Kültür Sanat Edebiyat Şiir

cezaevi sizce ne demek, cezaevi size neyi çağrıştırıyor?

cezaevi terimi Ece Gürsu tarafından tarihinde eklendi

  • Osman Aslan
    Osman Aslan

    "Dünyanın en büyük cezaevi cahil insanın kafasının içidir!" ~Michel de Montaigne

  • Metin Bedir
    Metin Bedir

    insan kendini tavuk gibi hissediyor. günde üç öğün besliyorlar ve en değerli şeyini yani hürriyetini elinden alıyorlar aman çocuklarımızı çok iyi yetiştirelim.edep,haya sabır,allah korkusu,hak ve adil olma hislerini onlara hissettirerek şevkat sevgi ve merhametle büyütelim onları

  • Ebru Ebru
    Ebru Ebru

    cezaevi bence bazıları için otel odası.cezaevi bana demirin soğukluğunu ve karanlığı çağrıştırıyor.

  • Saliha Taskın
    Saliha Taskın

    cezaevi insan hürriyetinin sözde eğitilmek için kısıtlanarak onu daha fazla anarşik hale getirmenin düzenlenmiş hali... bir mahkum yakını olarak bunu tüm gözlemlerimle söylüyorum.

  • Erguvan Ve Mavi
    Erguvan Ve Mavi

    duvarlar arasına kapatılan insanın ıslah olunacağı sanılan yer,hak(yaşam vs) yiyenlerin hakkı ödeyemedikleri yer

  • Sultan Şeker
    Sultan Şeker

    orda kalanlara tez günde hayırlı tahliyeler dilerim

  • Seher Orak
    Seher Orak

    gerçekten insanın kendini dinlediği ve ailesinin arkadaşlarından dehe önemli olduğunu anladığı yer ama kaşke oralara hiç gerek kalmasa keşkeeeee ama L titpi nedir onu merak ediyorum ben F tipi L TİPİ ARADAKİ FARK NE

  • Cengizhan Devrim
    Cengizhan Devrim

    Vicdanınla Başbaşa Kaldığın Bir Sığınma Evi

  • Cengizhan Devrim
    Cengizhan Devrim

    Vicdanınla Başbaşa Kaldığın Bir Sığınma Evi

  • Hasan Kara
    Hasan Kara

    F tipi cezaeevleri..
    Aslına bakarsanız ben bir cezaevi çalışanı ve işin bu karar içinde biri olarak karşı görüşleri anlamakta zorlanıyorum.. Galiba bazı insanlar bu dünyaya iyi de olsa kötüde olsa bazı şeylere karşı olmak için geliyor.
    F tipi cezaevlerine bu güne kadar 100 lerce dış ve iç heyet geldi ve hepside avrupa standartları üzerinde bir cezaevi olduğunu beyan etti.. onu geçin karşıtlar bile heyetlerini sokup cezaevlerine baktılar..
    Sizce AB türkiyeye zarar verecek dış ve iç güçler konusunda ne kadar hassas?
    Bence çok hassas.. hassas ama onlar lehine hassas. işin açığı türkiyeyi güçten düşürebilecek her eyleme destek veren bir kurum bunu hepimiz gördük görüyoruz.
    F tiplerini beğendiler niye çünkü iyi cezaevleri ve size anlatmaya kalksam çok fazla sayfa yazı yazmam gerekecek.. Mesela şuraya bir bakın www.ankaraf2.gov.tr ve f tipi cezaevleri hakkındaki karalamaların ne kadar yanlış dayanaksız olduğunu görün.
    Bence karşı olmanın birtek sebebi var.Örgütlerin, organize suçların faailyetlerini gerçekleştirebilememeleri.
    Önceden bir eylem olurdu polis tuttuğunu yakalar ve yargı çerçevesinde hepsini çok kalabalık koğuşlara atarlardı.
    Bilirsiniz toplum pskolojisi kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.. belki orda masum bir simitçide var yoldan geçen bir vatandaşta ve öyle bir ortama giriryorlarki ister istemez bir tarafa çekmek zorunda hissediyorlar kendilerini.ve belkide o güne kadar bilmediği ve mecbur kaldığı bu ortama giriyor. girmek kolay çıkmak çok zor. örgütler içinde çok katı kurallar vardır. devlet onu hapise atabilir ama örgüt canını alır. Yine size tavsiyem Ankara 2 nolu f tipi cezaevinin sitesinde buluna bir terör örgütü üyesinin anılarını anlattığı yazıyı okumanız bu anlatmak istediklerimi daha iyi anlarsınız.
    F tipi cezaevleriyle bana göre personel açısındanda hükümlü tutuklu açısındada yeni bir çığır açıldı. artık baskı yok herkez kendi hür iradesiyle karar verebilir.. ve f tipinden sonra yapılan L tipi cezaevleride çok mükembel..Düşünsenize paranın dönmediği sistemler.. mafya babasıda, mafya üyeside, örgüt lideride, örgüt üyeside istisnasız farklı bir muamele görmeden cezalarını yatıyorlar.. üstüne üstlük korkutma, sindirme güçleri ellerinden alınmış olarak..
    Suç öyle birşeydirki herkezin başına gelebilir ama suçu işleyenden çok mağduru düşünmek gerektiğine inanıyorum. Düşünün anneniz tirende gidiyor.. hiç tanımadığı birisi, uzaktan yakından alakası olmayan birisi onu tiren altına atıp öldürebiliyor..Sadece empati kurun o zaman cezaevlerinin gerekliliğini ceza yatanın sefa sürmemesi gerektiğini daha iyi anlarsınız.Bu sürmemesinin yanlış anlanmasını istemem sadece cezasını ceza gibi yatmalı.
    Aslına bakarsanız infaz koruma memurlarının (gardiyanların) işleri çok zordur. Elinden hiçbirşey gelmeyen bir insanın eli ayağısınız ve siz birşey yapmazsanız çok madur olur. işte burda profösyenellik girer devreye..Ve gördüğüm tek şey infaz koruma arkadaşların görevlerini layığıyla yaptığı. Şunuda bilin çok nadir iyi niyete geri dönüş alırsınız. Karşınızdaki kişi yasal olmaya alışmıştır çünkü.

  • Yusuf Tayfur
    Yusuf Tayfur

    cezaevine girerken üst aramanız yapılır üzerinizdeki her şeyi çıkarırsınız iç çamaşırı dahıl...bunlar arandıktan sonra üzerinizi giyinirsiniz ve önden yandan arkadan resimleriniz çekilir.sonra tahliye olduktan sonra gerçekten bu kişi sizmisiniz diye vucudunuzda yara iz göz renginiz saç renginiz tenınızın rengi boyunuz kilonuz ayak numaranız çene yapınız burun yapınız hepsi bi kağıda yazılır...sonra başka bi yerde tekrar aranırsınız..aynı şekil...sonra başka bi yerde bir kez daha aranırsınız daha sonra karantinaya girersiniz ve 1 gunde hasta olursunuz o kadar pis yataklar ve battanıyeler kokuyor.. ve her şey yasak sigara yok çay yok şeker yok sadece karavana ile yemğin gelir gunde 2 ekmek hakkın var...ama karantinada kalma suresi bir kişinin en fazla 1 haftadır sonra suçuna göre koğuşlara dağıtırlar...koğuşlar temizlik bakımından son derece iyidir...koğuşa ilk girdiinde koğuş mueessili seni yanına çağırır oturursun ve suçunu sorar ama fazla detaylı sormaz yeni geldiğin için 1 hafta volta atmak yasaktır...ve cezaevinde para geçmez bu 1 senedeen beri uygulanıyor her kesin hesabı var yakınlarınız parayı hesabınıza yatırıyor ve her hafta kantin günü vardır kantınden en fazla 120 ytl lık alışveriş yaparasın kantinde her şey vardır market gibi koğuş mahkumları genelde cezaewinin verdiği yemeği yemezler kendileri yaparlar ama tup ocak vs yoktur yemekler çay yapılan çelik elektrıkle çalışan semaverlerde yapılır haftada üç gün sıcak su vardır buda belli saatler arasında mahkumlara verilmiş birde bahçe vardır sabah 7 ile akşam 8 arası açıktır bahçede maç ve veleybol oynayabiliyorsun..genelde wolta atılır.... eğer paran varsa abone olursun her sabah gazeten gelir..haftada bir gun görüş günü vardır cezaevinin en güzel günüdür o gün eğer ziyaretçin gelirse tabi...insanı en çok sevindiren başka bir şeyde size mektup gelmesi...cezaewinde ağır olacaksın çokta ağır değil rolantide yani ne ağır ne hızlı ilk gunlerden her kezle her şeyini paylaşmak iyi değildir yani konuşman işlediğin suçun içerikleri anlatmak falan filan bunlar iyi değildir ama zamanla kanının ısındığı kişilerle paylaşabilirsin bunları yada anıların falan bunları anlatabilirsin ama adamını iyi tanı kimse kimse güvenmez orada uzun bi beraberliğin olmadığı sürece.... onun için bir şeyi yapmadan önce iyice düşünmeniz gerek haklı olduğunuz sürece hakkınızı savunun belki kafanız gözünüz açılır yada bu karşı tarafa olur ama kendinizi ezdirmeyin derim ben ama bedelleride var tabi şunun gibi eğer bu kavga idareye intikal ederse 1 ay hucrede yatarsınız.hucreye gidenler 15 gunde bi ziyarete çıkarlar çoğu şeyden mahrumdurlar her ay açık görüş vardır hucre cezası alanlar açık görüşe çıkamaz... cezaeinde birde meydancı vardır bulaşık çamaşırların hariç çöpünü koğuşun meydan işlerini gönullu olarak yapar tabi belirli ücret karşılığı para olmadığı için yerine sigara vs. gibi şeyler verir her kez... bazı koğuşlar 100 bazılarıda 50 60 kişiliktir..her ay yada 2 ayda bir mahkemeye çıkarsınız eğer cezanız kesilirse 1 ay içinde sevke gidersiniz yani bulunmuş olduğun şehırden başka bi şehırdeki cezaewine orada da bi sure yattıktan sonra cezanızın bitmesine yakın başka açık bi cezaewine gidersiniz açık cezaewinde her ay sizi dışarı bırakırlar belli gunler izin verirler sonra tekrar cezanızı yatarsınız eğer gelmezsenın yattığınız cezalar boşa gider ve hakkınızda başka işlemler yapılır ama hiç bi mahkum bunu yapmaz çünkü cezası bitmek uzeredir.... dizinin en güzel anıda tahliye oluşunuz ve ailenize kavuşmanızdır...işte böyle seruven dolu bi yaşam daha bir çok şey var aslında.. ama bu kadar yazabilsdim... Allah kimseyi düşürmesin....ama düşersenızde yuz kızartıcı bi suçtan girmeyin ceza yatmak zor gelir ama bazı haller vardır yaparsın aslanlar gibide yatarsın ama yinede Allah kimseyi düşürmesin...

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    ben gidemem toprağım, bırakmazlar...sen getirirmisin bana köyümü, bir avuç toprağımı...koklayayım be toprağım...unutmamak için inan, unutmayayım diye, nasıl dayanırım yoksa yıllar boyu....bir avuç toprak getir bana köyümü getir toprağım, hasretim var, göz yaşlarımla sulayasım var...

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    nedir beni burada ayakta tutan, geçmeyecek olan 14 yıldan başka...duvara vuran dalgaların hırçınlığından başka kim var bekleyenim...şimd, yatıp uyumak vardı bir ağacın altında köyümün serinliğinde...tırmanıp o ağaca dutlarını yemek vardı köyümün...aşağı düşüp eve topallayıp gitmek vardı...özledim be toprağım, özledim ki ne özledim...

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    gözlerim arar oldu duvara vuran dalgaların maviliğini...kuş olasım var, uçup gidesim var dalgalara, denize karışıp balık olasım var. varoğlu var...

  • Yavuz Balcı
    Yavuz Balcı

    evim evim güzel evim
    hehehe benim yaşadıgım mekan
    tam bir cezaevi yahuuuu
    yanlız yarı açık çünkü arada bahçeye çıkabiliyoz:D

  • Tülay Canbolat
    Tülay Canbolat

    Görüşcülerin binbir sıkıntıyla yakınlarını ziyaret etmeye çalıştığı hepsine de potansiyel suçlu olarak bakılan ama suçludan çok suçsuz bulunan yer.

  • Feyza Yüksel
    Feyza Yüksel

    Tarihi Sinop Cezaevi..
    Korkunç disiplin hücreleri.Bir kişinin bile içine zorlukla sığabileceği..
    Tam deniz kenarında olduğu için nem dolayısıyla veremden ölen mahkumlar..
    Kaçmanın imkansız olduğu ve şimdiye kadar kaçabilenlerin 2 ya da 3 olduğu bir cezaevi..
    Kaçmaya kalkışsanız bile denize çakılıp kalmak kuvvetle muhtemel.
    Tarih boyunca ağır cezalıların,özellikle siyasi suçluların gönderildiği cezaevi.

  • Sezgin Yeşiltaş
    Sezgin Yeşiltaş

    Suçun cezası olarak ve devam etmesini engelleyici olarak toplumdan yatılımı sağlayan konut.

  • Borahan Bilen
    Borahan Bilen

    TAYATÇILAR ın nefret ettiği yer...Bu memlekette örgüt üyesi olacaksın sonra da cezaevlerini protesto...Galiba bu akıl yoksunu yaratıklar adam öldürüp asayişi bozanlara madalya takılmasını bekliyorlar...Bu tip yaratıklardan nefret ediyorum..Şu ana kadar aralarında adama benzeyen bir tane göremedim...

  • Var Mısın?
    Var Mısın?

    Türkiye cezaevlerinde, 12 Eylül cuntasının başlattığı uygulamalar ile yeni bir süreç başlamıştır. Bu süreç tutuklu ve hükümlüleri devletin her türlü baskı, zulüm, işkence, yok etme, itirafçılaştırma politikaları ve uygulamaları ile yüzyüze bırakmıştır. 1996 yılında gündeme gelen Hücre (F) tipi cezaevleri ile de,uzun,kansız ve sessiz bir ölüm planlanmış ve bunu uygulamaya koymak için cezaevlerinde birçok insanlık dışı uygulamalar ile katliamlar yapılmıştır.Bu süreçte cezaevlerine yapılan saldırılarda baskılara karşı yapılan ölüm oruçlarında,ve kötü koşullarda hastalanarak bir çok kişi hayatını kaybetmiştir.

    Cezaevlerinde 21 Mart 1981 yılından itibaren 100 kişi hayatını yitirmiş!
    Cezaevlerine yapılan saldırılarda ise 41 kişi hayatını kaybetmiştir!

    4.10.1994: Diyarbakır cezaevi 1 kişi
    21.9.1995: Buca cezaevi 3 kişi
    24.9.1996: Diyarbakır cezaevi 13 kişi
    Mayıs-Temmuz ölüm oruçları:12 kişi
    26.9.1999: Ankara Ulucanlar cezaevi 10 kişi
    5.7.2000: Burdur cezaevi iş makinesiyle koparılan kol

    Bu tablo bize devletin dediği gibi cezaevlerinin,cezayı işleyen kişinin ıslahına yönelik ceza çektiği kurumlar değil de, işkence ve öldürmenin sistemli merkezleri olduğunu gösteriyor.

    Cezaevleri tarihleri boyunca, ezilenleri cezalandırarak sindirmek ve yazgılara boyun eğdirmek isteyen egemen sınıflarla, buna karşı çıkan ezilenlerin şavaşımı tarihidir.Bir taraftan siyasiler, düşünce suçluları kötü koşullar ve baskılar ile yaşamaya(?) mahkum edilirken, diğer taraftan da her türlü dolandırıcılık, uyuşturucu kaçakçılığı, adi suçtan hükümlü ve tutuklu olan mafya liderleri ile çetecilerin beş yıldızlı oteli aratmayan konforlu yaşamları,bizleri bir kez daha cezaevlerine karşı duyarlı olmaya yöneltiyor.Bu gün cezaevlerini mahkumun 3 öğün yemeği 500 bin lira diyerek yöneten Adalet Bakanlığı ceza tevkif ve genel müdürlüğünün Hücre (F) tipi cezaevi için bütçesinden 8.5 trilyon ayırması oldukça düşündürücüdür.Halkı sefalete açlığa mahkum edenlerin, muhaliflerini susturmak için trilyonlarını seferber etmesini ve bu anlamda da bu kadar büyük bir harcamanın sonuçlarını iyi incelemek ve tahlil etmek gerekiyor. Raporlar aslında bizlere, cezaevlerinin kalın duvarlar arkasındaki gerçek yüzünü oldukça vahim bir şekilde açıklıyor. İşte 1993-95 cezaevleri raporu;

    Türkiye'deki cezaevleri
    Mevcut cezaevleri:637
    Faaliyette bulunan cezaevleri:615
    Kapalı cezaevleri:505
    Açık cezaevleri:7
    Yarıaçık cezaevleri:31
    Çocuk ıslahevleri:3
    Çocuk cezaevleri:1

    Cezaevlerinde toplam tutuklu/hükümlü sayısı: 49.705
    Siyasi hükümlü/tutuklu sayısı: 8751
    Adli hükümlü/tutuklu sayısı: 40.954

    Kadın sayısı hükümlü: 660
    Erkek sayısı hükümlü: 23.821
    Tutuklu kadın sayısı: 1138
    Tutuklu erkek sayısı: 24.084
    Tutuklu ve hükümlü çocuklar hakkında bakanlıktan bilgi alınamadı.

    1995 Adalet bakanlığının verilerine göre cezaevlerinde ortalama doktor sayısı 1’dir, 643 cezaevinin sadece 124’ün de sağlık personeli bulunmaktadır.Acil sağlık sorunlarında müdahale edecek nöbetçi doktor bulunmamakta ve günlerce bekletildikten sonra herhangi bir hastaneye sevk edilmemektedir. Şu anki verilere göre her kentte 8, her 100.000 kişiye bir cezaevi düşüyor. Cezaevi sayısının ve bu cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlü sayısının hızla artmasına rağmen, Adalet Bakanlığının ceza ve tutuk evlerine bütçesinden ayrılan para komik durumdadır; kişi başına verilen iaşe bedeli 225 tl. dir.

    Ortalama her 1300 kişiden birinin cezaevinde, bulunması Türkiye’de çok sayıda suç işlendiğini değil, temel hak ve özgürlüklerinin gaspedilmesinin, artan işsizliğin, yoksulluğun, özelleştirme adı altında çalışan yığınların işten atma ve örgütsüzleştirme uygulamalarının yol açtığı toplumsal şiddetin, sosyal, toplumsal, kültürel,ve ahlaki çöküntünün; başta Terörle mücadele yasası, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası olmak üzere sayısız baskıcı yasa ve kurumların varlığının göstergesidir.

    Cezaevlerinde yaşanan hak gaspları
    -Terörle mücadele yasasının yürürlüğe girmesi ile siyasilerin açık görüş hakkı gasp edilmiştir.(tüm cezaevleri)
    -Cezaevlerinden mahkemelere gidiş gelişlerde gardiyan ve asker saldırılarına maruz kalınmaktadır.(tüm cezaevleri)
    -Sevklerde, mahkeme ve hastaneye gidişlerde sevk zinciri uygulanmakta ve hücre tipi arabalar kullanılmaktadır.(tüm cezaevleri)
    -Koğuş aramaları asker ve gardiyanlar tarafından talan şeklinde yapılmakta, tutuklu ve hükümlülerin tüm eşyaları kullanılamayacak şekilde tahrip edilmektedir.(tüm cezaevleri)
    -Avukat ve aile görüşlerinde zaman sınırlamaları yapılmakta, birinci dereceden akrabalar dışında görüşe izin verilmemektedir. (Erzurum, Buca, Muş, Ümraniye, Bursa)
    -Ziyaretçiler iç çamaşırlarına kadar aranmakta, avukatların savunma hakkı gasp edilmekte, dosyaları karıştırılmaktadır.(Erzurum, Bursa, Buca, Ümraniye)
    -Görüş kabinleri ses ve ışık açısından görüşü kısıtlamakta, tutuklu,hükümlü ve ziyaretçi bölümlerinde gardiyan nezaretinde görüş yapılmaktadır.Ziyaretçiler görüş sonrası göz altına alınarak işkence yapılmaktadır.(Erzurum, Buca, Ümraniye, Sağmalcılar)
    -Ziyaretçilerin getirdiği yiyecekler gardiyan ve askerlerce talan edilerek kullanılamaz hale getirilmektedir.(Ümraniye, Bursa, Buca, Erzurum)
    -Tutuklu ve hükümlüler belli aralıklarla cezaevinde konumlandırılmış özel tim ve MHP’li oldukları iddia edilen gardiyanlarca işkenceye alınmaktadır.(Erzurum,Yozgat,Buca)
    -Yemekler yenilemeyecek durumda ve kantinden fahiş fiyata sağlıksız yiyecekler alınabilmektedir.

    Elazığ cezaevi 1997 gözlem raporu
    E tipi şeklinde inşa edilmiş cezaevinde şuanda 350-400 arasında tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır.Görüşülen tutuklulardan alınan bilgiye göre aşağıda belirtilen sorunlar dile getirilmiştir:

    Sözlü saldırılar: Cezaevinde sorun olsun olmasın cezaevleri infaz koruma memurları tarafından sürekli sözlü hakaretlere maruz kaldıklarını her zaman provokasyon yaratılmaya çalışıldığını,

    Yeni gelen tutuklu ve hükümlüler:Cezaevine giriş işlemleri sırasında elbiselerinden tecrit edildiklerini, işkenceye tabi tutulduklarını, baskıyla itirafçı koğuşlarına konulmak istendiklerini, bunu kabul etmeyen tutuklu ve hükümlülerin 8 günden az olmamak üzere 25 güne kadar hücrede tutulduğunu, sonuçta ya başka bir cezaevine yada, o cezaevindeki koğuşlara verildiklerini,

    Sağlık:Yaklaşık 1 yıldır hiçbir tutuklu ve hükümlünün hastaneye sevk edilmediğini, dilekçe verildiği halde revire çıkarılmadıklarını, koğuşta bulunan ilaçlara el konulduğunu, ailelerinin de getirdiği ilaçların kendilerine verilmediğini ifade etmişlerdir. Ayrıca haftada 1 kez banyo yapabildiklerini, 2 koğuşun birlikte banyoya çıkarıldığını ve banyonun 15 dk. ile sınırlı tutulduğunu,

    Basın-Yayın: Yasaklanmamış her gazete bulunabilen basın yayın organlarının kendilerine verilmediğini, yaklaşık 1 yıldır hiç bir kitabın içeri alınmadığını koğuş aramaları sırasında, koğuşta bulunan kitaplarına da el konulduğunu, ailelerin verildiği kitaplarında kendilerine verilmediğini, cezaevi kütüphanesinden de faydalanma olanaklarının bulunmadığını,

    Sportif Faaliyet-İletişim: Koğuşlar arası ziyarete izin verilmediğini önceden uygulanan, koğuş sorumlularının sorunların tespiti için bir araya gelme uygulamasına son verildiğini, koğuşlar arası hiç bir alışverişe (kitap, gazete, yiyecek vb.) izin verilmediğini, ayrıca koğuş değiştirme taleplerinin de reddedildiğini, yeni gelen tutuklulara ise yatak verilmediğini, hala yerde yatan tutukluların bulunduğunu,aile ziyaretlerinin haftada bir gün15 dakika ile sınırlandırıldığını ve infaz koruma memurlarınca görüşmenin engellendiğini,

    Gergin Ortam: Tutuklular,cezaevi infaz koruma memurlarının büyük çoğunluğunun aşırı milliyetçi olduklarını ve kendilerine ideolojik yaklaştıklarını, cezaevindeki 12 koğuşunda zıt görüşlü adli tutuklardan oluştuğunu ve her zaman provokasyon unsuru olarak kendilerine karşı kullanıldığını mahkeme gidiş gelişlerinde küfürlere maruz kaldıklarını, ayrıca insani ihtiyaçlarında karşılanmadığını belirttiler,

    Hücre Tipi: Tutuklular cezaevi içerisinde hücre tipi koğuşlar için çalışmalara başlandığını bununda cezaevinde ayrıca bir gerginliğe sebebiyet verdiğini belirttiler.

  • Fatma Sena Gündüz
    Fatma Sena Gündüz

    1-Suçluların ya da suçlu zannedilenlerin (en azından ülkemde) cezalarını çekmeleri için tıkıldıkları delik.
    2-''İçerisi'' diye de adlandırılabilir.
    3-İçeride olan kişi,dışarıdakilerden (eş,dost,suç arkadaşı,akraba) tünel kazamak ya da yan ranzada yatanları şişlemek için kesici delici alet ister.
    4-Dışarıyla iletişimini koparmamak için mobil telefon ister.Sabit telefon almak imkansız değildir ama dışarıdakilerin ''e yuh yani'' demelerin neden olacaktır.
    5-İç çamasırı,sigara ve mektup zarfı ve A4 kağıdı ister...
    İster de ister yani...
    Ne bileyim garip bişey aslındaHEle yurdum insanının o uygun olmayan koşullarda cezalarını çekmeleri (haksı yüküm giymiş insanlar da düşüğnülürse) çok acı...

  • Ulaş Altunok
    Ulaş Altunok

    Tüm gerçekliğiyle beynin özgürleştiği yer.

  • Cem Emir
    Cem Emir

    Y U S U F İ Y E

  • Metin Toprak
    Metin Toprak

    yusufiye