İçinde diğer nefasetler yoksa, iki avuç buğdaydan bir aş/k çıkmaz...
Gökyüzünün karanlığında gümüş bir yağmur
Kızgın bir fırtına, yüksek homurtular
Girdiğin kapı umut güneşi
Hiç bir ışık olmasa bile soğuk odada
Kararında acı ol
Yiyemesinler tadından seni
Kıvamında sev
Kıyamasınlar sevmeye yüreğini
Çöl sıcağında yağmur
Sabah fırınında hamur
İste sen yeter ki
Ufkun ötesine dayanır kapılar
Her adım başka bir geçit
Süslenir gökkuşağıyla
Bezenir bir bir
O meçhul sanılan anılar...
Üzüldüm Sevgili! "Benden gittiğinde, ruhundaki son mutluluğu da kurban vermişsin ilk gördüğüne…"
Kallavi bir hüzün çöreklenir
yüreğimin otağına,
Yapraklar her sarardığında,
Salına salına,
Beni yargılamadan önce,
Bir kez daha düşün!
Kaç kere yitirdin hayallerini
Ve kaç kez çalındı çocuksu umutların…
Civanperçemim
Senden öncekinin üstüne bas
Ayak izlerin kalsın, belirgin
Ki bu izler seni hatırlatır
Hasret denildiğinde
Elbet anımsatır hüzünlü bir gülümsemeyle...
Anıbirlik sev
Sinirliyim
Hırçın denizde dalga
Yalnızım
Issız adada tek bir ağaç
Ruhum;
Yanık tenin
İri gözlerin
Cıvıl cıvıl sesin değildi
Beni sana körü körüne bağlayan
Yüreğindeki çil çil altınlar hiç değil
Kanımı donduran soğuklar
Bu beyaz şehrin karanlıklarına terk ettiğin
Fukara ruhumun sabık yansımalarında kalsın masumluğun
Rükû et ki;
Kıt dualarının son mısralarında
çiçek açsın bodur sonsuzluğun…
Süzüldü
Son bir zerre düştü
Saçının kıyısından
Baktı sanki kinayeli
Fırlattığı alaylı bir gülüştü..
Necdet Bey,uzun bir aradan sonra yine buradayım ve yine şiirlerinizi bekliyorum...saygılar...hayırlı günler diliyorum...
sair siirlerinin cogunda yasanmis duygulari ince bir zevkle islemis bu da onu digerlerinden farkli kiliyor.bravo necat necdet
tek tek yazmayacağım sitedeki favori şiirlerim hakkındaki düşüncelerimi. tarzını sevdiğimin şairi güzel işte -hemen hemen- hepsi. bir de ses dosyalarını açabilseydim