dosyamız kabarık olunca düşünmemizde yorucu oluyor ve ister istemez kabusa dönüşüyor. örneğin
bu sıcakta gecenin bir yarısı tak diye gözlerimiz açılıyor reflümüz sıtart vermiş de finişi ne zaman geçer belli değil...yaşasın lensor var dolapta. yutmamız lazım.
....
siyah kedi çınar ağacının dibinde bir çukur açtı benden bile çekinmeden kakasını yaptı. sonra da patileriyle çukuru etrafında bıraktığıyla örttü.
kimse anlamadı benden başkaları bile beni
kirli suratımı yıkadım musalla taşlarında
beynimi düşüncelerimi dikenli telden örülmüş keselelerle ovaladım
hep aranızdaydım kara ve matem yas ağalamalarımda
beni bırakmayın dedim sevgisiz yorgun
kıyılara çığlıklarım kollarım parmaklarım
takılıyorum bazen siyasi siyasi
kirli işlere girip çıkıyorum
buket buket dolaşıyorum kentlerin kaldırımlarında
sonra bir ıssızlıkta
idam sehpaları inşa etme işine daĺıyorum anayasa kokulu şiirĺeri
geriyorum senin meme uçlarından
senden sonra ziyaretime gelen sisin ortasında kalakadım
yuvasından kazayla düşen bir serçe ysvrusu gibi
bulvarda yönümü bulamadım
kimseye soramadım Büyük Çarşıyı
bir tek sisin ortasında bana bakan gözlerin kalmıştı
suskunlardı
siyah cam severlerin yurdunda yaşıyoruz. iyi ama onlar bizleri görüyorlar
bizlerse onları göremiyoruz...memleket ve halk severlik böyle oluyor...hep de halktan yüksekte konuşuyorlar...nedense
halkla aynı boyda olup konuşmuyorlar.
halk da alkışlıyor kendilerine tepeden konuşanı...tabana iniyoruz diyorlar ya demek ki tabana böyle iniyorlar....
bu gün 10 kasım 1938.
kuşlar özgürdür kır saçlı dostum
kanat çırparlarken düşünceler
yağmur kokulu bulutların üstünde
yağmalanmış ülkelerden geçerlerken
bilirsin acıyla bakarlar bizlere
Ülke de yaşamaktan sıkılanlarda var. Bunlardan biri; vallahi abi artık tiksinç geldi.
NEDEN diye soramadım. Abi bu ülkenin cahillerinden savurganlarından yıllardır gözlerimin içine baka baka söyledikleri yalanlardan yedikleri paralardan rüşveti yolsuzluğu her türlü oyunu çevirip etikleştirenlerden bıktım usandım artık.
Hele cahillerinden. Kadın hocaya soruyor
hocam bu fayları yerlerinden söküp başka bir yere taşısalar daha iyi olmaz mı? Kafayı yedim abi. Neyim var neyim yok satılığa çıkardım. En kısa süre de ailemi alıp gideceğim...
Evet...
kalasları ıslak bir köprü gibiyim
iki kavuşmaz bulut arasında
düşlerimde düşen ben oluyorum
sabahları uyandığımda
yapraksız dallar kuşsuz
kımıltı yok kalbimde
A' dan Z' ye çivilerini zevkle söktükleri ülkemizde yaşamaktan bayağı zevk almaya başladım.
Ona dokunmaktan çekin buna dokunmaktan çekin ben de çareyi kendime dokunmakla buldum.
Al birini vur ötekine.
Bir mahalleyi bile idare edemezler bunlar. Etmeye kalksalar yemin ediyorum mahalleyi de batırırlar...
karşı kaldırımdayım
mavi gök yüzü
masum ışığın altında
yaşlı bir timsah gibi dingin
kendine küskün bir nehir kıyısında
arada bir düşlesemde kendimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!