Dışımızdaki kabuk, başkalarının ilk gördüğü şeydir; ama asıl hikaye, o kabuğun ardında saklıdır. İnsanları sadece dış görünüşleriyle değerlendirmek, onların derinliklerini ve gerçek benliklerini görmezden gelmektir. Dışımızdaki kabuk, hayatın bize verdiği şekli yansıtırken, içimizdeki öz ruhumuzu taşır.
Bir ağaç düşünün, dış kabuğu serttir ve zamanla yıpranır; ancak o kabuğun içinde, yaşamın kaynağı olan özsu akar. Bizim kabuğumuz da zamanla değişir, yaşadıklarımız, deneyimlerimiz ve karşılaştığımız zorluklar dışımıza yansır. Ama bu sadece dış görünüşümüzdür; içimizdeki öz hep aynıdır, saf ve değişmeyen bir şekilde varlığını sürdürür.
Toplumun dayattığı güzellik standartları ya da başkalarının bakışları, çoğu zaman kabuğumuza odaklanmamıza neden olur. Oysa ki gerçek güzellik, içimizde saklı olan, ruhumuzun derinliklerinde yatan o saf ışıktadır. İnsanları dış kabuklarına göre değerlendirmek yerine, onların içlerindeki bu ışıltıyı keşfetmeye çalışmak, gerçek anlamda tanımak demektir.
Dışımızın kabuğu, sadece bir maske gibidir. Gerçek biz ise bu maskenin ardında yatan duygu, düşünce ve hayallerle var oluruz. Hayatımızın en derin anlamı, bu kabuğun ötesinde, kalbimizin derinliklerinde bulunur.
Kendimize ve başkalarına karşı daha derin bir bakış geliştirmek, dış kabuğun ötesine geçip içsel değerleri keşfetmek, hepimizin önünde duran bir fırsattır. Çünkü hayat, dış kabuktan çok daha fazlasıdır.
elma'nın çürüyen bir meyve olduğunu bildiğim halde, bunu inatla zamanında tüketmiyorsam benim sorumluluğumdur.... lâkin sen üzerine sürdüğün cilayla dayanıklılık süresi olmadığı halde bunu söyler de beni ikna edersen senin sorumluluğun, benim saflığımdır.
bize vitrini temiz tutmamız, gübürleri ise halı altına süpürmememiz gerektiği öğretildi.
o yüzdendir sadece dışımızı süslü püslü yapmadan, içimizi temiz tutmamız. elimizden gelen çok olsada kalbimizle yapmayı seçtik, çünkü insan bedeni yorulabilen varlıktır,
,, Kalp ise der ki; sen yeter ki yaşa be, yokuş dediğin iki nefes kesikliği, ben hallederim "
<<< yaşa, sen emi >>>
günümüz neye ihtiyacımız var ise onunla buluşsun, sevgiyle kal, Huri
Güzeldi ama insanoğlu önce vitrinde endamına bakar daha sonra kaliteye, bu yadırganmamalı
Dışımızın Kabuğu: Görünenden Öte Olan
Dışımızdaki kabuk, başkalarının ilk gördüğü şeydir; ama asıl hikaye, o kabuğun ardında saklıdır. İnsanları sadece dış görünüşleriyle değerlendirmek, onların derinliklerini ve gerçek benliklerini görmezden gelmektir. Dışımızdaki kabuk, hayatın bize verdiği şekli yansıtırken, içimizdeki öz ruhumuzu taşır.
Bir ağaç düşünün, dış kabuğu serttir ve zamanla yıpranır; ancak o kabuğun içinde, yaşamın kaynağı olan özsu akar. Bizim kabuğumuz da zamanla değişir, yaşadıklarımız, deneyimlerimiz ve karşılaştığımız zorluklar dışımıza yansır. Ama bu sadece dış görünüşümüzdür; içimizdeki öz hep aynıdır, saf ve değişmeyen bir şekilde varlığını sürdürür.
Toplumun dayattığı güzellik standartları ya da başkalarının bakışları, çoğu zaman kabuğumuza odaklanmamıza neden olur. Oysa ki gerçek güzellik, içimizde saklı olan, ruhumuzun derinliklerinde yatan o saf ışıktadır. İnsanları dış kabuklarına göre değerlendirmek yerine, onların içlerindeki bu ışıltıyı keşfetmeye çalışmak, gerçek anlamda tanımak demektir.
Dışımızın kabuğu, sadece bir maske gibidir. Gerçek biz ise bu maskenin ardında yatan duygu, düşünce ve hayallerle var oluruz. Hayatımızın en derin anlamı, bu kabuğun ötesinde, kalbimizin derinliklerinde bulunur.
Kendimize ve başkalarına karşı daha derin bir bakış geliştirmek, dış kabuğun ötesine geçip içsel değerleri keşfetmek, hepimizin önünde duran bir fırsattır. Çünkü hayat, dış kabuktan çok daha fazlasıdır.
Sevgiyle kalın,
terziler insanlara ikinci deriyi giydirirler
elma'nın çürüyen bir meyve olduğunu bildiğim halde, bunu inatla zamanında tüketmiyorsam benim sorumluluğumdur.... lâkin sen üzerine sürdüğün cilayla dayanıklılık süresi olmadığı halde bunu söyler de beni ikna edersen senin sorumluluğun, benim saflığımdır.
Dışımız içimizi saklayan bir kabuk...
bize vitrini temiz tutmamız, gübürleri ise halı altına süpürmememiz gerektiği öğretildi.
o yüzdendir sadece dışımızı süslü püslü yapmadan, içimizi temiz tutmamız. elimizden gelen çok olsada kalbimizle yapmayı seçtik, çünkü insan bedeni yorulabilen varlıktır,
,, Kalp ise der ki; sen yeter ki yaşa be, yokuş dediğin iki nefes kesikliği, ben hallederim "
<<< yaşa, sen emi >>>
günümüz neye ihtiyacımız var ise onunla buluşsun, sevgiyle kal, Huri