nasılda tutsak oluyor insan
alışıyor kötülüklere
nasılda iyilik güzellik istiyor
ama kendi vermiyor
ve kopardığı meyvayı ziyan ederek
verdiği sözleri terk ediyor
Karanlığın içinden çağırdım seni
Perdeyi açtım bekledim
Bir yıldız doğuyordu
Bir yıldız sönüyordu
Tüm varlığımla çağırdım seni
Bu köy bizim köyümüzdü önceden
Yıkık kaşlı esmer adamlar yaşardı
Onlarda kaybolup gitmişler birer, birer
Silinmiş izleri yıkılmış duvarlar
Yaralı bir hançerdir sadece kalan
Onca yıl dönüp durmuşum boş yere
Meğerse ilk kapımmış aradığım
Boşa harcamışım ömrü ne çare
Anladım avuntuymuş bağlandığım..
Zamanla herşey aslına dönüyor
İnce eleyip sık dokudum hayatta
Benim olmayana hiç dokunmadım
Bell etmedim birine kırılsamda
Nerede yanlış yaptım bulamadım
Derdimi dökecek kimsem olmadı
Bana ne gülden goncadan
Neme yarar bundan sonra
Haberim yok geçen yazdan
Göz kurumaz bundan sonra.
Güneşimden bulut geçti
Çoktan yazdım seni kara deftere
Anmam senin adını bundan sonra
Sen istersen vur beni yerden yere
Yoluna bile çıkmam bundan sonra.
Ne kadar kıvırsan aklımı çelmez
Ne anlatayım hangisinden başlayım
Burada sine sine dert var
Burada vefa yok
Bağnazlık var burda
Bitmez kavgalar; tükenmez hırs var
Bunca kalleşlik olduğu zamanda
Benimde zamanım gelip çatacak
Ruhumu saracak bir büyük sancı
Mutlaka gelecek beni alacak
Canımı yakacak o büyük acı.
Bir velvele kopacak ah diyerek
Geleceğini yitirmiş nicelerini tanıdım
El ayak çekmiş varlığından
Onlar ki umudun bekçisi
Beyaz zenciler gördüm köle ruhlu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!