Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;) sizce ne demek, Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;) size neyi çağrıştırıyor?
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;) terimi Elif Key tarafından tarihinde eklendi
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;) terimi Elif Key tarafından tarihinde eklendi
ÇİLE'den.........
............
................
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!
...
.............
...............
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.
........
...........
.........
Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?
.
....
.......
NFK
Bir yaprak gönder bana,
Bir koruluktan koparılmış olsun,
Hiç değilse, evinden yarım saat öteden.
Sen, oraya dek yürür güçlenirsin,
Bense, kalkar teşekkür ederim sana
O güzel yaprak için...
Bertolt Brecht
90'lara selam olsun...
Bu uyar ...
Ömür zaten kısa ve ne zaman geleceği belli değil Melek Azrail'in..o sebeple gerek yok ne kırmaya nede kırılmaya.!
Yazacak çok şey var abi..lakin yazarak ne kırmak istiyorum insanları ne de bir çekişmenin içerisine sokmak kendimi.
Şahsen iyiyim de malesef ülke olarak iyi kalamıyoruz...depremdi yıkımdı derken ..bir de şimdi sel felaketi ..
neler oluyor böyle :(?
Eyvallah abi güzel türküdür zaten..güzel çalıp güzel söylemiş bu güzel insanlarda
Selam arkadaşlar herkese..
gününüz güzel olsun.
Nihat abi n'aber?
17:45 sende ne var ne çok?
muhderem bana şarkı gönder
HOŞBULDUK MUHDEREMLER
çay işini bıraktım
parmak arası terlik aldım kendime
bir ege kasabasına yerleştim
ülkücü kayınçomdan haber alamıyorum sadece
canımı o sıkıyor bu günlerde
gönle düşen sevgiye..sevgiye düşen saçının perçemine
ben geldim MUHDEREMLER
olsun, neden olmasın...
Gafil gezme şaşkın, bir gün ölürsün
Dünya kadar malın, olsa ne fayda
Söyleyen dillerin, söylemez olur
Bülbül gibi dilin, olsa ne fayda...
Abdal deyince, bunu da söylemek gerek :)
Şiirin, müziğin, sıcak bir selamın giremeyeceği yürek, açamayacağı kapı yoktur sanırım...
Acılara gebe olsa da geceler ve günler, unutulmasa da yaşanan kederler, mecburen, hayat devam ediyor...
Hoşbuldum, teşekkür ederim :)
Elifim, özledik <3
Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu... İnsanı insanla kırdılar; biri aç, biri toktu...
Pir Sultan Abdal
Selamlar herkese :))
Eksikliğim çoktur, ben de bilirim.
Eksiklikle kabul eyle gel beni...
PİR SULTAN ABDAL
Yarına çıkacağımızın garantisi yokken, nasıl da uzak hesaplar yapıyoruz...
Bir gün mutlu olacağımızı umarak, bugünü mutsuz geçiriyoruz... Düşünmeyin... Sevin...
Mutluluk kapsını kapadığında, bir diğeri açılır; ama biz kapanan kapıya o kadar bakarız ki, açılmış olan yeni kapıyı göremeyiz. /aln
Dağın uykusuna, kuşun gözüne,
Sabahın sesine, taşıdım seni.
Kerem’in yaralı, ince dizine,
Irmağın yasına taşıdım seni.
Canın içinden, canımı duyan,
Canımın içine taşıdım seni.
Elma kabuğunda, nar tanesinde,
Gizlenen mermere taşıdım seni.
Gecenin ördüğü, gün kafesinde,
Dolaşan kedere taşıdım seni.
Canın içinden, canımı duyan,
Canımın içine taşıdım seni.
Arının yazına, kışın otuna,
Yaprağın güzüne taşıdım seni.
Yürekten yüreğe mekik dokuyan,
Sevginin göçüne taşıdım seni.
Canın içinden, canımı duyan,
Canımın içine taşıdım seni.
Ülkü Tamer
Daima iç sesini dinle; başka hiç kimseyi dinleme. Etrafında seni baştan çıkartacak binlerce şey vardır, çünkü elindekileri satmak için kapı kapı dolaşan insanlar vardır. Dünya bir süper markettir ve herkes sana elindekileri satmak ister. Herkes bir satıcıdır. Çok fazla satıcı dinlersen, çıldırırsın. Hiç kimseye kulak asma, sadece gözlerini kapat ve iç sesini dinle.
Osho
Yargıç, "Dünyada pazartesi diye bir şey olmamalı," dedi. Berber, Yargıç'ın saçını kesmeye devam etti. "Kabahat pazarlarda," dedi. "Pazarlar olmasaydı, pazartesiler de olmazdı."
:) olsun amen
bir lamba getir ve küçük bir pencere mutluluk sokağına bakmak için ..
şu kadere terk edilmiş halimiz de zulüm ve baskı" dedi berber.
Yargıc senor carmichael, "ama dövmüyorlar bizi" diye cevap verdi .
"bizi tanrı'ya havale etmek de bir çeşit dövmektir".
,
Şer Saati
Sayın Nihat Kuruyer, uygunsuz cümle demeniz bence uygunsuz bir cümle olmuş. Basılmak ne alaka? Keskin söylem nedir neye kime nerede?
Âh, bir güvercin gibi kanatlarım olsaydı
Uçar ve huzurlu olurdum
Çünkü şiddeti ve kavgaları gördüm
Bu dünyada çok acı çektim.
Bu dünya gebe ve haksızlık doğuruyor
Allah'ım, senin gücün ve senin huzurun dışında
Nereden sığınak bulurum?
Eğer şafağın rüzgarlarına asılsam ve denizin derinliklerinde yaşasam
Yine de elinin ağırlığını üzerimde hissederdim.
Beni kararsızlıkla sarhoş ettin
Senin yolların ne kadar gizemli
Senin yolların ne kadar gizemli.
Yüreğimin acısını söylüyorum
Ruhumun yakıcılığını söylüyorum
Sessizliğimi korurken, kemiklerim ufalıyor
Çünkü elinin ağırlığı üzerimde.
Hatırla; hayatım bir soluktan ibaret
Çöldeki bir pelikan gibiyim
Ve bir serçe gibiyim, damda tek başına kalmış.
Dökülmüş su gibiyim
Ve ölüp gitmişler gibiyim
Ve ölümün gölgesi, gözkapaklarımı kaplıyor
Beni bırak, beni bırak; günlerim sadece bir nefes.
Beni bırak, yolculuğuma başlamadan önce geri dönüşü olmayan yere,
Ebedi karanlıklar ülkesine.
Allah'ım,
Güvercinin ruhunu vahşi hayvanlara emanet etme.
Hatırla; hayatım bir soluktan ibaret
Değirmenlerin gürültüsü
Ve o acı dolu aylara
Ve çevremi saran neşeli şarkılar
Ve canlı ışıklar yitip gitti.
Ne mutlu, bu zamanda hasat yapanlara
Ve elleriyle başakları toplayabilene.
Çölde şarkı söyleyen ruhları dinleyelim
Âh edenlerin ve ellerini gökyüzüne açanların şarkısı, diyor ki:
"Eyvah, yaralarım ruhumu hissizleştirdi! "
Âh sen,
Beline kadar inen saçların dökülürken,
Kırmızı elbiseler giydiğin,
Altından mücevherler taktığın zamanları hep unuttun.
Gözlerine sürme çekerdin
Hatırla; kendini boşu boşuna güzelleştirirdin,
Çölde yalnız bir şarkı olduğun
Ve arkadaşların seni terkettiği için.
Zaman akıyor ve öğlenin gölgeleri uzamaya başlıyor
Ve kuşlarla dolu bir kafes gibi,
Hayatımız da iniltiyle dolu.
İçimizde hiç kimse bilmiyor; ne kadar vakti kaldığını
Hasat zamanı geçti, yaz artık bitmek üzere
Ve bir kurtuluş bulamadık.
Güvercinler gibi bağrışıyoruz adalet için
Ama kimse duymuyor bizi.
Ve karanlıkta, ışığı bekliyoruz.
Ey sen, sevginin gücüyle taşan nehir
Bize doğru gel
Bize doğru gel.
Füruğ Ferruhzad
Bingöl e giderken Yado Çeşmesi var biliyor musun …
Şimdi orda kavurma yemek vardı …
Sen geçerken bir evin penceresinde bir dal çiçekleniyor
<3
Başımızı alıp da, gitmek istediğimiz çok oldu..
Ama, yüreğimizdeki prangalar izin vermedi buna....
Yol senin içinde <3
Gününüz güzel olsun :))
Bir gün, hayatındaki engelleri aşamamaktan yakınan bir adam dostlarının da tavsiyesi üzerine kulübesinde yalnız başına yaşayan bir bilgenin yanına gelir ve “Efendim ben, önüme çıkan engellerin hiçbirini aşamıyorum. Ne yapmam gerekiyor?” diye sorar.
Bunun üzerine bilge, adamı da yanına alarak pencerenin önüne kadar gelir. Camda kanatlarını açmış ve dışarı çıkmak için çırpınan bir kelebek vardır. Kelebek yorulmaksızın dışarıya çıkmaya çalışmakta, devamlı olarak cama çarparak yere düşmektedir. Bilge yavaşça, kelebeğin çıkışını kolaylaştırmak için camı açar. Ama bu da işe yaramaz. Kelebek çırpındıkça çırpınıyor ve her defasında cama çarpmaya devam ediyordur.
Bunun üzerine bilge, yanındaki adama döner ve şunları söyler:
“Kelebek dışarı çıkması için gerekli olan tek yolun, şeffaf oldukları için dışarıyı gösteren, ama gerçekte kapalı olan camlar olduğunu sanıyor. Oysa birazcık geri çekilip şöyle genel bir bakış
açısıyla baksa, onun dışarı çıkması için kocaman bir açık pencerenin olduğunu görecektir. Ne var ki, bütünü göremeyip sadece bir noktaya odaklandığı için, kendisini odanın içinde tutsak kalmaya mahkûm ediyor. daha az
Kinsun /yol senin içinde