Kul bilemezsin, acizsin, ne hayırdır ne şerdir
Yapılanların hesap yeri vardır, orası mahşerdir
Ömür, dünden yarına giden uzun bir seferdir
Ne yaparsan yap bil ki bu başa gelen kaderdir
Vardır her nefsin zafiyeti elbette kendi çapında
Öküz gitti de bağını da kaybettik
Süt döküldü yağını da kaybettik
İnsanı kazanalım diye çabalarken
İnsanlığın çağını da kaybettik
Heybeyi de azığı da kaybettik
Su üstüne su ile yazı yazılsın da
Yağmurlar yağsa da kaybolmasın
Toprak üstüne temel kazılsın da
Topraklar kaysa da kaybolmasın
Helal yesin ana, sütü helal olsun
Elinden giderse malın mülkün makamın
Ne halin soran kalır, ne de çalınır kapın
Bakıp da kendini dev aynasında görme
Kim bilir cürmün ne, ne kadardır çapın?
Ağam paşam diyenler tanımazlar yarın
Kimine göre aydınlıktır gece, kimisi ise karanlık gündüz der
Kimine göre düzdür yokuşlar, kimisi ise yokuşa bile düz der
Kimine göre sıcaktır kışlar, kimisi ise serindir yaz der
Kimine göre bir kaç çoktur, kimisi ise milyona az der
İçinde iyilikten yana yoksa istek
Yürüyene, koşana olursan köstek
Düşene bir gün olmazsan destek
Düşersen yanına gelmesin kimse
Bir yetimin okşamamışsan başını
Aşk, yârsız kimsesiz
Yok, varsız kimsesiz
Dediler ki kalabalıkta
Kal yalnız kimsesiz
Ben, Sensiz kimsesiz
Maddi olanla, manevi hastalıklara bulamazsın ilacı
Dert, keder, tasa içimde sıkıntı ve bin bir türlü acı
Başıma gelenler ise dünya ahiret arasında bir aracı
Bu dünya da yok hiç ev sahibi, çünkü herkes kiracı
Bayram namazı diye, aman cenaze namazı kılmayasın
Kırılan kemikse eğer ki kaynarda kırılan kalpse kaynamaz
Gönül isterse oynar da istemezse kılını bile kıpırdatamaz
Yarına yaparım diye sıraladığın dünyalık işlerin vardır hep
Ama belki de yarın kılınacak senin için o meşhur namaz
Hasta düşer de beklersen umduklarının yollarını gönülden
Ayrılığın acısını bilmezdim bu kadar
Koskocaman dünya sensiz sanki dar
İçimde anlayamadığım bir sıkıntı var
Gittin ya, sanki kemiklerimi kırdılar
İnsanlık dediğin şimdi aşılmaz duvar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!