Seyirci kalmadan yaşayan birisi, sıradan, kimi zaman uçuk, adı konulmadık renklerle hayatın her alanını boyamaya çalışan... Dünya kendi etrafında dönmediğinde, O'nun etrafında dönmeye yeltenen...
Yazacaksın, bozacaksın,
Gün gelecek hatta
Mızıkçılık yapacaksın
Hele biraz nefeslen;
Azıcık zaman geçsin
her şeyi unutacaksın,
"Uçurumun dibindeki çiçeklere dokunamaz, renklerini göremezsiniz ama kokularını duyabilirsiniz, şayet çok severseniz..."
Aslında yaşadığın şehirde, hiç varolmayan o eski, yıkık-dökük saat kulesinin çanlarıyla uyan bir sabah
Ömründe hiç görmediğin faltaşı neyse onun gibi açılsın gözlerin
Adımını attığında sokağa, tokat gibi insin yüzüne serinlik
İlk kez farket, o mahmur serçe kuşlarının böylesine neşeli şarkılar söylediğini
Kıymet; Yanınızda iken sarıldıklarınızın diğer adıdır, kaybettikten sonra ağladıklarınızın değil…
Kainatın en şefkatli ve karşılıksız kucaklamasını, sadece ANNENİZİN kollarında bulursunuz… Üzmeyin asla O’nu, yoksa, kendi hatıralarınızda boğulursunuz!
Küssem takvim yapraklarına
Atsam saliseyi uçurumlara
Önce;
Malzemesinden çalıyoruz hayallerimizin,
Sonra;
‘Tavşan Kanı’ hüzünlerinde demleniyoruz,
‘Abur cubur’ beklentilerimizin…
Sana olan mahpusluğumun
Özgürlük mektuplarını yazarım her gün,
Kendi zindanlarımda…
Adresi bulunmamış mektubun
saman kâğıdına kopya kalemi ile yazılmış
‘Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var’ diyen gafiller, 90 yıldır sayende kahve içtiklerini hiç akıl edemediler!
Bencilliğimiz öylesi kalın ‘sürmeler’ çekti ki gözlerimize; kirli pencerelerimizi silmek yerine, hep gördüğümüzü sandığımız manzaraları parlatmaya yeltendik! Ve unuttuk şehadeti ile bize aldığımız nefesi bahşedenleri…
Allah'ın bahşettiği muhakeme yeteneğinden yoksun milletlerin, kendilerini ve insanlığı sürükledikleri felaketler; «ALIN YAZISI» değil, ‘AKIL YAZISI’DIR!
Ey gözlerinde sevgi büyüten Çocuk!
Gel sen her gece
Düşlerimin orta yerinden geç
Ne eylersen eyle; "Seni ağlatanı değil, seninle ağlayanı seç…"
Isıtmak için mavisi buz kesmiş gökyüzünü
Bir olmak ile bin olmak arasındaki tercihe bağlı;
Aşk ve hazan,
Gittiğinde çoğaldığını zanneden,
Kaldığında büyüdüğünü fark etmeyebilir çoğu zaman...
Başka bir gece, başka bir sabah, başka bir öğle, başka bir akşam, başka bir gün, başka bir tebessüm, başka bir Kış, başka bir İlkbahar, başka bir Yaz, başka bir Sonbahar olacak ama asla başka bir Sen olmadığını anladığında uçacak yüreğinden hazan...
Umursamak;
bir tutam iyilik tebessümü gibidir karanlığa fırlatılan,
gün gibi gelir bereketiyle,
doğar bir sabah yüreğimize o nadide busesiyle,
Değer sabırla beklemeye!
Büyük Aşklar;
Cılız sanılan ufak adımlarla büyütülen
Sonsuzluk meyveleridir…
Küçük hesaplarla, ilmek ilmek ördüğünüz ağlara yakalanan duygunun adı; sevgi değil, ticarettir…
-
Körpe bir yıldız süzülmüş,
Necdet Bey,uzun bir aradan sonra yine buradayım ve yine şiirlerinizi bekliyorum...saygılar...hayırlı günler diliyorum...
sair siirlerinin cogunda yasanmis duygulari ince bir zevkle islemis bu da onu digerlerinden farkli kiliyor.bravo necat necdet
tek tek yazmayacağım sitedeki favori şiirlerim hakkındaki düşüncelerimi. tarzını sevdiğimin şairi güzel işte -hemen hemen- hepsi. bir de ses dosyalarını açabilseydim