Seninle biz
Kaf dağının iki ayrı eteğinden
Uzatarak kollarımızı binlerce kez kucaklarız
birbirimizi
Oysa oranın bir yanında koca şehir
sen
sabahta
o mor çiçekli sarmaşıklar arasında
bulutlardan sıyrıldığı anda güneşin
arılar oynaşırken üstümüzde
ne güzelsin
Taşı sesimi
Bir ırmağa sal beni
Güleyim
Varmışım
Hiç yadırgadım hücrelerimi
ateşimi çevreleyen sesinin
yansıması vardır şimdi yunak taşında
şeyy,diyorsun ilkin
alıştırıyorsun beni haline
yonttukça sonrası aynı
tunç kıyımı zaman ona hasret
dillenmeyecek nasıl olsa
nasıl örselenirse biraz daha yakın
............Dolunay sularıydı
Duyumsadım aynı gülüşün
tuvaldeki adımlarını
o ulu cazibenin endamını
Saklambaç oyunlarındaki yıldızların
ört karşı kıyıları,ateşlere
karanlık serpilir,dolunay yalnızlık içer
hiç yoktan bir yıldız gül kokar
ıpılık sevişmelere açılır koynumuz
belki uzak duruş, belki bilinçli bir bekleyiş
beyazına özlem duyduğum kavuşmalara
yeşilin türlü tonları ve illa da gök mavisi
birlikte karışarak
Çoğaldıkça günahlar
geceleyin odalarda
Hoş tutulmalı zaman
Serince rüzgarları
Oyalar tül perdeler
uyur
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti