Ey Sahrud ey hayat veren ırmak Sen ki bir mene akmayı bitmedin Ey yarı ömrümde açan ilkbahar Sen ki bir gülümü mene dermedin Ölümüm olur salınıp da gidişin Kirpiğin gazar kabrimi ay Sahrud Ellerin diker ellerin son söküğüm Susuşum olursun susarım da ay Şahrud Kederim Şahrud Hederim Şahrud Doymadan sene Giderim Şahrud Kederim Sahrud Hederim Şahrud Doymadan acına Giderim Şahrud Ey dağa taşa ses veren ya Şahrud Bir men miyim yadlara düşmeyen can Hani sendin aşklara nefes Şahrud Men değil sen ol odlara düşmeyen can Avuç avuç bakışlarınla ya Şahrud Kapanır ömrüm üzeri kapanır Gözlerin gömer sesimi nefesimi Susuşum olursun susarım da ay Şahrud
Söz - Müzik: Tunay Bozyiğit Solist: Brilliant Şiir: Kazım Koyuncu
birbirinden çok farklı,birbirinden çok ayrı,bi okadar ırak ve bi okadar da sevdalı iki unsurun,iki duygunun,iki mükemmeliyatın sevdasının türkü türkü işlendiği bir motiftir 'seyduna türküleri'......ak ile karanın,ateş ile suyun,hançer ile yüreğin sevdasıdır....seyduna ile şahrudun sevdasıdır... ]]şahrudum...gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm...ardına bakma; gözyaşımla vurulursun... su gibi git... _seyduna ]]öpüyorsam ayrılığı gözünden,söküyorsam yüreğimi göğsümden,geçiyorsam gözlerinin içinden...sana olan sevdamdandır,bilesin... .....bu sözler ve bilen bilir ya bundan çok daha fazlası sizin yüreğinizde neyi çağrıştırıyorsa,gözlerinizin önüne nasıl bir perde çekiyor ve alıp götürüyorsa alamut eteklerinden buz gibi şahrudun sularına...işte benim bu sevda öyküsünden kelimelere sığdırma çabamda bundan ibaret olsun....seyduna ile şahrud, muharrem ile setenay...kendinden bişeyler buluyorsan anlıyorsun herşeyi, yakıştırıyor yerli yerine koyuyorsun kendi öykünü benzer bi başka öyküdekine yaa.. anlatabilsen işte ne mutlu sana..... saygılarımla..
Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan İki ayrı yürekte durmadan kanayan Seyduna’yla Şahrud Yüreklerin akarken bıraktığı izi Birbirlerinin gözlerinde aradılar. Yoktu. İki iklim farkıydılar Ne zaman göz göze değseler Yangın çıkmayacak denli uzaktılar. Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı Üçüncü bir kente düşmüş suretleri
Şahrud gökyüzü geliniydi. Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri. Bir solukluk rüzgarda bile Usul usul kanardı gelincik bedeni.
Seyduna yeryüzü cehennemi. Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı, Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
İki iklim ayrıldılar. “Ya Şahrud! ” dedi Seyduna “Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm. Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun. Su gibi git.”
Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu. Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu. Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak, Yüzlerine oturdu.
Rivayet odur ki, Şahrud vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta, Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan Masalla yaşlanmakta.)
seyduna'nin sahrud a olan aski(o bir nehirdir aslinda) ama böyle salina salina akiyor ya icimize menderesler cizerek,baska bir yani var iste,iyiki var..
duruluğu,doğallığı,kaliteyi,sevdanın en karasını ve de... acıyı bazen,hüznü kimi zaman,ama çokça aşkı...adam gibi aşkları,dejenere olmamış sevgileri,umudu ya da...bi çok şeyi aslında...
Öpüyorsam ayrılığı gözünden Söküyorsam yüreğimi göğsümden Geciyorsam gözlerinin icinden Sana olan sevdamdandır bilesin Geciyorsam bir çiçeğin özünden Sana olan sevdamdandır bilesin.
Meğer ne yanlızız insan olmuşsak Yaprak gibi dalda sesziz solmuşsak Yeri gelmiş acıyda gülmüşsek Sana olan sevdamdandır bilesin Yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek Sana olan sevdamdandır bilesin.
-Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun. Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat Ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta Ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda.. Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel. Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor İştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda. Delice bir yangın parmaklarının buzulunda Ah şahrut her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli.
Karşılıksız sevebilmekse sevda Gercek seven küle dönmüş her cağda Elim kolum bağlanmışsa kıyında Sana olan sevdamdandır bilesin Sevdunayım gebermişsem kıyında Sana olan sevdamdandır bilesin! ! !
özellikle gule adlı parca benı cok etkiliyor...bazı arkadaşlar her ne adr eleştirsede gunumuz kirliliği içinde dinlenebilecek sayılı parçalardan bence...gule adlı parcayı tekrar tavsiye ederim..
günümüz popüler müziğiyle karşılaştırılması bile mümkün olmayan...dinlerken içimdeki hasreti,yarım kalan sevdayı,tükenen umutlarımı,kısacası herşeyiyle kendimi bulduğum,söylemekten büyük haz aldığım nadide eserler....
dinlerken içim garip oluyor tuhaf bir his oluşuyor soruyorum kendime böyle sevda varmı diye çok seviyorum seyduna türkülerini dinlemeyi beni yaşadıgım ortamdan koparıyor ezgilerle sözleri türkünün içinde yıllar öncesinde yaşıyorum sanki bu türküleri yarattan sanatçılara tşk ediyorumm
Ey insanlar neyin övsem böyle bir bala selvinin
Dili süt dudağı kaymak batıpdı bala selvinin
Lal olaydım lal olaydım
Yar ağzında dil olaydım
Bir iştahla güldüğünde dudağında bal olaydım
Al yanaklı güller verdim
Bir buse almadım lebden
Elimde gül izi kaldı
Kuşkuya düştüm kendimden
Lal olaydım lal olaydım
Yar elinde gül olaydım
Koklayıp içine cekse
Gülün veren dal olaydım
Öfkem sığmıyor dilime
Gögsum dardır yüregime
Ayrılıktan söz açılsa
Sancı girer boş böğrüme
Lal olaydım lal olaydım
Al yanakta gül olaydım
Gözyaşları değdiğinde sonbahar gibi solaydım
Solist: Arzu Görücü
Şahrud (Seyduna Ağıt)
Ey Sahrud ey hayat veren ırmak
Sen ki bir mene akmayı bitmedin
Ey yarı ömrümde açan ilkbahar
Sen ki bir gülümü mene dermedin
Ölümüm olur salınıp da gidişin
Kirpiğin gazar kabrimi ay Sahrud
Ellerin diker ellerin son söküğüm
Susuşum olursun susarım da ay Şahrud
Kederim Şahrud Hederim Şahrud Doymadan sene Giderim Şahrud
Kederim Sahrud
Hederim Şahrud
Doymadan acına
Giderim Şahrud
Ey dağa taşa ses veren ya Şahrud Bir men miyim yadlara düşmeyen can
Hani sendin aşklara nefes Şahrud Men değil sen ol odlara düşmeyen can
Avuç avuç bakışlarınla ya Şahrud
Kapanır ömrüm üzeri kapanır
Gözlerin gömer sesimi nefesimi
Susuşum olursun susarım da ay Şahrud
Söz - Müzik: Tunay Bozyiğit
Solist: Brilliant
Şiir: Kazım Koyuncu
Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi.
Cehennem yangınlarından
Ölmeden çıktıysa bedenim; artık
Benim olmalıyım, benim.
Yeter yüreğimi bir çift gözün
Ateşine rehin verdiğim. Ateş artıyı
Değildir karşılığımız. Pusatını dağ
Sisinden alan, firarını mermisine
Emanet eden bir namludur bu
Eşkıya sevda ki; zulasında asılı
Durur kefenlediği ölümü.
Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta
Adem`den beri. Bilir ve intihar
Cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini.
Güneşin kızılca kıyametine çatar
Kuruyan umut dallarını. Yanacaksa
Cehennemden beter yanmalı!
Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını;
Özleminin çiseyle yıkanmış şafak
Değerini kim? Hani ellerine kuşlar
İnerdi, kardan üşüyen kuşlar...
Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay
Şahrud.
Eşkıya yüreğime çığ düştü
Üşüyorum ha...
Aç ellerini. '
birbirinden çok farklı,birbirinden çok ayrı,bi okadar ırak ve bi okadar da sevdalı iki unsurun,iki duygunun,iki mükemmeliyatın sevdasının türkü türkü işlendiği bir motiftir 'seyduna türküleri'......ak ile karanın,ateş ile suyun,hançer ile yüreğin sevdasıdır....seyduna ile şahrudun sevdasıdır...
]]şahrudum...gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm...ardına bakma; gözyaşımla vurulursun... su gibi git... _seyduna
]]öpüyorsam ayrılığı gözünden,söküyorsam yüreğimi göğsümden,geçiyorsam gözlerinin içinden...sana olan sevdamdandır,bilesin...
.....bu sözler ve bilen bilir ya bundan çok daha fazlası sizin yüreğinizde neyi çağrıştırıyorsa,gözlerinizin önüne nasıl bir perde çekiyor ve alıp götürüyorsa alamut eteklerinden buz gibi şahrudun sularına...işte benim bu sevda öyküsünden kelimelere sığdırma çabamda bundan ibaret olsun....seyduna ile şahrud, muharrem ile setenay...kendinden bişeyler buluyorsan anlıyorsun herşeyi, yakıştırıyor yerli yerine koyuyorsun kendi öykünü benzer bi başka öyküdekine yaa.. anlatabilsen işte ne mutlu sana..... saygılarımla..
su gıbı derın narın ve saf bır ses ruha dokunan bır sarkı ıste seyduna turkulerı.....
dinlerken düşünmek,düşündükçe daha farklı düşünmek..işte bana çağrıştırdıgı duygu..dinlemekten vazgeçmeyin
dinlerken beni düşündüren,düşündükçe daha farklı düşünmeye devam etmek....işte bana çagrıştırdığı duygu..dinlemekten vazgeçmeyin
Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
İki ayrı yürekte durmadan kanayan
Seyduna’yla Şahrud
Yüreklerin akarken bıraktığı izi
Birbirlerinin gözlerinde aradılar.
Yoktu.
İki iklim farkıydılar
Ne zaman göz göze değseler
Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
Üçüncü bir kente düşmüş suretleri
Şahrud gökyüzü geliniydi.
Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
Bir solukluk rüzgarda bile
Usul usul kanardı gelincik bedeni.
Seyduna yeryüzü cehennemi.
Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
İki iklim ayrıldılar.
“Ya Şahrud! ” dedi Seyduna
“Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.
Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.
Su gibi git.”
Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu.
Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu.
Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak,
Yüzlerine oturdu.
Rivayet odur ki,
Şahrud vardığı denizlerde hala
Seyduna türküleriyle uyanmakta,
Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan
Masalla yaşlanmakta.)
seyduna'nin sahrud a olan aski(o bir nehirdir aslinda) ama böyle salina salina akiyor ya icimize menderesler cizerek,baska bir yani var iste,iyiki var..
seyduna türküler denince aklıma yalnız bir insan geliyor.umutlu ama kırgın biraz da yorgun..
mükemmel bir müzik grubudur..
her dinlediğim de dünya ile bağlantımı kesen şarkı ve şiirler...
duruluğu,doğallığı,kaliteyi,sevdanın en karasını ve de...
acıyı bazen,hüznü kimi zaman,ama çokça aşkı...adam gibi aşkları,dejenere olmamış sevgileri,umudu ya da...bi çok şeyi aslında...
Öpüyorsam ayrılığı gözünden
Söküyorsam yüreğimi göğsümden
Geciyorsam gözlerinin icinden
Sana olan sevdamdandır bilesin
Geciyorsam bir çiçeğin özünden
Sana olan sevdamdandır bilesin.
Meğer ne yanlızız insan olmuşsak
Yaprak gibi dalda sesziz solmuşsak
Yeri gelmiş acıyda gülmüşsek
Sana olan sevdamdandır bilesin
Yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek
Sana olan sevdamdandır bilesin.
-Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun.
Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat
Ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını
Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun.
Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
Ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda..
Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel.
Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor
İştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk
Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda.
Delice bir yangın parmaklarının buzulunda
Ah şahrut her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli.
Karşılıksız sevebilmekse sevda
Gercek seven küle dönmüş her cağda
Elim kolum bağlanmışsa kıyında
Sana olan sevdamdandır bilesin
Sevdunayım gebermişsem kıyında
Sana olan sevdamdandır bilesin! ! !
AYRILIKLAR UYANDIRMALI KÖR YÜREĞİMİ
CEHENNEM YANGINLARINDAN
ÖLMEDEN ÇIKTIYSA BEDENİM; ARTIK
BENİM OLMALIYIM, BENİM
YETER YÜREĞİMİ BİR ÇİFT GÖZÜN
ATEŞİNE REHİN VERDİĞİM,
ATEŞ ARTIĞI DEĞİLDİR KARŞILIĞIMIZ
PUSATINI DAĞ SESİNDEN ALAN
FİRARINI MERMİSİNE EMANET EDEN
BİR NAMLUDUR BU EŞKIYA SEVDA Kİ;
ZULASINDA ASILI DURUR KEFENLEDİĞİ ÖLÜMÜ
ELLERİNİN ÇELİĞİNE SU VERİLMİŞTİR
TA ADEM'DEN BERİ
BİLİR VE İNTİHAR CURETİYLE YOKLAR YÜREĞİNİN TETİĞİNİ
GÜNEŞİN KIZILCA KIYAMETİNE ÇATAR
KURUYAN UMUT DALLARINI
YANACAKSA CEHENNEMDEN BETER YANMALI
KİM ANLAR Kİ; EŞKIYANIN SAĞLAMLIĞINI
ÖZLEMİNİN ÇİSEYLE YIKANMIŞ ŞAFAK DEĞERİNİ KİM?
HANİ ELLERİNE KUŞLAR İNERDİ
KARDAN ÜŞÜYEN KUŞLAR
BAHÇEN KUŞ SEVİNÇLERİYLE İNLERDİ
AY ŞAHRUD
EŞKIYA YÜREĞİME ÇIĞ DÜŞTÜ
ÜŞÜYORUM HA....
AÇ ELLERİNİ
GELDİM MUTSUZLUĞUMLA
YÜREK SUSUZLUĞUMLA
KOYNUNA AL DEMİYOM
EŞİKTE KOYMA BENİ
KOYNUNDA YATIR DEMEM
YETER BAĞIŞLA BENİ
AÇ ELLERİN GİREYİM,
SANA ÖMRÜM VEREYİM
KURUYAN DUDAKLARINA
NEFESİMİ SÜREYİM
KURUYAN DUDAKLARIMA
NEFESİNİ SÜREYİM
DAĞLARA KÜS OLUR MU
BAHARA YAS OLUR MU
İKİ CAN BİR BEDENKEN
AYRI YATMAK OLUR MU
İKİ YÜREK BİR CANKEN
AYRI DÜŞMEK OLURMU
BİLİYORUM SUÇLUYUM
KENTİN KİRLİ SUYUYUM
SEVMESİNİ BİLMİYORSAM
GEÇMİŞİN SONUCUYUM
AÇ KAPIYI GİREYİM
SANA ÖMRÜM VEREYİM
KURUYAN DUDAKLARINA
NEFESİMİ SÜREYİM
KURUYAN DUDAKLARIMA
NEFESİNİ SÜREYİM
Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi.
Cehennem yangınlarından
Ölmeden çıktıysa bedenim; artık
Benim olmalıyım, benim.
Yeter yüreğimi bir çift gözün
Ateşine rehin verdiğim. Ateş artıyı
Değildir karşılığımız. Pusatını dağ
Sisinden alan, firarını mermisine
Emanet eden bir namludur bu
Eşkıya sevda ki; zulasında asılı
Durur kefenlediği ölümü.
Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta
Adem`den beri. Bilir ve intihar
Cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini.
Güneşin kızılca kıyametine çatar
Kuruyan umut dallarını. Yanacaksa
Cehennemden beter yanmalı!
Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını;
Özleminin çiseyle yıkanmış şafak
Değerini kim? Hani ellerine kuşlar
İnerdi, kardan üşüyen kuşlar...
Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay
Şahrud.
Eşkıya yüreğime çığ düştü
Üşüyorum ha...
Aç ellerini. '
ben aşkın sonradan oldurulduğuna inanırım,
seyduna aşkı oldurmak gibi bir direniş.
bana aşkı, sevgiyi çağrıştırıyor...ve artık böyle güzel parçalrın yapıldığını
seyduna türküleri;
yüreğimin kanayan her bir köşesine iliştirdiğim ezgi.... umut ekleyip dilime doladığım türkü... suskunluğumun çığlığı... Filistin'de ağlayan çocuğun sesi...
BU HAYAT BÖYLE Mİ OLUR,DÜŞEN HEP YERDE Mİ KALIR,GÜN OLUR BELİM DOĞRULUR ŞİMİDİ NE OLACAK BELİ Mİ OLUR..Ağzınıza sağlık buna ve ACIYA GÜLMEK....
özellikle gule adlı parca benı cok etkiliyor...bazı arkadaşlar her ne adr eleştirsede gunumuz kirliliği içinde dinlenebilecek sayılı parçalardan bence...gule adlı parcayı tekrar tavsiye ederim..
çalan ellere söyleyen dillere sağlık afiyet esenlikler,biz dinleyenlerden....
henüz yeni tanıştım seyduna türküleriyle cok geç kaldıgımı anladım....
Nurettin Rençber geliyor aklıma...
Seni görmeye geldim
çocukluğum, korkum, arsız sevincim
utangaç küfrüm, arızalı sevişmelerim
.........
sevdan sabikamdir..
günümüz popüler müziğiyle karşılaştırılması bile mümkün olmayan...dinlerken içimdeki hasreti,yarım kalan sevdayı,tükenen umutlarımı,kısacası herşeyiyle kendimi bulduğum,söylemekten büyük haz aldığım nadide eserler....
kötü, çirkin, ucuz.
anadolu arabesk müziğinin,
azeri ezgileriyle kombin hali....
bir dejenere kültür ihracatı girişimi
dinlemekten ve de sölemekten büyük bi lezzet alıyorum hele de bağlamamla eşlik ettiğimde içim kavruluyo beaa
seyduna yasamaktır imknsızı yasamak ne olursa olsun benim demek benimsin demek ama nerde bize benimsin diyecek bitenesi sahip çıkacak bitanesi
dinlerken içim garip oluyor tuhaf bir his oluşuyor
soruyorum kendime böyle sevda varmı diye
çok seviyorum seyduna türkülerini dinlemeyi
beni yaşadıgım ortamdan koparıyor ezgilerle sözleri
türkünün içinde yıllar öncesinde yaşıyorum sanki
bu türküleri yarattan sanatçılara tşk ediyorumm
seduna benim için gizemli birseyleri ifade ediyor anlatılması guç yasanılması zor mutlulugu huznu ve gercekçiliği tamamen gizli birsey
isyan,aşk,vuslat,adaletsizlege karşı asil bir duruş ve tunay bozyigitin mükemmel kalemine yakışan duygu akışı.hepsi seyduna yani eşkiya türkülerde