efenim ziyadesiylen akıllı yaratılmış mahluklar olan erkeklerin; 1-kot giymek 2-göbeği açık gezmek...(profilden ilham ilen) açıkta olan yahud da ortaya çıkan yerlere gözümüz kayabilir.fekat mevzubahis hatunun zekasına aklına pek dikkat edilmez zati sizin de bildiğiniz üzre dikkatimiz de oraya çekilmez.efenim modern dünyada artı vasıflar allanır pullanır,eksi vasıflar silinir, kapatılır.efenim müsadeniz ilen bir magandadan alıntı yapacağızdır inşallhulalem'ben çarpık bacaklı bir kız görmedim'yahud da 'ben sarkık göğüslü kız görmedim'efenim bunun sebeb-i hikmeti elbette çarpık bacaklı,ufak ya da sarkık göğüslü hatunlar olmadığı değil idir herhalde dimi? hatunlara ihtar ilen... (ayrıyetten sana sardım altı kot aklı kıt hatun...çok geç ulen...)
Anam bunun ar damarını kim çatlatmış.kız ben o kadar gencim güzelim dedim bi koca bulamadım, kimsenin dikkatini çekemedim gıı:p Kasımpaşa sokağına çık bak sen gibim abe ne kaa güzelim diye eli belinde ne gacılar var:P
Kız eğer dikkat çekmek istiyosan zekanı güzelleştir akıllım bak baaa bakkk ben artık rus edebiyatı okuyorum batı edebiyatı okuyom:P
ne oluyoo burda.işte geldim burdayım uzun zaman olduydu firar edeli.neler kaçırdım gı.kim nerede kimlen neler yapmış. bu güzelimde gencim diyen limon kızsceğimizi niye eli belinde şoparlar gibim yırtiniyi. bana rapor verilsin yokluğumda kim kimin tavuğuna kış demiş kimin horozu kimin tavuğunu gagalamış söylemiş.tüm dedikoduları istiyom:p
İspat ('a çalışmak) denilan kavram yaş kavramının ısrarla kızıştığı bir dönemde yaşını senelerdir aynı göstermektir...
Örnek verelim; kendisi X (o zaman öyle diyordu ama muamma) yaşında olan bayan(teyze?) ben o vakitler kendisinden 10 yaş küçük iken o yaştaysa, aradan 4 sene geçmesine rağmen aynı hanım(!) teyzeyle aramızdaki yaş farkı nasıl '6' ya iner? Anlayan beri gelsin... :) Akıl yaşta değil baştadır demiş atalarımız. İşte sana bendeniz limoniden nasihat: 'Lütfen yaşlarımızı kompleks haline getirmeyelim. Yalancının mumu yatsıya kadardır. Er geç gerçek ortaya çıkacaktır.' Kompleksli ve asabi olmayalım efendiler. ;) Smiley smiley leylim leeey!
Danıştay saldırganının babası kin kustu Danıştay saldırganı Alparslan Aslan’ın Milli Eğitim müfettişi babası İdris Aslan ilk duruşmadaki tavrını sürdürdü.
Danıştay'a yaptığı saldırı sonucu 1 Danıştay üyesinin ölümüne ve 4 Hakim'in yaralanmasına sebep olan Alpaslan Aslan'ın bugünkü duruşması öncesi Baba Aslan, yine konuştu. İdris Aslan, gazetecilerin Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı idari soruşturma sonrası kınama cezası almasıyla ilgili değerlendirilmesinin sorulması üzerine, kınama cezasının Elazığ'dan Ankara'ya izinsiz gelmesiyle ilgili olduğunu söyledi. Aslan, birinci duruşma öncesi dile getirdiği sözlerin Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik olduğunu tekrarlarken sözlerini şöyle sürdürdü 'Kral çıplak. Kralın çıplak denilmesi mi suç, Kralın çıplak gezdiğini söylemek mi suç. Milletin değerlerine hakaret eden bir kesim var. Milletin değerlerine saygılı olsunlar. Milleti millet yapan değerler vardır. Başörtüsü bir değerdir. Başörtüsünün bir değer olmadığını iddia eden mankurtlar varsa Çanakkale şehitlerine sorsunlar, Sütçü İmam'a sorsunlar. Buna da inanmıyorlarsa millete sorabilirler' dedi.
CUMHURİYET GAZETESİ'NE DAVA AÇACAĞIM
İdris Aslan, 'Bu millet için ben oğlumu feda ettim. Pırıl pırıl bir genci feda ettim. Bu milletin değerleri için, geleceği için, devlet için' diye konuştu. Oğlunun bu şekilde yetiştirdiğini söyleyen İdris Aslan, 'Cumhuriyetin yaptığı yanlış. Cumhuriyet Gazetesi oğlumu tahrik etti. Domuza başörtüsü takmak ne kadar ahlaki bir tutum. Haklarında dava açacağım' dedi.
SAVCI İFADESİNİ ALDI
İlk duruşmada dile getirdiği sözleri nedeniyle hakkında Cumhuriyet Savcılığınca soruşturma açılan İdris Aslan, gazetecilere yaptığı açıklamalardan sonra Basın Savcısı'na ifade verdi. Arslan, ilk duruşma öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, 'Bu ülkede İslam düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Milletin değerlerine saygılı olun. Saygılı olmayana, milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir' demişti
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nca, Cumhuriyet gazetesinin televizyonlarda da yayımlanan 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' başlıklı reklamı incelemeye alındı. Bakanlığın incelemeye gerekçe olarak, 'Tehlike kelimesi ile İslam dini ya da bu dinin çeşitli argümanlarının ima edilmekte olduğu, bu durumun İslami değer yargılarına önem veren toplum kesimi tarafından farklı algılanabileceği' iddiasıyla yapılan başvuruları göstermesi dikkat çekti. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nün 22 Mayıs 2006 tarihli resmi yazısına göre gazetenin 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' başlıklı reklamı bakanlığa yapılan başvurular üzerine Reklam Kurulu'nca incelemeye alındı. Bakanlık, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 sayılı Kanun ile değişik 16. maddesi ile Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik hükümleri çerçevesinde incelemenin halen sürdürüldüğünü bildirdi. Bakanlığın yazısında, incelemeye gerekçe olarak gösterilen başvurulardaki iddialara da yer verildi. 'Çeşitli televizyon kanallarında yayımlanan, 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' başlıklı reklamlarda vurgulanmak istenen esas noktanın, Cumhuriyet gazetesinin içinde bulunduğu maddi sıkıntı mı yoksa rejim mi olduğunun izleyiciye bırakılmış olduğu ve bu temanın tahrik edici bir şekilde işlendiği' iddiasına atıfta bulunulan bakanlık yazısında, bir diğer iddiaya da şöyle yer verildi: 'Yine aynı reklamda açıkça belirtilmeyen 'tehlike' kelimesi ile İslam dini ya da bu dinin çeşitli argümanlarının ima edilmekte olduğu, bu durumun İslami değer yargılarına önem veren toplum kesimi tarafından farklı algılanabileceği nedeniyle, bu içeriği haiz bir reklamın da anayasanın 24. maddesinde yer alan 'Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir... dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kimse kınanamaz ve suçlanamaz' ifadelerine aykırılık teşkil edeceği iddiası yer almakta olup...' Yazıda her iki iddiaya yer veren bakanlık, Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik'in 'Temel İlkeler' başlıklı 5. maddesine atıfta bulundu. İncelemenin, söz konusu maddenin (i) bendinin, 'Reklamlar, kamu düzenini bozucu nitelikte olamaz; şiddet hareketlerine yol açıcı, göz yumucu, özendirici veya destekleyici unsurlar içeremez, yasadışı veya kınanacak davranışları cesaretlendiremez' hükmü ile (j) bendinin, 'Reklamlar, dil, din, ırk, mezhep, felsefi düşünce ve cinsiyete dayalı ayrımcılık üzerine kurulamaz, ayrımcılığı destekleyemez, kötüleme içeremez, istismar edemez' hükmü çeçevesinde değerlendirildiğini bildiren bakanlık, gazete yetkililerinden reklamla ilgili yazılı görüş istedi.
Cumhuriyet Gazetesi yıllardır dine karşı sistemli bir karalama ve aşağılama kampanyası yürütmektedir. Cumhuriyet Gazetesinin son marifeti, İnternet sitesinin girişindeki reklâmdır. İslam dinini aşağıladığı, hakaret ettiği için daha önce Türkiye'de yargı kararı ile yasaklanan 'Erdoğan Aydın'ın İslamiyet Gerçeği' kitap serisi için, AİHM tarafından düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayınlanabilir kararı çıkmış. AİHM'ın bu kararı karşısında Cumhuriyet Gazetesi adeta bayram yaptı. Cumhuriyet Gazetesinde ki din düşmanlığı bitmez tükenmez bir kın misali devam edip durmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi her fırsatta din düşmanlığı yapması kendisine ilke edinmiş bir gazete olduğu için, kadroları da o yönde çalışma yapmaktadır. Sanatçılık(!) adı altında karikatür çizen zavallı, her çizdiği karikatürde İslam dinine hakaret etmeyi kendisine meslek edinmiş. Son yaptığı karikatürde de başörtülü kadınları aşağılamak ve hakaret etmek için, başörtülü hayvan karikatürü çizmiş. Gazete çalışanları bunları yaparken gazetenin tepesinde oturan zat, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi üç aydır ayrı bir telden çalıyor. 'Ülkemiz büyük tehlike ile karşı karşıyadır. Bu tehlikenin ortadan kalkması için Demirel'in iş başına gelmesi gerekiyor. Ülkemiz büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak.' Cumhuriyet gazetesi bunlarla kalmadı Mayıs ayı içerisinde basın yayın organlarına verdiği reklâmlarda 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' diyor. Tehlikeden maksat İslamiyet'ten başkası değildir. Devamı Gelecek!
Kâfir — Bana herşeyden evvel Allah’ı ispat etmeye çalışır mısınız?
Mümin — Size Allah’ı değil, sizi ispat etmeye çalışmak daha yerinde bir cehd olur. Sizi, yani ruhunuzdaki idrak mekanizmasının sefaletini ispat...
Kâfir — İşe hakaretle mi başlayacağız?
Mümin — Asla! Bazı dik kelimelerime karşı sabretmeye alışacaksınız. Nitekim benim sabrım sizinkinden büyük... Bir müminin küfür karşısında sabrı ne demek? Eğer gayemiz hakikate ulaşmaksa, en sert ve haşin tahlil raporlarına göğüs germek lâzım... Fikir ve hakikat, hatır ve gönül dinler mi?
Kâfir — Buyurun efendim, dinliyorum! ..
Mümin — Büyük bir velîye, büyük bir zahir ehli demiş ki: “Ben Allah’ı binbir delille ispat eden adamım! ” Velî de şu cevabı vermiş: “Demek senin Allah’tan binbir şüphen var! ” Genç balıklar, ihtiyar balığa sormuşlar: “Kuzum, su diye bir şeyden bahsediliyor. Göstersene şunu bize! ..” İhtiyar balık cevap vermiş: “Siz ondan başka bir şey gösterin ki, ben de size onu gösterebileyim.” İşte Allah’ın hakikati böyledir. Hem herşeyde O, hem de gösterilemez. O’nu bedahet duygusu görür. İman tam olduğu zaman ispatı kovar ve kendi başına kalır.
Kâfir — Güzel şiir...
Mümin — Ah, siz şiirin de ne demek olduğunu bir bilseniz! Şiir de hakikatin, yıldırım gibi çevik bir metodla aranmasından başka bir şey değildir.
Kâfir — Bu da güzel bir şiir...
Mümin — Fakat sizin inat ve istihzanızda hiçbir şiir yok... Dinleyin! Allah, insan için namütenahi sâf ve o nispette karışık bir bedahettir... Bu işin kuru akıl metodlariyle ispat edilecek hiçbir tarafı mevcut değil... Tıpkı mimarlıktaki (Akustik) buluşu... Hesap ve hendeseyle çalışılır, fakat sanatla bulunur. Her hesap yerine gelir, fakat yankı doğmaz. Derken hiçbir şey yapılmaz da kubbenin altı çınlamalarla dolar. Büyük bir mimar bunun için diyor ki: “Akustik işi mayoneze benzer; ya tutar, ya tutmaz ve nasıl tuttuğu, niçin tutmadığı bilinmez.” Allah’a derin bir ruh feyziyle inananlar, kulunu kendisine inandıranın da bizzat Allah olduğunu bildikleri için, ispata fazla iltifat etmezler. Bu bir bedahet meselesidir; ruhunda bir his anteni olana ne mutlu, olmayana da ne yazık! ..
Kâfir — Sanki ispat mı etmiş oldunuz?
Mümin — Belki ispatın bir zaaf olduğunu ispat ettim. Belki ispat gayretinin bir o kadar şüphe davet ettiğini ispat ettim. Allah’ın akıl üstü bir melekeyle bulunduğuna ve bu melekenin akıldan senet istemeye tenezzül etmediğini ispat...
matematikte bir sürü ispat vardır...sayfalar dolusu...
teorilerini yazmış adamlar...düşünmüş düşünmüş e bir de buna ispat gerek demişler..şimdi ispatın komikliğine bakalım:
her ispat şöyle bir cümleyle başlar:
x=2a olduğunu varsayalım... alın işte..kime göre varsayıyoruz? neye göre bu kabulleniş? belli değil..teoremi yazan ulu bilge kişi kendi kafasından birşeylere göre varsaymış bizde koyun (sürü psikolojisi) lar olarak hiç itirazsız,a bir de düşünmeyi ve yorulmayı sevmediğimizden..adam nasıl olsa varsaymış.bir bildiğiv ardır diyerek bu kabulü onaylarız ve ispatı da kafa sallayarak doğrudur deriz :)
buna itiraz ettim bir gün...150 kişiyiz koca A1 anfisinde...dedim ben bu xi 2a değil de x kare kabul etmek istiyorum mümkünse...
hoca güldü..dediki kendi teoremini yazarsan kendi kabullerini de başımız gözümüz üstüne alır koyarız o vakit Mâi...
:S
demekki neymiş?
herkes kendi teoremine ispat yapabilir... :) ve kendi varsayımları ve kabullenişlerini dilediği gibi savurabilir satırlarına :))
efenim ziyadesiylen akıllı yaratılmış mahluklar olan erkeklerin;
1-kot giymek
2-göbeği açık gezmek...(profilden ilham ilen) açıkta olan yahud da ortaya çıkan yerlere gözümüz kayabilir.fekat mevzubahis hatunun zekasına aklına pek dikkat edilmez zati sizin de bildiğiniz üzre dikkatimiz de oraya çekilmez.efenim modern dünyada artı vasıflar allanır pullanır,eksi vasıflar silinir, kapatılır.efenim müsadeniz ilen bir magandadan alıntı yapacağızdır inşallhulalem'ben çarpık bacaklı bir kız görmedim'yahud da 'ben sarkık göğüslü kız görmedim'efenim bunun sebeb-i hikmeti elbette çarpık bacaklı,ufak ya da sarkık göğüslü hatunlar olmadığı değil idir herhalde dimi?
hatunlara ihtar ilen...
(ayrıyetten sana sardım altı kot aklı kıt hatun...çok geç ulen...)
Anam bunun ar damarını kim çatlatmış.kız ben o kadar gencim güzelim dedim bi koca bulamadım, kimsenin dikkatini çekemedim gıı:p
Kasımpaşa sokağına çık bak sen gibim abe ne kaa güzelim diye eli belinde ne gacılar var:P
Kız eğer dikkat çekmek istiyosan zekanı güzelleştir akıllım bak baaa bakkk ben artık rus edebiyatı okuyorum batı edebiyatı okuyom:P
gençliğimi güzelliğimi kültürlen pekiştiriyom:P
......................................
ne oluyoo burda.işte geldim burdayım uzun zaman olduydu firar edeli.neler kaçırdım gı.kim nerede kimlen neler yapmış.
bu güzelimde gencim diyen limon kızsceğimizi niye eli belinde şoparlar gibim yırtiniyi.
bana rapor verilsin yokluğumda kim kimin tavuğuna kış demiş kimin horozu kimin tavuğunu gagalamış söylemiş.tüm dedikoduları istiyom:p
İspat ('a çalışmak) denilan kavram yaş kavramının ısrarla kızıştığı bir dönemde yaşını senelerdir aynı göstermektir...
Örnek verelim; kendisi X (o zaman öyle diyordu ama muamma) yaşında olan bayan(teyze?) ben o vakitler kendisinden 10 yaş küçük iken o yaştaysa, aradan 4 sene geçmesine rağmen aynı hanım(!) teyzeyle aramızdaki yaş farkı nasıl '6' ya iner?
Anlayan beri gelsin... :)
Akıl yaşta değil baştadır demiş atalarımız.
İşte sana bendeniz limoniden nasihat: 'Lütfen yaşlarımızı kompleks haline getirmeyelim. Yalancının mumu yatsıya kadardır. Er geç gerçek ortaya çıkacaktır.'
Kompleksli ve asabi olmayalım efendiler. ;)
Smiley smiley leylim leeey!
sayıların tenasübü.
d.c.
Danıştay saldırganının babası kin kustu
Danıştay saldırganı Alparslan Aslan’ın Milli Eğitim müfettişi babası İdris Aslan ilk duruşmadaki tavrını sürdürdü.
Danıştay'a yaptığı saldırı sonucu 1 Danıştay üyesinin ölümüne ve 4 Hakim'in yaralanmasına sebep olan Alpaslan Aslan'ın bugünkü duruşması öncesi Baba Aslan, yine konuştu. İdris Aslan, gazetecilerin Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı idari soruşturma sonrası kınama cezası almasıyla ilgili değerlendirilmesinin sorulması üzerine, kınama cezasının Elazığ'dan Ankara'ya izinsiz gelmesiyle ilgili olduğunu söyledi.
Aslan, birinci duruşma öncesi dile getirdiği sözlerin Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik olduğunu tekrarlarken sözlerini şöyle sürdürdü 'Kral çıplak. Kralın çıplak denilmesi mi suç, Kralın çıplak gezdiğini söylemek mi suç. Milletin değerlerine hakaret eden bir kesim var. Milletin değerlerine saygılı olsunlar. Milleti millet yapan değerler vardır. Başörtüsü bir değerdir. Başörtüsünün bir değer olmadığını iddia eden mankurtlar varsa Çanakkale şehitlerine sorsunlar, Sütçü İmam'a sorsunlar. Buna da inanmıyorlarsa millete sorabilirler' dedi.
CUMHURİYET GAZETESİ'NE DAVA AÇACAĞIM
İdris Aslan, 'Bu millet için ben oğlumu feda ettim. Pırıl pırıl bir genci feda ettim. Bu milletin değerleri için, geleceği için, devlet için' diye konuştu. Oğlunun bu şekilde yetiştirdiğini söyleyen İdris Aslan, 'Cumhuriyetin yaptığı yanlış. Cumhuriyet Gazetesi oğlumu tahrik etti. Domuza başörtüsü takmak ne kadar ahlaki bir tutum. Haklarında dava açacağım' dedi.
SAVCI İFADESİNİ ALDI
İlk duruşmada dile getirdiği sözleri nedeniyle hakkında Cumhuriyet Savcılığınca soruşturma açılan İdris Aslan, gazetecilere yaptığı açıklamalardan sonra Basın Savcısı'na ifade verdi.
Arslan, ilk duruşma öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, 'Bu ülkede İslam düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Milletin değerlerine saygılı olun. Saygılı olmayana, milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir' demişti
Yetermi etom!
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nca, Cumhuriyet gazetesinin televizyonlarda da yayımlanan 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' başlıklı reklamı incelemeye alındı.
Bakanlığın incelemeye gerekçe olarak, 'Tehlike kelimesi ile İslam dini ya da bu dinin çeşitli argümanlarının ima edilmekte olduğu, bu durumun İslami değer yargılarına önem veren toplum kesimi tarafından farklı algılanabileceği' iddiasıyla yapılan başvuruları göstermesi dikkat çekti.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nün 22 Mayıs 2006 tarihli resmi yazısına göre gazetenin 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' başlıklı reklamı bakanlığa yapılan başvurular üzerine Reklam Kurulu'nca incelemeye alındı. Bakanlık, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 sayılı Kanun ile değişik 16. maddesi ile Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik hükümleri çerçevesinde incelemenin halen sürdürüldüğünü bildirdi. Bakanlığın yazısında, incelemeye gerekçe olarak gösterilen başvurulardaki iddialara da yer verildi. 'Çeşitli televizyon kanallarında yayımlanan, 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' başlıklı reklamlarda vurgulanmak istenen esas noktanın, Cumhuriyet gazetesinin içinde bulunduğu maddi sıkıntı mı yoksa rejim mi olduğunun izleyiciye bırakılmış olduğu ve bu temanın tahrik edici bir şekilde işlendiği' iddiasına atıfta bulunulan bakanlık yazısında, bir diğer iddiaya da şöyle yer verildi:
'Yine aynı reklamda açıkça belirtilmeyen 'tehlike' kelimesi ile İslam dini ya da bu dinin çeşitli argümanlarının ima edilmekte olduğu, bu durumun İslami değer yargılarına önem veren toplum kesimi tarafından farklı algılanabileceği nedeniyle, bu içeriği haiz bir reklamın da anayasanın 24. maddesinde yer alan 'Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir... dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kimse kınanamaz ve suçlanamaz' ifadelerine aykırılık teşkil edeceği iddiası yer almakta olup...'
Yazıda her iki iddiaya yer veren bakanlık, Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik'in 'Temel İlkeler' başlıklı 5. maddesine atıfta bulundu. İncelemenin, söz konusu maddenin (i) bendinin, 'Reklamlar, kamu düzenini bozucu nitelikte olamaz; şiddet hareketlerine yol açıcı, göz yumucu, özendirici veya destekleyici unsurlar içeremez, yasadışı veya kınanacak davranışları cesaretlendiremez' hükmü ile (j) bendinin, 'Reklamlar, dil, din, ırk, mezhep, felsefi düşünce ve cinsiyete dayalı ayrımcılık üzerine kurulamaz, ayrımcılığı destekleyemez, kötüleme içeremez, istismar edemez' hükmü çeçevesinde değerlendirildiğini bildiren bakanlık, gazete yetkililerinden reklamla ilgili yazılı görüş istedi.
Dahada Devamı Gelecek!
Cumhuriyet gazetesi aleni din düşmanlığı yapıyor
Cumhuriyet Gazetesi yıllardır dine karşı sistemli bir karalama ve aşağılama kampanyası yürütmektedir. Cumhuriyet Gazetesinin son marifeti, İnternet sitesinin girişindeki reklâmdır.
İslam dinini aşağıladığı, hakaret ettiği için daha önce Türkiye'de yargı kararı ile yasaklanan 'Erdoğan Aydın'ın İslamiyet Gerçeği' kitap serisi için, AİHM tarafından düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayınlanabilir kararı çıkmış.
AİHM'ın bu kararı karşısında Cumhuriyet Gazetesi adeta bayram yaptı.
Cumhuriyet Gazetesinde ki din düşmanlığı bitmez tükenmez bir kın misali devam edip durmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi her fırsatta din düşmanlığı yapması kendisine ilke edinmiş bir gazete olduğu için, kadroları da o yönde çalışma yapmaktadır.
Sanatçılık(!) adı altında karikatür çizen zavallı, her çizdiği karikatürde İslam dinine hakaret etmeyi kendisine meslek edinmiş. Son yaptığı karikatürde de başörtülü kadınları aşağılamak ve hakaret etmek için, başörtülü hayvan karikatürü çizmiş.
Gazete çalışanları bunları yaparken gazetenin tepesinde oturan zat, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi üç aydır ayrı bir telden çalıyor.
'Ülkemiz büyük tehlike ile karşı karşıyadır. Bu tehlikenin ortadan kalkması için Demirel'in iş başına gelmesi gerekiyor. Ülkemiz büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacak.'
Cumhuriyet gazetesi bunlarla kalmadı Mayıs ayı içerisinde basın yayın organlarına verdiği reklâmlarda 'Tehlikenin Farkında mısınız? ' diyor.
Tehlikeden maksat İslamiyet'ten başkası değildir.
Devamı Gelecek!
cemo
senin sadece yazdıkların var
ben senin varlığına inanmıyorum.
sen yoksun!
hurafesin..
Kâfir — Bana herşeyden evvel Allah’ı ispat etmeye çalışır mısınız?
Mümin — Size Allah’ı değil, sizi ispat etmeye çalışmak daha yerinde bir cehd olur. Sizi, yani ruhunuzdaki idrak mekanizmasının sefaletini ispat...
Kâfir — İşe hakaretle mi başlayacağız?
Mümin — Asla! Bazı dik kelimelerime karşı sabretmeye alışacaksınız. Nitekim benim sabrım sizinkinden büyük... Bir müminin küfür karşısında sabrı ne demek? Eğer gayemiz hakikate ulaşmaksa, en sert ve haşin tahlil raporlarına göğüs germek lâzım... Fikir ve hakikat, hatır ve gönül dinler mi?
Kâfir — Buyurun efendim, dinliyorum! ..
Mümin — Büyük bir velîye, büyük bir zahir ehli demiş ki: “Ben Allah’ı binbir delille ispat eden adamım! ” Velî de şu cevabı vermiş: “Demek senin Allah’tan binbir şüphen var! ” Genç balıklar, ihtiyar balığa sormuşlar: “Kuzum, su diye bir şeyden bahsediliyor. Göstersene şunu bize! ..” İhtiyar balık cevap vermiş: “Siz ondan başka bir şey gösterin ki, ben de size onu gösterebileyim.” İşte Allah’ın hakikati böyledir. Hem herşeyde O, hem de gösterilemez. O’nu bedahet duygusu görür. İman tam olduğu zaman ispatı kovar ve kendi başına kalır.
Kâfir — Güzel şiir...
Mümin — Ah, siz şiirin de ne demek olduğunu bir bilseniz! Şiir de hakikatin, yıldırım gibi çevik bir metodla aranmasından başka bir şey değildir.
Kâfir — Bu da güzel bir şiir...
Mümin — Fakat sizin inat ve istihzanızda hiçbir şiir yok... Dinleyin! Allah, insan için namütenahi sâf ve o nispette karışık bir bedahettir... Bu işin kuru akıl metodlariyle ispat edilecek hiçbir tarafı mevcut değil... Tıpkı mimarlıktaki (Akustik) buluşu... Hesap ve hendeseyle çalışılır, fakat sanatla bulunur. Her hesap yerine gelir, fakat yankı doğmaz. Derken hiçbir şey yapılmaz da kubbenin altı çınlamalarla dolar. Büyük bir mimar bunun için diyor ki: “Akustik işi mayoneze benzer; ya tutar, ya tutmaz ve nasıl tuttuğu, niçin tutmadığı bilinmez.” Allah’a derin bir ruh feyziyle inananlar, kulunu kendisine inandıranın da bizzat Allah olduğunu bildikleri için, ispata fazla iltifat etmezler. Bu bir bedahet meselesidir; ruhunda bir his anteni olana ne mutlu, olmayana da ne yazık! ..
Kâfir — Sanki ispat mı etmiş oldunuz?
Mümin — Belki ispatın bir zaaf olduğunu ispat ettim. Belki ispat gayretinin bir o kadar şüphe davet ettiğini ispat ettim. Allah’ın akıl üstü bir melekeyle bulunduğuna ve bu melekenin akıldan senet istemeye tenezzül etmediğini ispat...
MÜMİN - KÂFİR
Necip Fazıl
matematikte bir sürü ispat vardır...sayfalar dolusu...
teorilerini yazmış adamlar...düşünmüş düşünmüş e bir de buna ispat gerek demişler..şimdi ispatın komikliğine bakalım:
her ispat şöyle bir cümleyle başlar:
x=2a olduğunu varsayalım...
alın işte..kime göre varsayıyoruz? neye göre bu kabulleniş? belli değil..teoremi yazan ulu bilge kişi kendi kafasından birşeylere göre varsaymış bizde koyun (sürü psikolojisi) lar olarak hiç itirazsız,a bir de düşünmeyi ve yorulmayı sevmediğimizden..adam nasıl olsa varsaymış.bir bildiğiv ardır diyerek bu kabulü onaylarız ve ispatı da kafa sallayarak doğrudur deriz :)
buna itiraz ettim bir gün...150 kişiyiz koca A1 anfisinde...dedim ben bu xi 2a değil de x kare kabul etmek istiyorum mümkünse...
hoca güldü..dediki kendi teoremini yazarsan kendi kabullerini de başımız gözümüz üstüne alır koyarız o vakit Mâi...
:S
demekki neymiş?
herkes kendi teoremine ispat yapabilir... :) ve kendi varsayımları ve kabullenişlerini dilediği gibi savurabilir satırlarına :))
zaman herşeyin ilacı,ispatı...
bekleyenler görüyor...
*ancak üniv. yıllarındaki teorem ispatları kabustu...a 'yı kök x kabul edelim derrr orda kilitlenirdik :)))
kim neye göre kabul eder? ? ?
:)