"Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa Gözlerin bu saatte kopkoyu elemlidir Dudakların kimbilir şimdi nasıl nemlidir Ellerin öyle yanar ufuk nasıl yanarsa Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa"
Rüzgarlara dokundun Peki ya gökyüzü ... Yıldızlara uzandın Hani nerede bulutlar ? Şimdi burada olsaydın Rüzgarlar getirseydi seni uzaklardan Yıldızlara tutunup Gökyüzünden bizim sokağa iniverseydin Ne güzel olurdu ...
In the Ghetto hakkında: ABDli efsanevi rock'n roll şarkıcısı "kral" lakaplı Elvis Presley'in söylediği ve meşhur ettiği, "the vicious circle" adıyla da bilinen çarpıcı şarkı.
ABDli şarkı sözü yazarı ve şarkıcı Mac Davis tarafından bestelenmiş ve Presley tarafından 1969 yılında 45'lik olarak okunmuştur
Şarkı; soğuk bir Chicago sabahı kar yağarken gettoda doğan, büyüdükçe geceleri sokakta dolaşıp hırsızlık yapmayı ve kavgalara karışmayı öğrenen bir genç çocuğun vurularak öldürülmesini anlatır. şarkının sonunda, genç çocuk ölürken gettoda başka bir çocuk dünyaya gelir. onun da kaderi aynı olacaktır
Elvis Presley'in politik içerikli ender parçalarından biri olan ve ABD'nin sosyal yapısının olumsuzlukları hakkında çok şey anlatan şarkının, getto ve suç teması etrafında sol bir duyarlılığının olduğu açıkça görülmektedir.
Şarkı önceleri, sosyal içerikli olarak nitelenmiş ama daha sonra politik içerikli olduğu kabul görmüştür.
Çünkü, yoksul gettoda yoksul olarak doğup, yoksulluk içinde kalmaya mahkum olmak ve bunun bir kısır döngü içinde sürekli devam edecek olması, sosyal bir olgu değil, politik bir sonuçtur.
Kayıt sırasında bunun Presley'in ününe zarar verebileceği düşünülmüşse de tersi olmuş ve şarkı, uzun süre listelerde kalarak şarkıcının ününü pekiştiren gerçek ve muhteşem bir Amerikan klasiğine dönüşmüştür
Sonda, gettoda yeni doğan çocuğun annesinin "ben bir çocuğu daha nasıl doyuracağım" diyerek ağlaması, şarkıya ağıtsal bir hava katmış ve sonraları otoritelerce ABD sosyal yapısının temelinin çürüklüğünü vurgulayan sarsıcı bir final olarak kabullenilmiştir.
Temel eğlenmek için İstanbula gelmiş. barların sıralandığı bir sokakta rasgele bir bara girmiş ve içmeye başlamış. bir süre içtikten sonra sıkışmış. epey aradıktan sonra tuvaletin yolunu bulmuş. girmiş ki ne görsün? pisuarın teki altından... keyiflenmiş ve o pisuara işeyip çıkmış. daha sonrada hesabı ödeyip oteline gitmiş.
altın pisuar hoşuna gittiği için ertesi gece yine gelmiş aynı bara ve içkisini içip yine tuvalete gitmiş. ama bakmışki altın pisuar yok. masasına dönünce garsonu çağırıp sormuş: - altın pisuarınız noldi daa? soruyu duyan garson barda oturan iri yarı adama seslenmiş: - necmi abii, senin saksofona işeyen herif geldi!
günaydın İnci hanım. gökyüzü gibi güzel bir gün dilerim. yine dilerimki, gökyüzü gibi geniş olur hayalleriniz ve umutlarınız. benden dilemesi, gerisi size kalmış :)) selamlar
Orhan Veli Kanık, Dalgacı Mahmut şiirine aşağıdaki dörtlükle girer. böylece gökyüzünün neden mavi olduğunu anlarız :)) espri tabii ama doğaya şair yaklaşımının da muhteşem bir örneği. saygı ve rahmet sana Usta.
"İşim gücüm budur benim, gökyüzünü boyarım her sabah hepiniz uykudayken... Uyanır bakarsınız ki mavi."
dizeleriniz içtendi İnci hanım. o kadarki, ilk dizeden itibaren gökyüzüne tırmandım, ayın ucunda sallandım ve yıldızlarsan kayarak geri döndüm :)) teşekkürler.
Küçük Ayşe´ye teyzesi 50 Tl bayram harçlığı verir. küçük kız hiçbir şey demeden parayı cebine atar. annesi Ayşe'yi uyarır: - Ayşe kızım, teyzene bir şey demicekmisin? Ayşe ne diyeceğini hatırlayamaz. bunun üzerine anne, hatırlatmaya çabalar: - kızım, baban bana para verdiği zaman ben ne diyorum?
birden hatırlamışcasına gözleri parlayan Ayşe teyzesine döner: - yetmez. bi 50 daha atla!
"Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa
Gözlerin bu saatte kopkoyu elemlidir
Dudakların kimbilir şimdi nasıl nemlidir
Ellerin öyle yanar ufuk nasıl yanarsa
Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa"
(Güllerin Ağladığı Saat, Ümit Yaşar OĞUZCAN)
Doğru yoldasınız, devam edin :))
Eski bir tapınak duvarında bulunan ve MÖ 9. yüzyılda yaşayan şair Xsentius'a ait olduğu sanılan yazıttan secmeler:
Gürültü, patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma.
Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış. Ama kimseye teslim olma.
Telaşsız, açık ve seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir hikayesi vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen; hayattaki dayanağın odur.
Olduğun gibi görün. Sevmediğin zaman sever gibi yapma.
Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasında yemyeşil bir vahadir.
Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyertek teslim et geçmişe.
Ara sıra isyana yönelecek olsan bile, hatırla ki evreni yargılamak imkansızdır; onun için kavgalarını sürdürürken bile, kendinle barışık ol.
Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de güzeldir.
Sayın İnci Sepetçioğlu'nun izniyle...
Ne Güzel Olurdu
Rüzgarlara dokundun
Peki ya gökyüzü ...
Yıldızlara uzandın
Hani nerede bulutlar ?
Şimdi burada olsaydın
Rüzgarlar getirseydi seni uzaklardan
Yıldızlara tutunup
Gökyüzünden bizim sokağa iniverseydin
Ne güzel olurdu ...
İnci Sepetçioğlu
Ahmet Telli diyorki:
insana şiir yakışır,
yeryüzüne yağmur,
gökyüzüne mavi.
Gökyüzü, insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzel ve yine bu uzaklık nedeniyle güzelliğini asla yitirmiyor... desem?
Bir Zenci Kızı İçin Şarkı
Orada Dixie'nin güneyinde
"Ezilsin kalbim ezilsin"
Genç zenci aşığımı astılar
Dört yol ağzında bir ağaca.
Orada Dixie'nin güneyinde
"Havalarda yaralı vücut"
Beyaz Mesih efendiye sordum
Duanın neye yaradığını.
Orada Dixie'nin güneyinde
"Ezilsin kalbim ezilsin"
Aşk siyah bir gölgedir
Çarpık ve çıplak bir ağaçta.
Langston Hughes
Irkçı olarak doğmazsınız; sonradan öğretirler.
Gözlerimizin ve derimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır.
In the Ghetto hakkında:
ABDli efsanevi rock'n roll şarkıcısı "kral" lakaplı Elvis Presley'in söylediği ve meşhur ettiği, "the vicious circle" adıyla da bilinen çarpıcı şarkı.
ABDli şarkı sözü yazarı ve şarkıcı Mac Davis tarafından bestelenmiş ve Presley tarafından 1969 yılında 45'lik olarak okunmuştur
Şarkı; soğuk bir Chicago sabahı kar yağarken gettoda doğan, büyüdükçe geceleri sokakta dolaşıp hırsızlık yapmayı ve kavgalara karışmayı öğrenen bir genç çocuğun vurularak öldürülmesini anlatır. şarkının sonunda, genç çocuk ölürken gettoda başka bir çocuk dünyaya gelir. onun da kaderi aynı olacaktır
Elvis Presley'in politik içerikli ender parçalarından biri olan ve ABD'nin sosyal yapısının olumsuzlukları hakkında çok şey anlatan şarkının, getto ve suç teması etrafında sol bir duyarlılığının olduğu açıkça görülmektedir.
Şarkı önceleri, sosyal içerikli olarak nitelenmiş ama daha sonra politik içerikli olduğu kabul görmüştür.
Çünkü, yoksul gettoda yoksul olarak doğup, yoksulluk içinde kalmaya mahkum olmak ve bunun bir kısır döngü içinde sürekli devam edecek olması, sosyal bir olgu değil, politik bir sonuçtur.
Kayıt sırasında bunun Presley'in ününe zarar verebileceği düşünülmüşse de tersi olmuş ve şarkı, uzun süre listelerde kalarak şarkıcının ününü pekiştiren gerçek ve muhteşem bir Amerikan klasiğine dönüşmüştür
Sonda, gettoda yeni doğan çocuğun annesinin "ben bir çocuğu daha nasıl doyuracağım" diyerek ağlaması, şarkıya ağıtsal bir hava katmış ve sonraları otoritelerce ABD sosyal yapısının temelinin çürüklüğünü vurgulayan sarsıcı bir final
olarak kabullenilmiştir.
(wikipedia.org, eksisozluk.com)
maskeli ölü ruhlar, farkında bile degildirki gökyüzünün Tuba hanım. adı üstünde: ölü ruh :))
Günaydın bil mukabele sayın Şövalye..
Ne güzel söylediniz canlı olanlara yeter.Maskeli "ölü ruhlara" yetmez :)
sabahın neşesi
Temel eğlenmek için İstanbula gelmiş. barların sıralandığı bir sokakta rasgele bir bara girmiş ve içmeye başlamış. bir süre içtikten sonra sıkışmış. epey aradıktan sonra tuvaletin yolunu bulmuş. girmiş ki ne görsün? pisuarın teki altından... keyiflenmiş ve o pisuara işeyip çıkmış. daha sonrada hesabı ödeyip oteline gitmiş.
altın pisuar hoşuna gittiği için ertesi gece
yine gelmiş aynı bara ve içkisini içip yine tuvalete gitmiş. ama bakmışki altın pisuar yok. masasına dönünce garsonu çağırıp sormuş:
- altın pisuarınız noldi daa?
soruyu duyan garson barda oturan iri yarı adama seslenmiş:
- necmi abii, senin saksofona işeyen herif geldi!
günaydın Tuba hanım. bir gökyüzü gibi güzel gün de size dilerim. gökyüzü bol, tükenmez. ve tüm canlılara yeter :)) selamlar.
Kargalar rahatsız edici olsa da gökyüzünde özgür olmalarını bu haline borçludur.
yaslayacaksan sadece ama sadece duvara yasla sırtını; böylece ihanete uğrama riskini bertaraf etmiş olursun.
günaydın İnci hanım. gökyüzü gibi güzel bir gün dilerim. yine dilerimki, gökyüzü gibi geniş olur hayalleriniz ve umutlarınız. benden dilemesi, gerisi size kalmış :)) selamlar
arkadaşlarınız harika İnci hanım. kıskandım :)) selamlar.
Unutulmayan Film Müzikleri
(Babam ve Oğlum, 2005)
Müzik: Evanthia Reboutsika
Orhan Veli Kanık, Dalgacı Mahmut şiirine aşağıdaki dörtlükle girer. böylece gökyüzünün neden mavi olduğunu anlarız :)) espri tabii ama doğaya şair yaklaşımının da muhteşem bir örneği. saygı ve rahmet sana Usta.
"İşim gücüm budur benim,
gökyüzünü boyarım her sabah
hepiniz uykudayken...
Uyanır bakarsınız ki mavi."
denize karşı evim yok ama gökyüzüne karşı hayallerim var, diyebiliyorsan dünyanın en mutlu insanısın.
görmemişin oğlu olmuş, tutmuş bipbip isini koparmış.
Manzara
Küçük bir lavanta çiçeği
Sarışın arı
Ve alabildiğine gelincik
Düşünmeden sevdiğimiz bu anda
Birdenbire başlayan gökyüzü
Oktay RİFAT
hangi rüzgar attı seni?
beste: İrfan Özbakır
güfte: Fikret Şeneş
makam: Hicaz
gökyüzü tüm insanların ortak çatısı, evsizlerin ise yorganıdır.
dizeleriniz içtendi İnci hanım. o kadarki, ilk dizeden itibaren gökyüzüne tırmandım, ayın ucunda sallandım ve yıldızlarsan kayarak geri döndüm :)) teşekkürler.
Küçük Ayşe´ye teyzesi 50 Tl bayram harçlığı verir. küçük kız hiçbir şey demeden parayı cebine atar. annesi Ayşe'yi uyarır:
- Ayşe kızım, teyzene bir şey demicekmisin?
Ayşe ne diyeceğini hatırlayamaz. bunun üzerine anne, hatırlatmaya çabalar:
- kızım, baban bana para verdiği zaman ben ne diyorum?
birden hatırlamışcasına gözleri parlayan Ayşe teyzesine döner:
- yetmez. bi 50 daha atla!
günaydın Tuba hanım. katkılarınız gökyüzüne yakışan değerde. devam edin lütfen. selamlar.
Gökyüzü insana umudu öğretir, karanlığın ardından güneşin çıktığını, aydınlığın açtığını…
İnsan yavruları, ebeveynlerine gülümseyen tek primat türüdür.