O gençler mağaraya sığınmışlar ve "Rabbimiz! Bize katından rahmet gönder ve bize içinde bulunduğumuz durumdan bir çıkış yolu göster!" demişlerdi. (Kehf, 18/10)
PERRRE 2000 bu sözlerinle Allahın ayetlerini inkar etmiş oluyorsun hiç değilse kendini rezil etmeeeee aç Kuranı Kerimi oku! umarım anlamışsındır..Kuranda ashab-ı kehf ile alakali tahmini 18 ayet geçiyor 18:9 - Yoksa sen Ashab-ı Kehf'i ve Rakim'i (isimlerinin yazılı bulunduğu taş kitabeyi) şaşılacak âyetlerimizden mi sandın?
18:10 - O gençler mağaraya sığınınca şöyle dediler: 'Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla.'
18:11 - Bunun üzerine biz de kulaklarını tıkayarak mağarada onları yıllarca uyuttuk.
18:12 - Sonra da iki gruptan hangisinin, onların mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını anlamak için, onları tekrar uyandırdık.
18:13 - Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık.
18:15 - Şu bizim kavmimiz, Allah'tan başka ilâh edindiler. Onların ilâh olduğuna dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?
18:16 - (İçlerinden biri şöyle demişti :) 'Mademki siz, onlardan ve Allah'tan başka taptıkları putlardan ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz rahmetinden size genişlik versin ve işinizi rast getirip kolaylaştırsın.'
18:17 - Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.
18:18 - Bir de onları mağarada görseydin uyanık sanırdın. Halbuki onlar uykudadırlar. Biz onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de girişte ön ayaklarını ileri doğru uzatmıştı. Eğer onları görseydin, arkana bakmadan kaçardın ve için korku ile dolardı.
18:19 - Onları bir mucize olarak uyuttuğumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini uyandırdık da içlerinden bir sözcü şöyle dedi: 'Ne kadar durup kaldınız? ' (Kimi) 'Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık' dediler. (Kimi de) şöyle dediler: 'Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dikkatli davransın ve sizi kimseye sezdirmesin.'
18:20 - 'Çünkü şehir halkı, sizi ellerine geçirirlerse muhakkak sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman siz dünyada da ahirette de asla kurtuluşa eremezsiniz.'
18:21 - Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: 'Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir.' Sözlerinde üstün gelen müminler: 'Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız.' dediler.
18:22 - Ashab-ı Kehf'in sayılarında ihtilaf edenlerden bazıları: Onlar, üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir' diyecekler. Diğer bazıları da 'Onlar, beş kişidir, altıncıları köpekleridir ' diyecekler. Her ikisi de bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (kimileri de :) 'Onlar, yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir' derler. De ki: 'Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir.' Onları ancak pek azı bilir, Bu sebeple onlar hakkında bu bildirilenler dışında bir münakaşaya girişme ve bunlar hakkında hiç kimseye de bir şey sorma!
18:23 - Hiçbir şey için, Allah'ın dilemesi dışında: 'Ben yarın onu yapacağım deme'
18:24 - Ancak Allah dilerse (yapacağım de) . Ve unuttuğun vakit Allah'ı an ve 'Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana eriştirir.' de.
18:25 - Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir.
18:26 - De ki: 'Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir.' Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
ashabı kehf gerçekten Allaha tam anlamıyla gönülden bağlı olmak,zorluklara boyun eğmek.. ve bunun sonucundada da bizlere ibretlik olaylar sunulmaktadır..! burda da RABBİMİN HERŞEYE KADİR OLDUĞU BİRKEZDAHA GÖSTERİLMEKTE! ...
yoksa gen rakimi ve eshabı kehf i şaşılacak ayetlemizdenmi sandın. onlar rablarine iman etmiş gençlerdi. biz onlara kaımızdan bir uyku verdik. onlar uydukları halde sen onları uynaık sanırdın ve içine korku dolardı bırakıp kaçardın. güneş doğarkende batarkende onlara dokunmazdı. onları görseydin için korku dolardı ve bırakıp kaçardın diye buyurmuş allah. bu kutlu insanlar mevkiyi herşeyi bırakıp allaha yöneldi ve allaha dua ettiler yarabbi bize hakın batıla galip geldiğini göster dediler. ve yüce allah onları uyuttu onlar bi kaç saat uyduklarını zan ederken dünya üzerinde 300 yıl geçmişti ve onlar uyandıjklarında putparaslikten eser yoktu hak batıla galip gelmişti
Kuran da adı gecen gençlere kısaca ashabı kehf adı verilmektedir. bu gençler zamanın baskıcı rejiminden kurtulmak ve inançlarının gereğini yaşamak için çareyi o toplum dan uzaklaşmakta bulmuşlar dır. Allah ta bu gençleri bir mucize eseri olarak 307 yıl uyutmuştur.
bu konuyu baya bi araştırdım. eshabı kehf 7 gençten ve bide köpekleriden oluşuyor. roma döneminde kıral dakyanus isimli hükümdar kendisini diğer putlar gibi tanrı ilan etmiş ve herkesin kendisini böyle kabul etmesini istemiştir. sarayda 6 asil genç bunu kabul etmezler allahın var ve bir olduğunu söylerler. bunun üzerine dakyanus onların aslat ünvanlarını alır ve onlara düşünmeleri için zaman verir ve gider. gençler bir yolunu bulup kaçarlar saraydan. yolda bir çobana raslarlar ve dertlerini anlatırlar. çobanda onlarla aynı inançta olduğunu söyler. ve bu 7 genç kaçar dakyanus haber alır almaz. gençlerin peşine düşer. gençler korkudan bir mağara sığınır. dakyanusta onlar orda ölsünler diye mağaranın kapılarını örmeyi emr eder. ve ördürür. gençlerde allah dua eder. sonra uyuya kalırlar. sabah olur uyanırlar. içlerinden yemliha isimli genci ekmek almaya yolarlar yemliha ekmeği alır parasını verince fırıncı bu parayı nerden buldun der yemliha bu benim harçlığım deyince tutuklanır. meğer gençler bir gece uyurken aslında dünya üzerinde 309 yıl geçmiş. o zamanın imaparatoru ve din adamları halkla beraber o gençle mağaray gelirler bide bakarlar ki diğer arkadaşlar ve köpekleride ordadır. bu ibret olsun diye yüce allah o gençleri 309 yıl orda uyutmu ama gençler sadece bir gece uyuduğunu zan etmiş. yüce allah kuranda biz onları 300 yıl o mağarada uyuttuk güneş doğarkende batarkende onalara zarar vermezdi. onlara isabet etmeden gelip geçerdi. biz onları uyurken sağa sola çevirirdik onları uyanık sanırdın diye buyurmuş kehf sursinde. bu kutlu gençler gerek islamda gerekse hiristiyanlıkta kutsal kabul edilirler. bu mağaranında maraşın afşin ilçesinde olduğu rivayet edilir. selçuk ve tarsustada var ama kuaranı kerimin anlatığğı mağara afşindekine daha çok uyum gösteriyor. ve bilim adamlarıda inceleme sonunda güneşim doğuşu ve batışını inceleyip not tutarlar. ve o mağara olduğu bir nevi bilimsel olarakta kesinlik kazanıyor. sonuç olarak yüce allah o gençleri korumuş ve ibret olsun diyede yeniden uyandırmıştır. ne mutlu o gençler gibi haksızlığa karşı gelenlere ve doğru yol üzerine olanlara
şimdi değerli kardeşlerim eğer müslüman isek eğer islamın şartını kabul ediyorsak kur-anı kabul etmiş oluyoruz açınız kutsal kitabı 17/9 bakınız (YOKSA AYETLERİMİZ İÇİNDEN RAKİM ASHABININ GARİP BİŞEY OLDUĞUNUMU SANDINIZ.) der yüce yaratıcı.bu da keh-f ashabının gerçek olduğunun delilidir.bunu nasıl inkar ederiz haşa.e ozaman bi problem kalmıyo sanırım.
ashab-i kehf bence ibret tablasu demek.insanoluna:ey insan seni yaratani ve vaad ettigi seyi unutma,bilki dirilme vardir gerçeklesecektir.bunu bizlere daha açik bi sekilde yans1tamazd1 yüce yaratici o dönemlerde halk bi tab biselki de sapk1nl1ga ugram1s dirilme inanc1 yok olmustu bunu elbette bilen rabbim onlara bi isart olarak iste insan bilki ölrükten sonra dirileceksin.........
Tarsus'ta yedi uyurların mağarasının adı... Kuran-ı Kerim mealinde der ki:(Resûlüm) ! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm'in durumlarını şaşırtıcı mı buldun? Tefsircilere göre «kehf», dağda bulunan genişçe mağara demektir.10. O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi.11. Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık.) 12. Sonra da iki guruptan hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.13. Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.14. Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.15. Şu bizim kavmimiz Allah'tan başka tanrılar edindiler. Bari bu tanrılar konusunda açık bir delil getirseler. (Ne mümkün!) Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı? 16. (İçlerinden biri şöyle demişti :) «Madem ki siz onlardan ve onların Allah'ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde sizin için fayda ve kolaylık sağlasın.»17. (Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı) . İşte bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın.18. Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.19. Böylece biz, aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık: İçlerinden biri: «Ne kadar kaldınız? » dedi. (Kimi) «Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık» dediler; (kimi de) şöyle dediler: «Rabbiniz, kaldığınız müddeti daha iyi bilir. Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nâzik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.»20. «Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız.»Beyzâvî’nin naklettiğine göre şehre gönderilen adam, elindeki parayı harcamak üzere çıkarınca, şehir halkı, paranın üstündeki kral Dekyanos’un resmini görür ve adamın bir hazine bulduğunu sanarak kendisini devrin hükümdarına götürürler. Aradan uzun zaman geçmiştir. Artık bu hükümdar, tevhid akidesine bağlı bir hıristiyandır. Genç adam, krala başlarından geçeni anlatır. Hep birlikte mağaraya giderler ve gencin anlattıklarının doğruluğunu hayretler içinde görürler. Yeniden dirilmenin imkânını isbatlayan bu müşahededen sonra, Allah Teâlâ bu gençleri tekrar ebediyet uykusuna daldırır.Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehf'in durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: «Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir.» Onların durumuna vâkıf olanlar ise: «Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız» dediler.22. (İnsanların kimi :) «Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir» diyecekler; yine: «Beş kişidir; altıncıları köpekleridir» diyecekler. (Bunlar) bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (Kimileri de :) «Onlar yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir» derler. De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyle ise Ashâb-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında (ileri geri konuşan) kimselerin hiçbirinden malumat isteme.23,24. Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için «Bunu yarın yapacağım» deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: «Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir» de.25. Onlar mağaralarında üç yüzyıl ve buna ilaveten dokuz yıl kalmışlardır.
Buna göre Ashâb-ı Kehf, mağarada 309 yıl kalmış oluyorlardı. Bazı tefsirlerde bu sayının kamerî takvime göre olduğu belirtilmektedir.309 kamerî yılın karşılığı ise milâdî üç asırdır.
O gençler mağaraya sığınmışlar ve "Rabbimiz! Bize katından rahmet gönder ve bize içinde bulunduğumuz durumdan bir çıkış yolu göster!" demişlerdi. (Kehf, 18/10)
'Yedi uyurlar'
Mağara arkadaşları
PERRRE 2000 bu sözlerinle Allahın ayetlerini inkar etmiş oluyorsun hiç değilse kendini rezil etmeeeee aç Kuranı Kerimi oku! umarım anlamışsındır..Kuranda ashab-ı kehf ile alakali tahmini 18 ayet geçiyor
18:9 - Yoksa sen Ashab-ı Kehf'i ve Rakim'i (isimlerinin yazılı bulunduğu taş kitabeyi) şaşılacak âyetlerimizden mi sandın?
18:10 - O gençler mağaraya sığınınca şöyle dediler: 'Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla.'
18:11 - Bunun üzerine biz de kulaklarını tıkayarak mağarada onları yıllarca uyuttuk.
18:12 - Sonra da iki gruptan hangisinin, onların mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını anlamak için, onları tekrar uyandırdık.
18:13 - Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık.
18:14 - (Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: 'Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.
18:15 - Şu bizim kavmimiz, Allah'tan başka ilâh edindiler. Onların ilâh olduğuna dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?
18:16 - (İçlerinden biri şöyle demişti :) 'Mademki siz, onlardan ve Allah'tan başka taptıkları putlardan ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz rahmetinden size genişlik versin ve işinizi rast getirip kolaylaştırsın.'
18:17 - Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.
18:18 - Bir de onları mağarada görseydin uyanık sanırdın. Halbuki onlar uykudadırlar. Biz onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de girişte ön ayaklarını ileri doğru uzatmıştı. Eğer onları görseydin, arkana bakmadan kaçardın ve için korku ile dolardı.
18:19 - Onları bir mucize olarak uyuttuğumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini uyandırdık da içlerinden bir sözcü şöyle dedi: 'Ne kadar durup kaldınız? ' (Kimi) 'Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık' dediler. (Kimi de) şöyle dediler: 'Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dikkatli davransın ve sizi kimseye sezdirmesin.'
18:20 - 'Çünkü şehir halkı, sizi ellerine geçirirlerse muhakkak sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman siz dünyada da ahirette de asla kurtuluşa eremezsiniz.'
18:21 - Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: 'Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir.' Sözlerinde üstün gelen müminler: 'Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız.' dediler.
18:22 - Ashab-ı Kehf'in sayılarında ihtilaf edenlerden bazıları: Onlar, üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir' diyecekler. Diğer bazıları da 'Onlar, beş kişidir, altıncıları köpekleridir ' diyecekler. Her ikisi de bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (kimileri de :) 'Onlar, yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir' derler. De ki: 'Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir.' Onları ancak pek azı bilir, Bu sebeple onlar hakkında bu bildirilenler dışında bir münakaşaya girişme ve bunlar hakkında hiç kimseye de bir şey sorma!
18:23 - Hiçbir şey için, Allah'ın dilemesi dışında: 'Ben yarın onu yapacağım deme'
18:24 - Ancak Allah dilerse (yapacağım de) . Ve unuttuğun vakit Allah'ı an ve 'Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana eriştirir.' de.
18:25 - Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir.
18:26 - De ki: 'Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir.' Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
ashabı kehf gerçekten Allaha tam anlamıyla gönülden bağlı olmak,zorluklara boyun eğmek.. ve bunun sonucundada da bizlere ibretlik olaylar sunulmaktadır..! burda da RABBİMİN HERŞEYE KADİR OLDUĞU BİRKEZDAHA GÖSTERİLMEKTE! ...
Perrre2000 adlı kişiyi ınıyorum.allah(c.c.) 'ın söylediği bir ayeta bir söze nasıl bir masal dersin.
Ashab-ı Kehf ibret alınacak hadiselerden biri.
saçmalıktan ibaret bir masal
tam bir Allah inancı. O genclere imreniyoum onların yerinde olmak isyerdim.Allah her şeyin hayırlısını nasip etsin.
Bence mağara arkadaşları olan 7 kişi ve köpeklerine verilen genel addır. Ayrıca kuran-ı kerimde ayettede buna değinilmiştir
yoksa gen rakimi ve eshabı kehf i şaşılacak ayetlemizdenmi sandın. onlar rablarine iman etmiş gençlerdi. biz onlara kaımızdan bir uyku verdik. onlar uydukları halde sen onları uynaık sanırdın ve içine korku dolardı bırakıp kaçardın. güneş doğarkende batarkende onlara dokunmazdı. onları görseydin için korku dolardı ve bırakıp kaçardın diye buyurmuş allah. bu kutlu insanlar mevkiyi herşeyi bırakıp allaha yöneldi ve allaha dua ettiler yarabbi bize hakın batıla galip geldiğini göster dediler. ve yüce allah onları uyuttu onlar bi kaç saat uyduklarını zan ederken dünya üzerinde 300 yıl geçmişti ve onlar uyandıjklarında putparaslikten eser yoktu hak batıla galip gelmişti
allahın insanlara verdiği mucizeyi anlatıyor
güzel bilgiler almak istiyor
7 uyur
Kuran da adı gecen gençlere kısaca ashabı kehf adı verilmektedir. bu gençler zamanın baskıcı rejiminden kurtulmak ve inançlarının gereğini yaşamak için çareyi o toplum dan uzaklaşmakta bulmuşlar dır. Allah ta bu gençleri bir mucize eseri olarak 307 yıl uyutmuştur.
bu konuyu baya bi araştırdım. eshabı kehf 7 gençten ve bide köpekleriden oluşuyor. roma döneminde kıral dakyanus isimli hükümdar kendisini diğer putlar gibi tanrı ilan etmiş ve herkesin kendisini böyle kabul etmesini istemiştir. sarayda 6 asil genç bunu kabul etmezler allahın var ve bir olduğunu söylerler. bunun üzerine dakyanus onların aslat ünvanlarını alır ve onlara düşünmeleri için zaman verir ve gider. gençler bir yolunu bulup kaçarlar saraydan. yolda bir çobana raslarlar ve dertlerini anlatırlar. çobanda onlarla aynı inançta olduğunu söyler. ve bu 7 genç kaçar dakyanus haber alır almaz. gençlerin peşine düşer. gençler korkudan bir mağara sığınır. dakyanusta onlar orda ölsünler diye mağaranın kapılarını örmeyi emr eder. ve ördürür. gençlerde allah dua eder. sonra uyuya kalırlar. sabah olur uyanırlar. içlerinden yemliha isimli
genci ekmek almaya yolarlar yemliha ekmeği alır parasını verince fırıncı bu parayı nerden buldun der yemliha bu benim harçlığım deyince tutuklanır. meğer gençler bir gece uyurken aslında dünya üzerinde 309 yıl geçmiş. o zamanın imaparatoru ve din adamları halkla beraber o gençle mağaray gelirler bide bakarlar ki diğer arkadaşlar ve köpekleride ordadır. bu ibret olsun diye yüce allah o gençleri 309 yıl orda uyutmu ama gençler sadece bir gece uyuduğunu zan etmiş. yüce allah kuranda biz onları 300 yıl o mağarada uyuttuk güneş doğarkende batarkende onalara zarar vermezdi. onlara isabet etmeden gelip geçerdi. biz onları uyurken sağa sola çevirirdik onları uyanık sanırdın diye buyurmuş kehf sursinde. bu kutlu gençler gerek islamda gerekse hiristiyanlıkta kutsal kabul edilirler. bu mağaranında maraşın afşin ilçesinde olduğu rivayet edilir. selçuk ve tarsustada var ama kuaranı kerimin anlatığğı mağara afşindekine daha çok uyum gösteriyor. ve bilim adamlarıda inceleme sonunda güneşim doğuşu ve batışını inceleyip not tutarlar. ve o mağara olduğu bir nevi bilimsel olarakta kesinlik kazanıyor. sonuç olarak yüce allah o gençleri korumuş ve ibret olsun diyede yeniden uyandırmıştır. ne mutlu o gençler gibi haksızlığa karşı gelenlere ve doğru yol üzerine olanlara
şimdi değerli kardeşlerim eğer müslüman isek eğer islamın şartını kabul ediyorsak kur-anı kabul etmiş oluyoruz açınız kutsal kitabı 17/9 bakınız (YOKSA AYETLERİMİZ İÇİNDEN RAKİM ASHABININ GARİP BİŞEY OLDUĞUNUMU SANDINIZ.) der yüce yaratıcı.bu da keh-f ashabının gerçek olduğunun delilidir.bunu nasıl inkar ederiz haşa.e ozaman bi problem kalmıyo sanırım.
ashab-i kehf bence ibret tablasu demek.insanoluna:ey insan seni yaratani ve vaad ettigi seyi unutma,bilki dirilme vardir gerçeklesecektir.bunu bizlere daha açik bi sekilde yans1tamazd1 yüce yaratici o dönemlerde halk bi tab biselki de sapk1nl1ga ugram1s dirilme inanc1 yok olmustu bunu elbette bilen rabbim onlara bi isart olarak iste insan bilki ölrükten sonra dirileceksin.........
RABBİMİN bir güzel mucizesi....
ALLAH (c.c.) herşeye kadirdir....
yiğit gençler
Sayıları sadece Allah'a malûm, aksini söylemek yanlış olur. Yani yedi kişi olup olmadıklarını sadece Allah bilir...
Tarsus'ta yedi uyurların mağarasının adı...
Kuran-ı Kerim mealinde der ki:(Resûlüm) ! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm'in durumlarını şaşırtıcı mı buldun? Tefsircilere göre «kehf», dağda bulunan genişçe mağara demektir.10. O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi.11. Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık.) 12. Sonra da iki guruptan hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.13. Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.14. Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.15. Şu bizim kavmimiz Allah'tan başka tanrılar edindiler. Bari bu tanrılar konusunda açık bir delil getirseler. (Ne mümkün!) Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı? 16. (İçlerinden biri şöyle demişti :) «Madem ki siz onlardan ve onların Allah'ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde sizin için fayda ve kolaylık sağlasın.»17. (Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı) . İşte bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın.18. Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.19. Böylece biz, aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık: İçlerinden biri: «Ne kadar kaldınız? » dedi. (Kimi) «Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık» dediler; (kimi de) şöyle dediler: «Rabbiniz, kaldığınız müddeti daha iyi bilir. Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nâzik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.»20. «Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız.»Beyzâvî’nin naklettiğine göre şehre gönderilen adam, elindeki parayı harcamak üzere çıkarınca, şehir halkı, paranın üstündeki kral Dekyanos’un resmini görür ve adamın bir hazine bulduğunu sanarak kendisini devrin hükümdarına götürürler. Aradan uzun zaman geçmiştir. Artık bu hükümdar, tevhid akidesine bağlı bir hıristiyandır. Genç adam, krala başlarından geçeni anlatır. Hep birlikte mağaraya giderler ve gencin anlattıklarının doğruluğunu hayretler içinde görürler. Yeniden dirilmenin imkânını isbatlayan bu müşahededen sonra, Allah Teâlâ bu gençleri tekrar ebediyet uykusuna daldırır.Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehf'in durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: «Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir.» Onların durumuna vâkıf olanlar ise: «Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız» dediler.22. (İnsanların kimi :) «Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir» diyecekler; yine: «Beş kişidir; altıncıları köpekleridir» diyecekler. (Bunlar) bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (Kimileri de :) «Onlar yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir» derler. De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyle ise Ashâb-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında (ileri geri konuşan) kimselerin hiçbirinden malumat isteme.23,24. Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için «Bunu yarın yapacağım» deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: «Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir» de.25. Onlar mağaralarında üç yüzyıl ve buna ilaveten dokuz yıl kalmışlardır.
Buna göre Ashâb-ı Kehf, mağarada 309 yıl kalmış oluyorlardı. Bazı tefsirlerde bu sayının kamerî takvime göre olduğu belirtilmektedir.309 kamerî yılın karşılığı ise milâdî üç asırdır.