müslümanlık hiç bir zaman hıristiyanlık gibi bir engizisyon kurmamış. bir kimsenin zor ile dinini de değiştirmemiştir. Kur -an'ınahlak ve terbiyeye aykırı her fikrinden beri bulunmasıdir ki O'nun büyüklüğüne misal teşkil eder. bir müslüman ALLAH' ı bilmekle ve ALLAH'a itaat etmeklebir insandır. kötü işlerden kendini korur daima iyiliğe kendisini teşvik eder. Kur-an tarafından anlatılan ayetlerin kıçla yayıldığına inanmak çok yanlış ve hatalıdır. Çünkü koyutaassuptan beri olanların hepsi bilirlerki ilahlara insan kanını akıtmak yerine ibadet ve sadaka vermeyı usul olarak koyan islamiyet insanlara daima iyilik ruhunu aşılamış cemiyetin iyiliğini ve faydasını düşünerek medeniyet üzerine mühim tesirler yaparak bütün doğu alemi için bir nimet olmuştur. Hazreti Musa'ya atfedilen kafirleri imha için kullandığı kanlı silahlara muhtaç olmamıştır.... saygılar
--TDK GOV TR--- isim, din b. (***) , tarih Fransızca inquisition Orta Çağda, Katoliklerde katı din inançlarına karşı gelenleri cezalandırmak için kurulan kilise mahkemelerinin adı.
________ WİKİPEDİA ORG___________
Engizisyon (Latince:inquisitio, soruşturma) , Katolik Kilisesine bağlı bir mahkeme sistem idi. Gerek kararları, gerek siyası ve dini erki nedeniyle üç büyük engizisyon adından çok söz ettirdi
Orta Çağ Engizisyonu, Valdensesler ile Katharlar'ın kurulu düzeni sarsan öğretiler yaymaya başlamaları üzerine, 1231'de Papa IX. Gregorius tarafından kuruldu.Engisizyon Mahkemesi'nde mahkûm suçunu kabûl edene kadar işkence görürdü.Eğer suçunu kabul etmez ise işkenceden ölürdü, kabûl ettiğinde zâten mahpusta çürürdü.Yâni kısacası, neresinden bakarsan bak, Engizisyona düşen bir ölü idi...
İspanyol Engizisyonu ise, Castilla kraliçesi I. Isabella'nın ısrarı üzerine, Papa IV. Sixtus tarafından 1483 yılında onaylandı. Müslümanlar'la Yahudiler'in kendi inançlarına bağlanmalarını sağlamak hedeflenmişti. Bu nedenle, 200.000'e yakın Yahudi, 1492 yılında İspanya'yı terk etti.
Roma Engizisyonu, Roma Katolik Kilisesi'nin savunduğu öğretiyi korumak için Papa III. Paulus tarafından 1542'de kuruldu. Genel olarak Calvin ve Lutherciler'e savaş açtı. Roma Engizisyonu, cadılık ve büyücülükle de uzun yıllar mücadele etti. Bir manastıra ya da piskoposun sarayına yerleşen engizisyon sorgucusu, daha sonra halkı kilisede toplayıp uzun bir vaaz veriyordu. Amaç, yerel halkla ilişkileri sıcaklaştırmak ve onların güvenini kazanmaktı.
Engizisyon mahkemeleri, çoğunlukla 'ihbar' müessesesi üzerine kurulmuştu. Eğer bir kişi kendi günahlarını gelip bir ay içinde itiraf ederse ve 'özür dilerse' affedilirdi. Ancak bu süre içinde böyle bir davranışta bulunmazsa, ona karşı dava açılırdı. Davalı, mahkemede kendisini kimin ihbar ettiğini asla öğrenemezdi.
Mahkeme işlemleri basitti. Sanık ya piskoposluk sarayında ya da bir manastırda yargılanırdı. Mahkeme bir sorgucu kurulundan, noterden ve iki hukuk uzmanından oluşurdu. Bu uzmanlardan biri kilise dışından seçilebiliyordu. Mahkemelerde suçlanan kişinin bir avukatı yoktu.
İşkence uygulamasının kurumlaşması 14. yüzyıldan sonra Roma hukukunun kabul edilmesinden sonra gerçekleşti. İşkence, mahkeme boyunca söylediklerinde çok büyük kuşkular ve çelişkiler olan suçlular için, ancak ve ancak başpiskoposun onayıyla yapılırdı. Engizisyon mahkemelerinin uyguladığı işkenceler konusundaki tartışma, günümüzde de tüm hızıyla sürüyor.
Engizisyon mahkemeleri insanlık tarihinin en kara sayfalarındandır.Engisizyon Mahkemesi'nde mahkum suçunu kabul edene kadar işkence görürdü.Eğer suçunu kabul etmez ise işkenceden ölürdü, kabul ettiğinde zaten mahpusta çürürdü.Yani kısacası, neresinden bakarsan bak, Engizisyona düşen bir ölü idi...
Ünlü bilgin Galileo Galilei düşüncesinden dolayı engizisyon mahkemesinde yargılanmış ve yakılarak öldürülmüştür.
şöyle bir manzara düşünün ki; kişi tanrıyı inkar ettiği gerekçesiyle yakılarak infaz ediyor ve yanarken 'Tanrım! Tanrım yardım et bana' diye feryâd ediyor. ve oradan çıkan bir keşiş halk bu samimi yakarışları duymasın diyerek -bakın, bakın gördünüz mü şeytan bu adamın ruhuna işlemiş artık! diyerek bağırıyordu.. suçu -sözde- tanrıyı inkar etmek.. şüphesiz o zamanlar hristiyanlık kilisenin tekelinde idi. ve kiliseyi eleştirmek tanrıyı inkâr etmek anlamına geliyordu..
Engizisyonun en büyük işkence icadından birisi 'Böğüren Boğa'dır. Metalden yapılmış olan bu boğanın karnındaki kapağa suçlu canlı olarak konur ve ardından kapak kapatılır. Boğa ateşe tutulurken içinde kavrulan mahkum bağırmaya başlar. Bu da boğanın böğürme gibi ses çıkarmasını sağlar. Sesin şiddetine göre kişinin suçunun ne kadar olduğu anlaşılır. Şayet kişi hiç bağırmadan can verdiyse, ailesine mahkumun iyi bir hıristiyan olduğu söylenir...
cehaletin dini, dili, ırkı ve mezhebi olmuyor maalesef.. pandoranın kutusunu yeryüzünde ilk cinayetini işleyen kabil açmış zaten.. ve başlamış insanın yeryüzü macerası...
Boğarak öldürülme de engizisyonun sıkça tercih ettii işkencelerden biriydi. Ancak bu metot genellikle 'Cadı' olduğu düşünülen kişilere uygulanırdı. Mahkumun elleri ve ayakları bağlanır, ayaklarına bağlanan bir ağırlıkla birlikte suya atılırdı. Şayet kişi kurtulabilirse (!) cadı olduğu onaylanmış olurdu, zira sıkıca bağlanmış bir düğümden kimse kurtulamazdı.Düğümlerden kurtuluş elbette insazdan kurtuluş değildi cadı olduğu için türlü işkencelere maruz kalacak ve infaz edilecekti.. Şayet ölürse, mahkumun halâ iyi bir hıristiyan olduğu için ailesine teşekkür edilirdi...
1481-1808 yılları arasında batıda,Katolik kilisesinin siyasi baskı aracı olarak faaliyet gösteren Engizisyon mahkemelerinin Yakılarak öldürülme cezasına çarptırılan insanların sayısının 34.024 e ulaştığını....) Biliyor muydunuz?
Kabuslarimda kac kez bu cezaya carptildigimi görüyorum,ve korkuyla uyaniyorum tam 78 bilindik isgence türünün mevcut olmasi ve bunun sucsuz insanlara uygulaniyor olmasi beni fevkalade korkutuyor..
sevimli insanların bir araya toplandığı ve allah adına insanları yargılayarak peşine aforoz ederek daha sonra akla hayale gelmeyen işkencelerle insanları öldürerek hristiyanlığı kurtaran insanların toplandığı yer
Kesinlikle mantik yokdur zira beni dehsete düsüren engizisyon kurallarindan biride sudur,*işkence her zaman kullanılır, eğer bir itiraf varsa bu seferde bunu onaylatmak için işkence yapılır.
Kızgın kerpetenler, çivili sandalyeler, büyük huniler, parmakları sıkıştıran mengeneler, ölüm askıları... Tüm bunlar, 20. yüzyılda siyasi muhaliflerini susturmak ve sindirmek için, totaliter rejimlerin kullandığı zindan aksesuarları değil. Bu işkence aletleri, bir dönem, Katolik Kilisesi'nin vazgeçilmez yardımcılarıydı ve engizisyon mahkemelerinin utanç dolu sayfasını oluşturuyor..
İstanbul'un fethinden sonra ortaçağ'ın başlaması ile din devletinin birlik ve bütünlük sağladığı yüzyıllarda avrupada şeriat ile olan yönetim.
1789 Fransız ihtilalinden sonra bu mahkemeler kaybolmuş laik sisteme geçilmiştir.
Biz de ise Atatürk ile 1923'te laik sisteme geçilmiştir fakat hala büyük bir çoğunlukla 1453'ten sonraki birlik ve bütünlük yaşatılmak istenmektedir. (Bknz Fetullah Gülen)
Rakamlar arasındaki uçurumu görmek bile mide bulandırıcı.
müslümanlık hiç bir zaman hıristiyanlık gibi bir engizisyon kurmamış. bir kimsenin zor ile dinini de değiştirmemiştir. Kur -an'ınahlak ve terbiyeye aykırı her fikrinden beri bulunmasıdir ki O'nun büyüklüğüne misal teşkil eder.
bir müslüman ALLAH' ı bilmekle ve ALLAH'a itaat etmeklebir insandır. kötü işlerden kendini korur daima iyiliğe kendisini teşvik eder. Kur-an tarafından anlatılan ayetlerin kıçla yayıldığına inanmak çok yanlış ve hatalıdır. Çünkü koyutaassuptan beri olanların hepsi bilirlerki ilahlara insan kanını akıtmak yerine ibadet ve sadaka vermeyı usul olarak koyan islamiyet insanlara daima iyilik ruhunu aşılamış cemiyetin iyiliğini ve faydasını düşünerek medeniyet üzerine mühim tesirler yaparak bütün doğu alemi için bir nimet olmuştur. Hazreti Musa'ya atfedilen kafirleri imha için kullandığı kanlı silahlara muhtaç olmamıştır....
saygılar
--TDK GOV TR---
isim, din b. (***) , tarih Fransızca inquisition
Orta Çağda, Katoliklerde katı din inançlarına karşı gelenleri cezalandırmak için kurulan kilise mahkemelerinin adı.
________ WİKİPEDİA ORG___________
Engizisyon (Latince:inquisitio, soruşturma) , Katolik Kilisesine bağlı bir mahkeme sistem idi.
Gerek kararları, gerek siyası ve dini erki nedeniyle üç büyük engizisyon adından çok söz ettirdi
Orta Çağ Engizisyonu, Valdensesler ile Katharlar'ın kurulu düzeni sarsan öğretiler yaymaya başlamaları üzerine, 1231'de Papa IX. Gregorius tarafından kuruldu.Engisizyon Mahkemesi'nde mahkûm suçunu kabûl edene kadar işkence görürdü.Eğer suçunu kabul etmez ise işkenceden ölürdü, kabûl ettiğinde zâten mahpusta çürürdü.Yâni kısacası, neresinden bakarsan bak, Engizisyona düşen bir ölü idi...
İspanyol Engizisyonu ise, Castilla kraliçesi I. Isabella'nın ısrarı üzerine, Papa IV. Sixtus tarafından 1483 yılında onaylandı. Müslümanlar'la Yahudiler'in kendi inançlarına bağlanmalarını sağlamak hedeflenmişti. Bu nedenle, 200.000'e yakın Yahudi, 1492 yılında İspanya'yı terk etti.
Roma Engizisyonu, Roma Katolik Kilisesi'nin savunduğu öğretiyi korumak için Papa III. Paulus tarafından 1542'de kuruldu. Genel olarak Calvin ve Lutherciler'e savaş açtı. Roma Engizisyonu, cadılık ve büyücülükle de uzun yıllar mücadele etti. Bir manastıra ya da piskoposun sarayına yerleşen engizisyon sorgucusu, daha sonra halkı kilisede toplayıp uzun bir vaaz veriyordu. Amaç, yerel halkla ilişkileri sıcaklaştırmak ve onların güvenini kazanmaktı.
Engizisyon mahkemeleri, çoğunlukla 'ihbar' müessesesi üzerine kurulmuştu. Eğer bir kişi kendi günahlarını gelip bir ay içinde itiraf ederse ve 'özür dilerse' affedilirdi. Ancak bu süre içinde böyle bir davranışta bulunmazsa, ona karşı dava açılırdı. Davalı, mahkemede kendisini kimin ihbar ettiğini asla öğrenemezdi.
Mahkeme işlemleri basitti. Sanık ya piskoposluk sarayında ya da bir manastırda yargılanırdı. Mahkeme bir sorgucu kurulundan, noterden ve iki hukuk uzmanından oluşurdu. Bu uzmanlardan biri kilise dışından seçilebiliyordu. Mahkemelerde suçlanan kişinin bir avukatı yoktu.
İşkence uygulamasının kurumlaşması 14. yüzyıldan sonra Roma hukukunun kabul edilmesinden sonra gerçekleşti. İşkence, mahkeme boyunca söylediklerinde çok büyük kuşkular ve çelişkiler olan suçlular için, ancak ve ancak başpiskoposun onayıyla yapılırdı. Engizisyon mahkemelerinin uyguladığı işkenceler konusundaki tartışma, günümüzde de tüm hızıyla sürüyor.
Engizisyon mahkemeleri insanlık tarihinin en kara sayfalarındandır.Engisizyon Mahkemesi'nde mahkum suçunu kabul edene kadar işkence görürdü.Eğer suçunu kabul etmez ise işkenceden ölürdü, kabul ettiğinde zaten mahpusta çürürdü.Yani kısacası, neresinden bakarsan bak, Engizisyona düşen bir ölü idi...
Ünlü bilgin Galileo Galilei düşüncesinden dolayı engizisyon mahkemesinde yargılanmış ve yakılarak öldürülmüştür.
orta çagda kilise mahkemelerini çagrıştırıyor
şöyle bir manzara düşünün ki;
kişi tanrıyı inkar ettiği gerekçesiyle yakılarak infaz ediyor
ve yanarken
'Tanrım! Tanrım yardım et bana' diye feryâd ediyor.
ve oradan çıkan bir keşiş
halk bu samimi yakarışları duymasın diyerek
-bakın, bakın gördünüz mü şeytan bu adamın ruhuna işlemiş artık!
diyerek bağırıyordu..
suçu -sözde- tanrıyı inkar etmek..
şüphesiz o zamanlar hristiyanlık kilisenin tekelinde idi.
ve kiliseyi eleştirmek
tanrıyı inkâr etmek anlamına geliyordu..
Engizisyonun en büyük işkence icadından birisi 'Böğüren Boğa'dır.
Metalden yapılmış olan bu boğanın karnındaki kapağa suçlu
canlı olarak konur ve ardından kapak kapatılır.
Boğa ateşe tutulurken içinde kavrulan mahkum bağırmaya başlar.
Bu da boğanın böğürme gibi ses çıkarmasını sağlar.
Sesin şiddetine göre kişinin suçunun ne kadar olduğu anlaşılır.
Şayet kişi hiç bağırmadan can verdiyse,
ailesine mahkumun iyi bir hıristiyan olduğu söylenir...
cehaletin dini, dili, ırkı ve mezhebi olmuyor maalesef..
pandoranın kutusunu
yeryüzünde ilk cinayetini işleyen kabil
açmış zaten..
ve başlamış insanın yeryüzü macerası...
Boğarak öldürülme de engizisyonun sıkça tercih ettii işkencelerden biriydi.
Ancak bu metot genellikle 'Cadı' olduğu düşünülen kişilere uygulanırdı. Mahkumun elleri ve ayakları bağlanır, ayaklarına bağlanan bir ağırlıkla birlikte suya atılırdı.
Şayet kişi kurtulabilirse (!) cadı olduğu onaylanmış olurdu,
zira sıkıca bağlanmış bir düğümden kimse kurtulamazdı.Düğümlerden kurtuluş elbette insazdan kurtuluş değildi
cadı olduğu için türlü işkencelere maruz kalacak
ve infaz edilecekti..
Şayet ölürse, mahkumun halâ iyi bir hıristiyan olduğu için ailesine teşekkür edilirdi...
ortaçağ engizisyonu
ispanyol engizisyonu ve
roma engizisyonu başlıcalarıdır...
Allah düşürmesin derim bu avrupalı insan kılıklı, insanlık dışı yaratıkların eline...
1481-1808 yılları arasında batıda,Katolik kilisesinin siyasi baskı aracı olarak faaliyet gösteren Engizisyon mahkemelerinin Yakılarak öldürülme cezasına çarptırılan insanların sayısının 34.024 e ulaştığını....) Biliyor muydunuz?
Kabuslarimda kac kez bu cezaya carptildigimi görüyorum,ve korkuyla uyaniyorum tam 78 bilindik isgence türünün mevcut olmasi ve bunun sucsuz insanlara uygulaniyor olmasi beni fevkalade korkutuyor..
sevimli insanların bir araya toplandığı ve allah adına insanları yargılayarak peşine aforoz ederek daha sonra akla hayale gelmeyen işkencelerle insanları öldürerek hristiyanlığı kurtaran insanların toplandığı yer
Geceleri gec saatlere kadar üzerinde calisdigim konun engizisyon olmasi hasabiyle uykusuz gecelerimin yegane sebebi kendileridir,dehset, dehset,dehset...
Mantiksizligin ve insanligin haddini epey zorlamisdir...
Cin isgencesinin yasal hali..
Kesinlikle mantik yokdur zira beni dehsete düsüren engizisyon kurallarindan biride sudur,*işkence her zaman kullanılır, eğer bir itiraf varsa bu seferde bunu onaylatmak için işkence yapılır.
'Yanmayan insan suçsuzdur'
Edgar allen poe'nun 'kuyu ve sarkac' hikayesini mutlaka okuyun,engizisyonun dehsetvari isgencelerini misallemeleriyle görüceksinizdir.
Kızgın kerpetenler, çivili sandalyeler, büyük huniler, parmakları sıkıştıran mengeneler, ölüm askıları... Tüm bunlar, 20. yüzyılda siyasi muhaliflerini susturmak ve sindirmek için, totaliter rejimlerin kullandığı zindan aksesuarları değil. Bu işkence aletleri, bir dönem, Katolik Kilisesi'nin vazgeçilmez yardımcılarıydı ve engizisyon mahkemelerinin utanç dolu sayfasını oluşturuyor..
İstanbul'un fethinden sonra ortaçağ'ın başlaması ile din devletinin birlik ve bütünlük sağladığı yüzyıllarda avrupada şeriat ile olan yönetim.
1789 Fransız ihtilalinden sonra bu mahkemeler kaybolmuş laik sisteme geçilmiştir.
Biz de ise Atatürk ile 1923'te laik sisteme geçilmiştir fakat hala büyük bir çoğunlukla 1453'ten sonraki birlik ve bütünlük yaşatılmak istenmektedir. (Bknz Fetullah Gülen)
Rakamlar arasındaki uçurumu görmek bile mide bulandırıcı.
2si de aynı mânada imiş..
bknz.sorun kalmadı
Allah Allah..akşam açmakla açmamak arasında kaldığım terim :)
sırf enginizasyon ile karıştırıyorum diye..