Böyle gizemli şeylerde hemen heyacanlanır,hoş bir edayla dudaklarını yana doğru kaydırırdı.Yine öyle yaptı.
“Çocukken oynadığımız saklambaç gibi mi.” Dedi.
Evet,bir nevi saklambaç gibi.Fakat bu oyunda birbirimizi saklanmadan bulacağız,dedim.
O kadar güzel dinliyordu ki,sanki bahar gelmiş gibi seyrettim onu. Ve devam ettim.
Hani bizler büyüdükçe hayatımıza kurallar ve kurallarla birlikte,bi’dolu mızıkçı yalanlar,zorba mecburiyetler dolar ya. Onlar içimize doldukça,çocuk gülüşlerimize yer kalmaz. Onlar da küsüp giderler bizden. Oysa onlar bizim “Gönül gözlerimizdir.” İşte ben istiyorum ki,birbirimizi çocuk gülüşlerimizle görelim.
Herkesin uykusunda boğulduğu Taşlara konuştuğu,kuyulara inandığı Duasından korktuğu,Tanrısını öldürdüğü Acısını unutmuş bu insan çölünde Bir gün bir çocuk çıkıp da Topuklarımızda kaybolmuş bir mavi sesle ‘Ben sizi sevmiyorum, derse ~ Gelecek nereden gelecek diyordun ya.
Üslubu zarif nice insan gördüm.Sahte zarafeti kabalığına perdeydi.Üslubu sert ya da soğuk tabiatlı nice insan gördüm.Kişiliği çok zarif ve güzeldi.Devir imaj ve cila devri.Hoyrat bile olsa kendisi olan insanların net duruşları,sahtelik dolu nezaketten yeğdir. ~ İnsan zekâsı,kalbi ve ruhuyla bütün.Kötü bir zekâ,nezaketli olsa bile kötüdür.İyi bir zekâ,zekâsını kötülüğe kullanıyorsa kötüdür.Nezaket akıl,erdem gibi konular mürekkeptir bir bütündür.O yüzden bugün popüler psikoloji,insan tanımlarında tökezliyor.Çok zarif olanın,en korkunç karaktere ya da sakil bir kişilik gibi duranın en iyi karaktere sahip olabileceği gibi karmaşık bir yapısı var insanoğlunun…Bir de nezaketin kuralları olabilir ama zarafetin olamaz.Zarafet öz’le yani insanın ruhuyla ilgili.Şayet ruhunda yoksa hiçbir zarafet kuralı,yapıştırıcıyla yapışmıyor insanın ruhuna.Yapışsa da bir süre sonra yapıştırıcının etkisi geçip gidiyor.
“Biz kökleri sağlam içiyle barışık dalları mavi göğe bakan iki ağaç gövdesiyiz ~ Biz kalın duvarlar ardında sesleri duyulmayan çocuklara yolun aydınlığı umudun türküsüyüz ~ Biz kelimelerden evvel anlamlarını yüreğine nakşeden iki gönül dostuyuz ~ Biz iki ayrı bedende akıl ve kalp birlikteliği ruhun bilinciyiz ~ Tanıdım kendimden bildim bizatihi gelişinden biz saf sevginin aşkın nefesiyiz bir’iz biz’iz ~ Yalan yaşamın içinde ölüm kadar gerçeğiz! bilir’iz..!
Siz kırılgan,siz hayata uyanan,siz kendinden binlerce çiçek var edecek olan ~ Yaşam,kırıldığın yerden başlar.Bu yüzden kırılan SeVeR,kırılan BiLiR,kırılan AnLaR ~ Sev yaralarını ! Çünkü yaralarına kucak açtığın kadar Alim,sırtını döndüğün kadar zalimsin.
Bir adam,her sabah gün doğmadan kalkar,elleriyle kurduğu tezgâhını bir umutla yeniden açar.Onun dünyası rengârenk boncuklarla doludur.Yorgun elleriyle yaptığı takılara hayatın tatlı acı anılarını ekler.Her gün insanlarla dolu sokaklarda sessizce sevgi ve umut arar,satır aralarında bir tebessüm yakalar.O bilir ki,hayattaki en değerli şeyler: ‘Tezgâhında sattığı takılar değil,paylaştığı içten bir selâm ve aldığı samimi bir gülüştür.’
Sen beni bilgili,çok okumuş bir adam mı sandın diye sormuş bilge.Tabii demiş öğrenci,öyle değil misin ? Pek sayılmaz diye yanıtlamış bilge,ben sadece her şeyi birbirine bağlayan bir ipin ucunu tuttum. ~
Kadın uzakta.Söylediği sözler kadar uzakta.Yüzü avuçlarında soğuyor.Ne rüzgâr,ne sonsuz şarkısı toprağın.Bir puhu kuşu etinde.Elinde kalan tek yaşama nişanı.Bütün zamanlar bir ürpertiye dönmüş.Kokusuz yataklarda bir hayâl ölüsü.Çıplak ayaklı değil nicedir gece.Ne bir saç aynada,ne camlarda uyanan dünya.İnandığı günleri götürmüş adam.Pahası yalnızlık bir geçmiş her yer.Anlamak güzellikten acı.Unutmak değil,anımsamak güçsüz düşürüyor.Yollar çocuk,dağlar masum…sessizlikten bir uzakta kadın.Ağzına akan sözler kadar uzakta. ~ Ey sevginin çok bekleyen,çabuk susan kalbi.Acı dengende senin,hangi mutsuzluğu hangi mutlulukla bağışlar insan…
“Dıygusal zekâsı yüksek biriyle sohbet etmenin verdiği his.O hisle kalp ve ruh dinginleşir,bakış berraklaşır.İnsan derinlerdeki mânâları keşfetmişçesine bilge ve kendini hiç olmadığı kadar iyi hisseder.Hissiyatı derin biriyle sohbet etmek,ruhun en büyük ihtiyacıdır.”
Her şey ayrı yazılır,yan yana değil. Yan yana ayrı yazılır,her şey gibi. Her şey nasıl da değişiyor,hiçbir şey değişmezken Hiçbir şey olmuyor,her şey olurken…
“Küçük kız senin bakışların var ya kara bir çığ gibi kopar gider ~ Birdenbire çıkıp gelir uzak denizlerden bir sevinç dalgası gibi dokunur yüreğime ~ Sen hep böyle kal küçük kız saçların rüzgârda uçuşsun Gözlerin hep gülsün dünyayı güzelleştir sen.”
“…bu birbirimizi görme ve bulma oyunu” Dedim.
Böyle gizemli şeylerde hemen heyacanlanır,hoş bir edayla dudaklarını yana doğru kaydırırdı.Yine öyle yaptı.
“Çocukken oynadığımız saklambaç gibi mi.” Dedi.
Evet,bir nevi saklambaç gibi.Fakat bu oyunda birbirimizi saklanmadan bulacağız,dedim.
O kadar güzel dinliyordu ki,sanki bahar gelmiş gibi seyrettim onu.
Ve devam ettim.
Hani bizler büyüdükçe hayatımıza kurallar ve kurallarla birlikte,bi’dolu mızıkçı yalanlar,zorba mecburiyetler dolar ya.
Onlar içimize doldukça,çocuk gülüşlerimize yer kalmaz.
Onlar da küsüp giderler bizden.
Oysa onlar bizim “Gönül gözlerimizdir.”
İşte ben istiyorum ki,birbirimizi çocuk gülüşlerimizle görelim.
~ÇizerGa
Huzuru,
hayatınızın koşullarını yeniden düzenleyerek değil,en derin düzeyde kim olduğunuzu fark ederek bulursunuz.”
~Eckhart Tolle
Dağ utandı,toprak utandı,su utandı.İnsanlık utandı.!İnsan,bir milim kıpırdamadı yerinden.
Sevgiyle,Elif
Toprak utanır sarmaya
İnsan utanmaz vurmaya
Öldürürler seni çocuk
Sonra dururlar duaya..
____ a.penaber
Herkesin uykusunda boğulduğu
Taşlara konuştuğu,kuyulara inandığı
Duasından korktuğu,Tanrısını öldürdüğü
Acısını unutmuş bu insan çölünde
Bir gün bir çocuk çıkıp da
Topuklarımızda kaybolmuş bir mavi sesle
‘Ben sizi sevmiyorum, derse
~
Gelecek nereden gelecek diyordun ya.
~Şükrü Erbaş
Üslubu zarif nice insan gördüm.Sahte zarafeti kabalığına perdeydi.Üslubu sert ya da soğuk tabiatlı nice insan gördüm.Kişiliği çok zarif ve güzeldi.Devir imaj ve cila devri.Hoyrat bile olsa kendisi olan insanların net duruşları,sahtelik dolu nezaketten yeğdir.
~
İnsan zekâsı,kalbi ve ruhuyla bütün.Kötü bir zekâ,nezaketli olsa bile kötüdür.İyi bir zekâ,zekâsını kötülüğe kullanıyorsa kötüdür.Nezaket akıl,erdem gibi konular mürekkeptir bir bütündür.O yüzden bugün popüler psikoloji,insan tanımlarında tökezliyor.Çok zarif olanın,en korkunç karaktere ya da sakil bir kişilik gibi duranın en iyi karaktere sahip olabileceği gibi karmaşık bir yapısı var insanoğlunun…Bir de nezaketin kuralları olabilir
ama zarafetin olamaz.Zarafet öz’le yani insanın ruhuyla ilgili.Şayet ruhunda yoksa hiçbir zarafet kuralı,yapıştırıcıyla yapışmıyor insanın ruhuna.Yapışsa da bir süre sonra yapıştırıcının etkisi geçip gidiyor.
~Ebrar Akbulut
Ne zaman yitiriyorduk masumiyetimizi.? İçimizdeki çocuğu öldürence mi.. !
“Biz
kökleri sağlam
içiyle barışık
dalları mavi göğe bakan
iki ağaç gövdesiyiz
~
Biz
kalın duvarlar ardında
sesleri duyulmayan çocuklara
yolun aydınlığı
umudun türküsüyüz
~
Biz
kelimelerden evvel
anlamlarını yüreğine nakşeden
iki gönül dostuyuz
~
Biz
iki ayrı bedende
akıl ve kalp birlikteliği
ruhun bilinciyiz
~
Tanıdım
kendimden bildim
bizatihi gelişinden
biz
saf sevginin
aşkın nefesiyiz
bir’iz
biz’iz
~
Yalan yaşamın içinde
ölüm kadar gerçeğiz!
bilir’iz..!
~nilüfer aksu
“Başkalarının hayatlarına
güneş saçanlar
kendi yaşamlarını da
nurlandırırlar.”
~A.Carneige
Siz kırılgan,siz hayata uyanan,siz kendinden binlerce çiçek var edecek olan
~
Yaşam,kırıldığın yerden başlar.Bu yüzden kırılan SeVeR,kırılan BiLiR,kırılan AnLaR
~
Sev yaralarını ! Çünkü yaralarına kucak açtığın kadar Alim,sırtını döndüğün kadar zalimsin.
~G.Serra Sözen
~
İyilikle,güzellikle,sevgiyle,dostlukla kal,Kadın…
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
C. Süreya
Sevgiyle, dostlukla kal güzel kadın....
“…kısa söz,basit eşya,kedi sevgisi
aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında.”
~Şükrü Erbaş
“Epeyce uzun zamandır görmediğim bir şey gördüm sen de,utanmayı biliyordun.Unutmamıştın.”
~Atıf Yılmaz
“Değer veren hâlden anlar.Hâlden anlayanla gönül bağı kurulur.Gönül bağı kurduğunu seversin ve ondan öğrenmeye açık hâle gelirsin.
İşte öğretmenin gücünün sırrı.”
~Doğan Cüceloğlu
“İnsan hayatının anlamını refahta,sosyal kimlikte bulamaz.Ancak içindeki niyetin saflığında bulabilir.”
~Doğan Cüceloğlu
“…biliyor musun ? Ben sana,hiç az değilim.Çünkü söylediklerimiz pek önemli değil.Söyleyemediklerimiz ve ağzımızdan kaçırdıklarımız var…”
~Ferhan Şensoy / Ayna Merdiven
Bir adam,her sabah gün doğmadan kalkar,elleriyle kurduğu tezgâhını bir umutla yeniden açar.Onun dünyası rengârenk boncuklarla doludur.Yorgun elleriyle yaptığı takılara hayatın tatlı acı anılarını ekler.Her gün insanlarla dolu sokaklarda sessizce sevgi ve umut arar,satır aralarında bir tebessüm yakalar.O bilir ki,hayattaki en değerli şeyler:
‘Tezgâhında sattığı takılar değil,paylaştığı içten bir selâm ve aldığı samimi bir gülüştür.’
Sen beni bilgili,çok okumuş bir adam mı sandın diye sormuş bilge.Tabii demiş öğrenci,öyle değil misin ? Pek sayılmaz diye yanıtlamış bilge,ben sadece her şeyi birbirine bağlayan bir ipin ucunu tuttum.
~
Ya benden veya yaptıklarından hoşlanmayacak biriyle tanışırsam ?" diye sordu Küçük Ejderha.
"Kendi yoluna gitmelisin," dedi Büyük Panda. "Onlardan uzaklaşmak kendini kaybetmekten iyidir."/aln
Kadın uzakta.Söylediği sözler kadar uzakta.Yüzü avuçlarında soğuyor.Ne rüzgâr,ne sonsuz şarkısı toprağın.Bir puhu kuşu etinde.Elinde kalan tek yaşama nişanı.Bütün zamanlar bir ürpertiye dönmüş.Kokusuz yataklarda bir hayâl ölüsü.Çıplak ayaklı değil nicedir gece.Ne bir saç aynada,ne camlarda uyanan dünya.İnandığı günleri götürmüş adam.Pahası yalnızlık bir geçmiş her yer.Anlamak güzellikten acı.Unutmak değil,anımsamak güçsüz düşürüyor.Yollar çocuk,dağlar masum…sessizlikten bir uzakta kadın.Ağzına akan sözler kadar uzakta.
~
Ey sevginin çok bekleyen,çabuk susan kalbi.Acı dengende senin,hangi mutsuzluğu hangi mutlulukla bağışlar insan…
~Şükrü Erbaş
Ne çok övene aldanırım ne de çok yerene.Güvenmem,gücenmem.Bilirim ki onun derdi kendiyle,kendinde olmayanın peşinde..
Görmediklerimde saklıdır,gördüklerim….))
Konfüçyus der ki :
“Gerçeği bilenlerle onu sevenler hiçbir zaman eşit değildirler.”
“Dıygusal zekâsı yüksek biriyle sohbet etmenin verdiği his.O hisle kalp ve ruh dinginleşir,bakış berraklaşır.İnsan derinlerdeki mânâları keşfetmişçesine bilge ve kendini hiç olmadığı kadar iyi hisseder.Hissiyatı derin biriyle sohbet etmek,ruhun en büyük ihtiyacıdır.”
~Ebrar Akbulut
Bir gün
Çok bunalırsan
Denizin dibinde
Yosunlara takılmış gibi
Soluksuz
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir.
Zülfü Livaneli
“Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan.
Ne görebiliyorsun,ne duyabiliyorsun demektir.”
~Halil Cibran
“Dostum başka bir ‘kendim,dir.Ve onun erdemini gözlemlerken kendiminkini görür ve tanırım.”
~Ulus Baker
Her şey ayrı yazılır,yan yana değil.
Yan yana ayrı yazılır,her şey gibi.
Her şey nasıl da değişiyor,hiçbir şey değişmezken
Hiçbir şey olmuyor,her şey olurken…
“Şiir olmasaydı
İlhan Berk
onu icat ederdi.”
~Turgut Uyar
“Küçük kız senin bakışların var ya
kara bir çığ gibi kopar gider
~
Birdenbire çıkıp gelir uzak denizlerden
bir sevinç dalgası gibi dokunur yüreğime
~
Sen hep böyle kal küçük kız saçların rüzgârda uçuşsun
Gözlerin hep gülsün dünyayı güzelleştir sen.”
~Cemal Süreya
~
Sevgiyle,Sevgili Tuba .))
Şöyle bir cümle okudum; Mücadele ediyorum , çırpınıyorum, deniyorum ama böyle kelebeğin ayağına taş bağlayıp uç demişler gibiyim..
Kanat var ama yük çok ağır...
Saygılarımla