bir yanımda geçen seneden kalma olgun portakallar varken , bir yanım baharda çiçeğe durmuş ; geçmişin ve şimdinin güzelliklerini taşıyan portakal ağacı gibiyim ,
Doğru dediğim şeyler, yanlış, yanlış dediğim şeyler doğru çıktı… Sonra bir şeyler oldu yanlışlar doğru, doğrular yanlış oldu. Şüpheye düştüm doğru, doğru mu?, yanlış yanlış mı? Meğer doğru yanlışmış, yanlış doğruymuş ya da tam tersi…
"Kader insana bütün nimetleri verse bile, onları tadabilecek bir ruh gerekir.. Bizi mutlu eden bir şeyin sahibi olmak değil, onun tadına varabilmektir.." şimdi her şeyin tadına varmakla meşgulüm ,
Biri şeker mi dedi
Burdayım ben buyrun
Orta şeker işte
Halini keyfini soruyorum hacı cav cav
İyiyim tabiki
Yaşlılara yardım ediyorum yere çöp atmıyorum
İyi biriyim ben
Teşekkür ederim ne la
İyi misin kötü müsün
Nesin söyle
Teşekkür ederim sen nasılsın
"..İ ç i m d e k i h a y v a n ı Kurbanettim Y ü z y ı l l a r ö n c e Bir nefsim kaldı A d a k v e r e c e k..."
bilmem.. nasılım?
Sana yazamıyorum ama, Allah biliyor ya; "içim çürüyor" hasretinden..!
günlerin ,
kurak ve uzak olduğu bir eski fotoğrafta
sesini duymaya çalışmaktan yorgunum ..
' sen nasılsın . . ?
galiba iyiyim...
dışarda ,
herkesin herkesle buluşabildiği bir dünya var..
ve biz bu dünyada hiç buluşmayacak oluşumuzla
en güzeliz,
'sen nasılsın . . ?
Mavi gözlerini bürümüş yeşil perçemi, mehtap hatırına renk cümbüşü örtüntmekte geceye, uzanmışım koynunda
Derince düşüncelere dalmış gözlerim...
A.B
beni ,
hep
laf olsun diye söylenmiş
bir sözle vurdular..
' sen nasılsın . . ?
bir pinhani şarkısı gibiyim..
başımda değil bu sefer ,
içimde kavak yelleri ..
sen nasılsın ?
bir yanımda geçen seneden kalma olgun portakallar varken , bir yanım baharda çiçeğe durmuş ;
geçmişin ve şimdinin güzelliklerini taşıyan portakal ağacı gibiyim ,
sen nasılsın ?
bir körün parmak ucu gibiyim ,
sen nasılsın?
mağrur bir çehrede elmacık kemiği gibiyim ..
' sen nasılsın .. ?
Ne yaptığını bilmeyen nasıl olduğunu bilebilir mi ?
Haddizatında
Ne yaptığını bilmeyen nasıl olabilir ki ?
Sen nasılsın?
“Gün doğmadan neler doğar”
ile
“Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir”
arasındaki pinpon maçını seyretmekteyim…
Sen nasılsın?
suya hasret toprağın ,
yaz yağmuruyla usul usul gamze'lenen bağrı gibiyim ;
' sen nasılsın . . ?
Fakir fukara…
Garip gûreba…
Kar kış…
Sıcak suda fokur fokur kaynayan bulgur gibiyim…
Sen nasılsın?
bana gelince; ben ,
dümdüz giderken, birden sana kıvrılan bir yol gibiyim..
' sen nasılsın . . ?
Nasılım
Kekremsi biraz
Doğru dediğim şeyler, yanlış, yanlış dediğim şeyler doğru çıktı… Sonra bir şeyler oldu yanlışlar doğru, doğrular yanlış oldu. Şüpheye düştüm doğru, doğru mu?, yanlış yanlış mı? Meğer doğru yanlışmış, yanlış doğruymuş ya da tam tersi…
Sen nasılsın?
kimi aradığını bilmeyen kalabalığa mahkûm olur..
kalabalıklardan münezzeh, kendimle hemhalim ;
' sen nasılsın . . ?
Son günlerde
Beni yakamdan tutacak
Yüreğimden sarsacak bir şair arıyorum...
Dolandırmadan...
İsrafa kaçmadan...
Benzerinin tekrarı olmayan...
Belki de bütün suç benim...
Sen nasılsın?
Bıraktığım ayak izlerinin
ben daha dönüp bakmaya zaman bulamadan,
göz açıp kapayana kadar rüzgârla silinip gittiği gerçeğinin hayretindeyim ,
" sen nasılsın . . ?
"Kader insana bütün nimetleri verse bile,
onları tadabilecek bir ruh gerekir..
Bizi mutlu eden bir şeyin sahibi olmak değil,
onun tadına varabilmektir.."
şimdi her şeyin tadına varmakla meşgulüm ,
' sen nasılsın ..?