80 lerde ters 'v' kaşlı emrah filimlerine ağlayan tecavüzcü coşkun-nuri alça ahu tuğba-banu alkan dörtgeninde sapkın cinselliği öğrenmiş böyle ucube yaşam süren bir milletti...
Bir beyit: 'Gönül yay; vücut oktur' diyor. Ok ve yay eski Türkler'de bir semboldür. Yay, Tanrı iradesini temsilen hakanı; ok ise bağlılık ve kulluğu temsil eder. 'Gönül yay, vücut oktur' derken, gönül padişah, vücut tabi, vücuda bağlı diğer azalar buna bağlı, tabidir denmek isteniyor..
Bir genç kız nişanlanıyor, nişanlı kızın adı,nişanlı değil, okludur. Yani bağlandı diyor. Aile kuruldu: Baba yay; çocuklar ve ailenin diğer fertleri ok oluyor. Baba vefat etti, miras paylaşılacak. Mirastan ailenin her bir ferdine düşen hissenin adı oktur. Altık babaya bağlı olan o mülkün dönüp yeni sahibine bağlandığını ve onun tasarrufuna geçtiğini ifade ediyor.
Boyda ise; Boy beyi yay'dır. Boyun diğer fertleri oktur. Yine yay ve ok'un remiz manaları devam ediyor. Devlet bir manada boylar birliğidir. Devlette ise Hakan yaydır. Hakana bağlı olan boylar oktur. Burada enteresan bir husus var. Bizim bugün 'Oğuz' dediğimiz kelime (oğuzlar kelimesi aslında, kelimenin etimolojik yapısı bakımından yanlış bir söyleyiş, çünkü, Oğuz kelimesi zaten çokluk ifade ediyor) Oklar demektir
Oklar, “Hakana bağlı olan boylar' demek. Türkler'in devlet teşkilatında bu boy teşkilatı fevkalade mühimdir. Oğuz Destanı'nda; gök yerden kıdemlidir. Gök yaydır, yer oktur. Oğuz Han Destanı'nda Oğuz Han'ın büyük oğullarının isimleri gök cisimlerinin adını taşıyor: Gün Han, Ayhan, Yıldızhan şeklinde. Bu üç oğulun çocukları olan oniki boy Bozoklar'ı teşkil eder, devletin gerçek sahipleridir. Destan'da altın yay bulmuşlardır. Devlet teşkilatında doğuyu ve güneyi bunlar almışlardır. Batıyı ve kuzeyi ise küçük oğullar -gümüş okları bulan Üçoklar, yani yer isimleri taşıyan oğullar- Dağhan, Denizhan, -Gölhan zannediliyordu. Yer isimleri taşıyan küçük oğullar okla temsil edilmiş ve Bozoklar'a bağlanmıştır. Ve bu hal devam edip gelmiştir.
Hun devleti en geniş sınırlarını buluyor. Büyük Hun İmparatorluğu fiilen çok büyük bir araziye yayılıyor. Fakat tesir sahası bakımından bütün dünyayı hakimiyeti altına almış. Artık cihan hakimiyeti tahakkuk etmiştir. Çin kaynaklarına göre bir cümle aksediyor: 'Okla yay bir araya geldi.' Yani töre tam manasıyla hükümran oldu demektir.
Son derece geniş hudutlar ve cihan hakimiyetinin fiilen tesis edildiği bir devir Sultan Melikşah Devri. Bizans'ta (Karaköy'de) Emeviler'in kuşatması sırasında yapılmış olan bir Arap Camii var. Hala içinde ibadet yapılıyor. O cami harab olmuş; Melikşah tamir ettirmek istiyor ve tamiratını yaptırıyor. Bizans bu işe boyun eğiyor. Tamir ettirdikten sonra çok enteresandır, geleneğe göre mihrabın sağına ve soluna Allah ve Muhammed yazıları yazılması gerekirken, böyle yapılmamış ve bu isimlerin yerine mihrabın üzerinde ok ve yay nakşettirmiştir.
Ok ve yay birlikte Eski Türkler'de tevhid sembolü olarak kullanılmıştır.
'Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır...'
'Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.'
'Türk’ün haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür.'
'Türk milleti güzel her şeyi her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde taktir ettiği bir şey varsa o da kahramanlıktır.'
'Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir halktır.'
'Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir.'
'Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.'
'Büyük şeyleri büyük milletler yapar.'
'Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir. Milletimizde bu kabiliyet ve tekamül var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdı.'
'Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı ben hiç birşey yapamazdım.'
'Giriştiğimiz büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyet ve yüksek sağduyusu başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur.'
'Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur.'
'Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir... Türk çocugu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.'
'Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.'
'Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.'
'Türklük esastır. Bu mevcudiyeti tarih içinde araştırmak, birbirini izleyen bir tarih zinciri içinde tesbit edilecek Türk medeniyeti ile övünmek yerinde olur. Fakat, bu övünmeye layik olmak için bugün çalışmak lazımdır.'
'Gerektiğinde vatan için bir tek fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir gelecege layık ve aday olan bir millettir.'
'Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim.'
'Eskiden dinler, bilimler, sanatlar, bütün bilgelikler ve şiirler, bir merkezden ışığın dağılması gibi doğudan batının karanlık bölgelerine doğru yayılırdı.'
'Bizim halkımız, menfaatleri birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil tam aksine varlıkları ve çalışmalarının sonuçları birbirine gerekli olan sınıflardan ibarettir. Bu dakikada dinleyicilerim çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır, ve isçilerdir. Bunların hangisi diğerinin muarizi olabilir? '
'Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsinin birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim inkar edebilir? '
'Bugün vardığımız barışın ebedi barış olacağına inanmak safilik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an bile gaflet, milletin hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz, hukukumuza, şeref ve haysiyetimize saygı gösterildikçe, mukabil saygıda asla kusur etmeyeceğiz. Fakat, ne çare ki, zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğunu veya hiç saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü ihtimallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta, asla gecikmeyeceğiz.'
'Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz.'
'Türk milleti insanlık aleminin samimi bir ailesidir.'
'Milletler gam ve keder bilmemelidir. Vaktiyle kitaplar karıştırdım. 'Dünyadaki geçici ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz' diyorlardı. Başka kitaplar okudum. Diyorlar ki 'Bari yaşadığımız müddetçe şen olalım'. Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat görüşünü tercih ediyorum...'
'Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta gören adamlar milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Kendisi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir.'
'Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.'
'Dünyada hiç bir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.'
'Artık bugün demokrasi fikri daimi yükselen bir denizi andırmaktadır. 20.yüzyıl, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu görmüştür.'
'Türkiye Cumhuriyetinin temeli, kahramanlığı ve Türk kültürüdür.'
'Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar 'Tam Bağımsızlık' ve 'Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik'ten ibarettir.Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir...'
'Komünizm bu yurdun en büyük düşmanıdır. Görüldüğü yerde ezilmelidir.'
'Türk miletine doğru ve güzeli veriniz, anlatınız, muhakkak kucaklar.'
'Biz daima hakikat arayan, onu bulunca ve bulduğuna kani olunca açıkça söylemekten kaçınmayan insanlar olmalıyız.'
'İlerlemek yolunda vuku bulacak her mühim teşebüssün, kendine göre mühim mahzurları vardır. Bu mahzurların asgari hadde indirilmesi için tedbirde ve teşebbüslerde kusur etmemek lazımdır.'
HAKİKAT NEREDE? Gafil, hangi üç asır, hangi on asır Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları, Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları Doğudan çıkan biz Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz Türk sadece bir milletin adı değil, Türk bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar, Ey yığın yığın insan gafletleri Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde, Hakikat nerede?
Yeryüzünde 350 milyonu aşan sayıları ile çok geniş bir bölgeye yayılan Türkler'in ilk anayurdu'nun tesbiti birçok bilimadamını asırlarca meşgul eden büyük bir konu olmuştur. Bilim adamları ve araştırmacılar yaptıkları çalışmalar sonucu Türkler'in ilk Anayurdu ile ilgili bir çok iddialar ortaya atmışlardır.
Tarihçiler, Çin kaynaklarına dayanarak Altay Dağlarının,
Etnologlar,İç Asya'nın kuzey bölgelerinin,
Dil araştırmacılar,Altaylar'ın veya Kingan Dağları'nın doğu ve batısının,
Kültür Tarihçileri, Altay-Kırgız Bozkırları arasının,
Sanat tarihçileri, Kuzeybatı Asya sahasının,
Antropologlar ise Kırgız Bozkırı-Tanrı Dağları arasının ilk Türk Anayurdu olduğunu iddia etmişlerdir.
Bütün bu araştırmalara göre ilk türk yurdunun kesin sınırlarını çizmek mümkün olmamaktadır. Zira Türkler'in ilk zamanlardan itibaren çok geniş bir sahaya yayılmaları bu tesbitte güçlük çıkartmaktadır. Bununla beraber son yıllarda yapılan dil araştırmaları ve yukarıda yapılan çalışmalar göz önüne alındığında, ilk Türk yurdunun 'Altay Dağları'ndan, Urallar'a kadar uzanan, Hazar Denizi Kuzeydoğu Bozkırlarından,Tanrı Dağları'nı kapsayan çok geniş bir bölge olduğudur.' Tarihî akış içerisinde meydana gelen göçler sonucu Anayurtları'ndan çok uzak mesafelere ve geniş bir coğrafî alana yayılan Türkler, bugün Balkanlar'dan doğuya Çin Seddi'ne,Kuzeyde Sibirya Bozkırları'ndan Güneyde Horasan, Afganistan,Tibet'e kadar olan bölgeleri yurt tutmuşlardır.
Türk Adı Türk Milleti, tarihin ilk çağlarından bu yana dünya üzerinde gerek diğer milletlerle olan münasebetleri, gerekse köklü bir kültüre sahip olması sebebiyle tarihte sosyal, siyasal, ekonomik ve askeri alanlarda çok büyük etkileri olmuş bir millettir. Türk adı da bu tarihi gerçeği yansıtır. Boylar halinde çok geniş ve eski yayılmışlığa sahip olan Türk milletinin adına birçok yazılı kaynakta rastlanmaktadır. Fakat Linguistik çalışmalar bu vesikalarda karşılaşılan ve Türk milletini ifade eden terimlerin doğruluğunu ispat edememiştir. Bu noktada tarihin ilk çağlarından bu yana İran, Bizans, Çin, Batı Roma gibi medeniyetlerle birinci dereceden ilişkili olmuş Türk milletini ve onu büyük ismini ilmi olarak izah eden ilk bilim adamı Vambery'dir. Vambery 'Türk' kelimesinin türemekten geldiğini ve 'Türk ve Türük' haliyle 'türeyen' anlamına geldiğini iddia etmektedir. Büyük Türk sosyoloğu Ziya GÖKALP ise 'Türk' kelimesinin 'Türe ve Töre' kökünden türeyip 'Türük ve Törük' şeklinde 'töreli, nizamlı, kanunlu' manasına geldiği nazariyesini ispata çalışmıştır. Bununla beraber 1921 yılında neşredilen bir Türk vesikasında 'Türk' kelimesinin bir cins isim olarak kullanıldığı ve 'güçlü, sağlam, kuvvetli ' manasına geldiği ve bunun daha sonra aynı manayı koruyarak Türk Milletinin özel ismi olduğu görüşü bugünkü en muteber yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Sonuç olarak bu ilmi izahları beraber değerlendirecek olursak töreli (Törük veya Türük) olan bir milletin güçlü ve sağlam, aynı zamanda erdemli olacağını göz önünde bulundurarak; Türk kelimesinin manasının 'töreli ve nizamlı' bunun sonuçu olarak da 'güçlü, sağlam ve erdemli' olduğunu söyleye biliriz. Türk adı ilk siyasi isim olarak Göktürk Devleti'nde kullanılmış ve daha sonra yaygın hale gelmiştir. Bugün bütün dünya tarafından milletimizin özel ismi olarak kabul edilmiştir. Türk sözcüğünün anlamı; güçlü, kuvvetli, töreli demektir. Orhun Kitabelerinde Türk kelimesi bazen 'Türk' bazen de 'Türük' olarak yazılmıştır. 11 yy'da Kaşgarlı Mahmut, Türk adının Türklere Tanrı tarafından verildiğini belirterek bu adın 'gençlik, kuvvet ve olgunluk çağı' manasına geldiğini belirtir.
Türk ismi bir rivayete göre Hz. Nuh (A.S) ın torunlarından birinin adı imiş. bilmiyoruz Türk deyince Türk ırkı, Türkiye Cumhuriyeti, Türki cumhuriyetler, AYYILDIZlı BAYRAK, erkek, yiğitlik, kahramanlık, cesaret, şehitlik, müslüman, akla gelebildiği gibi barbarlık, kabalık, ayılık, sex, çılgın, işgalci gibi kelimelerde gelebilmekte akla
M.Ö. 5000 bölgede Türk varlığı ve Sümerler: Her şeyden önce Önasya'nın Sümer, Elam ve Hurri gibi medeni kavimlerinin belli bir etnik gurubu temsil etmediğini vurgulamak gerekiyor. Önasya'nın bu toplulukları, aynı çağda ortaya çıkan Hindistan'daki, M.Ö. 2000'li yıllarda Uzakdoğu'da görülen büyük devletler ve medeniyetler kuran kavimler gibi, biri diğeri üzerine gelerek karışmış, tesalüp etmiş konglomeralardan ibaret oldukları düşüncesi kanaatimizce yerindedir. Antropolojik buluntular, Sümer ve Kut dilinden kalan örnekler Sümer, Kut, Elam, Hurri gibi adlarla anılan bu toplulukların bünyesine brakisefal Ural-Altay kavimlerinin bilhassa atlı-göçebe Türk unsurların karışmış olduğunu göstermektedir. Eski Önasya Tarihi uzmanlarından Fr.Hommel, Sümerleri tamamıyla bir Türk kavmi olarak kabul etmekte, Orta Asya’dan M.Ö. 5000'lerde kopan Türk guruplarının Önasya'ya geldiklerini ve Sümerleri teşkil ettiklerini ileri sürmektedir. Sümer dilinden 350 kelimeyi Türkçe ile açıklayan Fr.Hommel'in bu iddialı tezine karşı V.Christian ile Benno Landsberger daha ihtiyatlı davranmakta, Sümercede Türkçe ile birlikte diğer Ural-Altay kavimlerinin de dil hatıraları olduğunu kabul etmektedirler.
B.Landsberger, Sümer dilinin özelliğini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Bilindiği gibi Sami dilleri kursif şekildedir... Halbuki Türkçe bununla taban tabana zıt bir karakterde olup kompleksif bir yapıdadır. Landsberger bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra Sümer dilinin, yalnız fenomenolojik bakımından değil, aynı zamanda tarihi bakımdan bütün Asya boyunca uzayan dağlık havalide konuşulan geniş bir dil gurubuna dahil olup, bu grubun bugün de varlığını sürdüren Türk dilleri olduğunu kabul etmektedir.
Sümer dilini sonradan kabul eden Akadlar bu dilin Önasya'nın diğer kavimleri arasında yayılmasında önemli rol oynamışlardır.
Sümerlerle Türkler arasındaki münasebeti dil açısından araştıran bir diğer bilim adamı da Osman Nedim Tuna'dır. O.N. Tuna diller arasındaki münasebetin tespitinde birtakım kriterler tespit etmiştir. Ona göre: 'Birbiriyle hiç ilgisi olmayan dünya dillerinde, tesadüfi kelime uygunlukları bir mucize kabilindedir. Örnekleri bir elin beş parmağını geçmez.... Diğer yandan iki dil arasında, tarihi bir münasebeti ispatlamaya yetecek en az sayıdaki benzer çiftin kaç olması hususunda belirtilen sayı oldukça düşüktür. Benzerlik sınırlarını tayin eden şartların gevşeklik veya sıkılığı yalnız ikiden yediye kadar çift tarihi bir münasebeti ispatlamaya kafidir. O.Nedim Tuna, Sümerce'de 165 Türkçe kelime tespit etmiş, bunların 'tesadüfi benzerlik'le açıklanamayacağını, bunun matematik bakımından da mümkün olmadığım, ayrıca tespit edilen bu kelimelerin büyük çoğunlukla 'benzerlik' ve 'uygunluk' sözlerinden de öte gerçek anlamda Türkçe olduğunu ortaya koymuştur.....
Yapılan tespitlere göre prehistorik dönemde Kutların Hazar denizinin güneydoğusu ile Amuderya/Ceyhan (Oxus) nehri arasındaki bölgede yani Batı Türkistan'da oturdukları anlaşılmaktadır. M.Ö. 2500-2400 yıllarında Kutlar batıya yönelerek Zağros dağlık bölgesinin kuzeydoğusuna yerleşmişlerdir.
Eski Akad (M.Ö. 2340-2159) zamanında başlayarak, Kutlar'dan kalan az sayıdaki belgede ve onlarla çağdaş olanlarda, eski Babil (M.0.1894-1600) çağının geç zamanlarına kadar her devirden yazılı kaynaklarda geçen kişi yer ve nesne adları toplanmıştır. Bu malzemenin değerlendirilmesi sonrasında B.Landsberger, 'tarihte Türklerle en yakın münasebettar olan, hatta belki de Türklerle ayniyet gösteren kabile Kutlar/Gutiler'dir. demektedir.'
Sümer ve Guti (Kut) topluluklarının Türk menşeli olmaları Messoud Fany tarafından da benimsenmiştir.
M:Ö 4000'lerde Türklerin Anadolu'da varlığı: Fırat nehri kıyısında Mari bölgesinde (Telle-Hariri) ortaya bir takım tabletler çıkarılmış, bunların M.Ö. 4000-2000 yıllarındaki Sümer ve Babil nüfuzunun bölgede hakim olduğu dönemden kaldıkları tespit edilmiştir. Ortaya çıkan bu tabletlerden 13 tanesinde 'TURUKKU' adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu tabletlerin Türkçe tercümeleri Sadi Bayram tarafından yayınlanmıştır. Sümer, Elam, Kalde, Kut, Urartu vb. toplulukların Asya menşeli olmaları hakikati yanında bir de karşımıza Türk adının değişik söylenişleri 'Turki ve Turukku' isimleri çıkmaktadır. Anadolu'nun bir diğer sakinleri de Hurriler ile Urartular idi. M.O. 2000'lerde Van gölünden Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan saha Hurriler'in hakimiyetinde idi. Daha sonra M.Ö.13. yüzyıllarda Van gölü çevresinde Urartu hakimiyeti görülecektir. Hurriler ile Urartuların dilinin Sami ve Hind Avrupa dilleriyle herhangi bir yakınlığı yoktur. Yapılan incelemelerden HURRİ ve Urartu dillerinin fonoloji, sentax ve gramer bakımından Asya menşeli oldukları ispat edilmiştir.' Tarihin tanığı arkeoloji bilimin sunduğu bu açık ve kap-samlı deliller Anadolu'daki Türk varlığının M.Ö. 4000 yılına kadar uzandığını düşündürmektedir. Daha da ilginç olan Kürt'lerin ataları arasında gösterilmek istenen HURRİ ve URARTU'ların da karşılaştırılabilir özelliklerinin sadece Türk bölgesiyle ilişkilendirilebilmesidir. Ayrıca Sümerler ve Guti(Kut) lerin ırki ve dil özellikleri itibariyle tek 'karşılaştırılabilir' unsurun Türkler olduğu artık kabul edilmiştir. Ancak, son derece objektif bir yaklaşımla konuyu inceleyen Prof.Dr.A.Haluk Çay'dan aşağıdaki alıntılar aydınlatıcıdır.
'Anadolu'daki ilk Türk varlığı ile ilgili olarak elimizdeki bilgiler Sümerler ve Kut (Guti) kavimlerine aittir. Özellikle Sümerler ile Kutlar (Gutiler) 'ı kendilerine maletmek isteyen Kürtçü ideolojik yaklaşımlar bizi öncelikle Sümer ve Kut meselesinin halline zorlamaktadır. Bizim Sümerleri veya Kutları Türk tarihine maletmek gibi bir endişemiz ve düşüncemiz olmadığını öncelikle belirtmemiz gerekiyor. Çünkü Türk tarihinin bu türden zorlamalara ihtiyacı yoktur.
İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler' Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru
'Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı DA inciten bir gaflet olur.' Tasso - İtalyan Şair
'Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin NE demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz. ' William Martin
'Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından DA onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur. Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.' İbn-I Hassul
Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir. Pierre Loti
Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı. Çarnayev(Rus Komutan)
Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür. Moltke
Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır. Towsend (İngiliz Komutan)
Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler. Comenius (Çek Bilgini)
Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır. William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)
Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur. Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm Kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür. (Ünlü Tarihçi) Hammer
Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu Eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir. Comenius (Çek Bilgini)
Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir. Molkte
Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün Eli, yendiği insanların yarasını sarmakta DA ustadır. Lord Byron
Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe el atarsa başarır. Semame İbn-I Eşreş
Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder. Albert Einstein
Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler. Albert Sorel
On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları NE kadar övülse yeridir. Charles Mcfarlene
Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun, Türk askerinin karşısında düşünmenin hiç de kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler. Donaldson
Türklerle dost ol AMA düşman olma. Gianni de Michelis
Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz. Hamilton
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker yoktur. Hamilton
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim. Sir Julien Corbet
Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız. Yalnız ona iyi bir komutan gerektir. Mulman
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara NE açık bir cevap oluyor. Pierre Loti
Bize üniversitede öğretilenlere göre 'türük,törük'den türemiş bir sözcük ve 'güçlü,kuvvetli' anlamlarına gelmektedir... Ama bu ne derece doğrudur, o da tartışılır..... Güç ve kuvvet hangi yönde kullanılıyorsa o yöne doğru bir erk söz konusu olur bence.... Bu güçlülük ve kuvvetlilik her yönde söz konusu olamıyor bugün maalesef..... (bilim ve araştırma gibi...)
benim medar-ı iftiharım dır.TÜRK ün açıklaması kelimelerle yapılamaz. peygamber efendimizinde dediği gibi'öyle bir kavim gelecek ki siz o kavimle beraber olun'buyurmaktadır. Acıyorum; günümüzde türklükleriyle onur duymak dururken türklük onur ve şuurunu yaşayamayan ve kendisine lennin i, mao yu,stalin i hedef gösteren zavallılara...
Türk demek asalettir. Gururdur.Asla boyun eğmeyendir.Aşkı vatanıdır.Cesurdur.Yüreklidir.Zekidir.Atatürk gibi şerefli,namuslu,zeki cesur ve asil bir insanın çocuğudur. Ne mutlu türküm diyene...
önceden lisede.ünverstede bazı gençler dini inançlarının zayıflığını göstermek için çaba harcarlardı.(ramazan da aşırı şeker sakız tüketimi bundandır) adidas giyip köylülere kro diyen solcuları da tanıyoruz.bunların şimdi yok saymak,eleştirmek kötülemek suretiyle yararlandıkları bir kaynak. kendsinin,Türküm diyen insanlar gibi davrandığını düşünen herkes türktür.
Herhalde bunu benden iyi bilen çok azdır çünkü orta asyada sovyet rusyasından sırf TÜRK olduğum için 2 kez sürgün yemiş bir toplumun parçasıyım ve bana kimse hikaye anlatmasın çünkü TÜRK medeniyet demektir TÜRK tarih demektir ve TÜRK bir gün eskisigibgi dünyaya hüküm sürecek demektir
Türk, her şeyden önce bir ulusun adıdır, yani çoklarının sandığı ve iddia ettiği gibi, bir IRKIN adı değildir. Türklük, bir siyasi kavramdır aynı zamanda. Bu yüzdendir ki Mustafa Kemal Atatürk, 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Türk'tür! ' demiştir. Yani; İster Çerkez olun, ister Boşnak olun, ister Kürt olun, ister Ermeni ya da başka bir şey olun; 'Vatanım Türkiye'dir! ' diyorsanız eğer, işte siz Türk'sünüz. Türk olmak için, bu vatanı sevip kollamaktan başka bir şart yoktur, sevgili arkadaşlar.
alman bild gazetesi okurlarini söyle uyariyor-sayin okurlar,trafikte seyreden soförsüz bir otomobil görürseniz sakin panige kapilmayin...aracin soförü türktür ve kaset ariyordur....-puhahahahahahaahaa.....
alla alla yaaa! ümmet olmak varken türk olmakta neymiş? ortaçağın karanlığına hücuuuuuummmm! ! ! ! (allah allah nidaları da var tabiii :) eyyy güzel allaam..sen bizi, bu salyalı takunyacılardan koru....
tek türk
mustafa kemal atatürk
80 lerde ters 'v' kaşlı emrah filimlerine ağlayan tecavüzcü coşkun-nuri alça ahu tuğba-banu alkan dörtgeninde sapkın cinselliği öğrenmiş böyle ucube yaşam süren bir milletti...
Yazık size çok yazık...:-D
Bir beyit: 'Gönül yay; vücut oktur' diyor. Ok ve yay eski Türkler'de bir semboldür. Yay, Tanrı iradesini temsilen hakanı; ok ise bağlılık ve kulluğu temsil eder. 'Gönül yay, vücut oktur' derken, gönül padişah, vücut tabi, vücuda bağlı diğer azalar buna bağlı, tabidir denmek isteniyor..
Bir genç kız nişanlanıyor, nişanlı kızın adı,nişanlı değil, okludur. Yani bağlandı diyor. Aile kuruldu: Baba yay; çocuklar ve ailenin diğer fertleri ok oluyor. Baba vefat etti, miras paylaşılacak. Mirastan ailenin her bir ferdine düşen hissenin adı oktur. Altık babaya bağlı olan o mülkün dönüp yeni sahibine bağlandığını ve onun tasarrufuna geçtiğini ifade ediyor.
Boyda ise; Boy beyi yay'dır. Boyun diğer fertleri oktur. Yine yay ve ok'un remiz manaları devam ediyor. Devlet bir manada boylar birliğidir. Devlette ise Hakan yaydır. Hakana bağlı olan boylar oktur. Burada enteresan bir husus var. Bizim bugün 'Oğuz' dediğimiz kelime (oğuzlar kelimesi aslında, kelimenin etimolojik yapısı bakımından yanlış bir söyleyiş, çünkü, Oğuz kelimesi zaten çokluk ifade ediyor) Oklar demektir
Oklar, “Hakana bağlı olan boylar' demek. Türkler'in devlet teşkilatında bu boy teşkilatı fevkalade mühimdir. Oğuz Destanı'nda; gök yerden kıdemlidir. Gök yaydır, yer oktur. Oğuz Han Destanı'nda Oğuz Han'ın büyük oğullarının isimleri gök cisimlerinin adını taşıyor: Gün Han, Ayhan, Yıldızhan şeklinde. Bu üç oğulun çocukları olan oniki boy Bozoklar'ı teşkil eder, devletin gerçek sahipleridir. Destan'da altın yay bulmuşlardır. Devlet teşkilatında doğuyu ve güneyi bunlar almışlardır. Batıyı ve kuzeyi ise küçük oğullar -gümüş okları bulan Üçoklar, yani yer isimleri taşıyan oğullar- Dağhan, Denizhan, -Gölhan zannediliyordu. Yer isimleri taşıyan küçük oğullar okla temsil edilmiş ve Bozoklar'a bağlanmıştır. Ve bu hal devam edip gelmiştir.
Hun devleti en geniş sınırlarını buluyor. Büyük Hun İmparatorluğu fiilen çok büyük bir araziye yayılıyor. Fakat tesir sahası bakımından bütün dünyayı hakimiyeti altına almış. Artık cihan hakimiyeti tahakkuk etmiştir. Çin kaynaklarına göre bir cümle aksediyor: 'Okla yay bir araya geldi.' Yani töre tam manasıyla hükümran oldu demektir.
Son derece geniş hudutlar ve cihan hakimiyetinin fiilen tesis edildiği bir devir Sultan Melikşah Devri. Bizans'ta (Karaköy'de) Emeviler'in kuşatması sırasında yapılmış olan bir Arap Camii var. Hala içinde ibadet yapılıyor. O cami harab olmuş; Melikşah tamir ettirmek istiyor ve tamiratını yaptırıyor. Bizans bu işe boyun eğiyor. Tamir ettirdikten sonra çok enteresandır, geleneğe göre mihrabın sağına ve soluna Allah ve Muhammed yazıları yazılması gerekirken, böyle yapılmamış ve bu isimlerin yerine mihrabın üzerinde ok ve yay nakşettirmiştir.
Ok ve yay birlikte Eski Türkler'de tevhid sembolü olarak kullanılmıştır.
'Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni
alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır...'
'Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.'
'Türk’ün haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür.'
'Türk milleti güzel her şeyi her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde taktir ettiği bir şey varsa o da kahramanlıktır.'
'Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir halktır.'
'Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir.'
'Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.'
'Büyük şeyleri büyük milletler yapar.'
'Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir. Milletimizde bu kabiliyet ve tekamül var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdı.'
'Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı ben hiç birşey yapamazdım.'
'Giriştiğimiz büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyet ve yüksek sağduyusu başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur.'
'Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur.'
'Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir... Türk çocugu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.'
'Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.'
'Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.'
'Türklük esastır. Bu mevcudiyeti tarih içinde araştırmak, birbirini izleyen bir tarih zinciri içinde tesbit edilecek Türk medeniyeti ile övünmek yerinde olur. Fakat, bu övünmeye layik olmak için bugün çalışmak lazımdır.'
'Gerektiğinde vatan için bir tek fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir gelecege layık ve aday olan bir millettir.'
'Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim.'
'Eskiden dinler, bilimler, sanatlar, bütün bilgelikler ve şiirler, bir merkezden ışığın dağılması gibi doğudan batının karanlık bölgelerine doğru yayılırdı.'
'Bizim halkımız, menfaatleri birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil tam aksine varlıkları ve çalışmalarının sonuçları birbirine gerekli olan sınıflardan ibarettir. Bu dakikada dinleyicilerim çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır, ve isçilerdir. Bunların hangisi diğerinin muarizi olabilir? '
'Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsinin birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim inkar edebilir? '
'Bugün vardığımız barışın ebedi barış olacağına inanmak safilik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an bile gaflet, milletin hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz, hukukumuza, şeref ve haysiyetimize saygı gösterildikçe, mukabil saygıda asla kusur etmeyeceğiz. Fakat, ne çare ki, zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğunu veya hiç saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü ihtimallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta, asla gecikmeyeceğiz.'
'Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz.'
'Türk milleti insanlık aleminin samimi bir ailesidir.'
'Milletler gam ve keder bilmemelidir. Vaktiyle kitaplar karıştırdım. 'Dünyadaki geçici ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz' diyorlardı. Başka kitaplar okudum. Diyorlar ki 'Bari yaşadığımız müddetçe şen olalım'. Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat görüşünü tercih ediyorum...'
'Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta gören adamlar milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Kendisi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir.'
'Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.'
'Dünyada hiç bir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.'
'Artık bugün demokrasi fikri daimi yükselen bir denizi andırmaktadır. 20.yüzyıl, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu görmüştür.'
'Türkiye Cumhuriyetinin temeli, kahramanlığı ve Türk kültürüdür.'
'Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar 'Tam Bağımsızlık' ve 'Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik'ten ibarettir.Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir...'
'Komünizm bu yurdun en büyük düşmanıdır. Görüldüğü yerde ezilmelidir.'
'Türk miletine doğru ve güzeli veriniz, anlatınız, muhakkak kucaklar.'
'Biz daima hakikat arayan, onu bulunca ve bulduğuna kani olunca açıkça söylemekten kaçınmayan insanlar olmalıyız.'
'İlerlemek yolunda vuku bulacak her mühim teşebüssün, kendine göre mühim mahzurları vardır. Bu mahzurların asgari hadde indirilmesi için tedbirde ve teşebbüslerde kusur etmemek lazımdır.'
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
tüm renkleri bağrına basmış bir gökkuşağı...............
bknz...abartma sanatını sevmeyen yazar...............- ;)) ..Pp
HAKİKAT NEREDE?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Yeryüzünde 350 milyonu aşan sayıları ile çok geniş bir bölgeye yayılan Türkler'in ilk anayurdu'nun tesbiti birçok bilimadamını asırlarca meşgul eden büyük bir konu olmuştur. Bilim adamları ve araştırmacılar yaptıkları çalışmalar sonucu Türkler'in ilk Anayurdu ile ilgili bir çok iddialar ortaya atmışlardır.
Tarihçiler, Çin kaynaklarına dayanarak Altay Dağlarının,
Etnologlar,İç Asya'nın kuzey bölgelerinin,
Dil araştırmacılar,Altaylar'ın veya Kingan Dağları'nın doğu ve batısının,
Kültür Tarihçileri, Altay-Kırgız Bozkırları arasının,
Sanat tarihçileri, Kuzeybatı Asya sahasının,
Antropologlar ise Kırgız Bozkırı-Tanrı Dağları arasının ilk Türk Anayurdu olduğunu iddia etmişlerdir.
Bütün bu araştırmalara göre ilk türk yurdunun kesin sınırlarını çizmek mümkün olmamaktadır. Zira Türkler'in ilk zamanlardan itibaren çok geniş bir sahaya yayılmaları bu tesbitte güçlük çıkartmaktadır.
Bununla beraber son yıllarda yapılan dil araştırmaları ve yukarıda yapılan çalışmalar göz önüne alındığında, ilk Türk yurdunun 'Altay Dağları'ndan, Urallar'a kadar uzanan, Hazar Denizi Kuzeydoğu Bozkırlarından,Tanrı Dağları'nı kapsayan çok geniş bir bölge olduğudur.'
Tarihî akış içerisinde meydana gelen göçler sonucu Anayurtları'ndan çok uzak mesafelere ve geniş bir coğrafî alana yayılan Türkler, bugün Balkanlar'dan doğuya Çin Seddi'ne,Kuzeyde Sibirya Bozkırları'ndan Güneyde Horasan, Afganistan,Tibet'e kadar olan bölgeleri yurt tutmuşlardır.
Türk Adı Türk Milleti, tarihin ilk çağlarından bu yana dünya üzerinde gerek diğer milletlerle olan münasebetleri, gerekse köklü bir kültüre sahip olması sebebiyle tarihte sosyal, siyasal, ekonomik ve askeri alanlarda çok büyük etkileri olmuş bir millettir. Türk adı da bu tarihi gerçeği yansıtır. Boylar halinde çok geniş ve eski yayılmışlığa sahip olan Türk milletinin adına birçok yazılı kaynakta rastlanmaktadır. Fakat Linguistik çalışmalar bu vesikalarda karşılaşılan ve Türk milletini ifade eden terimlerin doğruluğunu ispat edememiştir. Bu noktada tarihin ilk çağlarından bu yana İran, Bizans, Çin, Batı Roma gibi medeniyetlerle birinci dereceden ilişkili olmuş Türk milletini ve onu büyük ismini ilmi olarak izah eden ilk bilim adamı Vambery'dir.
Vambery 'Türk' kelimesinin türemekten geldiğini ve 'Türk ve Türük' haliyle 'türeyen' anlamına geldiğini iddia etmektedir. Büyük Türk sosyoloğu Ziya GÖKALP ise 'Türk' kelimesinin 'Türe ve Töre' kökünden türeyip 'Türük ve Törük' şeklinde 'töreli, nizamlı, kanunlu' manasına geldiği nazariyesini ispata çalışmıştır.
Bununla beraber 1921 yılında neşredilen bir Türk vesikasında 'Türk' kelimesinin bir cins isim olarak kullanıldığı ve 'güçlü, sağlam, kuvvetli ' manasına geldiği ve bunun daha sonra aynı manayı koruyarak Türk Milletinin özel ismi olduğu görüşü bugünkü en muteber yaklaşım olarak kabul edilmektedir.
Sonuç olarak bu ilmi izahları beraber değerlendirecek olursak töreli (Törük veya Türük) olan bir milletin güçlü ve sağlam, aynı zamanda erdemli olacağını göz önünde bulundurarak;
Türk kelimesinin manasının 'töreli ve nizamlı' bunun sonuçu olarak da 'güçlü, sağlam ve erdemli' olduğunu söyleye biliriz.
Türk adı ilk siyasi isim olarak Göktürk Devleti'nde kullanılmış ve daha sonra yaygın hale gelmiştir. Bugün bütün dünya tarafından milletimizin özel ismi olarak kabul edilmiştir.
Türk sözcüğünün anlamı; güçlü, kuvvetli, töreli demektir. Orhun Kitabelerinde Türk kelimesi bazen 'Türk' bazen de 'Türük' olarak yazılmıştır. 11 yy'da Kaşgarlı Mahmut, Türk adının Türklere Tanrı tarafından verildiğini belirterek bu adın 'gençlik, kuvvet ve olgunluk çağı' manasına geldiğini belirtir.
Türk ismi bir rivayete göre Hz. Nuh (A.S) ın torunlarından birinin adı imiş.
bilmiyoruz
Türk deyince Türk ırkı, Türkiye Cumhuriyeti, Türki cumhuriyetler, AYYILDIZlı BAYRAK, erkek, yiğitlik, kahramanlık, cesaret, şehitlik, müslüman, akla gelebildiği gibi barbarlık, kabalık, ayılık, sex, çılgın, işgalci gibi kelimelerde gelebilmekte akla
M.Ö. 5000 bölgede Türk varlığı ve Sümerler:
Her şeyden önce Önasya'nın Sümer, Elam ve Hurri gibi medeni kavimlerinin belli bir etnik gurubu temsil etmediğini vurgulamak gerekiyor. Önasya'nın bu toplulukları, aynı çağda ortaya çıkan Hindistan'daki, M.Ö. 2000'li yıllarda Uzakdoğu'da görülen büyük devletler ve medeniyetler kuran kavimler gibi, biri diğeri üzerine gelerek karışmış, tesalüp etmiş konglomeralardan ibaret oldukları düşüncesi kanaatimizce yerindedir. Antropolojik buluntular, Sümer ve Kut dilinden kalan örnekler Sümer, Kut, Elam, Hurri gibi adlarla anılan bu toplulukların bünyesine brakisefal Ural-Altay kavimlerinin bilhassa atlı-göçebe Türk unsurların karışmış olduğunu göstermektedir. Eski Önasya Tarihi uzmanlarından Fr.Hommel, Sümerleri tamamıyla bir Türk kavmi olarak kabul etmekte, Orta Asya’dan M.Ö. 5000'lerde kopan Türk guruplarının Önasya'ya geldiklerini ve Sümerleri teşkil ettiklerini ileri sürmektedir. Sümer dilinden 350 kelimeyi Türkçe ile açıklayan Fr.Hommel'in bu iddialı tezine karşı V.Christian ile Benno Landsberger daha ihtiyatlı davranmakta, Sümercede Türkçe ile birlikte diğer Ural-Altay kavimlerinin de dil hatıraları olduğunu kabul etmektedirler.
B.Landsberger, Sümer dilinin özelliğini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Bilindiği gibi Sami dilleri kursif şekildedir... Halbuki Türkçe bununla taban tabana zıt bir karakterde olup kompleksif bir yapıdadır. Landsberger bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra Sümer dilinin, yalnız fenomenolojik bakımından değil, aynı zamanda tarihi bakımdan bütün Asya boyunca uzayan dağlık havalide konuşulan geniş bir dil gurubuna dahil olup, bu grubun bugün de varlığını sürdüren Türk dilleri olduğunu kabul etmektedir.
Sümer dilini sonradan kabul eden Akadlar bu dilin Önasya'nın diğer kavimleri arasında yayılmasında önemli rol oynamışlardır.
Sümerlerle Türkler arasındaki münasebeti dil açısından araştıran bir diğer bilim adamı da Osman Nedim Tuna'dır. O.N. Tuna diller arasındaki münasebetin tespitinde birtakım kriterler tespit etmiştir. Ona göre: 'Birbiriyle hiç ilgisi olmayan dünya dillerinde, tesadüfi kelime uygunlukları bir mucize kabilindedir. Örnekleri bir elin beş parmağını geçmez.... Diğer yandan iki dil arasında, tarihi bir münasebeti ispatlamaya yetecek en az sayıdaki benzer çiftin kaç olması hususunda belirtilen sayı oldukça düşüktür. Benzerlik sınırlarını tayin eden şartların gevşeklik veya sıkılığı yalnız ikiden yediye kadar çift tarihi bir münasebeti ispatlamaya kafidir. O.Nedim Tuna, Sümerce'de 165 Türkçe kelime tespit etmiş, bunların 'tesadüfi benzerlik'le açıklanamayacağını, bunun matematik bakımından da mümkün olmadığım, ayrıca tespit edilen bu kelimelerin büyük çoğunlukla 'benzerlik' ve 'uygunluk' sözlerinden de öte gerçek anlamda Türkçe olduğunu ortaya koymuştur.....
Yapılan tespitlere göre prehistorik dönemde Kutların Hazar denizinin güneydoğusu ile Amuderya/Ceyhan (Oxus) nehri arasındaki bölgede yani Batı Türkistan'da oturdukları anlaşılmaktadır. M.Ö. 2500-2400 yıllarında Kutlar batıya yönelerek Zağros dağlık bölgesinin kuzeydoğusuna yerleşmişlerdir.
Eski Akad (M.Ö. 2340-2159) zamanında başlayarak, Kutlar'dan kalan az sayıdaki belgede ve onlarla çağdaş olanlarda, eski Babil (M.0.1894-1600) çağının geç zamanlarına kadar her devirden yazılı kaynaklarda geçen kişi yer ve nesne adları toplanmıştır. Bu malzemenin değerlendirilmesi sonrasında B.Landsberger, 'tarihte Türklerle en yakın münasebettar olan, hatta belki de Türklerle ayniyet gösteren kabile Kutlar/Gutiler'dir. demektedir.'
Sümer ve Guti (Kut) topluluklarının Türk menşeli olmaları Messoud Fany tarafından da benimsenmiştir.
M:Ö 4000'lerde Türklerin Anadolu'da varlığı:
Fırat nehri kıyısında Mari bölgesinde (Telle-Hariri) ortaya bir takım tabletler çıkarılmış, bunların M.Ö. 4000-2000 yıllarındaki Sümer ve Babil nüfuzunun bölgede hakim olduğu dönemden kaldıkları tespit edilmiştir. Ortaya çıkan bu tabletlerden 13 tanesinde 'TURUKKU' adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu tabletlerin Türkçe tercümeleri Sadi Bayram tarafından yayınlanmıştır.
Sümer, Elam, Kalde, Kut, Urartu vb. toplulukların Asya menşeli olmaları hakikati yanında bir de karşımıza Türk adının değişik söylenişleri 'Turki ve Turukku' isimleri çıkmaktadır.
Anadolu'nun bir diğer sakinleri de Hurriler ile Urartular idi. M.O. 2000'lerde Van gölünden Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan saha Hurriler'in hakimiyetinde idi. Daha sonra M.Ö.13. yüzyıllarda Van gölü çevresinde Urartu hakimiyeti görülecektir. Hurriler ile Urartuların dilinin Sami ve Hind Avrupa dilleriyle herhangi bir yakınlığı yoktur. Yapılan incelemelerden HURRİ ve Urartu dillerinin fonoloji, sentax ve gramer bakımından Asya menşeli oldukları ispat edilmiştir.'
Tarihin tanığı arkeoloji bilimin sunduğu bu açık ve kap-samlı deliller Anadolu'daki Türk varlığının M.Ö. 4000 yılına kadar uzandığını düşündürmektedir.
Daha da ilginç olan Kürt'lerin ataları arasında gösterilmek istenen HURRİ ve URARTU'ların da karşılaştırılabilir özelliklerinin sadece Türk bölgesiyle ilişkilendirilebilmesidir.
Ayrıca Sümerler ve Guti(Kut) lerin ırki ve dil özellikleri itibariyle tek 'karşılaştırılabilir' unsurun Türkler olduğu artık kabul edilmiştir.
Ancak, son derece objektif bir yaklaşımla konuyu inceleyen Prof.Dr.A.Haluk Çay'dan aşağıdaki alıntılar aydınlatıcıdır.
'Anadolu'daki ilk Türk varlığı ile ilgili olarak elimizdeki bilgiler Sümerler ve Kut (Guti) kavimlerine aittir. Özellikle Sümerler ile Kutlar (Gutiler) 'ı kendilerine maletmek isteyen Kürtçü ideolojik yaklaşımlar bizi öncelikle Sümer ve Kut meselesinin halline zorlamaktadır.
Bizim Sümerleri veya Kutları Türk tarihine maletmek gibi bir endişemiz ve düşüncemiz olmadığını öncelikle belirtmemiz gerekiyor. Çünkü Türk tarihinin bu türden zorlamalara ihtiyacı yoktur.
İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler'
Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru
'Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı
DA inciten bir gaflet olur.'
Tasso - İtalyan Şair
'Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin NE demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz.
' William Martin
'Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından DA onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur.
Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.'
İbn-I Hassul
Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir.
Pierre Loti
Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı.
Çarnayev(Rus Komutan)
Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür.
Moltke
Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır.
Towsend (İngiliz Komutan)
Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler.
Comenius (Çek Bilgini)
Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.
William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)
Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur.
Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm Kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.
(Ünlü Tarihçi) Hammer
Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu Eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü
günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)
Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir.
Molkte
Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün Eli, yendiği insanların yarasını sarmakta DA ustadır.
Lord Byron
Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe el atarsa başarır.
Semame İbn-I Eşreş
Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder.
Albert Einstein
Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler.
Albert Sorel
On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları NE kadar övülse yeridir.
Charles Mcfarlene
Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun, Türk askerinin karşısında düşünmenin hiç de kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler.
Donaldson
Türklerle dost ol AMA düşman olma.
Gianni de Michelis
Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz.
Hamilton
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker yoktur.
Hamilton
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.
Sir Julien Corbet
Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız.
Yalnız ona iyi bir komutan gerektir.
Mulman
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki
körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara NE açık bir cevap oluyor.
Pierre Loti
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
ne mutlu türküm diyene...
mutluluğun kısa yolları bknz. comterto morpeano
Bize üniversitede öğretilenlere göre 'türük,törük'den türemiş bir sözcük ve 'güçlü,kuvvetli' anlamlarına gelmektedir... Ama bu ne derece doğrudur, o da tartışılır..... Güç ve kuvvet hangi yönde kullanılıyorsa o yöne doğru bir erk söz konusu olur bence.... Bu güçlülük ve kuvvetlilik her yönde söz konusu olamıyor bugün maalesef..... (bilim ve araştırma gibi...)
Türk hissetmektir.inanmaktir.çalışmaktır.ezilmemektir.kırılmaktır ama eğilmemektir.
BEN'im!
benim medar-ı iftiharım dır.TÜRK ün açıklaması kelimelerle yapılamaz. peygamber efendimizinde dediği gibi'öyle bir kavim gelecek ki siz o kavimle beraber olun'buyurmaktadır. Acıyorum; günümüzde türklükleriyle onur duymak dururken türklük onur ve şuurunu yaşayamayan ve kendisine lennin i, mao yu,stalin i hedef gösteren zavallılara...
Türk demek asalettir. Gururdur.Asla boyun eğmeyendir.Aşkı vatanıdır.Cesurdur.Yüreklidir.Zekidir.Atatürk gibi şerefli,namuslu,zeki cesur ve asil bir insanın çocuğudur.
Ne mutlu türküm diyene...
önceden lisede.ünverstede bazı gençler dini inançlarının zayıflığını göstermek için çaba harcarlardı.(ramazan da aşırı şeker sakız tüketimi bundandır) adidas giyip köylülere kro diyen solcuları da tanıyoruz.bunların şimdi yok saymak,eleştirmek kötülemek suretiyle yararlandıkları bir kaynak. kendsinin,Türküm diyen insanlar gibi davrandığını düşünen herkes türktür.
1,TÜRKLER - DURLAR-dır. Ayakda Duranlar,Çin seddinden Balkanlara kadar ayakta duranlardır.
2, TÜRK-GÜZEL İNSAN-dır.
türk bence kürt demek....?
yani senin benim gibi insanoglu....abartilacak bisey yok...3.sayfa haberleri biz türkleri gayet net ifade ediyor...
TÜRK olmak bir ayrıcalıktır.
Herhalde bunu benden iyi bilen çok azdır çünkü orta asyada sovyet rusyasından sırf TÜRK olduğum için 2 kez sürgün yemiş bir toplumun parçasıyım ve bana kimse hikaye anlatmasın çünkü TÜRK medeniyet demektir TÜRK tarih demektir ve TÜRK bir gün eskisigibgi dünyaya hüküm sürecek demektir
TÜRK ulu tanrının soylu gözdesi
Türk, her şeyden önce bir ulusun adıdır, yani çoklarının sandığı ve iddia ettiği gibi, bir IRKIN adı değildir. Türklük, bir siyasi kavramdır aynı zamanda. Bu yüzdendir ki Mustafa Kemal Atatürk, 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Türk'tür! ' demiştir. Yani; İster Çerkez olun, ister Boşnak olun, ister Kürt olun, ister Ermeni ya da başka bir şey olun; 'Vatanım Türkiye'dir! ' diyorsanız eğer, işte siz Türk'sünüz. Türk olmak için, bu vatanı sevip kollamaktan başka bir şart yoktur, sevgili arkadaşlar.
alman bild gazetesi okurlarini söyle uyariyor-sayin okurlar,trafikte seyreden soförsüz bir otomobil görürseniz sakin panige kapilmayin...aracin soförü türktür ve kaset ariyordur....-puhahahahahahaahaa.....
alla alla yaaa! ümmet olmak varken türk olmakta neymiş? ortaçağın karanlığına hücuuuuuummmm! ! ! ! (allah allah nidaları da var tabiii :) eyyy güzel allaam..sen bizi, bu salyalı takunyacılardan koru....
ironi
şanlı millet