-önce ben söyledim -hayır ben söyledim -peki öle olsun ama önce ben terketmiştim seni -ewet çok üzdün beni -yapma ya.. kıyamam sana gel gel sen benim herşeyimsin!
Meali; Sen benim aslında herşeyimsin ama yanlış yaptın bana.Gereksiz trip cümlelerinden bitanesi birisi bunu size söylüyosa hiç alınmayın yada üzülmeyin. :)
Sen benim hiçbir şeyimsin Hiçbir sevişmek yaşamışlığım Henüz boş bir roman sahifesinde Hiç kimse misin bilmem ki nesin Ne çok cığlıkların silemediği Zaten yok bir tren penceresinde Sen benim hiçbir şeyimsin Yabancı bir şarkı gibi yarım Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak Hiç kimse misin bilmem ki nesin Uykum arasında cağırdığım Çocukluk sesimle ağlayarak Sen benim hiçbir şeyimsin...
Basit düşünüyodu basit... Dümdüz... Her şeyin o kadar farkındaydı ki... O kadar akıllıydı ki... Belki de onu çekici yapan buydu... Adam dizlerine yatacaktı... Ve bunun için santim santim yaklaştı dizlerine... Sonra usulca koydu başını... Kadın sordu: Bunu yapmak için ne kadar düşündün? Ne kadar özel bi gözlemdi? Gerçekten düşünür yabancı adamlar... Öyle kolay koyulmaz baş dizlere... Güzeldi...
Göründüğü gibiydi... Olduğu gibiydi... Basit... Sıradan... Hep yorulmuştu... Yormuşlardı... Annesi, babası... Dört bi yana dağılmış yakınları... Ve de illa ki, hayatına giren adamlar... Sordu yabancı adama: Benim hiç normal bi ilişkim olmıycak mı? Hep kavga... Bi ayrılık, bi sevda... Bi gitmeler, bi gelmeler... Yabancı yakınlaşıyodu kadına... Saçlarının kokusuna, gözlerine, benine, tenine, ellerine, yemeklerine... Mesafeler kalkıyodu... Kadın bazen çok içten, bazen çok tedirgindi... Sarılırken birden bırakıyo, bırakmışken aniden sarılıyodu... Güvenmiyodu besbelli... Bi şey eksikti... Adam salak değildi hissediyodu, ama ne? O gitmek istedi birden... Nereye gidiyodu? Soramadı adam... Eski alışkanlıklarına, kavgasına, belki de delice sevdasına... Vazgeçemediği, unutamadığı başka bi adama... Gitme, kal diyemedi... Gitti... Pencereden taksiye binene kadar seyretti... Sigara yaktı adam... Bi iki nefes çekip, sinirle söndürdü... Odaya gitti... Yatağı topladı... Yastığını kokladı... Bi ara ağlıycak gibi oldu... Vazgeçti... Onun elinin değdiği her şeye bi kez daha dokundu... Bardak, dondurma kasesi, sigara paketi, cd, çakmak, çerçeve, minder, mouse, çikolata vs... O da çıktı evden... Dalgın, perişan, derbeder, aptal, salak bi halde... Kadının sorusu aklına geldi... Biz birbirimizin neyiyiz? Sen benim kelebeğimsin demişti adam... Ardından gülüm...
İkisinin de ömrü azdı... Sonra soruyu biraz değiştirdi adam... Soran sanki kadınmışçasına: Ben senin neyinim? Ve cevabı bi çırpıda verdi adam: Sen benim hiçbir şeyimsin, yazdıklarımdan çok daha öte... Hiçbir şeyim... Hiç! ..
tuhaf ama olası bir durum. bir ad koymak için çırpınmanın manasızlığını anladığımızda 'sen benim herşeyimsin'den daha gerçekçi bir tanımlamayla seslenmek daha doğrudur
Tarih bu kadar dürüstüne rastlamadı.Biz henüz ''ben sana layık değilim, seni üzerim'' li yıkama-yağlamalı yontma devrindeyiz..
insanın yüreğine sığdıramıyacağı kadar büyükse aşkı adını koyamıyorsa canı yansada kırılamıyorsa kendini inandırmak istediği yalandır bu söz
derhal geri veririm birtanem...sana kıyamammmmm... :)))
.........Çünkü, bir zamanlar her şeyimdin ve her şeyi, çok çabuk tükettin....
hiç kimse misin bilmemki nesin -uykumun arasında çağırdığım -çocukluk sesinle ağlayarak -sen benim hiçbirşeyimsin
-önce ben söyledim
-hayır ben söyledim
-peki öle olsun ama önce ben terketmiştim seni
-ewet çok üzdün beni
-yapma ya.. kıyamam sana gel gel sen benim herşeyimsin!
hiçbie şey aslında her şeydir yazıyo bizim okulun duvarında...
bilmem anlatabildim mi...
Meali; Sen benim aslında herşeyimsin ama yanlış yaptın bana.Gereksiz trip cümlelerinden bitanesi birisi bunu size söylüyosa hiç alınmayın yada üzülmeyin. :)
çok kızdım, ısırıyorum, başka taliplerim de var, ayağını denk al, diğerlerinden bi farkın olsun, bak valla hasan'a kaçarım!
yabancı bir şarkı gibi yarım....
Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok cığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykum arasında cağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin...
herşeyin olan bir insanın herşeyi olamamışsan,ben onun neyiyim diye kıvranmaktansa hiçbir şeyi olmak daha iyi...
'Umrumdasın'ı ifadenin başkaca bir şekli...
yazdıklarımdan çok daha az...
Sen benim herşeyimsin
Canımsın candan yakınım
Unuttum sanma sakın
Unutmam unutamam
Nazım Hikmet'in bir şiirini çağrıştırdı bana! Aslında herşeyi olduğunu!
öledir heralde
OOO bitmiş bu iş...
acımasa söylenmes böyle bi sös...
evet! ! ! sen ne olduğunu zannediyordun
ahmet kaya şarkısı...
gerçeği nihayet anlamış insan bağırışı, aferin ona :)
köpek işte...gaytasın da da sanrıda...
şaşılacak gibi değil...
Ben zurnamıyım ha...Şapur şupur....
pardon, konumuza gelelim...He nediyecektim, evet aklıma geldi...
'Artık o karanlık denizde
'binlerce hiç kimseyim...''
Cezmi Ersöz
İçindeki boşluklar kadar boş, yağmur altında kuru kalmaya çalışmak gibi anlamsız....
Basit düşünüyodu basit...
Dümdüz...
Her şeyin o kadar farkındaydı ki...
O kadar akıllıydı ki...
Belki de onu çekici yapan buydu...
Adam dizlerine yatacaktı...
Ve bunun için santim santim yaklaştı dizlerine...
Sonra usulca koydu başını...
Kadın sordu: Bunu yapmak için ne kadar düşündün?
Ne kadar özel bi gözlemdi?
Gerçekten düşünür yabancı adamlar...
Öyle kolay koyulmaz baş dizlere...
Güzeldi...
Göründüğü gibiydi...
Olduğu gibiydi...
Basit...
Sıradan...
Hep yorulmuştu...
Yormuşlardı...
Annesi, babası...
Dört bi yana dağılmış yakınları...
Ve de illa ki, hayatına giren adamlar...
Sordu yabancı adama: Benim hiç normal bi ilişkim olmıycak mı? Hep kavga... Bi ayrılık, bi sevda... Bi gitmeler, bi gelmeler...
Yabancı yakınlaşıyodu kadına...
Saçlarının kokusuna, gözlerine, benine, tenine, ellerine, yemeklerine...
Mesafeler kalkıyodu...
Kadın bazen çok içten, bazen çok tedirgindi...
Sarılırken birden bırakıyo, bırakmışken aniden sarılıyodu...
Güvenmiyodu besbelli...
Bi şey eksikti...
Adam salak değildi hissediyodu, ama ne?
O gitmek istedi birden...
Nereye gidiyodu?
Soramadı adam...
Eski alışkanlıklarına, kavgasına, belki de delice sevdasına... Vazgeçemediği, unutamadığı başka bi adama...
Gitme, kal diyemedi...
Gitti... Pencereden taksiye binene kadar seyretti...
Sigara yaktı adam... Bi iki nefes çekip, sinirle söndürdü...
Odaya gitti...
Yatağı topladı... Yastığını kokladı... Bi ara ağlıycak gibi oldu...
Vazgeçti...
Onun elinin değdiği her şeye bi kez daha dokundu...
Bardak, dondurma kasesi, sigara paketi, cd, çakmak, çerçeve, minder, mouse, çikolata vs...
O da çıktı evden...
Dalgın, perişan, derbeder, aptal, salak bi halde...
Kadının sorusu aklına geldi...
Biz birbirimizin neyiyiz?
Sen benim kelebeğimsin demişti adam...
Ardından gülüm...
İkisinin de ömrü azdı...
Sonra soruyu biraz değiştirdi adam...
Soran sanki kadınmışçasına:
Ben senin neyinim?
Ve cevabı bi çırpıda verdi adam:
Sen benim hiçbir şeyimsin, yazdıklarımdan çok daha öte... Hiçbir şeyim... Hiç! ..
varligin yoklugun anlasilmaz
Hiç kimse misin bilmemki nesin?
tuhaf ama olası bir durum. bir ad koymak için çırpınmanın manasızlığını anladığımızda 'sen benim herşeyimsin'den daha gerçekçi bir tanımlamayla seslenmek daha doğrudur