İçimde ölen binlerce sevinç tohumlarının suni sancılarından yeni benler yaratıp, Mezarlıklarında büyüyorum. Tüm topladıklarım yar bildiğim yabancı tarafından dağıtılıyor. Ve gömüyorum hepsini usulca. İyi degilim deyip ağlamak istediğim bir omzu bulamamak mı daha çok acıtıyor içimi Acım mı Kestiremiyorum...
Bazen Karadeniz'in hırçın dalgalarını, bazen durgun suyu, bazen bir kurdun ulumasını, bazen bir güvercinin kanadını, bazen içini kemiren bir kurdu, ama her daim dimdik ayağa kalkan o çılgın gücü...
Emirül Müminimiz doğru demiş. kimsenin unutulamaması yada bir şeyin acı vermesi değil aslında, söylemek istediğim; anısı bile olmasa bazı anların bazı insanların...
"Sana rağbet ve muhabbeti olan kişiye rağbet etmemen, nasibinde noksana düşmendir. Senden hoşlanmayana rağbet etmense alçalmandır. Senden vazgeçene rağbet etme. " Hz. Ali
Hiçkimse ve hiçbir şey unutulmaz değildir. Önemli olan vefaysa, vefayı hak edenleri hatırlamak en güzelidir.
yok be Hocam akıl öyle vefasız ve vicdansız ki en olmaması gereken anları ve insanları stokluyor zihninde. Kalp öyle nankör ki en hak etmeyenlere açıyor sırlarını kendini.
ne demiş Rahmetli büyük üstad İbrahim Erkal :"Unutulanlar unutanları asla unutmazlar"
nicedir kavrayamam haller içinde halim demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü su içtiğim tas bana merhaba dedi duydum duydum yağmurların gövdemden yağdığını
ne var ki tükendi sevilecekler... Ay'ı Gökyüzünü Yıldızları göremez olduk unuttuk toprak kokusunu taşranın tezek kokusu sanayi dumanlarının esiri artık ve deniz mavi değil eskisi gibi Gölleri Güneş yutmuş suların kıvrımlarını toprak çekmiş içine ormanların soluğu tükenmiş yorgun kanatları kelebeklerin baharın rengi solmuş sonbahar susuz kış üşütmüyor eskisi gibi çiçekler dala küsmüş koparan ellere aşık tınısı bozuk aşka bestelenen türkülerin şiirler ölçüsüz ruhsuz ezber samimiyetsizlikte ve ben nefes alıyorum sadece tüketerek...
İçimde ölen binlerce sevinç tohumlarının suni sancılarından yeni benler yaratıp,
Mezarlıklarında büyüyorum.
Tüm topladıklarım yar bildiğim yabancı tarafından dağıtılıyor.
Ve gömüyorum hepsini usulca.
İyi degilim deyip ağlamak istediğim bir omzu bulamamak mı daha çok acıtıyor içimi
Acım mı
Kestiremiyorum...
kaderi düştüğü ağaç dibinde çürümek olan bir elma gibiyim...
o da iyiymiş :))
bulduğunda kaybetmeyi, kaybettiğinde bulmayı mı seviyorsun Gönül?
Aşkı mı, aşkın verdiği acıyı mı seviyorsun Gönül?
Ruhum bunaldı senin bu gelgitlerinden!
?si=uqv25hheC1kjCv40
Bir uzay gemisinde, uzaklarda bir yerdeyim. Seninle bir dünyada yaşamaktansa şehrimi, ailemi ve sana çıkan her şeyi reddetmekteyim.
zaten geceye teslim ruhum. Bir de Ay' a mı kast ettin Yar. O zaten senden aldığını bize vermiyor muydu?
Bir mayın tarlasında yolumu el yordamıyla bulmaya çalışıyorum, her an bir yanlış adımla paramparça olabilirmişim gibi yaşıyorum.
Karşımda Koca bir umman dururken, o ummanın karşısındaki bir evin fanusunda hapsolmuşum gibi...
ben mi karanlığa aşığım
yoksa içine düştüğüm kuyu
her yanımı saran kara gözlerin
ve içinden çıkamadığım gece mi ruhum
Belki gözleri geceme düşer diye uykusuzum
Biraz yazdan kalma
biraz Eylül
Çok fazla Sonbahar...
senin ruh halin nasıl?
Yalnızlık işte öyle birşey,
Kendi kendimle konuşuyorum artık,
İçimdeki ses dediki,
Çay dostla içilir,
Çay koyda içelim dedi;
Diğeri cevapladı,
Bu zamanda Vefa yok, Dostluklar yalan unutuluyor,
Kahve yapayımda hatır bilinsin dedim.
Anlayacağın ben dertli,
O bendende dertli,
Dertliyim dertli.
Bazen Karadeniz'in hırçın dalgalarını, bazen durgun suyu, bazen bir kurdun ulumasını, bazen bir güvercinin kanadını, bazen içini kemiren bir kurdu, ama her daim dimdik ayağa kalkan o çılgın gücü...
Geçmişin yoğurduğu geleceğin çağırdığı An'ın kovaladığı bir halde...
Emirül Müminimiz doğru demiş.
kimsenin unutulamaması yada bir şeyin acı vermesi değil aslında,
söylemek istediğim; anısı bile olmasa bazı anların bazı insanların...
"Sana rağbet ve muhabbeti olan kişiye rağbet etmemen, nasibinde noksana düşmendir. Senden hoşlanmayana rağbet etmense alçalmandır. Senden vazgeçene rağbet etme. "
Hz. Ali
Hiçkimse ve hiçbir şey unutulmaz değildir. Önemli olan vefaysa, vefayı hak edenleri hatırlamak en güzelidir.
yok be Hocam
akıl öyle vefasız ve vicdansız ki en olmaması gereken anları ve insanları stokluyor zihninde.
Kalp öyle nankör ki en hak etmeyenlere açıyor sırlarını kendini.
ne demiş Rahmetli büyük üstad İbrahim Erkal :"Unutulanlar unutanları asla unutmazlar"
Resetleme durumumuz hep var. Unutmak..
Keşke buradan yazdıklarımızı silebildiğimiz gibi hayatımızda da bazı anları silebilsek.
hiç yaşanmamış gibi
bazıları hiç yokmuş gibi.
"eternal sunshine of the spotless mind" modundayım
Kainatın sesini dinlemek için başka seslere sağırım
hafif bir yel esse uçarım ama gözlerine değdi mi bakışlarım
öylece kalırım...
nicedir kavrayamam haller içinde halim
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
bir somunu bölünce silkinen gökyüzünü
su içtiğim tas bana merhaba dedi duydum
duydum yağmurların gövdemden yağdığını
Baharın ortasında sisli ve kasvetli bir gece sanki...
ne var ki tükendi sevilecekler...
Ay'ı Gökyüzünü Yıldızları göremez olduk
unuttuk toprak kokusunu
taşranın tezek kokusu sanayi dumanlarının esiri artık
ve deniz mavi değil eskisi gibi
Gölleri Güneş yutmuş
suların kıvrımlarını toprak çekmiş içine
ormanların soluğu tükenmiş
yorgun kanatları kelebeklerin
baharın rengi solmuş
sonbahar susuz
kış üşütmüyor eskisi gibi
çiçekler dala küsmüş koparan ellere aşık
tınısı bozuk aşka bestelenen türkülerin
şiirler ölçüsüz ruhsuz ezber samimiyetsizlikte
ve ben
nefes alıyorum sadece
tüketerek...
Kaşın, kirpiğin herkesin malumu...
Saçların, batıp çıkan balıklar...
Benimkisi yılların yorgunluğu
Benimkisi bataklıklar…
Katı, sıvı, gaz...
Maddenin üç hâli var...
Benimse hâlet-i ruhiyem, Nâr !
Tek rengine, tek sözüne umudu sığdıramam,
Çünkü hayat düz bir çizgi değil, üzülüyor da insan,
Kırıklarını aldırdım kalbimin,
İyileşiyoRuhum...
Güneşin sarısında, denizin mavisinde
Yaprağın yeşilinde, karın beyazında umut,
Kokusu dağlar ardında olsa da
Rengarenk ruhum...
Yabana atma içindeki umudu,
Gün gelir yine o diriltir ruhunu
Güneşe, yıldıza, aya uzanır da
Yüreğine varamayan bir haleti ruhiyedeyim...