli; ve hic bir seye akli fikri iradesi kisiligi davranisi durusu ve kararliligi olmayan yozlasmis güdümlülügün sürü bagimlisidir.
    Dedikten sonra, son bir dalya yaprakla KITAPTAN KITABA basligina ekten ilaveden degip dokunacak ve konuyu baglayacak olursam..
    TOLSTOY..yari masalsi ve öyküsel anlatimli `Cocuklugum ` romaninda ayricalikli zümrenin kundaginda dogup yasadigi ve büyüdügünün soylu ve seckin zümrenin usaklar, arabacilar, ahcilar, seyisler, irgatlar, dadilar, hizmetciler, kahyalar,arabalar, atlar, dekorlar, desenler, bahceler, baglar, kilise ayinleri, özel gün kutlamalari, av partileri, sonsuz tarlalar ve topraklara iliskin ve özgün kendi hayatindan süzümledigi tanikligin kesitlerini yazarken, adeta her günü ötekinin aynisi sahte soyutlukta sosyal tükenise tutsak ayni gecen monotonlukta olaganüstü müjdeciyi bekleyen herhangi bir Ingiliz veya Fransiz üstünler ve ayricaliklilarin günlügünü okuyor gibidir insan. Bütün yollar eninde sonunda insanin icinde sakladigi ve ugramayi hep geciktirdigi gizli tanrinin ortaya cikmasiyla biten türdendir, PUSKiNLE baslayip TOLSTOY öznesinde MAKSiM GORKI `gillere kadarki hayati yazip okumalar. MAKSIM GORKI`nin sosyal tanrisiysa mayasi konusu maddesi PROLETERYA cephesinden görünüp bilinen olmadikca hic bir inandiriciligi, itibari, hükmü, kayda, degerliligi, dirayeti ve gecerliligi olmayan insan yapimi fasaryadan ibaretliktir.
    ANTON CEHOW, romanlarindan cok Tiyatro`ya yazdiklariyla ün ve nam sahibidir. Onun her kaleme aldigi eserde sahtelik sarmaliyla insanlarin yaln dolan riya ve entrikalarla birbirine nanik yaparak yasadigi sonsuz cürümüslügün öldürücü cenderesindeki bikkinlik derecesinde herkesin herkesten kopmus kacmis ve uzaklasmis bir aradaligini anlatan Vanya Dayi`sinda ölen kiz kardesinin yerine enistesinin oynak kostak ve hayatina sürekli yeni heyecan aryan ikinci karisi `na sümük gibi yapisan yari bunak kayincoyu , analigiyla birlikte soylularin özel doktoruna yalvar yakr derecesinde kur yapan fakat hic karsilik görmedigi icin intihar derecesinde bunalimlarda kivranan evin tek kizinin herkesten cok inanip güvendigi Vanya Dayisidir. Doktorsa tüm bu cürümüslügü besleyen malikanenin sahibinin karisiyla aciktan aciga iliski halinde ve bu monotonluga canlilik getiren tek kaynaktir. Cansizligi icinde debelenen bu cikmaz döngü, sonsuz ayriliklara dagilarak birbirine son verir. Cehov buradaki kisir ve kurak döngü baglantisinin Doktoru olan gizli öznesidir.
    Diger oyun kitabi MARTI`daysa yine cikmazlar ve cürümüslükler agiyla birbirini tasiyamayan ayri uzak kopuklugun zoraki birlikteliginde soluk alamayacak derecede kirlenmisliklerle can cekisen traji dramda oyundan oyuna ün kazanan fakat oglunun hic bir isilik bildirimiyle ilgilenmeyip onu hep aciz, düskün, mahrum, yeteneksiz e eceriksiin teki sayan tiyatro aktristi annesinin begenisini kazanmak icin canini verecek derecede cirpinan henüz yeni yetme ( bir Tolstoy veya Gogol asla olamayacagi kaygisiyla kivranan Cehov`un kendisidir ) ve annesiyle düsüp kalkan ve ayni zamanda monoton döngünün tek degiskenlik saglayici yasam kaynagi durumundaki söhretli yazarin seviyesine cikmamamaktan dolayi kendini hep denizi olmayan martiya benzeten, sonra da martiyi öldüren, ardindan da gelecegini bitmis tükenmis devamsizlikta gördügü sebebiyle kendi hayatina son veren, cirkin ama ona ölümüne asik genc kizin acisiyla ve agidiyla söner ve son bulur perde.
    Tolstoy, Gogol, Cehov`larla beraber -karakteristik olarak her bulasiga boyanmamis duvar posterligine cervceveli süslemelerle özel islenip kodlanmamis sosyo- toplum tipi bize benzedigi yakinlik sebebiyle - Dosteyevski`nin de Sabahattin Ali gibi neredeyse bütün romancilarimiza rehberlik edip ilham kaynagi yapan romanlarindan birisi de Ölü Evinden Anilar`dir. Orda öldükten sonra ardinda biraktigi ani defteri satin alinan kisi tarafindan SIBIRYA SÜRGÜNLÜGÜNDE neredeyse her günü digerinin aynisi olarak hic degismeyen Alexander Petrovic, Garyancikov`un, yani Dosteyevski`nin bizzat siyasi suclu olarak hüküm giydiklerinden kendisinin taniklik ettigi, herkesten ve her yerden soguk ve uzak, en acimasiz sartlara zincirle bagli, Kale adi verilen yerde cailer serseriler yan kesiciler seri katiller haydutlar sapkinlar ..ve Petrov, Lucka, Azamov, Famic, Akimic, Osip, Susilov, Yarebyatnikov, Samekalov, Filka…kir pas irin lagim kokulari icinde umudu bosa cikmis en mapusanenin hayvanlari, hamam sefasi, noel günü, tiyatri piyesi gibi kücük degisiklikle bayram havasina girip sönümlenen, iskencesi bol, her tipten ve cografyadan insanin kesat ve kisir, prangali yasanmisliklarin ölü hayatindan farksiz günü ve günceleri yazilidir.
    Oradan gel gelelim Sabahattin Ali`nin Kürk Mantolu Madonna`sina…:

    Yukarda yazdigim gibi Dostoyevski`nin bir ölünün ardinda biraktigi ani kitabinda yazilanlarin anlatildigi örnek ve ilhamla, ahbabi Hamdi sayesinde araya araya zar zor is buldugu Ankara`nin devlet dairesinde her günü ötekinin tekrarinin ölü topraginda baslayip sönen günlerin memurlugu sirasinda ölen Raif Efendi`nin ardinda biraktigi kara kaplamali defterde yazili anilardir, aslinda yurt disina devlet bursuyla iki yilligina dil okumasi icin gönderilen Sabahattin Ali`nin otobiyografisi.
    Olgular vardir, herseyi her an sonuna kadar yasayip tükettigi icin ölmemis ve hic bir yasama sevincini yitirmemis insanini bekleyen digerki yarina kalacak olan hic bir heyecani, hevesi, hazzi, tutkusu, ilgisi, meraki, düsüncesi, kaygisi, duyumu, yakinligi,canliligi, sicakligi, hissi, duygusu, aidiyeti sorumlulugu ve hayali kalmamistir kisinin. Bu yüzden de ölü bedeninde her türlü sorunlu depresif mutsuz tedirgin kuskulu rehin hastalikli bagimliliklarin döner sermayesine dönüsür ve kuraklasir insan.
    Yine Olgular vardir, hic bir sey yasamamis, hep hayalimsi pilatonik ve her seyi katilimi özgüveni dahili cesareti özgürlügü deneyimi ve etkin karsiligi olmayan kabuklarda daima mucizevi bir sey veya birileri tarafindan önemsenip gelistiremedigi sinik sönük korkulara bogulmuslugunu boguldugu kabuklardan cikararak insan yerine konulmayi ve hatta adindan hep baskalarinin söz ettigi ask deneyimiyle rast gitmeye sizlayip sancisin. Bu kahredici kendine tutsaklik hükmünde ve özgürlesememe ilkelliginde de olasi hayallerinin gerceklesmesi halinde neyi kimi nasil davrani dengeleyeceginin ilmini yolunu seklini deneyimini ve birikim zenginligini kazanamadigi icin afallar, tökezi ve bir türlü karsilastigi gercekligi tartip tasiyamaz.
    Iste tam buhic bir benzeyelerle ortakligi olmayan acmaz cikmaz bölünmüs tikali kapanik celiskiler kör dügümünde, ickili, perdelenmis balkonlu kabinlerde disardan gelen ciflerin cilvelestigi, disardan tek gelenlerindse orda calisanlardan biriyle anlasmasi halinde yukardaki odalara soyunu dökündügü GECE KABERESi veya bizdeki karsiligi müzikli PAVYON`da bütün toplumsal norm ve formatlari bilen taniyan ve deneyimlemis olan; yani her tipten insaniyla HAYATTAN oldukca HABERDAR; bu bas döndürücü derin ve bulanik girdapta bosta kalan diger zamanlarini resim cizerek, ara sira galerilerde sergileyen; fakat ruhsal olarak bitmis, cökmüs, hic bir yasama hazzi ve hayali kalmamis tükenmisligin hastalikli ve hep hic kimsede bulunmayani arayip bekleyen ; hic bir zaman da bulamayacak olan; yasadigi tünelde bedenen de cürümüs sorunlu kadinidir Maria Puder.
    Raif Efendi ise ( Sabahattin Ali ) sabun fabrikasi kurup gelistirmeyi kafaya koyan babasinin son makina bilim aksam ve teknoloiyi ögrenmesi icin gönderdigi Berlinde bir pansiyonda kalirken hollandali erkek düskünü dul ara sira kacamaga cikarak tanistigi cadde sokaklarla yagmur camur müze meydan bahce park gezinirken ugradigi resim galerisinde gördügü göz alici resime takilir kalir. Ne yapar ne eder resmi yapannin kendisi Maria Puer olan öznesiyle tanisir. Sonra onu gölge gibi takip ede, yol bekler, kenar kollar, köse ve karanlikta iz sürer, bakar görür ki aklini alan hayal perisi pavyon bülbülüdür. O kadar ki kendini adeta fener yapar , yoluna yatar ve her yerden görülebilecek meydana yakar Raif, Puder Maria duysun görsün frketsin de baksin hic degilse ve gerekirse yalvar yakar olmaa pas versin diye.
    Sinik sönük pisirik donuk duragan sabit cercevelenmis tekdüzelige memleketteki cocuklugundan beri alip gezdirdigi ve artik tasiyamayacak kadar herseyi kendi icinde yasatip öldürdügü, hep bir olaganüstü kabuk kiran nedensellige be bagladigi ice kapaligi nihayet buldugu inanciyla kendini Maria`nin ilgisine serer savurur Raif Efendi ( Sabahattin Ali ). Hatta bir ara asil maksadi olan sabun fabrikasina gitmeyi de askiya alir birakir. Bu yogun geceli gündüzlü pürtetik mesai sayesinde ucundan kiyisindan zar zor güc ve bela ile ilerleyerek tanisma fasli derinlesir. Beraber kafa cekmeye giderler. Yemek yerler. Berlin`i gezer tozarlar. Pavyondan kadin götürme isinden hem ruhu hem bedeni sogumus yilmis delik desik travmalarla artik kendine hic bir haz duygu sevinc ilgi merak ve heyecan vermeyen, her yeni tanistigi herkesin biririne benzedigini ezberden bilen, ve bu yüzden carcabucak herkesten kusacak derecede tiksintiyle yilmis usanmis MARIA, hayatta hic bir yasamisligi ve deneyimi olmayan saf görünümlü iyi hali henüz bozulmamis RAIF baslangicta degisik ve ilginc gelir. Fakat bu ilgi öyle olmadigi, yani bin yillarla örgülü SAnayi Toplumu`nun insani böceklestirdigi sonsuz kayipta Puder`in derin buhranini hic bir yerinden iyilestirmeye imkani ve gücü yetmedigi icin kisa sürede bikar usanir bastaki ilgi alaka kaybolur ve zil zurna yilbasi gecesinin yatagina girdikleri gün, kapiya kor ve keninden kovar Rai`i Puder.
    Dösüne yaslanip kederini ve yasamadiklarini aglayip dökecek birini bulmusken kovularak ebediyyen iceri alinmayacagi kapilara ve sokaklara kondugu aciya aglar sizlar üzülür ve kaybettigi platoniklige ve tarif edip tanimlayabadigi sürreal boslukta durdugu dünyayi ve bastigi her yeri susar sapitir ve sasirir Raif. Cünkü iki bagdasmaz ve birlikteligi olmayan kültür farkliligindan tut ki ( ne de olsa Raif`in ki mistik bakir fakir olusup gelisememis soyutluga hayal kuran dogu arabeskisidir, Marian`ninkiyse ezici maddi cikar catismalarinin insani yiyip bitirdigi ve orda öte gidecek tarihi kapisi yahut dünyasi olmayan her cenderecen gecmisligin Kürk Mantolu poster ve galeri halidir ) iki birlesmeyen kisa devre kontaginda her benzer hikayede siradakini icine alarak bitmis sönümlenmistir hersey.
    Böyle böyle gel zaman gi zaman…bir yolunu bulup evine girmeyi kabullendiren Raif, Maria`nin yogun bakimini üstlendigi hastaligin pencesinde gün gecirip tam gün mesaisi doldururken Türkiye`den aldigi ve babasinin ölümünü bildiren telgrafla gersin geri dönüsü sirasinda, annesinin yanina, Macristan: a giden aslinda Maria`da ölümcül hastaliginin son günlerini demlenmektedir.
    Telgraf, tek derdi ölenin mülküne konmak olan Enistesindendir. Baldiz, Kayinco, Kayinvalide ve ötekiler, hic kimsenin birbirine ilgisi bagi insaniyeti duygusu beraberligi olmayan ve her kafadan catlak ve aykiri bir sesin ciktigi, Raif`i ise sünepeligi safligi sinmisligi dirayetsizligi yüzünden ortaligin yük beygiri, dert babasi ve hizmet hammali olarak bilip davrandigi ve umursamayip hice saydigi günlerin birbirini kovaladigi sirada ( romanda bütün buralar betimleyip anlatilirken Tanzimat Edebiyatcilari`ni taklit eder Sabahattin Ali) sayisiz mektuplar yazar fakat hicbiinin karsilgini alamaz Puder`den Raif.
    Fakat günün birinde Ankara Gari`nda adini cagirarak omzundan dürtükleyen Berlin`deki Pansiyon komsusu ve yine Pansiyondan arkadasiyla evlilik yapmissimdi kendisi Suriye büyük elcisi olan kocasiyla oradan aktarmali gecmekte olan Hollandali sisman kadin von Tiedemandir. Laf lafi acar. Kadinin bütün konusmalarinda oralarda ziplayip duran bir cocuk vardir. Maria`nin öldügü ve geride memleketine geri dönmüs bir Türkten olan bu cocugunu geride biraktigini duyar isitir ve zaten coktan bitmis olan mola saatiyle azap keder kahir yikim hepsi birbirina karmakarisiktir ve uzaklasan trenin camindan hic kimse olarak bakan kendi cocugudur yerle yeksan olan Raif `in .
    Cekmecede buldugu tekdüze ve monotonlugun kim oldugunu hep merak edenden okuyup yazmalik bu platonik ve cok birlesensiz serüvende hem Raiftir, hem anlaticidir hem de kendisidir Sabahattin Ali.
    Kitaptan Kitaba basligiyla buralari isaretleyip noktalarken…
    Romanin bitisi, hayatlarinda hep olaganüstü degisiklikleri ve olup gerceklesmesi daima baskalarina birakilmis mucizevi sürprizleri hic bir kendi payina düsen emek caba gayret cesaret atilganlik akil fikir yol yöntemi olmaksizin kisiyi yasama sanatinda ehil etkin ve yetkin kilan gelecege hazir özgün iradesi gercekci katilimi ve özgür yasanmisligi da yoksa, zamanin ezici carkinda makinelestiren tek tiplilige mezarlasir insan. Burasi Puder Mariadir. Ayni hazirliksizligin ham hayal kovalayicisi olarak kendini yok hükmünde rast geleye dökmüs sacmissa dogu tipi arabesklikten adini ne boyasiyla süsleyip ( aydin ilerici demokrat devrimci vs vs ) kenara koyarsa koysun, mistik mahrumiyetlerin ebedi kendini gerceklestirememis fakir fukarasidir insan burasi da Raiftir ( Sabahattin Ali )
    Kürk Mantolu Madonna`ya dipnottur :
    Arzu istek beklenti umut çare ilgi sevgi saygı iletişim … kısacası hayatın yaşamaya değer her şeyini hiç bir gerçekliği pratiği ve deneyimi bulunmayan sahte soyut bencil bağnaz çıkarcı yüzeysel kuralsız ilkesiz kayıtsız samimiyetsiz kuşatılmışlık tek düzeliğinde sadece kendi içine kapalı ve çıkışı olmayanların ham hayalinden ibaret yaşayan Raif, hep kendini cansız ceset gibiliğinden çekip çıkaracak ve yaşamadıklarını ( deneyim birikim coşku heyecan haz şehvet tutku heves aşk sevgi saygı güven özgüven serüven cesaret atılganlık keşif özgürlük kişilik karakter vs . vs) yaşatacak kendinin eksiğini ve zıddını tüm bunlarda profosyonelleşmiş Maria Puder’ de bulmuştur. Bu yüzden de ondan ters yüz olup kovulduğu halde kendini her alanda büyütüp tamamlayacağı ihtiyaç muhtaçlığıyla adeta taparcasına sımsıkı kilitlenir ve yapışır.

    Bu bağlamda Maria Puder, yani romana ismini veren ve yabancısı olduğu Berlini keşfetme gezintileri sırasında ordan burdan dolaşıp gün öldürmek için gittiği resim galerisinde Kürk Mantolu ve görünüşüyle de her haliyle çok gizemsi bir Madonna’ ya benzeyen yüzüyle ilgisini çeken tablodaki hem resmedenin hem de resmin sahibi olan ve aynı zamanda da Gece Klübünde sahne sergileyen Maria Puder, hayatın samimiyette güvende ilgide ve ilişkide sahtelikler içinde boğulup kaybolarak herkese ve her şeye karşı kayıtsız bırakıp tiksinti duyacak derecede yorduğu, ezdiği,, soğuttuğu, yıldırdırdığı ve artık hiç kimseye veya hiç bir yeniye ilgi yahut heyecan duymayacak kadar ölü bir ruhun delik deşik bedenini taşıdığı sevebiyle kısa süreliğine merak konusu olmanın ötesine geçmeyen Raif’ te şimdiye kadarki bütün diğer ötekilerden hiç farkı olmayan; hep bir insanüstü bilinmeyeni arayan içinde yaşadığı hastalıklı bunalımlara ve çelişki sarmallarına karşılık verecek biri değildir. Bu yüzden de insana ihtiyaç duyduğu gereklilik veya arayış sadece yalnızlığını gideren gölge sıcak samimi doğal şekil ve suretine değil aynı zamanda kapitalist sanayi çağının bütün ezici ve sömürücü çarkında insanı hiç yerine koyan çelişkilerin giderilmesi mucizesi ve beklentisi olduğu için, hiç kimseye sürekli bağlı ve kalıcı ilişkiler kurarak kendine bile katlanmakta zorlandığı hiç kimsenin her ne niyetle olursa olsun yakınlık kuran davranışıyla daha çok dünyadan azalıp tükenişini hızlandıran yüküne, yapışkanlığına, askıntısına ve hayatta hiç deneyimi olmayan düşkünlük haline dadılık yapmaya ne gücü ne iradesi ne merakı ne sabrı, ne tahammülü ne de imkanı vardır. Bu yüzden de herhangi bir diğer öteki ve başka yeni tanışmışlıktan paramparçalanmışlıklarla örülü cesetleşmiş hücre sarmalında beklediğini ve umduğunu karşılamayan Raif’ ten hissi ilgisi ve hevesi geçer geçmez en acımasız katılıkla çarçabucak kapıya koyar.

    Ki bu iki temelden anlaşamaz uyuşamaz ve hiç bağıntısı birleşeni olmayan çelişki, yaşanacak tüm hayallerini harcamış tüketmiş ve kendinde kendine dahi dünyası mümkünü katlanması yeri ve tahammülü olmayan Maria Puder’ le, tüm hayatını deneyimsiz birikimsiz beceriksiz çorak kurak ve düş kurmalara tutsak geçirmiş sıfırla sonsuzluk arasındaki boşlukta etrafını ören yozlaşmış ve ilkel ilişkilere rehin her şeyin hiç kimsesi ve yabancısı Raif Efendi arasındaki ilişki ve iletişim bozukluğuna ilişkindir. Bu temel çelişki, her şeyiyle makinalaşmış insanla hiç makina bilmeyen ıssız tabiat kadar derindir. Bu çelişki , doğu - batı arasındaki bütün arası açık ve kapanmaz mesafelerin hayalperest sofistik ve feodal ilişkilere köklü bağlılığın sorgusuz sualsiz biatçı mistizmiyle , her şeyi maddeci ölçekle yapıp bozan insan soğukluğunun kim nerde ne getiri hesabıyla esir piyasa pazar materyalleri vitrininde tartıya girer değer görür ileri düzeyli kapitalistlik derinliğindedir.

    Seyfi Karaca………Mart / 25

  • tımarhane duvarı08.03.2025 - 14:15

  • tımarhane duvarı07.03.2025 - 18:12

  • tımarhane duvarı06.02.2025 - 15:46

    ….
    KORSAN FECAAT
    ….
    Misir, Cin ve pe cok uygarliklar henüz kundakta sarili emeklemelerde toy, tekil, ilkel, örgütlü donanimliliga yokken, yani sosyal siyasal ekonomik baglamlarla hamurunu mayasini bütün sorunlari karsilayabilme yetenegine dair toplumsal dönüm dolasimlarin soru cevap kismina gecmemisligiyle sosyal iliskileri düzenleyen üretim paylasim ve altyapida organize belirgin donanimliliga yetiskin degilken; MEZOPOTAMYA topluluklari topragin halini yorup dilinden konusan her türlü ekim sürüm bicme ve toplayip paylasma ilim ve ilkelerini biriktirirken, agaclardan pulluk yapiyor, topraktan kerpic kariyor, camur alasimlarindan kap kacak tandir ocak pisirip firinlayarak su testisinden tut ki, cira kandiline, tursu pekmez ve sarap küpüne, gövec canagina kadar hayatin soru cevap kismindaki bütün ihtiyaclarini üreyüp cogaldiklari nüfus oraninda karsilayarak yasamsal dönüm devranlara sunuyordu.

    Kisacasi:..

    Herkesin kendi liyakatli bilgin hünerli özel yetenegine göre uzmanlasarak kurumsallasmayi saglayan Mesleklerle beraber stoklama, istifleme, biriktirme ve her felaket günlerinin kitlik kiranlarina karsi fazladan üretim, TICARETI tetikledi ve gelistirdi. Yasadigi bilinmezin sinir ötesine cikarak hem koordinatlari bilinen dünya ve ötesi kesfedilirken, karanligi gösteren fenerler, fenerleri yakan ve soguklri kovan enerji kaynaklari, haritasi adresi ve güzergahi bilindik yollar, yolculuk sirasi konaklama yerleri, pusulalar, arac gerecler, ecza ürünleri ve firtinanan denisz deryalarin ve ucsuz bucaksiz sonsuzlugun bilinmeyenlerine saglam okulcu ögretici sistemler, hayat cesitliligi gemiler yapildi günlük hayatin satisina sunuldu.

    Yüksek getiri hirsi her türlü güc zehirlenmesiyle beraber günden güne hem dünyanin hem de insanligin sonunu getirmeye dair bütün ahlaki ve hukuksal kurallari kendi cikarina göre yapip bozarak uygarliklarin ortak yasama iliskin tüm deger amac ve birikimlerini tersine cevirerek, modernlestikce ilkellesen ; yapici olmaktan ziyade her türlü yikimi ve yagmayi kalici hale getiren acimasizligi, doyumsuzlugu, ruhsuzlugu, saldirganligi, mahluklasmayi, bencilligi, ceghaleti , kapaliligi, körlügü, kizil kiyametlerle tahvilleyerek susmus sinmis ve sönmüs insanliga ölümcül küresel capli vahset siddet büyüklügünde darbeler indirmektedir. Bu böylece sürüp gide devrile bugünlere cark eden korsan fecaat cevrimidir ki..

    Asagidaki siir burayi özetleyen kissadan hisse özetidir :


    KORSAN FECAAT

    Ömrü varına
    Mutuna
    Umuduna
    Huzuruna
    Hevesine hissine hayaline mutluluğuna ve sevincine bulaşmadık boyalı zehirli katkı maddesi kalmayan
    Hayatın,
    Karma karışıklığına ilişik, ayıp suç günahlara dolaşık bulaşık
    Akla karayı,
    Ubbusundan gubbusunu farkedip seçmeksizin saatte seksen kilometre esen sosyal kasırgada ve izdiham fırtınasında
    İntiharcı İnzivadaki fitnesinden fecaatini ayırıp seçip gözetmeksizin
    Maksatta meramda kendini eksik düşük yitik ezik ve değersiz seviyelerin tiksintiyle bakarak yadırgayan yabancısı gören
    Dünya dolusu tıklım tıklım tüketim bağımlılığına köleleştirilmiş yığın yığınak İnsanlar
    Yüz gerdirmeye
    Kırışık zımparalatmaya
    Saç sakal sıfırlamaya yahut ektirmeye
    Kalça baldır göğüs surat alın meme büyütmeye küçültmeye
    Saç sakal sıfırlamaya yahut ektirmeye
    Kokuşmadık yeri kalmamış
    Cılkı çıkmış, insanlığı tedavülden kalkmış, bir porselen soğukluğu plastik vakumlaşmaya
    Yabancılaştıkça azgınlık ve sapkınlık artıran beğenilip takdir görme tezgahındaki yerini almak için
    Bırakılmış boşlukları dolduran halim harap, bahtım kara, günüm yarınım darmaduman çukurunun
    Vasıtalarına biner binmez mezarcıya gassala ve musallacıya süslenmiş taranmış
    On numara ruhsuz cesetleşmelerle onarım bakım işlerine meşgulken yani cümle cihan insanlık
    Alaska ayazı
    Sibirya soğu
    Yoksuz yalnızlıklara
    Kin tohumları saçarak nefret cinnet savaş kan revan kusan kızgın karmaşalara, teftiş ziyaretine çıkmış
    Silsile felaketlere
    Durduraksız bozgunlara
    Kasıp kavurucu çatışmalara ve çöl sahrasına homurdanıp haykıran bağırtılarla
    Paketlendiniz,
    Kargo tulumba kaçışınız çıkışınız yok şartsız koşulsuz bize teslimsiniz,
    Bizden başka gidecek duracak dönecek yeriniz düzeniniz dünyanız seçeneğiniz yok gibisinin hortlak profilinden
    Her şekil yayılmacı kapitalist emperyalist azgın sapkınlıkların soygun sömürü vurgun soygun ve işgal patron profili isi
    Trumph ve işgal fiil faaliyet ortakları ağzını yüzünü eğip bükerek kompeteyşen diyor
    Futturufeyşen diyor
    Kominikeyşen diyor
    Cart diyor curt diyor,
    Panamaya Kanadaya Meksikaya Görenlanda Danimarkaya Çine Maçine teker teker
    Tüm dünyayı sorguya çekip tapusuna mülküne el koyan vahşet dehşet çalıştırıp işletme formülüyle
    Hacize ve hizaya çekeceğine felaket başlıklı sataşmalar sallayıp harami köpüleri kusarak
    Ayıpmış
    Ahlaksızlıkmış
    Yasakmış
    Yazıkmış
    Haydutlukmuş
    İnsanlık dışıymış tüm bunlardan bana ne size ne kime ne diyor , kaçacak kurtulacak yeriniz mi var diyor
    Paketlendiniz,
    Sırası gelen ruhsatlı ruhsatsız toplu ölümlere takiptesiniz, tüccarı olduğumuz bize mal ve mülk oldunuz diyor
    Bakın bakın, elimde Yusrael kalemi var diyor, önümde de hepi topu masa kadar dünya toprağı
    Guraba garibandır diyor,
    İsrail markalı kalemi kendi keyfine bırakacağım, dilediği coğrafyalardan hayatını yerini yurdunu boşaltması için
    Oralarda yerleşik oturanların hayatına hükmüne son verip
    Nerden nereyi diler beğenirse haritası kendine dar gelen israil’ e,
    Ötekilerin kendilerini sürgün sefillere toplayıp boşaltması için tepesine binip, başına çökmeye kıyamet yağdıracağım
    Hizadan çıkanı sırayı bozanı fena ateşleyip kül duman yapacağım diyor
    Hortlak yırtınmalardan kozmik kapitalist ve emperyal kabuğunu yarıp fışkırarak
    Kendi kendinin anonsunu yayınlayıp mezarcıya kendini beğendirme derdine düşmüş insanlık ölümüne satışa çıkarıyor
    Korsan fecaate patron başkan
    Trumph
    Ve küresel ölçeklieşkiya terane

    Seyfi Karaca…. Şubat/ 25

  • tımarhane duvarı06.02.2025 - 15:44

  • tımarhane duvarı05.02.2025 - 17:36


    KİTAPTAN KİTABA 3

    Özetle…: Barınması yer yurt tutması ve yol alması güç Emanet güzergahlarda ödünç yollarda idarelik odalarda ve evlerde hayata tutunabilmenin güç belalarıyla zahmetten tasadan endişeden ve bilhassa sonsuz sınırsız ve sonu gelmeyen kontrolsüz istek heves arzu hayal dilek merak bağlamında kendi kendine üstün baskın gelme dürtülerini kışkırtıp kamçılayarak hırs gayret ve çabalarla zar zor…
    İnsanlar genelde bulmak istediklerini merak edip arar sorarlar ve çoğu zaman arayıp sorarlarken hiç ummadıkları yaşamın sihirli hikmetinde olan sırlı gizli saklı bilinmezleri keşfederler.

    Barınması yer yurt tutması ve yol alması güç kimi emanet güzergahlarda kimi sarpa yollarda kimi ödünç akıl fikir teselli tembih ve öğünlerde idarelik odalarda, geçici mevsimlerde, akıp giden aylar yıllar senelercesinde ve dünyasını oyalanıp avunulan meşakkatlerde sokaklarda eşyalarda evlerde yoksulda varsılda yoğun kalabalıkta ıssızda yalnızda hayal meyal ömür sürüncemeninde zar zor….ama bugüne kadar olup bitenler ve doğup ölenler, hep sayesinde beslenip barınarak daim devamlılığını akılla fikirle ilgiyle emekle bilgiyle sevgiyle bilinçle kararlılıkla liyakatle ve sorumlulukla yükünü taşıdıkları yaşamı sevk ve idare etmeye topraktan aldığını bozup berbat etmeden yeniden toprağa ekip biçerek, sevincin huzurun muttun duygunun düşüncenin kanaatin ilkenin kuralın aidiyetin dirayetin iradesi ve kıvancıyla süregelen onur itibar ve kıvancın ürünüydü insan ve hayat.

    Fakat bugün toprağın damarına karışmadık hiç bir zehir zıkkımı zerrece zarar ziyan etmeyerek toprağın kimyasında topraktan başka her türlü ölüm zulüm kimyasallarının kök salıp canına okuduğu gibi, topraktan olup biten ve ölüsünü toprağa teslim eden insanın da içinde yüzünde dışında sayesinde ruhunda hayalinde ve hayat sürüncemeninde ve bütün yaşam dolaşımında ( benim işim görülsün de başkası sürünsün ölsün düz mantıklı mahluklaşmalarla menfaat ayrıcalık ve çıkar önceliğini kutsayarak sırf mülkten maldan paradan gösterişten servetten konuşan, sanata edebiyata vicdana saygınlığa ve ortak yaşam değerlerine hiç bir merakı ve meramı kalmamış olanlarıyla) toprağa ödeşmişliğin gereği insandan başka her şekil kimyasal, mutsuzluk, cinnet, cinayet, hastalık, hormon, alışkanlık, kibir, fitne, bağımlılık, sapkınlık, doyumsuzluk, şiddet, yetersizlik, hukuksuzluk, bencillik, algılama, hırlama, küçümseme, dışlama, zorbalık, saldırganlık, tahammülsüzlük, zalimlik vardır ve mevcuttur.
    Artık tüm bağışıklık direnç idrak irade etki ve yetkilerini yöneten ve yönlendiren piyasa dayatmalarına teslim etmiş kullanışlı eşyadan farsız, hastalık hamamlı , tüketim deneği, ayrışma ve çatışmalar kulu kölesi ve ecza deposudur, global soygun vurgun talan sömürü acımasızlığının kıskaç tabutunda doğup ölen insanın içinde dışında insandan başka her türlü felaket mevcutlu güncel ve aktüel fabrikasyon NUMUNE.

    Hem zaten Katalonya’ ya Selam yazmalarında idealleri roman süresince tanıklık ettiği hizip çatışmalarının bütün ayrıntılarıyla( eski polisiye meslek alışkanlığıyla ) özel görevlendirilmişlik (çünkü o sıralar Almanya ile İkinci Dünya Savaşı hazırlığında olurken her türlü karşıt ittifaklaşmayı yerinde kırmak için ve özel vizesi ve bilgisi dışında Orwell’ in İspanya’ ya sorunsuz sıkıntısız gidiş dönüşü asla mümkün olmayan ingiltere tarafından ) raportörü gibi her günü ve olayları kayıt altına aldığı İspanya İç Savaşı günlüğünün hemen ertesi sonrasında idealleri uğruna savaşmanın anlamsızlığına dair bütün hayal ve düş kırıklığını cebine koyarak İngiltere’ ye geri döndükten sonra, topyekün Kapitalist Patronluğun tam da tüm beklentilerini harfiyen karşılayan ve neredeyse soygun sömürücülerin ortak Lawrence figürü olarak Sovyet Stalinist’ liğin zaafiyetleri üzerine kurgulu Hayvanlar Çifliği’ ni yazıp kapış kapış tüketilen Global piyasaya sürdü , Georg Orwell markalı edebiyatı insansızlaştıran ve insanı her şeyden mahrum ilgisiz kayıtsız muhtaç mecbur ve murdar her buyrulan dayatmaları tüketmeye tutsak insan tipini yaratma ( Dosteyevski’ lerin sosyal çelişki tıkanıklık ve çatışmaları en somut yaklaşımlarla şablonsuz gözlemleyip dertlendiği toplumcu ve insancıllığının tam tersine) kopukluğuna izole eden JAMES JOYCE gibilerin resmiyet kazandığı devamlılığını işaret eden sürsaltanat.

    Hayvanlar Çitliği’yle aynı yıllarda kurgulanarak rafa dizilip tezgaha konan Kürk Mantolu Madonna’ da Sabahattin Ali, iyi niyetin nasıl kendine karşı ihtiyat ahlak vicdan had hudut tanımayan iş yeri Hamdi bey müdürlü amir memur takımı, evdeki Cihat, Vedat, Nurten, Nurettin, Ferhunde, Necla, Mihriye hanım diye giden baldız bacanak kayın biraderler akraba hısım evcek efradı, kendi öz çocukları ve hatta herkesi memnun etme işçiliğinde hiç hata kusur işlememek adına kendisiyle birlikte ölüp üzlen karısı tarafından da ister istemez kötüye kullanma çullanışını bütün sağlıklı ve saygınlık ilişkileri kopmuş sönmüş monoton anlamsız amaçsız ve arada kalan ilişkisiz iletişimsiz bütün boşlukları soğuk mesafelerin doldurup kapattığı sessiz suskun sinik sönük hımbıl ve pısırıklığın kabuğuna çekilmişliğinde artık kanıksadığı ezilmişliğe karşı hiç bir hamle atak direnç tepki itiraz gayret ve cabalarda bulunmayarak sineye çeke çeke horlanan hiçe sayılan dışlanan çıkar dünyası çağının aykırısı ve hatta hasta günlerinde dahi ( birbiriyle hiç bir ilgisi bağı ve saygısı olmayan yabancılaşmış kilitli kısıt döngüde ötekilere ters düşmesin, ayıp olmasın, kaba durmasın, günah kaçmasın adına her yükün altına girmesi sanki zorunlu mecburiyetmiş gibi görünen ) adamdan ve insandan sayılmayarak kendinden daima herkes için hiç yadırganmadan aşırı fedakarlık beklenen alışılmış kanıksanmış ezici aşağılayıcı ve acımasız rutin taşıyıcısı Raif Efendisi,nin bu boğulmuş bunalmış tüm yaşam kanalları ve itibar yolları tıkanmışlık tutsaklığındaki ( sayfa 35 ‘ ler ve sonrasında yoğun olarak anlatıldığı) hiç kimse tarafından anlaşılmayanlarıyla horlanmışlığını haklı görüp kabullenen kayıt dışılığı gündelik yaşam sermayesi edinmiş ( Anlaşılmadığı için önemsenmeyen yalnızlığı küçümsenmeyi ve dışlanmayı hoş görüyle içselleştirdiği kendine özel seçkinlik olarak benimseyen ) tek hücreli izolasyondan kaçışın çıkış yolu, sürekli güvenlik sığınağı, kaytarma bahanesi, nefes alma huzuru , tutunabilme kaynağı ve avuntu sevinci vesilesine, derme çatma memur masasındaki çekmecede saklı eskilerden -yaşanmış toplamından- kalan Kürk Mantolu Maria Puder hatıralıklarıdır.
    Bütün ihtimallere dahil ve dayalı Memur Günlüğü’ nün harcayıp tükettikleri arasından seçilip ayıklanan özetle, her bir muammalı metânetli işin hikmeti aslı esası sırrı gizemi, mesai sahibiyle ihtiyarlamış çekmecedeki , singer marka burgulu bıçağın yanındaki eskş püskü defterde yazılı ve saklıdır çünkü …

    Ve bundan sonrası tıpkı köpek Azorka’ yı reddettiği kızı yerine koyarak bir daha ölünceye kadar yakınından ve yanından ayırmadığının peşinden gittiği ve köpeğin öldüğü aynı gün içinde sefil sürgün soğuklar arasında ölen ihtiyar adamın sürükleyici hikayesini kovalayan Dostoyevski ‘ nin Ezilenler’ nin ( ölen ihtiyarlar ardında kalanlardan) benzelen hissi kurgusu ve sezgisi hakimdir Kürk Mantolu Madonna’ sında, öykü sahibinin öldüğü yerden sürüklenip sökülenleri defterden söküp romanlaştıran anlatımıyla Sabahattin Ali’ nin.

    Kendi evinde ve hayatında asalaklığa çökmüş çöreklenmiş hiç kimseye saygısızlık kabalık etmemeye ve hiç kimseyi üzüp incitmeden her istediğini yerine getirmeye kendini alıştırarak feda etmiş adamış kul köleliğin Raif Efendisi, içselleştirdiği tek düze sıradanlıktan sürekli sırrı kendinde saklı teselliye tutunarak avunmakta tüm yaşama sevincini saklayan; bir zamanlar Almanya serüvenli özgeçmişiyle Sabahattin Ali’ nin hantal bürokrasi çarkından ve kimi memur yıllıklarından gözlemlediklerini yazdıklarının içine katan kendisinden koparılmış alıntılar toplamı gibidir Kürk Mantolu Madonna. Ordaki sırlı çekmeceden dışarı çıkarak Almanya’ larda geçen yıllar sırasında doğurduktan sonra ölen Ressam Puder’ den olan Raşf efendi’ nin saklı gizli bilinmez sırrı ve kızı, sürükleyen hikayedeki saklı tıpkı Dosteyevski’ nin Ezilenler’ indeki sefil sürünmeler sırasında ölen annesinden geriye kalan Nelly’ nin bilinmeyen babası olsn Prens uyarlaması gibidir.

    Dostoyevski’ nin Yeraltından Notlar’ ı roman tarz ve türünden ziyade her kelimesini edebi değirmenlerde titizlikle öğütüp eleyip işleyen ve dokuyan cümlelerin kıvrak zeka gücüne dayalı akıl fikir felsefe ve en çokta insan ruhunun bedensel varlığıyla ilgili kendi aralarındaki gizemli belirgin bilinen ve bilinmeyen bütün çarpık çelişki ve anlaşmaz uyuşmazlarından derinlemesine dalarak özet tembihler ve dolaylı sözler çıkardığı ; Kafka’ nın Aforizmaları’ na benzer insana , topluma ve dünyaya dair haller durumlardır.
    Kürk Mantolu Madonna’ da Sabahattin Ali’ de öykünen hikayeden çok roman boyunca ondan ( Dostoyevski’ den) her romanında olduğu gibi bakınıp edinerek kişilerin yeraltında ( insanın iç dünyasındakileri ) toplanmış tıkanmışlıklarını her satırda dışa vurma edebiyatını Misal, Sayfa 42 43 ve kitabın baştan sona tümünde Ankara Keçiören’ini anlatırken ve gizemli davranışlarını anlayıp bilmek ve tanımak istediği ( yataklarda kendini alıp götürecek ölümü beklemekten başka hiç kimsesi olmayan sefilliğe hastayken bile onun derdiyle değil, sadece ve ölünce evin gelir giderini kendini yok etme pahasına tedarik edip sağlayan uysal hamalından olacakları kaygısıyla evdeki asalakları tarafından yoğun bakımı ciddiye alınıp önemsenen) Raif Efendi’ yi sokaklardan okumak için gece vakti ıssız kurak kimsesiz insan uçuran kuvvetli rüzgar soğuğunda karanlığa karışmışlığı anlatırken, her betimleme soyutlama merak sorgulama bilme izah tasvir kurgu duygu söz merak ve düşünce zincirleri bağlamında en belirgin bir şekilde Dostoyevski etkisine rastlıyor ve okuyor gibidir insan ) ve psiko analizini yapmış yönetmiş bir bakıma.

    Seyfi Karaca…. Ocak/25

  • tımarhane duvarı05.02.2025 - 17:36

  • tımarhane duvarı01.02.2025 - 16:24

    ..
    KİTAPTAN KİTABA 2

    Sonsuz bucaksız kabul edilen evrende her kişi kendincelerinden iradesi imkanı azmi gücü kararlılığı inancı gayreti hüneri sorumluluğu aklı fikri vicdanı cesareti özgürlüğü nispetinde yaşadığı ve yaşatabildiği dünya ortam genişliği huzuru güvenliği ve mutluluğu kadardır .

    Şöyle ki..

    Tıka basa yaşadığın odalar çevreler alanlar ve ortamlar dar baskın boğucu ufak bölük pörçük ve küçükse, kendi hayat genişliğin, düşünce ufkun, rahatlık güvencen, mutluluk kaynağın ve hayal dünyan da o kadar donuk tutuk bozuk köhne yıkık yorgun bulanık karışık ve berbattır ‘ … diyor veya demeye getiriyor Ezilenler’in daha ilk satırlarında Dostoyevski.
    Bence de , okuduğunuz kitap, dinlediğiniz müzik, dinleyerek içselleştirip konuştuğunuz söz yazı sohbet muhabbet eğer akıcı ve çekici dille örülü kuruluysa sizi istediği gibi dilediği yere yola ilişkiye ortama yere götürür gösterir veya göstermek istemediğini sizden saklar ve yönetir.

    Bağımlılıkları uğruna özünü itibarını kendini toplumunu ve dünyasını kaybedip yitirdikçe boğulduğu asosyal toksin tortuları dibine çöken kayıtsız kifayetsize külüstür istifi ve sarhoşluk üretenlerin piyasa sermayesi haline gelip, yaşama sevincinin efor heyecan haz his duygu çaba gayret sezgi emek irade düşünce bilinç özgürlük özgüven akıl fikirliliğini öldürerek her kahır yüklü dertlenmeye ve köhne ağlamaklı pısırıklığa sinmiş SIZMIŞ ve sönmüş dürtülerin içgüdüsel kapılmışlık SARHOŞLUĞUYLA, beyin, dalak, mide, böbrek, akciğer, karaciğer derken bütün beden bünyesini ölgün ruhuyla birlikte iflasa sürükleyen düşkünlük ve ZAVALLILIK müptelası ve içki rakı gibi her türlü uyuşturanların yan mezecisi olmuş ve kendi hayatına boş vermişlerin ister erkeği olsun isterse kadını, çarmıh ipine bağlanılıp asıldıkça iyilik güzellik meleği yahut kutsanmış totemi değil, sizi kendi canına kıyan zıkkımlanmanın ve felaket müştericiliğinin ta kendisi yapacaktır…
    Ezici yorucu yükünü taşımaktan daha önce hiç farkına varmadıkları hayatın değer kıymet kaynak servet ve sermayesine çıkardıkları isyanla ( çiftliklerdeki haydut harami insan sultasına karşı Bremen Mızıkacılarını öykünerek ) niyet edilmiş sona kavuşunca düzeni dengeyi şaşıranların bütünün işbirlikçi çıkar ortağı ve dalkavuklarıyla birlikte adım adım başlangıç amaç ilke erek hayal hedef ve ideallerinden uzaklaşarak karşı çıktıkları eskinin ve hatta eskisinden de beterin eşitsiz zorba zulüm keyfi ayrıcalıklı külüstür bozuk baskıcı yapısına topyekün geri dönüşüm içeriğiyle..

    İşin nihai amaç erek sonunda her insanların kurduğu ve kurumsallaştırdığı bütün bozuk yanlış suç ve kötü olan şeylerin geri dönüşünü sağlayarak kurdukları yaptıkları ve kotardıkları özgürleşmeyi parsel parsel yıkan ve yıktıkça tüm kötülüklerini taklit ettikleriyle insanlaşan; kendi alt tabakadının üstünde her türlü baskıyı soysuzluğu denetleyip yöneten üst ve üstlerin bütün duyarlı adil ortaklık ilkelerini yok ederek kendi keyfiyet hakimiyetçiliğini dayatanların geçmişin kokuşmuş çürümüş her türlü insanlık dışılığıyla aynılaşmasında biter kendine son verir kitap. En ezcemlesiyse 148. Sayfada çıkar ilişkisi ortak olanların alt tabakalarının azalan taleplerinden ve yaşam hakkından uzlaşıp anlaştıklarına dair özettir GEORG ORWELL’in her türlü üst yapı otoritesine karşı Troçki Anarşizmi’ ni savunduğu ve her şeyi maddi çıkara sürekli paradan konuşan ve insanı en acımasız sorgusuz itirazsız sömürülere uyumlu kurbanlar halinde ölüm zulum çileleştiğine önemsizleştirmeyi eşyalaştırarak dilediği gibi ezen ve bozan Kapitalist Dünya’ nın iştahını karşı blokta birbiriyle çekişip hizipleşmelerine kabarttığı, Stalin sovyet rusyasına kafadan muhalifliğin Dünya Toplumlarını yapma ve yönlendirme anatomisidir Hayvanlar Çifliği.
    Orwell İspanya İç Savaşı’ na da birlikte dünya anarşist gönüllü milisleri olarak katıldığı ve Hayvanlar Çifliği’ ni birlikte kotardıkları ilk karsını hastalığında ölüme terkederek karakter kişilikte sözde savunduğu insanlık incilerine dair hiç bir iler tutar tarafı olmayan kişiliksizliği ve asalaklığıyla tarihe geçmiştir.

    Her romancının bilindiği gerçeğiyle her kurguda öyküledikleri şahsiyetlerde üstlendikleri rollere göre azar çoğar kendilerinden serpiştirilmiş karakteristik özellikleri vardır . Her kötü olan karakterin her işlediği takındığı ve konuştuğu davranış bozukluklarıyla kendilerini ayıklayıp arındırırken, iyi olandaysa kendilerine akıl fikir yol bilgi beceri merhamet vicdan sorumluluk duygu ve düşünce arayışlarının irade sahipliliğini ve karşılığını bulurlar Suç ve Ceza’ da Raskalnikov’ un zorba katı pinti duygusuz kuralcı babasının ölümüne kendini SUÇLU bulan Dostoyevski’ nin ta kendisidir.

    Karamazov Kardeşlerde’ de herşeye müdahil muhalif asi ve her şeye kayıtsız kardeşler arasında yarı yarıya karışımlı bütün çalkantılı hayattı Ruhanilikle yuyup yıkadıkça dinginleşen Alyoşadır.

    Ezilenler” deyse hem romanı yazan , hem öyküsünü yazdığı her karakter içinde yaşayan, Sengrsiz tutarsız Alyoşa da, safkan ve dünya yüzü görmemiş Nataşa, da, çok görmüş gezmiş Natali de, kötülüğğn müşterisi Prens ve Çar eksenline çöreklenmiç soylular zümresi de ve hele hele Nely, nin yaşadığı travmalardan sonra yakalandığı SARA Hastalığı , sefaleti, çilesi ve İlmenev’ le aynı inatkarlığa sahip kızını ölse bile affetmeyen dedesi de Dostoyevski’ den serpiştirilmiş izler ve şifreler taşır.

    Bilhassa ücretli kölelerin hakla haksızlık çelişki ve kavram derinliğini kanattığı yere insanlığın yüce erdemliliğinin kayıtsız kalmayarak ortak fayda yaratına bilhassa sanat edebiyat bilim gibiler yanında Ondokuzuncu Yüzyıl tomancı ve şairleri en bereketli ve etkileyici eserlerini tüm samimiyetleriyle insan değerleri önceliğine emeklerini esirgemeksizin kendilerini dahil ederek işledi ve sundu.

    Bugünse her şey paranın ölçüm tartımlarıyla şeklini ve tedavülünü alarak, zorbalığın hiç bir ilim bilim edebiyat sanat sağlık sihhat huzur mutluluk akıl fikir değerini umursamayan güç gösteriş ihtilam servet furyasını tapınaklaştıran dönüm dolaşım tedavülünde tüm insanlığı esir alan Patronluğun en tanınmış rol model siması Donald Trump gibilerin yeni kıtalar ve ülkelere dilediği gibi çökmeye hazırlanırken, dünyanın her yerinde toplumsal idare sevk tayin talan ve hükmüne insanlığın öldüğüne dair her işlemi tamamen ve kökten bitirmek için son darbeyi Elon Mask psiko manyak robot fetişizminin ve parasal küresel çevrim çarkıyla dünya çapında toplu intihar tezgahına konuldu.

    Seyfi Karaca. …. Ocak /25