Kültür Sanat Edebiyat Şiir

ÇORUM SUNGURLU İKİZLİ KÖYÜ sizce ne demek, ÇORUM SUNGURLU İKİZLİ KÖYÜ size neyi çağrıştırıyor?

ÇORUM SUNGURLU İKİZLİ KÖYÜ terimi tarafından tarihinde eklendi

  • Orhan
    Orhan

    İKİZLİ KÖYÜ LEK KÜRDÜ DAYI CEMAATI DIR KAYNAK CORUM BELEDİYESİNDEN ALINMIŞTIR OSMANLI ARŞİV BELGEŞERİDİR

  • Orhan kanmış
    Orhan kanmış

    Çapan ogluda bassettin bu köyde rişvan aşiretine bağlı rişvan aşireti bilgilerini okudugun zaman akraba kan bağı olduğu açık beyan belli savaşmaları imkansız olduğu açık belli bu tarih sacma bence karismis köyde erkekmi kalmadini düsundun kara fatma hem erkek hem bayanmiydi burda iki yolada gidiyor bilgiler yanlis

  • Orhan kanmış
    Orhan kanmış

    Yokari ikizli köyü bilgileri nedir

  • halit koçaker
    halit koçaker

    cok teşekür ederim ismayıl uçakcı bey efendiye bizim ikizli köyünün tarihini araşdırmasından dolayı

  • mehmet kapkııner
    mehmet kapkııner

    bende ikizli köylü olarak çok teşekür ederim şahsım adına ismail uçakcı bey

  • İsmail Uçakcı
    İsmail Uçakcı

    İKİZLİ KÖYÜ

    Karakeçili ve Rişvan Türkmen Aşireti üyelerinin tarihi ULU KADIN hikayesi!

    KARA FATMA HİKAYESİ;
    Sungurlu İlçesi İkizli köyünde Kara Sato lakabı ile anılmış Satılmış adlı bir kişinin Kara Fatma lakabı ile anılan Ulu kadınının Birinci Cihan ve İstiklal Savaşı yıllarında yaptığı kahramanlıkları anlatılır.

    Birinci Cihan Savaşı başlamış, eli silah tutan her Türk erkeği gibi İkizli köyü erkekleri de silahaltına alınmış bir çoğu cephelere yollanmışlardı.

    Erkekler, vatanın istiklali için cephelerde düşmanla göğüs göğse çarpışırken, köylerinde bıraktıkları kadınları da hem devletin vatandaşından istediği işleri yerine getirmeye çalışıp, hem de tarla, bağ, bahçe ve hayvan işlerine bakarak çoluk, çocuğunun hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlardı.

    Ama ne çare! Dert bir değildir ki!

    Askeri, üç kıtada, yedi cephede görev almış ve yediden, yetmiş yaşına kadar eli silah tutan her erkeği silahaltına çağrılmış iken, bazı hain ruhlu insanlar askere gidip düşmanla savaşacağına dağlara çıkmış kaçak, eşkıya hayatı yaşamaya başlamıştı.

    Öylesine çoktu ki bu eşkıyalar dağlarda gruplar kurar, geceleri köylere iner vatandaştan zorla erzak alırlar, ay ışımadan yine dağlara çıkarlar peşlerinde olan jandarmadan korunmaya çalışırlardı.

    Yöre köylüsü bıkmıştı adeta bu eşkıyalara haraç vermekten! “Savaş bize bir şey yapmaz, ne yaparsa savaş fırsatçıları vurguncular yapar” diye bir deyim vardır ya! Hain ruhlu insanlar dağlara çıkıp eşkıyalık ederek fakir ve çaresiz köylünün zor bulabildiği bir ekmeğini elinden almaya çalışırken, şehirde konuşlanmış efendiler, ağalar, beyler de bunlardan farklı değillerdi.

    Bu efendiler, hayvan pazarına narh koyuyor, çaresizlik içerisindeki köylünün getirdiği üç beş keçisini, kimide ekin pazarına narh koyuyor çaresin köylünün getirdiği bir iki yayma ekinini istediği fiyata alıyordu!

    Köylünün kağnı, eşek gibi ulaşım araçları ile günlerce yürüyerek pazarına getirdiği ekin ve hayvanlarını istediği pahaya alıyor aldıktan sonra, çarşıda kurduğu pırtı ve gıda dükkanına geçip o verdikleri azıcık parayı geri ellerinden almaya çalışıyorlardı.

    Çaresiz köylü, üç, beş metre kaput bezi, bir teneke gaz yağına dahi o parayı yetiremiyorlar, çoluk, çocuğunun zorunlu ısmarıçlarını alamıyorlardı. Çaresizliğinden, harman veresiye deftere yaz işlerine girmek zorunda kalıyorlar, senetler imzalayıp, tarla takımlarını o efendiler, ağalar, beylere ipotek etmek zorunda kalıyorlardı.

    Bu efendiler, ağalar, beylerde siyasi ve para güçlerini kullanarak, kimi değirmenci, kimi memur, kimi imam sıfatına giriyor askere gitmekten geri kalıyor ve böylelikle zenginliklerine zenginlik katıyorlardı.

    Devletin başına yedi düvel musallat olmuşken, köylünün başına da eşkıya çapulcuları, fırsat düşkünü efendiler, ağalar, beyler adı ile anılan hain ruhlu esnaflar musallat olmuşlardı.

    Devletin otoritesi zayıflamış ve bunu fırsat bilen bazı hainler askere gidip düşmanla savaşacağına dağlara çıkarak eşkıyalık yapmaya başlamışlardı. Bu hainler, erkekleri cepheye çağrılmış köylülere musallat olur, gurup gurup gezerek ellerinde ağır silahlarla köye inerler, haraçlarını alırlar, talanlarını yaparlardı.

    “Kadının fendi erkeği yendi” düsturu ile hareket eden “Kara Fatma” köy kadınlarını örgütleyerek onlarla birlikte eşkıyalara karşı güç birlikteliği eder ve geceleri köy çevresinde nöbet tutup, gerektiği zaman eşkıyalarla savaşarak köyü ve çevresini bu beladan korumaya çalışmışlardı.

    Ama ne var ki, Cihan Savaşı bitmiş herkes gibi “Kara Fatma” da cephede olan yakınlarının terhis olmasını ve sağ salim yuvasına dönmesini beklerken 1915 ila 1918 yılları arasında bazıları “Seddülbahir, Kulp, Kitre Cepheleri” lerinde olmak üzere kocası Kara Sato gibi Sekiz tane köylüsünün şahadet haberi gelmiş.

    Acı haber tez duyulur derler ya! kara Sato’nun şahadet haberi Çekerek İlçesi Tipideresi Köyünde yaşayan Lomen lakabı ile anılan Numan) adlı kayın ağabeyine duyurulur. Ağa bey Lomen, eniştesi Kara Sato’nun şahadeti haberi üzerine kız kardeşi Kara Fatma’ya teselli için köyünden çıkar günlerce at sırtında yol alarak İkizli köyüne gelir.

    Birkaç gün kardeşinin yuvasında misafir olur, yeğenlerinin acısına ortak olmaya çalışır. Ama ne var ki, köyüne dönme zamanı gelir. Ağa bey, Kara Fatma’nın yorgun, yeğenlerinin bitkin haline dayanamayıp, onu bu ellerde bırakıp, geri dönmeye yüreği dayanmaz.

    Kara Fatma’ya!
    “Bacı, sana diyar olmayan köye, sen yar olamazsın”, kadın başına sen burada helak olursun, gidelim bizim ellere diyerek kendisi ile birlikte ata yurduna geri dönmesini ister. Ağa beyinin bu ısrarlı davetini çaresizlik içerisinde kabul eden Kara Fatma, baba ocağına döner.

    Bela bir değildir ki, Kara Fatma, baba ocağına yerleşip çocukları ile birlikte bacalarını tüttürüp geçinmeye çalışırken, çok geçmez İstiklal Savaşı başlar. Yine yokluklar, açlıklar, baş göstertir. Devlet savaşta, millet onun arkasında düşmanla göğüs göğse çarpışırken, yörede birde Çapanoğlu ve buna bağlı Aynacıoğulları belası ortaya çıkar.

    Çapanoğulları ve Aynacıoğulları, saf yöre insanını yanlarına çağırıp devlete karşı birlikte isyana teşvik ederek yöre ahalisinin devletin arkasından ayrılıp, kendi yanlarında olmalarını ister.

    “Kara Fatma” köy köy gezerek yanlarına isyancı arayan Çapanoğullarına karşı koyarak, insanların devletinin yanında yer almaları ve bunlara karşı koymaları için elinden gelen tüm çabayı gösterir.

    Bu durum Çapanoğullarının pek hoşuna gitmez “Ayağını denk alsın, kadın madın demem gelirsem onu öldürtürüm” diye haber salsa da kadınla savaşmanın yöredeki nüfuzunu zedeleyeceği düşüncesiyle olsa gerek fazla bir şey yapamaz. Tehdit haberini alan Kara Fatma “Aslan gibi gişimi, bu topraklara şehit verdim” ondan mı korkacağım diyerek buna itibar etmez ve insanların devletin yanında yer alması konusundaki eylemlerini sürdürür.

    Kara Fatma’nın bu eylemleri Tipderesi köyü başta olmak üzere çevre köylerde de etki yapar ve Çapanoğulları saflarına asker (isyancı) pek fazla katılmaz. Çorum İli Sungurlu İlçesi İkizli köyü’nde yaşayan Kantık soyadı almış Türkmenkürdü oymağında başlayan ve aynı aşiretten olan Tipideresi köyü’nde devam eden bu Ulu kadın hikayesi anlatılarak günümüze kadar süre gelmiştir.


    Araştırmacı Yazar
    İsmail UÇAKCI
    www.ismailucakci.com