Güvenme sakın malına mülküne
Sarayını ve tahtını yıkarlar bir gün
Söz söyleme hak olan sözün üstüne
Her sözüne kuyruk takarlar bir gün
Şımartma dost diyerek insanoğlunu
Her giden acaba unutur mu diyarı?
Saymakla bitirebilir mi hiç yılları?
Bitmiyor mu şu gurbet elin baharı?
Sılada mevsim kışa dönüyor
Gençliğin gurbet ellerde yitiyor
Takvimlere demir atmışken günler
İçerime derin efkâr çöktü gurbette
Gönül deryasında batmışken günler
Hasret dağına kar çöktü gurbette
Nefesime acısını katmışken günler
Her seferinde bu son kez diyerekten
Yorulmadın mı yorucu gitmelerden
Gözlerimiz yoruldu yol beklemekten
Son bir kere daha dön şu gurbetten
Sevenlerinin olmadığı yerde ne var ki
Ayrıldın yıllar oldu baba ocağından
Genç yaşta koptun ana kucağından
Takıldın da kurtulamadın ki ağından
Ömrünü harcadın bacım gurbette
Gelirim dedin de bir türlü gelemedin
Güvenme bulunduğun yerde ki kuvvetine
Laf ederler şüpheyle namusuna, iffetine
İftira ile âleme maskara ederler de adamı
Aman sendeleme, takılma, düşmeye gör
Güvenme güçlüyken yanında gezenlere
Ölümü hatırlarım her güzün
İçimdeyse tarifsiz bir hüzün
Ruhun çekilirken bedenden
Kurumuş yaprak gibidir yüzün
Vefasızlığı hatırlarım her güzün
Ömrüme bir damla düşse gökyüzünden
Süzülüverse tek bir damla yaş gözünden
Sorular içinde kalırsam nefsim yüzünden
Ne soran haberdar olur ne de sorulan
Dayanacak gücüm, takatim ve mecalim
Hayat bir muharebe
İmansız ruh harabe
Dün ise yarına gebe
Bugün şahit, haberi yok
Oynanan oyun körebe
Dedikodu mu yapıp da iftira atanlar
Bir dediğime bin tane daha katanlar
Meydana çıkınca üç kuruşa satanlar
Hakkım varsa, sizlere helal olmasın
Yüzüme gülüp, arkamdan iş çevirenler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!