** 52 rakamın bir çok marifetleri olmakla birlikte, uğursuz tarafı da mevcuttur ** -- Kabir de Cesetle etlerin ayrılması 52. günü gerçekleşir. -- Ölenin 52. gecesinde yemekli, dua ve niyazlı etkinlik düzenlenir. -- Ahzab süresinin 52. ayeti çok önem arz etmektedir. Doğrudan resmi nikâhla ilgilidir. -- Bir yıl da tam 52 hafta vardır. -- İskambil oyun deste kağıdı 52 adettir. -- Ahududu, Kara Dut, Kan Potakalı, Yaban Mersini ve Azraz Meyvesi 52 kalorilidir... -- Cahiliye devrinde iki Bayram Arası 52 gün dü. -- Benim için de Demokrasinin en uğursuz rakamıdır....OZAN ÇAKIROĞLU.
“Yedi rekat günah kıldım bedeninde / Dizlerinde yedi zikir secdeye vardım / İhmalin uzak meleğine teninde aldandım / Yapayalnızdım kendi kalabalığım içinde / Tarih kadar yalnız, / aşka aşina, acıya unutkandım”
1 mayısı en başta herkesin her insanın bir yaratanı olduğunu bizi yok iken bir var edeni olduğunu ve bunu bir Vahidi Ehade Allah'ın birliğine bağlıyorum ve fatsada konserdeyim ve Mustafa Gümüş güzel ses ve sazıyla dinleti veriyor.
*BİR MAYIS İŞÇİ BAYRAMI* . Bu gün Emekçinin Şanlı günüdür Nasırlı Ellerin, Tek Düğünüdür Taksim bir mayısın tek onurudur Yaşasın işçinin, Kutlu Bayramı, İnşallah olacak, Mutlu Bayramı. . Bir Mayıs Taksim'de Kanla yazıldı Otuz Yedi Yiğide, Mezar kazıldı Patron icat oldu, Mertlik bozuldu Yaşasın işçinin, Kutlu Bayramı, İnşallah olacak, Mutlu Bayramı. . Çakıroğlu Yazdı, işçi Hakkını İnşallah alırlar, Terin Hakkını Yemeyin zalimler verin hakkını Yaşasın işçinin, Kutlu Bayramı, Bu gün kutlanıyor mutlu Bayramı... . Aydınlık ve özgürlük içinde, eşit paylaşımlı güzel bir Dünya'yı göreceğimiz günlerin geleceği umuduyla tüm emekçi kardeşlerimizin 1 Mayıs emek ve dayanışma günü kutlu olsun... OZAN ÇAKIROĞLU.
Bizi Karnında Taşıyan yetmedi helal sütünü en az 2 yıl emziren yetmedi bağda bahçede odun taşıyıp ocağımızı yakıp bize yemek yediren bunu tariften dahi aciz kaldığım bütün anneleri bu anlamda ilk emekçi ilk işçi ilköğretmen olarak gördüğüm annelerimizin dahi işçi bayramını kutlarım
Bir Mayıs yalnız fiilen ve amelen kazma kürek taşıyanların bayramı değil fikir hak ve hakikat işçilerinin dahi bilakis bayramıdır ve ben de bu bayramı kazma kürek kullanmadan kutluyorum.1mayıs kutlu olsun
Yunus Aleyhisselam kavminden ümidi kesip nasıl ki balığın karnına hapsedildi ve balığın yaratıcısını balığın karnında zikrederek kurtuldu ise biz dahi kavmimizden ümidi keser isek mutlaka Yunus Aleyhisselam gibi bir münferit Tazip ve Tazyike müstahak olmadan kavmimizden bila ümit yani ümitsiz ve meyus olmamalıyız
- "Aşağılık kişi dervişlerin sözlerini, bir selim kalpli kişiye afsun okumak, onu afsunlamak için çalar." - "Erlerin huyu açıklık ve sıcaklıktır. Aşağıdakilerin işi hile ve utanmazlıktır."
“Kim ki ona Deccala yani cereyanına ve o cereyanın cemiyete aşıladığı çılgın sefahete iman edip tabi olur ve onu tasdik ederse, artık onun geçmiş hiçbir salih ameli ona menfaat vermeyecektir... Ve her kim onu tekzib edip yalanlarsa, onun geçmiş günahlarının hiçbirisinden muaheze edilmeyecektir.”
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/16.
“Deccal'ın cebr u ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur.”
*** MUHTEREM BEYZADE BEY *** --Buraya Kocaman bir Taş attınız, serpintileri daha yere düşmeden Zülfikâr kaleminizi kırdınız? Ve akabinde benim aşağıda ki suvalimi müstenetsiz bıraktınız? Bu ne yamam çelişkidir???
"Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma, orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili benden savrulan parçalar kurusa da, izleri var hala yolun kenarında.İzini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun, ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin."...
Bay kelimesi Orhun Yazıtları’nda karşılaşılan Türkçe’nin en eski tarihsel dönemine kadar uzanan bir kavramdır. Günümüzden yaklaşık 1300 yıl öncesinde ortaya konulan Orhun Yazıtları’nda bay kelimesi, “zengin, varlıklı ve soylu” anlamlarını barındırıyordu.
Türkçe’de kadın sözcüğünün tarihsel izleri takip edildiğinde “katun” kelimesine dayanır. Bu sözcüğün tarihsel değişimi kadın ve hatun sözcüklerinin dilimize girmesine yardımcı olmuştur. Katun sözcüğü zamanla kadın ve hatun kelimelerine evrilmiştir. Bu değişimle birlikte günümüzde iki farklı formda kullanılmaya devam etmektedir.
Kadın ve bay kelimelerinden sonra bir de nezaket ifade ettiği düşünüldüğü için kullanılan beyefendi ve hanımefendi sözcüklerine odaklanmak gerekir. 1935 yılında yürürlüğe giren Soyadı Kanunu ile "ağa", "hacı", "hafız", "hoca", "efendi", "bey", "beyefendi", "hanım", "hanımefendi", "paşa", "hazret" gibi feodaliteye ait unvan ve lakapların kullanılması yasaklandı. Bu durum ise aslında nezaket gerektiren hitap durumlarında yeni bir sözcük bulunmasını gerekli kıldı. Bu sebeple Fransızca "madam" (madame) ve mösyö (monsieur) ve İngilizce "lady" ve "gentleman" sözcüklerinin karşılığı olacak biçimde "bay" ve bayan" sözcüklerinin kullanıma girdiğini görebiliriz. Bay sözcüğüne yukarıdaki anlamlarının dışında "hitap" anlamı yüklenirken, bayan sözcüğü de tarihselliği olan bay sözcüğüne karşılık olacak biçimde türetildi.
Araştırma sonuçları bunları söylüyor. Şahsi fikrim KADIN veya HATUN denmesi daha hoş ve mantıklı geliyor bana da.
--Beyhude beklemeyin, hiç ilgilenen olmaz. --Her kurum ve kuruluşun ayrı bir kural sistemi vardır. Diplomasi de dişil-eril diye ayrım yapılmaz. Bazı isimler hem erildir, hem de dişil. Cinsiyeti anlaşılsın diye isim başlarına BAY ya-da BAYAN sıfatları konulur. ŞAİR--ŞAİRE, MEMUR--MEMURE, MÜDÜR-MÜDÜRE gibi...SAYGIYLA.
** 52 rakamın bir çok marifetleri olmakla birlikte, uğursuz tarafı da mevcuttur **
-- Kabir de Cesetle etlerin ayrılması 52. günü gerçekleşir.
-- Ölenin 52. gecesinde yemekli, dua ve niyazlı etkinlik düzenlenir.
-- Ahzab süresinin 52. ayeti çok önem arz etmektedir. Doğrudan resmi nikâhla ilgilidir.
-- Bir yıl da tam 52 hafta vardır.
-- İskambil oyun deste kağıdı 52 adettir.
-- Ahududu, Kara Dut, Kan Potakalı, Yaban Mersini ve Azraz Meyvesi 52 kalorilidir...
-- Cahiliye devrinde iki Bayram Arası 52 gün dü.
-- Benim için de Demokrasinin en uğursuz rakamıdır....OZAN ÇAKIROĞLU.
HER ŞEY BELLİ Kİ ELLİ İKİ.... iki kişinin bildiği sır değildir...
Atışlar ve satışlar serbest... Aynı batakliktayiz lakin kendilerini temiz sanıyorlarrr....
Başı dara düştüğünde yahut haksızlığa uğradığında ve bu sabit ve inkar edilemez olduğunda göktaşını çağıran adam herşeyi yapar
Şair irdeler sorgular yapıştırır alıştırır... Elde kalanlara bakın. O size yol gösterecektir...
** Hüseyin Bey, Antoloji değil de, asıl Şair ve yazarlar
çok fena salmış kendilerini yokuş-aşağı???
Antolojiyi boşa atmışlar yokuş aşağı gidiyor...
“Yedi rekat günah kıldım bedeninde / Dizlerinde yedi zikir secdeye vardım / İhmalin uzak meleğine teninde aldandım / Yapayalnızdım kendi kalabalığım içinde / Tarih kadar yalnız, / aşka aşina, acıya unutkandım”
Çık gölgemden çık
1 mayısı en başta herkesin her insanın bir yaratanı olduğunu bizi yok iken bir var edeni olduğunu ve bunu bir Vahidi Ehade Allah'ın birliğine bağlıyorum ve fatsada konserdeyim ve Mustafa Gümüş güzel ses ve sazıyla dinleti veriyor.
*BİR MAYIS İŞÇİ BAYRAMI*
.
Bu gün Emekçinin Şanlı günüdür
Nasırlı Ellerin, Tek Düğünüdür
Taksim bir mayısın tek onurudur
Yaşasın işçinin, Kutlu Bayramı,
İnşallah olacak, Mutlu Bayramı.
.
Bir Mayıs Taksim'de Kanla yazıldı
Otuz Yedi Yiğide, Mezar kazıldı
Patron icat oldu, Mertlik bozuldu
Yaşasın işçinin, Kutlu Bayramı,
İnşallah olacak, Mutlu Bayramı.
.
Çakıroğlu Yazdı, işçi Hakkını
İnşallah alırlar, Terin Hakkını
Yemeyin zalimler verin hakkını
Yaşasın işçinin, Kutlu Bayramı,
Bu gün kutlanıyor mutlu Bayramı...
.
Aydınlık ve özgürlük içinde, eşit paylaşımlı güzel bir Dünya'yı göreceğimiz günlerin
geleceği umuduyla tüm emekçi kardeşlerimizin 1 Mayıs emek ve dayanışma günü
kutlu olsun... OZAN ÇAKIROĞLU.
Bizi Karnında Taşıyan yetmedi helal sütünü en az 2
yıl emziren yetmedi bağda bahçede odun taşıyıp ocağımızı yakıp bize yemek yediren bunu tariften dahi aciz kaldığım bütün anneleri bu anlamda ilk emekçi ilk işçi ilköğretmen olarak gördüğüm annelerimizin dahi işçi bayramını kutlarım
Bir Mayıs yalnız fiilen ve amelen kazma kürek taşıyanların bayramı değil fikir hak ve hakikat işçilerinin dahi bilakis bayramıdır ve ben de bu bayramı kazma kürek kullanmadan kutluyorum.1mayıs kutlu olsun
Yunus Aleyhisselam kavminden ümidi kesip nasıl ki balığın karnına hapsedildi ve balığın yaratıcısını balığın karnında zikrederek kurtuldu ise biz dahi kavmimizden ümidi keser isek mutlaka Yunus Aleyhisselam gibi bir münferit Tazip ve Tazyike müstahak olmadan kavmimizden bila ümit yani ümitsiz ve meyus olmamalıyız
"...K a l b i m i birmeyvegibi tüm a ğ a ç l a r ı n dallarına a s m a k istiyorum. ." F.Ferruhzad
Ufacık tefecik şerefsiz fetöcük bu yazdıklarınıza örnek olabilir o zaman :-)
- "Aşağılık kişi dervişlerin sözlerini, bir selim kalpli kişiye afsun okumak, onu afsunlamak için çalar."
- "Erlerin huyu açıklık ve sıcaklıktır. Aşağıdakilerin işi hile ve utanmazlıktır."
(Mevlana Celaleddin Muhammed Rumi)
Muhammed Kalp Okumak Derviş Utanma
"Allah Râsûlü buyurdu ki;
“Kim ki ona Deccala yani cereyanına ve o cereyanın cemiyete aşıladığı çılgın sefahete iman edip tabi olur ve onu tasdik ederse, artık onun geçmiş hiçbir salih ameli ona menfaat vermeyecektir... Ve her kim onu tekzib edip yalanlarsa, onun geçmiş günahlarının hiçbirisinden muaheze edilmeyecektir.”
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/16.
“Deccal'ın cebr u ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur.”
Bediüzzaman"
Bir ses verseydin
*** MUHTEREM BEYZADE BEY ***
--Buraya Kocaman bir Taş attınız, serpintileri daha yere düşmeden
Zülfikâr kaleminizi kırdınız? Ve akabinde benim aşağıda ki suvalimi
müstenetsiz bıraktınız? Bu ne yamam çelişkidir???
"...ve yaşam y a l n ı z rüzgar, yalnız gökyüzü, yalnız yapraklar ve hiç değil mi? .."
HER ŞEY BELLİ Kİ ELLİ İKİ.....
Sayin sovelye, o kismi yalan iste. Aslinda son surat hatta artarak devam ediyorlar israille ticarete...
Doğruluk yolu İslam caddesinin en geniş en elzem en temel bilatereddüt en kolay düsturudur bütün ilimler bu yolun hizmetkârı kölesi ve meftunudur.
Yazar Zülfü Livaneli: "Türkiye vefasız bir sevgiliye benzer. Sana hep ihanet eder, ancak sen onu sevmeye devam edersin."
Muthis bir soz.
"Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.İzini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin."...
Bay kelimesi Orhun Yazıtları’nda karşılaşılan Türkçe’nin en eski tarihsel dönemine kadar uzanan bir kavramdır. Günümüzden yaklaşık 1300 yıl öncesinde ortaya konulan Orhun Yazıtları’nda bay kelimesi, “zengin, varlıklı ve soylu” anlamlarını barındırıyordu.
Türkçe’de kadın sözcüğünün tarihsel izleri takip edildiğinde “katun” kelimesine dayanır. Bu sözcüğün tarihsel değişimi kadın ve hatun sözcüklerinin dilimize girmesine yardımcı olmuştur. Katun sözcüğü zamanla kadın ve hatun kelimelerine evrilmiştir. Bu değişimle birlikte günümüzde iki farklı formda kullanılmaya devam etmektedir.
Kadın ve bay kelimelerinden sonra bir de nezaket ifade ettiği düşünüldüğü için kullanılan beyefendi ve hanımefendi sözcüklerine odaklanmak gerekir. 1935 yılında yürürlüğe giren Soyadı Kanunu ile "ağa", "hacı", "hafız", "hoca", "efendi", "bey", "beyefendi", "hanım", "hanımefendi", "paşa", "hazret" gibi feodaliteye ait unvan ve lakapların kullanılması yasaklandı. Bu durum ise aslında nezaket gerektiren hitap durumlarında yeni bir sözcük bulunmasını gerekli kıldı. Bu sebeple Fransızca "madam" (madame) ve mösyö (monsieur) ve İngilizce "lady" ve "gentleman" sözcüklerinin karşılığı olacak biçimde "bay" ve bayan" sözcüklerinin kullanıma girdiğini görebiliriz. Bay sözcüğüne yukarıdaki anlamlarının dışında "hitap" anlamı yüklenirken, bayan sözcüğü de tarihselliği olan bay sözcüğüne karşılık olacak biçimde türetildi.
Araştırma sonuçları bunları söylüyor.
Şahsi fikrim KADIN veya HATUN denmesi daha hoş ve mantıklı geliyor bana da.
.....Belli ki Elli iki.....
--Beyhude beklemeyin, hiç ilgilenen olmaz.
--Her kurum ve kuruluşun ayrı bir kural sistemi vardır.
Diplomasi de dişil-eril diye ayrım yapılmaz. Bazı isimler hem erildir, hem de dişil.
Cinsiyeti anlaşılsın diye isim başlarına BAY ya-da BAYAN sıfatları konulur.
ŞAİR--ŞAİRE, MEMUR--MEMURE, MÜDÜR-MÜDÜRE gibi...SAYGIYLA.
Dar zamanda yapılan büyük hatalar ile geniş zamanda yapılan küçük hatalar unutulmaz...