gelindiği yerden ötelere uzanan
durmadan uzayan durmadan
yeniden gelinen yeniden
yeniden varılan yeniden
ne olurdu
birazcık daha kurulsaydın gecede
çok daha derinden
bir ırmak gibi aksaydın yüreğime
ebemkuşağını giyindim mavi yağmurdum içindeyim düşün
takıldım ıslak saçlarına ikindilerde lodostan tanıdım bakışlarını
söyledim durdum , söylenmek yaralı martı sesli bahar hasadı
karıştım yakınlığına çabucak kayboldum sürüklediğin yerlerinde
yalnızlığın simgesine ödünç verdim baş harflerimi
yoktum nefes alıp verenlere sordum nerdeyim
birden kapaklandım bir şiire
gölgesi bulaştı tenime
eskidi tenim
an geldi eğnidi bakışlarım
yavaşça kısıverdik gözlerimizi sözcüklere
yenilmişiz meğer ağaran sabaha doğru
sis kokuyormuş gece geç anlamışız
titrerse kirpiklerde acı benekli mermere vurursa gölge
boğulan körpe ömürden çoğalırsa iç deniz
Herkes kendince kırıyor edeb’in egemenliğini
Başka başka yerlere taşınıyor duygular
Algılar güçlerini sürüyorlar arenalara
Kaçınılmaz oluyor boyutlandırmak
İzlenen yolu uçurumları
Kırmızı ışık ve gözlerin.
Duvar kocaman barikat.
Hareketsizim
Fırsatlar-ki bazen-
anıların kesik tümceleri
şiire dolandım
başka bir ses istemiyorum.
***
kimselere benzemeyen bir ölü olmak en az aşk kadar eğlencelidir, dedi iç ses.
inanmak denilen bir zehrin formülü var mıdır yaşamın kimyasında?
bu şiir çekiniyor ikimizden de
dur
ötesinde hiçbir şey gizlenemez düğümlerin
çoktandır sabıkalı o kadehler
*
ya fukara kalırsa düşlerimiz
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti